Şemdinli Derecik Beldesi...

Şemdinli-Derecik Beldesi Belediye Başkanı,gençleri PKK'nın elinden kurtarmak için eğitimin şart olduğunu söyledi dün bir TV'de.Kendisi bir ayağını mayına kurban vermiş.Protez bacağı ile hala beldeye ve gençlere yiğitçe hizmet veriyor.Bir kitaplık kurmuş;lakin yeterli sayıda kitapları yok.İlgilenenlere kocaman harflerle duyurulur.

Derecikle ilgili nette bulduğum eski bir bilgiyi de aşağıya aktarıyorum :

ALINTIDIR :

"Şu anda Derecik'in birinci sorunu yoldur" diyen Belediye Başkanı Kasım Demir, diğer sorunları da şöyle sıralıyor: İkinci sorunumuz sağlıktır. Doktor yok, hastane yok. Üçüncü sorunumuz eğitim dördüncüsü ise sulama ve içme suyu sorunudur. Altyapı çok az zaten. Belediyenin imkanlarıyla bir kaç yere yapmışız. Onu da seller götürmüş mahvetmiş. "Terör 1984 yılında başladı" diyerek, terör örgütü PKK ve yaşananlara ilişkin görüşlerini de anlatan Kasım Demir, "Biri muhtar biri de köy bekçisini şehit ettiler. Onları şehit ettikten sonra biz PKK'ya karşı çıktık. O sırada ben koruculuk görevine başladım. Bakkal işinden vazgeçtim. 90 yılına kadar burada korucu başı olarak görev yaptım. O esnada insanlar biraz korkuyordu" diyor. Söz dönüp dolaşıp borç meselesine gelince, "Borcumuz yok" demesine rağmen bayağı dert yanıyor: Şu an belediyemizin İller Bankası'na borcu yoktur. Sadece hizmet aracının borcu ve belediye binamızın, o da hissemizden kesiliyor. SSK'ya, Maliye'ye oraya buraya herhangi bir borcumuz yok. Zaten Güneydoğu'da borçlu olmayan belediye yok zaten. Hakkari'deki turumuzun Derecik durağı bizi oldukça duygulandırıyor. 1997'de yine Hakkari'ye yaptığımız bir seyahatte bu şirin beldeyi görme imkanımız olmamıştı. Daha doğrusu gitmeyi çok arzu etmeme rağmen, terör yüzünden bana izin verilmemişti. Nihayet Derecikteyiz... Daha doğrusu dertler deresinin içindeyiz... Tüm beldeler, ilçeler gibi Derecik de bir sorunlar bataklığında çırpınıp duruyor. ANAP'lı Belediye Başkanı Kasım Demir, iyiniyetli ve çalışkan biri olmasına rağmen; hizmetin başı para olduğu için elinden pek bir şey gelmiyor... Bizi karşısında görünce sevinmesinden ve "anlattıklarımı etkili yetkili yerlere duyurun" demesinden de anlıyoruz ki, kendilerine pek kulak veren yok. PKK terörü ile mücadelede büyük kahramanlıklar göstermiş bir yörenin belediye başkanı olan Kasım Demir'in serzenişleri yüreğimizi burksa da, gazetemiz aracılığı ile onlara yardımcı olacağımızı düşünmek huzur veriyor bize.

