KARABAĞ,AZERİ TOPRAĞIDIR



1915 olaylarıyla ilgili olarak dayanaksız iddialarla“Ermeni soykırımı” iddialarıyla dünyada suni gündem yaratmaya çalışan Ermeniler,bir yandan haksız bir davadan kazanımlar elde etmeye çalışırken, diğer yandan,XIX. yüzyılın sonlarından günümüze kadar Azerbaycan Türkleri ne karşıgerçekleştirdikleri soykırımların görmezden gelinmesini sağlamaya çalışıyorlar.

Ermenilerin Azerbaycanlılara karşı uyguladığı soykırımsiyaseti, 200 yıldır sürüyor. Ermeni şovenistleri, tarihin belirli dönemlerinde“Büyük Ermenistan” hayaliyle, uyguladıkları soykırım siyasetini Azerbaycanlılarıyaşadıkları topraklardan çıkararak, hayata geçirdiler. Soykırım siyaseti,ideolojik saldırı, terör ve hatta zaman zaman savaş yöntemleri kullanılarakyürütüldü.


XIX.asrın başlarında Çarlık Rusyası, eski Azerbaycan topraklarında (İran ve Rusyaarasında Azerbaycan topraklarının paylaşılmasına dair 1813 yılında Gülistan ve1828 yılında ise Türkmençay anlaşması imzalandıktan sonra) tampon bölge yaratmakamacıyla, Ermeni devleti kurma planını hayata geçirmeye başladı. Bu amaçdoğrultusunda İran ve Türkiye topraklarında yaşayan yaklaşık 300.000 Ermeni, XIXyüzyılın birinci yarısında Azerbaycan’a göç ettirilerek Erivan, Dağlık Karabağ,Nahçıvan, Zengezur, Mehri, Derelyez, Kafan, Ordubad, Vedibasar ve diğerarazilere yerleştirildi.

Ancak, Ermenilerin, Azerbaycan topraklarına göç ettirilmesine rağmen, bu arazilerdeAzerbaycanlıların sayısı Ermenilerden fazlaydı. Bu arazilerde Ermenilerinçoğunluk oluşturması amacıyla, Azerbaycanlılara yönelik soykırım politikasıuygulandı. Ermeniler, Çarlık Rusya’sı tarafından gizlice silahlandırılarakaskeri gruplar oluşturuldu. Şimdiki Ermenistan ve Dağlık Karabağ topraklarından,Azerbaycanlıların toplu halde çıkarılması, sivil halka karşı zorbaca ve vahşicedavranışlar, Rusya’nın yardım ve desteğiyle XX. yüzyılın başlarında, özellikle1905–1907 yıllarında yaygınlaştı.

Mart1918’de, Rusya Bolşeviklerinin lideri Vladimir Lenin, Bolşevik Stepan Şaumyan’ıKafkasya olağanüstü Polis Amiri tayin ederek Bakü’ye gönderdi. Bolşevikler,Bakü’de hakimiyeti ele geçirme gayelerini, Ermeni Taşnakların silahlı güçlerininyardımıyla gerçekleştirdi. 31 Mart’ta, Bakü şehrinde Azerbaycanlıların toplukatliamı başladı. Stepan Şaumyan’ın itirafına göre, sivil Azerbaycanlılarınkatliamına, Bakü Sovyetler Birliği’nin 6.000 askeri ve Taşnaksütyun Partisininyaklaşık 4.000 silahlı grubu katıldı. Üç gün süren katliam sırasında, Ermenisilahlıları Bolşeviklerin yardımıyla Azerbaycanlıların yaşadıkları mahallelereani baskınlar yaparak küçük büyük demeden herkesi katletti.
1918–1920 yılları arasında, Kafkasya’da gerçekleşen ikikatliam sırasında, yaklaşık 200.000 Azerbaycanlı, Ermeniler tarafındankatledildi ve evlerinden kovuldu. Ermeniler, kaçıp canını kurtarmaya çalışanahaliyi de kurşun yağmuruna tutabilmek için, şehrin uygun yerlerine öncedenotomatik silahlar yerleştirdi. Taşnakların, Azerbaycanlılara yönelik yaptıklarısoykırım, sadece Bakü ile sınırlı kalmadı. Kısa bir süre zarfında Şamahı,Zengezur, Karabağ, Nahçıvan ve Kars’ta da Azerbaycanlılar katledildi.

1948 Tahran Konferansı sırasında Sovyetler Birliği-İran ilişkileri müzakere edilirken, Ermeni diasporası, SovyetDışişleri Bakanı V. Molotov’dan İran’da yaşayan Ermenilerin Sovyetler Birliğinegöç ettirilmesini istedi. Molotov, bu meseleyi Tahran’dan Sovyetler BirliğiBaşkanı L. Stalin’e ileterek Ermenilerin göçüne ilişkin onayı aldı. ErmenistanKomünist Partisi Merkez Komitesi Kâtibi K. Arutyunov bu durumdan istifadeederek, diaspora Ermenilerinin Ermenistan’a göç ettirilmesiyle birlikteAzerilerin de ülkeden zorla göç ettirilmesi yönündeki kararın çıkarılmasındabaşarılı oldu.

