Rus Dışişleri Bakanı Lavrov'dan Türkiye'ye tehdit gibi "tavsiye"

 


İşgalci Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Türkiye’nin Kırm işgali ile ilgili tutumunu “Rusya’nın toprak bütünlüğüne kastetmekle eşdeğer” olduğunu söyledi. Lavrov, “Türk meslektaşlarımızın durumu dikkatlice analiz etmelerini ve Kıyiv’in militarist fikirlerini beslemeyi bırakmalarını öneriyoruz.” şeklinde konuştu.


Ukrayna’ya bağlı Kırım Özerk Cumhuriyeti ve Sivastopol şehrini 2014 yılında işgal eden Rusya’nın Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Türkiye’nin Kırım’ın işgalini tanımama yönündeki tutumunun “Rusya’nın toprak bütünlüğüne kastetmek ile eşdeğer” olduğunu söyledi. Rus Argumentı i Faktı sitesinde bugün yayımlanan demecinde Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkiler, Türkiye’nin Kırım konusundaki tutumu ile ilgili soruyu yanıtlayan Lavrov, “Ukrayna meselelerinden bahsedecek olursak, Türk meslektaşlarımıza durumu dikkatlice analiz etmelerini ve Kıyiv’in militarist fikirlerini beslemeyi bırakmalarını şiddetle tavsiye ediyoruz. Ukrayna’nın Kırım’a yönelik saldırgan girişimlerini teşvik etmenin Rusya’nın toprak bütünlüğüne saldırmakla eşdeğer olduğu konusunda çok netiz.” şeklinde konuştu.

Lavrov, “Ankara’nın çizgisinin Rusya’nın meşru endişeleri hesaba katılarak düzeltileceğini beklediklerini” söyledi.


RUS İŞGALİNDEKİ KIRIM’DA 7 YILDIR BASKI VE ZULÜM DEVAM EDİYOR

İşgalci Rus askerleri Kırım’a ilk olarak, 20 Şubat 2014 tarihinde girdi. Altı yıl önce bugün, sabahın erken saatlerinde plakaları sökülmüş askeri araçlar ve rütbe işaretleri taşımayan silahlı milisler Kırım’ın stratejik noktalarını ve hükûmet binalarını ele geçirmeye başladı.


Rus propaganda medyalarında “Kırım Özsavunması” oldukları iddia edilen, kamuflaj giymelerinden hareketle “kibar yeşil adamlar” olarak da adlandırılan Rus askerleri ve onların yanında gezen işbirlikçi milisler, yarımadanın kontrolünü yasa dışı olarak ele geçirdi. Rus propaganda mekanizmasınca işgal, sözde “bağlanma” adı altında legalleştirilmeye çalışılsa da dünya kamuoyu bu adımı asla tanımadı.


16 Mart 2014 tarihinde kamuflajlı Rus askerlerinin silahlarının gölgesi altında göstermelik bir referandum düzenlendi. Sözde referandum daha yapılmazken Ukrayna, oy kullanımını yasa dışı ve Anayasaya aykırı olarak kabul etti. 15 Mart 2014 tarihinde Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, sözde referandumu “geçersiz” olarak ilan edilmesini öngören kararı inceledi. Ancak karar, Rusya tarafından bloke edildi. Venedik Komisyonu, Avrupa Birliği ve ABD, yasa dışı yapılan sözde referanduma karşı çıktı, Kırım Tatarları boykot etti.


İşgalciler, sözde referanduma katılım oranının yüzde 84,17 olduğunu ileri sürerken, seçmenlerin yüzde 96,57’sinin “Kırım’ın Rusya’ya bağlanması için” oy kullandığın, yüzde 2,66’sının ise yarımadanın Ukrayna’ya bağlı özerklik statüsü için oy verdiği iddia edildi.


Kırım Tatar halkının milli lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, kendi kaynaklarına atıfla, sözde referanduma gerçek katılım oranının yüzde 30-50 civarında olduğunu, Kırım Tatarlarının yüzde 99’unun oy kullanmadığını bildirmişti.


Ardından, 18 Mart 2014 tarihinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kırım sözde Parlamentosu Başkanı Vladimir Konstantinov, dönemin sözde Kırım Başbakanı Sergey Aksyonov ve sözde Sivastopol Belediye Başkanı Aleksey Çalıy, Kırım ve Sivastopol’ün iki ayrı birim olarak “Rusya’ya bağlanmasına” ilişkin anlaşma imzaladılar.


Rus işgaliyle adeta “açık hava cezaevi”ne dönüşen Kırım yarımadası, bir yandan silahlandırma hamleleriyle dünyayı tehdit eden askeri bir üs haline getirildi. Diğer yandan da işgale direnen Kırımlılar baskı mekanizmasının sürekli hedefi haline geldi. Yarımadada 2014’ten beri Rus işgalini onaylamadıklarını ifade eden ve tutumlarıyla belirten Kırım Tatarları başta olmak üzere Ukrayna’ya bağlı kalmak isteyenler, kaçırılmalarla, düzmece davalarla, keyfi baskın ve sorgularla korkutulmaya çalışılıyor.

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.