TERÖRÜN MAHVETTİĞİ BİR HAYAT... "Sayın Başkanım kısa bir özgeçmişinizi alalım öncelikle" diye başlıyoruz sohbete... 1954'te Şemdinli'nin Ömerli Köyü'nde doğmuş. "Babam imamdı" diyor ve devam ediyor: "Bir süre onun yanında okudum. Okuduktan sonra askere gittim. 74 yılında askere gittim. Askerden sonra 5 yıl terzilikle uğraştım. 5 yıl boyunca makina başındaydım. 5 yıldan sonra baktım insan gözünden falan rahatsız oluyor. Daha sonra o zamanın parasıyla 400 bin liraya bakkal dükkanı açtım. Sene 78-80'li yıllardı. Van'dan buraya büyük kamyonlara 16 bin lira kira veriyorduk. Şimdi kirası 300 milyon. Bir süre de onunla uğraştık. Yani bu terör meselesi çıktı." -Tam olarak terör kaç yılında başladı. -1984 yılında terör başladı. Biri muhtar biri de köy bekçisini şehit ettiler. Onları şehit ettikten sonra biz PKK'ya karşı çıktık. O sırada ben koruculuk görevine başladım. Bakkal işinden vazgeçtim. 90 yılına kadar burada korucu başı olarak görev yaptım. O esnada insanlar biraz korkuyordu. PKK'nın Kürtler için, memleket için çalışmadığına biz inandık. Bunların amacı sadece insanlara memlekete kötülüktür. Biz bunları anlayınca mecburen biz bunlara karşı koyduk. Karşı koyunca o esnada herkes korkuyordu, herkes kendisi mücadeleye başlamadı. O zaman devlette güvenmiyordu. Ben de olsam güvenmem, çünkü buranın insanı Kürt, mücadeleyi yapan da kürt. Biz onlardan yana değiliz, biz onlara karşı mücadele ediyoruz. Devlet bakıyor iki tarafta Kürt, şimdi bize silah verse onlarda bunlara katılıp bize hücum etse ne yapacağız? O zamanın komutanlarıyla ben köy köy dolaştım, "Silahlarınız varsa çıkartın, devlet birşey demez. Silahımızla kendi canımızı malımızı koruruz" diye, böyle bir mücadeleye başladık. 2 sene böyle bir mücadele verdik. Yani kendi silahlarımızla mücadele verdik. 87 yılında evim basıldı Ömerli. Ben askeriyeyle birlikte silahları çıkartıyorduk. "PKK teröristtir, dinsizdir, imansızdır. Memleket için değildir, bizler için değildir. Sadece kötülük içindir" diye biz böyle köy köy dolaşıp anlatınca onlar geldi ve benim evimi bastılar. Evim basılınca bizden kimseye birşey olmadı. Onların tüm komutanı, Tunceli'den birisi evin önüne düştü. Ondan sonra Cemil Kara'nın evi basıldı. Sonra birkaç tane ev daha basıldı. -Cemil Kara kimdir? -Cemil Kara, Ağca'lıdır. Ömerli'ye yakın bir mahalledir. Onların evi basıldı. 5 tane şehit verdi, o da gece 45 teröristi öldürdü, orada evin yanında leş kaldı. Gittikçe böyle aşiret bir oldu. Aşiret bir olunca terör örgütü de bizim üzerimizde ağırlaştı. Biz taviz vermedik onlara, biz taviz vermeyince büyük gruplarla üzerimize geldiler. Köylerimizi felan kaldırmak istediler. Bunu da yapamayınca 90 yılından 97'ye kadar biz böyle mücadele verdik. 97'den sonra terör zaten bu memleketi terk etti. 97'ye kadar 200 tane şehit verdik. 200'den fazla yaralılarımız, sakatlarımız oldu. Çok sakat ve yaralılarımız var. Fakat vicdanımız rahattır. Memleketimizi boşaltmadık, köylerimizi boşaltmadık. Nasıl boşaltalım, mesela adam Diyarbakır, Van, Hakkari, Mardin'den gelip bizim köyümüzü boşaltın gidin diyor, nereye gideceğiz? Gitsek vatanımızı bırakıp nereye gideceğiz. Mecburen biz mücadele vereceğiz.

KORUCU BAŞIYMIŞ... Siyasete atılmasını da anlatıyor Başkan Kasım Demir: "90'a kadar ben korucu lideriydim. Şemdinli'de benim evim vardı. Çoluk-Çocuğumu ben Şemdinli'de tutuyordum. Burası da belediye olunca benim akrabalarım çok, çevrem çok, dediler işte gelip Belediye Başkanlığı yapacaksın. Dedim ki "yapmayayım", İçlerinden ileri gelenler aileler vardı. Dediler ki, "Sen yapacaksın." İşte ben o zaman bağımsız olarak yani parti yetmedi bize. Burada zaten Hadep olmaz, Hadep olayı olmaz, Hadep için çalışılmaz. Bizim 1200 tane oyumuz var aşiretimizden, Hadep'e oy veremeyiz. Hadep'in adayını da kabul edemeyiz ve yani aşiretimiz böyledir." -Peki Başkanım kaç yılında belediyelik oldu burası? -1995 yılında kararı çıktı, 1996 yılının Haziran ayının 3'ünde belediye kuruldu. Ben Belediye Başkanı olarak seçildim. 1999 18 Nisan seçimine kadar o sırada çok şeyler yaptık. Benim seçildiğim zaman Derecik haritalarda bile yoktu. Ankara'ya Bayındırlık Bakanı'nın yanına gittim, dedim ki: "Ben Hakkari-Şemdinli-Derecik Belediye Başkanıyım. Türkiye'nin ücra köşesidir. Bizim bu kadar mücadelemiz olmuş bu kadar şehit vermişiz fakat bizim büyük bir sıkıntımız var. Sıkıntımız da yoldur. Şemdinli-Derecik arasındaki 73 km'lik yol sıkıntımız var. O sırada bakan bana birşey sordu, "Haritayı getirin" dedi. Haritayı getirdiler. "Derecik" yok içinde. Şemdinli var ama Derecik yok. Boş bir yer vardı haritada Bakan kendi kalemiyle yazdı oraya Derecik diye. Yoksa Derecik haritalarda bile yoktu." -Beldenin gerçek nüfusu ne kadardır? Türkiye'nin çoğunda gerçek nüfus sayımı yapılamadı. Memurlar yarısını saydı, yarısını saymadı. -Şimdi bizim beldemizin gerçek nüfusu 5000 küsurdur. -Resmi rakamlarda gözüken -Tabiki aynen. -İller Bankası'ndan 5000 kişiye göre mi pay geliyor? -Evet, 5000 küsura göre payımız geliyor.

