‘Filistinliler toprak sattı’ kara propagandasına inanmayın!


 “Filistin’de ortalama sadece % 1-1,5 arası bir toprak satışı gerçekleştiğini söyleyen, Gazzeli gazeteci Mohammed AbuTaqiya, “Bu mesele bir kara propaganda olarak kullanıldı. Diğer Müslümanları bu davadan uzak tutmak için ortaya atıldı. Maalesef, buna inanan kardeşlerimiz var. İslam dünyası tüm gücüyle Filistin’deki direnişi desteklemeli ve sahip çıkmalıdır” dedi.

Yahudiler, Filistin meselesini onlarca yıldır hâkim oldukları medya gücü sayesinde istedikleri gibi dünyaya anlattılar. Son direnişte sosyal medya vesilesiyle Filistinliler kendilerini anlatma imkânı buldular. Özellikle Türkiye’de eğitim görmüş Filistinliler, Türk halkına anlık bilgiler aktardı. Bu çabalar Türkiye’de gündemin belirlenmesinde etkili oldu. Ayrıca Türkiye’de yaşayan Filistinli gazeteciler de önemli bir misyon yürüttü. Kurdukları Filistin Medya Derneği aracılığıyla sağlıklı haber akışı sağladılar. Biz de ateşkes sonrası Filistin’deki son durumu Gazzeli gazeteci ve FİMED Yönetim Kurulu Üyesi Mohammed AbuTaqiya ile konuştuk.

Öncelikle derneğinizin kuruluş amacıyla başlayalım. FİMED hangi gayeyle kuruldu?

- Derneğimizin amacı Kudüs ve Filistin hakkında i doğru bilgileri ve gelişmeleri Türkiye’ye aktarmak için kurulmuştur. Medya kuruluşlarına yönelik çalışmalarımız vardır. Türkiye’de okuyucu için sağlam bir kaynak oluşturmak istiyoruz. Yaklaşık bir sene içinde ciddi medya kuruluşlarıyla irtibatımız oldu. Daha da güçlendirmek istiyoruz. Güzel bir noktaya geldiğini de söyleyebilirim. Türkiye’de gençler ve aktivistlerle iyi bağlantılarımız var. Bütün bu çalışmaların amacı Türkiye’nin Filistin’e olan sevgisini güçlendirmek ve daha iyi adımlar atmak için yapmaktayız.

“Filistin’deki insanların iradesi onlara ders oldu"

Gazze, işgalcilere karşı başarılı bir şekilde direnerek Siyonistleri ateşkes yapmaya mecbur bıraktı. Ateşkes hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz?

- Kanaatim, bundan sonra işgalciler tarafından yeni saldırı olursa direniş yeniden Kudüs’ü savunacak. İşgalciler böyle bir karşılık geleceğini öngörebilseydi şayet böyle bir adım atmazdı. İşgalciler saldırıyı başlatmadan önce birkaç devlet ile normalleşmeye girmesi, Trump tarafından Kudüs’ün başkent kabul edilmesi, Biden açısından bu durumun sorun teşkil etmemesi onları rahatlatmıştı. Lakin Filistin’deki insanların iradesi onlara ders oldu. Gazze’de büyük bir yıkım var. İşgalciler bunu bir şantaj olarak kullanabiliyor. Zaten böyle bir konudan bahsedilmeye başlandı. İşgalcilerin esir askerleri teslim edilmeden Gazze’ye malzeme göndermeyeceğini söylüyor. Zaten işgal devleti şart koşacak bir durumda değil. Gazze’deki yıkılmış evler ister istemez yapılmaya başlanacak.

İşgalciler yeniden saldırıya geçerse direniş grupları nasıl bir tepki verir?

- Direniş, ateşkes oldu bu süreç bitti diye zaten uyumaya gitmeyecek. Yeniden mühimmat üretmeye devam edecekler. Çünkü işgalcilerin yeniden saldıracaklarını biliyorlar. Bu işgalin mantığının saldırmaktan ibaret olduğunun farkındalar. Halk direnişi zaten devam ediyor. Eğer işgalciler sözleşmeye uymazsa yeniden direniş’in güçlü müdahalesiyle karşılaşacak.

Arap dünyası Kudüs meselesine nasıl yaklaşıyor?

- Şöyle düşünüyorum ki; çoğunluğun yaptığı hesaplama Filistinlilerin bu mücadelede muvaffak olamayacağıdır. Bu yüzden bir destek yok gibi. Lakin bu mesele sadece Filistinlilere ait değildir. Kudüs bütün Müslümanların ilk kıblesidir. Ne yazık ki ne Arap ne de İslam dünyasından gelen tepkiler kâfi değildir. Hatta bazı tepkiler utanç vericidir. Üstelik bazı ülkeler İsrail ile normalleşme anlaşmaları yapmak istediler. Ama bunlar tırnak içinde normalleşme anlaşmalarıdır. İhanete varan bir durum söz konusu. Bu da işgalcilere ayrı bir güven vermiştir. Arap ülkelerine girmeye başladıkları için onların sesinin çıkmayacağını bilmektedir.

Arap devletleri ihanet etse de halklar Filistin’i destekliyor değil mi?