23 Aralık 1947’de, SSCB Bakanlar Konseyi, Ermenistan’daki Azerbaycanlıların Azerbaycan’ınKür-Araz ovalığına göç ettirilmesi hususunda karar aldı. Stalin tarafından1948–1953 yılları arasında Azerbaycanlılar, göç ettirildiği zaman, Ermenilerinözellikle dikkat ettikleri husus, Azerbaycan’ın ekonomik, sosyal ve maneviyönden güçlü, stratejik yönden önemli bölgelerinin boşaltılmasıydı. Dolayısıylailk aşamada Erivan şehri yakınlarındaki yerleşim bölgeleri Azerbaycanlılardantemizlendi. Daha sonra ise eyalet merkezleri, etraf köyler ve kasabalarınahalisi göçe zorlandı.

Diğer taraftan, Ermenistan’dan göç ettirilen Azerbaycanlılardan kimseye, Dağlık Karabağ’a yerleşme izni verilmedi. Aksine “Büyük Ermenistan” iddiasını hayatageçirme doğrultusunda, bu bölgelerin Azerbaycanlılardan boşaltılması işlemiplanlı bir şekilde devam ettirildi ve iç göç adı altında 1949 yılında DağlıkKarabağ’dan 549 kişi Azerbaycan’ın Hanlar bölgesine göç ettirildi.

Aynı zamanda Azerbaycan yerleşim yerlerinin adlarının değiştirilmesi, eğitim vekültür ocaklarının kapatılması ve bölgelerin birleştirilmesi operasyonlarıuygulandı. 1947–1953 yılları arasında Azerbaycanlıların yaşadıkları 60 bölgeninadı değiştirildi. Zorunlu göçlerin uygulandığı sırada, Ermenilerin düşündüğühile ise, boşaltılan eyalet ve şehirlerde az sayıda Azerbaycanlınınbırakılmasıydı. Azınlıkta kalan ahali ise, aşamalı olarak Ermenistantopraklarının tümüyle Azerbaycanlılardan “temizlenmesi” operasyonu sırasındaülkeden çıkarıldı.


Ocak 1988’den itibaren “Türksüz Ermenistan” siyaseti, planlı bir şekilde uygulandı.Ermenistan hükümeti, “Karabağ” ve “Krunk” komiteleri, Eçmiadzin Kilisesinintemsilciler Sovyetler Birliği Başkanının desteğiyle Azerbaycanlıların kovulmasısürecinde kanlı olaylar yarattı. Etnik temizlik sonucunda, Ermenistan’ın 185yerleşim bölgesi boşaltıldı. Yaklaşık 250.000 Azerbaycanlı kendi evinden zorlakovuldu. 217 Azerbaycanlı Ermeniler tarafından katledildi.

Azerbaycan halkının XX. yüzyılda karşılaştığı korkunç facialardan biri deHocalı soykırımıdır. Hocalı soykırımı, Lisida ve Oradur soykırımı gibi insanlıktarihindeki kanlı olaylardan biridir.

25 Şubat 1992 gecesi, Ermenistan silahlı güçleri, Azerbaycan Dağlık Karabağarazilerindeki Ermeni silahlı gruplar, eski Sovyetler Birliği’nin Hankendi’ndeyerleşen 366. Alayının özel heyetinin katılımı ve teknik yardımlarıyla Esgeranarasında bulunan Hocalı şehrini işgal ederek Azerbaycan halkına yönelik soykırımpolitikasını hayata geçirdi. Hocalı’nın işgali sırasında bir gecede 63 çocuk,106 kadın ve 70’i yaşlı olmak üzere 613 sivil halk işkence edilerek öldürüldü.Kaçıp kurtulmak isteyen bazı şehir halkı ise önceden hazırlanan pusularlakatledildi. Rusya’nın “Memorial” hukuk merkezinin bilgilerine göre, dört gün içerisinde Ağdam’a, Hocalı’da öldürülmüş 200 Azerbaycanlı cesedi getirildi. Ağdam’a getirilen 181 ceset, Adli Mahkeme Uzmanlar Komisyonu’ndan geçti. Hukuk-savunma merkezi tarafından, canlı insanın kafa derisinin soyulma vakasına varanakadar çeşitli işkenceler kaydedildi.

Azerbaycan Cumhuriyeti’nin doğu bölümü Hazar denizine çıkan GüneyKafkasya, bağımsız ve üniter devlettir. Sovyet Birliği tarafından işgal oluncayadek 1920–1928 yılları arasında Azerbaycan toprakları 114.000 km2’ydi. Aralık 1920’de Azerbaycan’ın Zengezur kazası Ermenistan ile birleştirildi.86.600 Km2 toprağa ve 8.200.000 nüfusa sahip olan Azerbaycan’a aitDağlık Karabağ arazisi ve onun etrafındaki yedi bölge, Ermenistan’ın işgali altındadır.