BORÇ DA YOK HİZMET DE -Belediyenizin şu an kaç personeli var? -Şu an geçici işçi ile 24 kişiyiz. 20 kişi zaten geçici işçidir. 4 kişi kadroludur. Birkaç tanesi asker, birkaç t anesi boş, 6 aydır 20'si de geçici işçi. -Peki Başkanım, belediyenizin İller Bankası'na kısa ve uzun vadeli borcu var mı? Maliye'ye, SSK'ya borcu var mı? Dış borçlar ne durumda? -Şu an belediyemizin İller Bankası'na borcu yoktur. Sadece hizmet aracının borcu ve belediye binamızın, o da hissemizden kesiliyor. SSK'ya, Maliye'ye oraya buraya herhangi bir borcumuz yok. Zaten Güneydoğu'da borçlu olmayan belediye yok zaten. -Evet hepsi borçlu... -Şimdi bizim devlete, memura borcumuz yok fakat hizmete borcumuz çok. Herşey lazımdır, yapacağız ama bunun için para lazım. Mesela burada duvar lazım. - Peki Başkanım maaşları ödeyebiliyor musunuz? -Tabiki efendim. -İmar planınız yeterli mi? -Şimdi haritamız yapıldı 97 yılında, 98-99 yılında da imar planımız yapıldı. -Uygulayabiliyor musunuz? -Tabi efendim, haritayı yaptık, imar planından sonra da bir 5 yıllık programı başlattık. Şu anda 5 yıllık kalkınma programını hazırlıyoruz. Gerekli makamlardan gerekli yerlerden yardım isteyeceğiz.

BİRİNCİ SORUN, YOL... Biz, "Beldenizin içme suyu yeterli mi? Alt yapısı, kanalizasyonu var mı? İmkanlarınız yok biliyorum ama imkanlarınız neticesinde neler yapabiliyorsunuz?" diye Başkan Kasım Demir'den ayrıntılı bilgi almaya çalışırken, o başlıyor sorunları öncelik sırasına göre saymaya.. "Şu anda Derecik'in birinci sorunu yoldur" dedikten sonra devam ediyor, "İkinci sorunumuz sağlıktır. Doktor yok, hastane yok. Üçüncü sorunumuz da eğitimdir. Dördüncüsü ise sulama ve içme suyu sorunudur. Altyapı çok az zaten, belediyenin imkanlarıyla bir kaç yere yapmışız. Onu da seller götürmüş mahvetmiş." -Belde içerisinde yol düzenleme çalışmalarınız var mı? -Belde içerisinde mahalleler, köyler arasındaki yollarımız çamurdur. Yağmur yağdığında bazı köylere de araba gitmiyordu. Hepsi taşlıktı. Biz onlara bazı malzemeler döktük. Dere kumunu döktük. Yazın da kışın da araba gidip gelebiliyor. Mahalle aralarını, köy yollarını şu anda çamur sorunundan kurtardık. Yol, hastane ve eğitimden sonra en büyük sorun sudur. Şimdi burada yeteri kadar su yoktur. Mevcut olan suları dağlarda 4 km-5 km mesafeden hepsini getirdik. Vatandaş gitmiş suyu bulmuş, kazmış kendi imkanıyla gelip belediyeye müracaatta bulunmuş. Boru lazım, boru verdik. Bugüne kadar yaklaşık 270 bin adet boruyu vatandaşa vermişiz. Hiç bir karşılık almadan vatandaşın derdine çözüm getirdik. Ama yine de yetersiz. Bizim ondan sonra valilik tarafından bir kaç yerde su vardı onlar da getirildi. Nüfus kalabalık olduğu, kuraklık fazla olduğu için yetmiyor. Ancak kendi içme suyunu temin etmiş veya bahçe için suyunu ayarlamış o da sağlıklı su değil. Bizim düşündüğümüz bir su var. 30-40 km Hacıbey köyünden İran sınırından gelen bir su. Maliyeti şöyle; 30 km'lik yer, hemen hemen yol da var. Oradan devlet tabiki bize imkan verirse hem içme suyu hem de sulama suyu gelir. O zaman su sorunu gider. -Yardımcı olmuyorlar mı? -Onu biz yeni keşfettik. İller Bankası Bölge Müdürü ile görüştüm. Dedim ki: "Bir su var, 30 km uzaklıkta." Dedi ki, "Gelip bakacağım, 30 km önemli değil. Önemli olan yol olursa yani oraya yetişebilirsek hemen projeyi yapmaya başlayacağız."