- Evet burada halklar ile rejimler arasında farklılık vardır. Rejimler ne kadar halkları zehirlemeye uğraşırlarsa uğraşsınlar halkların gönlü hâlâ Filistin’de atmaktadır. Halk, yarın öbür gün kendisine düşen görev ne ise yerine getirecektir. Ve bu rejimlerin istedikleri gibi gözlerini kapatmayacaktır.

Filistin nasıl özgürleşir, nasıl bir strateji olmalıdır?

- “Filistin bana ait değil bir toprak değildir. Tüm Müslümanlara aittir. Kanla alınmıştır ancak kanla geri alınır.” 2. Abdülhamid’in bu cümleleri çok anlamlıdır. Güçle, katliam yaparak, yüzlerce köy ve şehir yok edilerek işgal edilmiş bir topraktır.

Gazze direnişinde Kassam Tugayları öne çıktı. Kassam Tugayları hakkında bilgi verir misiniz?

- Kassam Tugayları, Filistin Direniş Harekâtı’nın askeri kanadıdır. Filistin’i özgürleştirmek için kurulmuştur. Hamas, 1986 yılında kurulmadan önce de faaliyetleri vardır. Farklı adlarla askeri çalışmalar yapıldı. 1992 yılında 1. yazılı açıklamanın akabinde yapılan bir askeri operasyon sonrası bu isim ortaya çıkmıştır. Kassam Tugaylarının tek hedefi, 1948 yılında işgal edilmiş toprakları geri almak ve Filistin’i özgürleştirmektir. Bütün güçleriyle bu amaç için çalışmaktalar. Direniş faaliyeti gösterdiği bölge sadece Filistin içindedir. Filistin olarak kast edilen bölge 27 bin kilometrekare olan kara bölgesi ile nehirden denize kadar bölgededir. Filistin, bütün şekillerle işgalcilere karşı direniş göstermektedir. Bunlardan birisi de askeri biçimidir. Semavi dinlere göre ve uluslararası makamlar tarafından verilen hukuka göre direniş göstermek bir haktır. İşgal altında bulunan bir halkında hakkıdır, direniş göstermek. Kassam Tugayları, sapanla taş atarak bu mücadeleye başladılar. Ve şimdi kendilerini geliştirerek bu seviyeye geldiler. Halk içinde büyük bir saygınlıkları vardır.

Dünya medyası, Filistin olayları karşısında nasıl bir konumda yer alıyor?

- Dünya medyası, Batı’nın zihniyetine ekseninde şekillenmektedir. Hepimiz biliyoruz ki medyanın gücü işgalcilerin elindeydi. Siyonistlerin elindedir yani. İsrail’in ürettiği kara propagandayı kullanıyorlar. Filistinlilere yönelik bir şey olduğunda ise görmezden geliyorlar. Saldırılara karşı, Filistinliler herhangi bir karşılık verdiğinde “suçlu, hatalı” imajı vermeye çalışıyorlar.

“Filistin’e desteğimizi devam ettirmeliyiz!"

Bu direnişte Filistin davası sosyal medyada etkili bir şekilde işlendi. Sosyal medyanın kullanımı hakkında ne düşünüyorsunuz?

- Medya bizi haber yapmıyordu ama sosyal medyanın gücüyle dünya medyası yeni döneme geçmeye başladı. Ayrıca sosyal medya Filistinliler için de doğruları dış dünyaya anlatmak için çok iyi bir fırsat olmuştur. Halkı medyanın esaretinden kurtarmıştır. Tam manasıyla olmasa da artık Filistinlilerin de haklı olduğunu yavaş yavaş anlatmaya başlıyorlar. Hatta geçen gün Fransa’da onbinlerce kişi Filistin için protesto yürüyüşü yaptı. Hakeza Şikago’da benzer bir protesto gerçekleşti. Bunu Türkiye’de de gördüm. Türk gençleri Twitter’da İngilizce olarak Filistin hakkında ki gerçekleri göstermeye çalışıyorlardı. Bunlardan dolayı çok mutluyuz. Bunlara devam edilmesine ve bunu sistemli ve düzenli yapmaya davet ediyorum. Sadece olaylar olduğunda değil, uzun vadeli olarak bunu devam ettirmeliyiz. Filistin’e desteğimizi devam ettirmeliyiz!

“Kara propagandalara inanan kardeşlerimiz var"

Filistinliler topraklarını sattılar diye kara bir propaganda var bu hususta ne dersiniz?

- Yabancı kaynakların ve İngilizlerin yaptıkları araştırmaları incelediğimizde ortalama sadece % 1-1,5 arası bir toprak satışı gerçekleşmiştir. Bu mesele de bir kara propaganda olarak kullanıldı. Diğer Müslümanları bu davadan uzak tutmak için ortaya atıldı. Maalesef, buna inanan kardeşlerimiz var. Ama bize düşen ise kardeşlerimizi doğru bilgiyi aktarmaktır. Filistin işgali acıyla başlamıştır ve acıyla bitecektir. Nasıl işgal edildiyse öyle özgürleştirilecektir. Bunun içinde ciddi adımlar atılmaktadır. İslam dünyası da gücüyle Filistin’deki direnişi desteklemeli ve sahip çıkmalıdır.


Yeni Akit Gazetesi

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.