10 yılın üzerinde bir süre zarfında, Ermenistan Cumhuriyeti’nin askeri saldırılarısonucunda, Azerbaycan topraklarının % 20’si işgal edildi. 20.000’den fazla insankatledildi, yaklaşık 50.000 kişi yaralandı ve sakat kaldı. Bir milyonu aşkıninsan, zorunlu göç koşullarında yaşayarak Ermenistan’ın Azerbaycanlılara yöneliketnik temizleme ve soykırım politikasının kurbanı oldu. İşgal sonucunda 900’ünüzerinde yerleşim bölgesi talan edildi, yakıldı. 6.000 endüstri, köy üretimkuruluşu ve diğer kurumlar mahvedildi. Genel yerleşim sahası 9.000m2’nin üzerinde olan 150.000 konut dağıldı, 4.366 sosyal kurum ve 695 tıbbi kurum yok edildi.
İşgal edilen bölgelerde bütün köy kuruluşları, su, elektrik, iletişim ve nakliyat gibi alanlar kullanım dışı bırakıldı ve buuygulamalar sonucunda, 60 milyarı aşkın Dolar bazında ekonomik zarar meydanageldi.

Askeri tecavüz sırasında işgal edilen Azerbaycan topraklarında 927 kütüphane, 464tarihi abide ve müze, 100’ü aşkın arkeoloji kalıntı, 6 devlet tiyatrosu vekonser salonu yok edildi. Kelbecer, Şuşa, Ağdam ve Zengilan’daki talan edilenmüzelerden yaklaşık 40.000 kıymetli eşya ve tarihi eser çalınarak, Ermenistan’a götürüldü. Ermeniler, savaş sırasında kültür servetlerinin korunmasına ilişkin Paris konvansiyonunu kabaca çiğneyerek Azerbaycan’ın kültür servetlerini talanetti.

Ermenistan Cumhuriyeti, Birleşmiş Milletler Teşkilatı GüvenlikKonseyi’nin “Azerbaycan Cumhuriyetinin toprak bütünlüğünün tanınmasına ve işgaledilen toprakların kayıtsız şartsız serbest bırakılmasına ilişkin 1993 yılındaki 822, 853, 874, 884 sayılı kararını dikkate almayarak hala işgalci politikasınıdevam ettiriyor. Ermenistan bu sorunla, bütün komşularından izole edilmişbiçimde, kendi sınırları içinde yaşamak zorunda kalıyor. Bu da ekonomik açıdanzaten verimsiz olan Ermenistan’ın nüfusunun son on yılda yaklaşık % 50 oranındaazalmasına neden oldu. Ermenistan nüfus oranını dengeleyebilmek amacıylaKarabağ’ın sınır illeri, İran ve Rusya’nın çeşitli bölgelerinde yaşayan Kürtnüfusun ülkeye yerleşmesine göz yumdu. Kürtlerin de bölgeye yerleşmesiylebirlikte Karabağ, hem iki ülke arasında, hem de Kafkasya’nın genelindehuzursuzluk kaynağı olmaya başladı. Ermenistan, nüfusu her geçen gün azalan, ekonomik açıdan gerileyen, siyasi açıdan da krizlerin gözlenebileceği birülkedir. Ermenistan’ın kısa zamanda komşularına karşı yürüttüğü sertpolitikalardan vazgeçmesi, Karabağ sorununa çözüm getirmesi, her açıdan kendiçıkarına olacaktır.

Savaş sırasında kültür servetlerinin korunmasına ilişkinParis Konvansiyonu’nu çiğneyerek Azerbaycan’ın kültür servetlerini de talan edenErmenistan Cumhuriyeti, Birleşmiş Milletler Teşkilatı Güvenlik Konseyi’ninAzerbaycan Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünün tanınmasına ve işgal edilentoprakların kayıtsız şartsız serbest bırakılmasına ilişkin 1993 tarihli kararlarını dikkate alarak, bir an önce işgalci politikasına son vermelidir.

Öte yandan, işgal altındaki topraklarda yaşayan Azerbaycan Türkleri, uluslararasıhukuk kuralları çerçevesinde Azerbaycan yönetiminin meşru müdafaa hakkınıkullanmasını bekliyor. Azerbaycan, sahip olduğu doğal zenginlikleri ile dünyanınilgi odağı olmaya devam ederken, uygulayacağı kararlı politikalar ile Karabağsorununa çözüm getirmenin yollarını aramalıdır.


Uluslararası kuruluşlar da bugüne kadar yeterli önemi göstermediklerisorunun çözümüne yönelik olarak, yanlı tutumlarını bir tarafa bırakarak,Azerbaycan’ın mağduriyetini gidermek amacıyla gerekli çalışmalarıbaşlatmalıdır.



Naciye Saraç
Global Yorum İnternet Dergisi
Tarafından
Mail adresimize gönderilmiştir.




1 yorum:

  1. Gün gelir, devran döner, kendi elleriyle teslim ederler Karabağ'ı Azeri kardeşlerimize.

    YanıtlaSil

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.