PARA OLSA KOLAY... Yol sorununu bir türlü halledemeyişlerinin sebebini öğrenmek istiyoruz... -Bu yol asfaltlama projesi belirli bir aşamaya gelmiş, ihalesi bitmiş. Bunun ödeneğini neden çıkartmadılar. Bu partizanlık mı? Siyasi neden mi? Nedir? -Bu yol ihaleye verilmemiştir. Sadece etüdü, keşfi, projesi yapılmış. Ankara Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nde bekliyor. Şu anda para gelirse, Başbakanlıktan para aktarılırsa o zaman ihale olur. -Yani paranız olsa ihale açmak, müteahhite vermek kolay iş. -Güvenlik yolu olduğu için Başbakanlık'tan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'ne para aktarılması lazım.

İLÇE OLMAK İSTİYORLAR... -Sayın vekilimizin de değindiği bir konu var. Buna siz de değindiniz. "Karayolları alırsa daha ucuza biter" dediniz. Bu beldenin kesinlikle ilçe olması lazım herhalde? -Çok güzel bir konuya değindiniz. Ben Başkan olarak yol istersem, Emniyet Müdürü yol isterse, Kaymakam yol isterse vs. bu yol yapılır. Ama başta ilçe olması lazım. İlçe olması için şu an dosyamız hazırdır. Buranın kuruluşundan yani 96'dan 99 yılına kadar her makama başvurulmuştur. Cumhurbaşkanlığı'na, Başbakanlığa, diğer bakanlıklara herkesin kapısını çaldım bu yol için. En son gündeme getirildi ama hiç bir şey yapılmadı. Sadece etüd ve keşfi yapıldı, yani askıda kaldı. Düşündüm ki başka yol kalmadı bir ilçe müracaatı yapayım. Hakkari Valiliği'ne gittim. Orada bir genelge var. 20 maddeden oluşan. Onların cevaplarını yazdım. Dosya hazırlattım ilçe için. İlçe olursa ben mesela diyorum ki, "Yolumuz yok, hastanemiz yok, çocuklarımız eğitim yapamıyor", ama ilçe olursa diğer yetkililer de benim gibi belki benden daha farklılar çünkü sayın Kaymakamım benden daha yetkili, bir hakim, savcı, emniyet müdürü bizden daha etkili oluyor, yukarısı için. Eğer ilçe olursa yap yapılır. Biz yol olmadan hiçbir şey yapamıyoruz.

DÖRT YILLIK HİZMETLER -Beldenize bağlı 4 mahalle, 14 tane köyünüz var. Belediye Başkanı olarak her mahalleye, köye elektrik, su götürmek çok zor oluyor. Belediye Başkanı olarak 6 yıldan beri bunların üstesinden nasıl geldiniz. Anlatır mısınız? "Devlet bana imkan verirse şunları yapacağım" diye, bir de bunları sıralar mısınız? -96 yılından bu yana yapılan hizmetler şunlar. Belediyenin imkanlarıyla su getirdik vatandaşlarımıza. Yollarını çamurdan kurtarıp bazı yerlere taş döktük, bazı yerlere köprü yaptırdık. Elektriksiz yerlere TEDAŞ Müdürlükleri ve Ankara'ya kadar gidip elektrik getirdik. Bazı köylerimizde elektrik var ama mesela trafosu bozuk, hattı bozuk, Şemdinli Şefliği'yle Hakkari'nin il müdürüyle devamlı irtibatta olup ona çözüm getirdik. Bizim ve TEDAŞ'ın imkanlarına göre elektriksiz hiçbir köy yok. Hastane için birşey yapamadık. -Belediye Başkanı olarak size de şunu sormak istiyoruz. Sağlık ve eğitim hizmetleri Derecik Belediyesi'nde yeterli mi? Doktoru, ebesi, hemşiresi var mı? Sağlık ocağı var mı? Köylerde sağlık evi var mı? Önce sağlık hizmetlerini anlatır mısınız? -Bir tane sağlık evimiz var. Sağlık Evi de bu kaymakamdan önceki kaymakamın yardımıyla, valinin yardımıyla ve belediyenin katkısıyla tamiratını yaptık. Hemşire veya doktor gelip oturacak diye. Fakat Sayın Valimiz Nihat Canpolat çok uğraştı, çok üzerinde durdu ama gelip görev yapmadılar. Atandılar fakat sonra vazgeçip görevlerinden istifa ettiler. Şu anda sağlık evi duruyor, Iraklı bir doktor var. Iraklı doktor hastalarımıza bakıyor. Derecik taburunda 2 tane doktor var. Hergün 2-3 saatlerini bizim hastalarımıza ayırıyorlar. Hergün kuyruk olur. Doktorlar ilaçları da verir (imkanları olursa). Acil hasta olursa helikopter ister. Böyle yardımları askeriyeden gördük. Sağlık için kaymakamdan herhangi bir yardım görmedik. Gelip köylerde dolaşıp sizin sağlık durumunuz nasıldır diye gelip sormadılar. Biz bu kadar uğraş verdik, şehit verdik. Biz sayın Valimizden çok memnunuz. Sayın Valimiz çok iyi niyetlidir. Önceki Valimiz de iyi niyetliydi. Devlet yanlısı olan, eziyet gören, şehit verenlere özellikle iş verdi, su getirdi, yol yaptı... -Branş öğretmenleriniz var mı? Kaç tane okulunuz var? Eğitim hizmeti yeterli mi? -Merkezde 2-3 tane okulumuz var. Merkezdeki öğretmenler askeriyeden. Onlar mükemmel. Bazı köylerimizde vekil öğretmenler de var.

ASKER'E TEŞEKKÜR... Derecik Belediye Başkanı Kasım Demir'e "Sağlık ve eğitim hizmetlerinden memnun musunuz? Sağlık hizmetleri yeterli mi?" diye sorduğumuzda, bir başka gerçeği öğreniyoruz. Sağılık hizmetlerini asker üstlenmiş. Başkan Demir, askere teşekkür ederken şunları söylüyor: "Sağlık yönünden Derecik taburundan memnunuz. Yoksa biz hiç sağlık yardımı görmüyoruz. Ancak Derecik taburunun doktorlarından memnunuz. Onların doktorları vasıtasıyla, onların komutanının vasıtasıyla hastalarımız helikopterlerle götürülüyor. Diğer hastalarımıza zaten asker doktor bakıyor." -Mesela bir kadınınız doğum yapacak ya da acil bir hasta çıktı, ne olacak? -Öyle bir durumumuz olduğunda oranın kurucu lideri veya muhtar ya da yetkili biri bize başvuruyor. Hava komutanımız helikopterleri getirir gece olsa da getirir, Hakkari Yüksekova ya da Van'a kadar götürüyor. Yani sağlık yönünden bir tek taburun desteğini gördük.

ULAŞIM YETERSİZ... -Ulaşım hizmetini nasıl sağlıyorsunuz? Burası belde, ilçe olması gerekirken belde durumunda. Mesela vatandaşın ilçede işi var. Bunu nasıl sağlıyorsunuz? -Ulaşım hizmetleri yetersiz. Yol kötü olduğu için yetersiz. 96 yılında haritası yapıldı, imar planı yapıldı, belediye binası yapıldı. Hemen hemen su sorunu karşılandı. Yollar stabilize oldu. 4-5 tane arabamız var. Devlete borcumuz yok, memura da borcumuz yok. Meyve veren ağaç taşlanır misali. Hadep orada bir şey yapmadı. Bizim yetkililerimizi de kandırdılar. Bir kısım yetkililer de bize düşman oldu. Benim üzüldüğüm konu şu; benim bir suçumu çıkartın, devlete düşmanlığımı, devlete ihanetimi, bu belediye ve aşiret içerisinde benim bir kötülüğüm olsun benim başım üstüne. Ama yok ki bir şeyim. Burası bir ilçe olsaydı kaymakamla elele olsaydık vatandaşın sağlık durumu da iyi olurdu, eğitim durumu da iyi olurdu. Her türlü imkan sağlanırdı. -Elinizde imkan olsa Derecik'e öncelikle neler yapardınız? -Şimdi Derecik'e ilk olarak bir fırın yapardık. Yol düzenlemeleri olur, köprüler olur, mezbahalar olur, parklar olur, yeşil alan-spor tesisimiz olacak zaten. 5 yıllık projemiz de var. Hamam projemiz de var. Okulun projesini İçişleri Bakanlığı, Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü'ne gönderdik. İnşallah birşeyler olacak. -İlave etmek istediğiniz herhangi bir konu var mı? -Buranın insanıyız, buranın evladıyız. Biz istiyoruz ki bizim çektiğimizi başkaları çekmesin. Ama siz gelmişsiniz buralara kadar zahmet etmişsiniz, size çok teşekkür ediyoruz. Bizim ekleyeceğimiz devletin hizmetini bekliyoruz., devletin adaletini bekliyoruz. Devletin adaleti ve şefkati var ama buraya gelince dağılıyor. Biz istiyoruz ki, iyi insanlar, tecrübeli insanlar bölgemize tayin edilsin, hep beraber bu memlekete, bu vatandaşa hizmet verelim istiyoruz.

BORCU SEVMİYOR... Kasım Demir'in borçsuz yönetiminin sırrınıda öğreniyoruz. Önce takdir ve tebriklerimizi belirtmeden de edemiyoruz: -Başkanım bir de şaşırdığım olay şu, benim beğendiğim olay. Yıllardan beri bu mesleği yapıyorum. Türkiye'de 3215 belediye başkanı var, 1500 belediye başkanı ile röportaj yaptım. İlçe ilçe, belde belde dolaştım. Özellikle Hakkari'de 3 haftadır dolaşıyorum. Durankaya'ya gittik dolaştık. Belediye Başkanı Sayın Kemal Kaya ile röportaj yaptık. 10 milyar lira borcum var dedi. Personelin maaşını ödüyorum dedi. Valimizle görüştük. Çukurca Belediye Başkanı ile görüştük. 6 ay maaş ödeyememiş. Hüseyin Ümit Başkanımızla görüştük 1.5 trilyon borç varmış. Sayın Ethem Bey'le (Başkanımızla) görüştük. Başkanımızın borcu 1,5 trilyon civarı. Artı 14 personel. Şemdinli'nin öyle. Benim bu beldede şaşırdığım olay Maliye'ye, SSK'ya borç yok. Personel maaşını muntazam biçimde ödüyorsunuz, hizmet yapıyorsunuz, örnek bir beldesiniz. Ben 1997 yılında gelemediğime pişman oldum. -Ben daha önce ticaret yaptığım için kimseye borçlu kalmayı istemiyorum. Bizim borcumuz yok ama yapılacak çok şeyimiz var. Çünkü yeni belediye olduğu için herşeye ihtiyacımız var. Biz her gelen parayla birşey yapmak isteriz. Biz burada kalıcı birşeyler yapmak istiyoruz. Dediler ki, "Bu belediye başkanı bir tane araba aldı" 90'dan beri Toros bir arabayla geziyordum. Karda kışta arabayla da çıkamıyordum. Bir gerekçe yazdım. Devlet bize bir imkan verdi biz de bu arabayı aldık. Yani protokolden biriyseniz bir Torosla toz toprağın içinde bir yere gidilmiyor. Biz bu arabayla başka hizmetler de veriyoruz. Ben yine iyiliğime, hizmetlerime devam edeceğim...

alıntıdır
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır... Taraf olunması gerekiyor isede "MÜSLÜMAN ANADOLU İNSANININ " tarafında yer alan HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..

Sayfalarımızda yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.

"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---