Gençliğin Üstad Necip Fazıl'a Cevabı: Geliyoruz !

Dün ölüm bu gün ise doğum günü'nün sene-i devriyesi olan Necip Fazıl Kısakürek'in ‘Elime bir genç geçti, pîr geçti… Fikir haysiyetinin müstesna genci…’ diyerek vasıflandırdığı Salih Mirzabeyoğlu'ndan , 'Gençliğin Üstad'a Cevabı:
Lâf değil, hakikat hâlinde, pek genç yaşımda ruhumun idrak ettiğini, seneler boyu açık hava ve güneşe hasret şartlarda kelâmla zarfladım; ve zamanın tecelli zarureti olan hadiseler serisinin vesileleri üzerinde eserimi örgüleştirdim… Demem o ki, Necip Fazıl’ın yanına gidip gelmek gövdeyi taşımaksa, gittim ve geldim… Eğer bir ruh ve keyfiyet davası ise, ne gittim ve ne de geldim; dirsek temasının ne öncesi ve ne de sonrasında, ondan hiç ayrı omadım ki!..’ diyen Salih Mirzabeyoğlu yıllar önce kaleme aldığı seslenişinde, Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in ‘Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik...’ diyerek Müslüman Anadolu Gençliğine ithaf ettiği  ‘Gençliğe Hitabe‘sine  aşağıda okuyacağınız satırlarla cevap  veriyordu….

 

GENÇLİĞİN ÜSTAD’A CEVABI

İnsanımızın iptal edilmiş hislerini iade etmek üzere…
İnsanımızın mefluç ruhuna ve maddesine hayat nefhasını üflemek üzere…
Tepetaklak devlet ehramını yerli yerine oturtmak üzere…
İnsanımızın muhtaç olduğu ahlâkı bir şahmerdan baskısiyle dışardan içeriye doğru mühürlemek üzere…
Devlet ve mahkemede insanı bileklerden kelepçelerken, mektep ve ailede vicdanından kelepçeleyici adalet sistemini mahyalaştırmak üzere…
Bütün insanlığın, farkında olmadan beklediği devlet ve cemiyet nizamını, münadilerle meydan meydan haykırmak üzere…
İnsanımızı çiğköfte yaparcasına düşünce teknesinde pişinceye kadar yoğurmak üzere…
İlimde, fende, fikirde, sanatta, her şeyde, Peygamber ne dediyse gerçeğin ve toplamın onda olduğunu ve sayıları o yekûne uydurmak gerektiğini öğretmek üzere…
Tarihimizi lif lif ayıklamış ve sahte kahramanları gerçeklerinden ayırmış olarak…
Allah için buğz ve Allah için aşk ölçüsüne uygun şekilde, baş nefret kutbu ile baş muhabbet kutbunu tayin etmiş olarak…
Batı dünyasını bütün oluş sırları ve olamayış hikmetleriyle süzgeçten geçirmiş olarak…
Bâtıl olanı güzelleştirmeyi bilen Batıya karşılık, Hakkı çirkinleştirmeyi beceren kaba softa ve ham yobaz tipini, kökünden budayıcı idrake ulaşmış olarak…
En çarpıcı ve cezbedici estetik ölçüleriyle pırıldamak zevk ve gayesine ulaşmış olarak…
Batının baş çilesi, insanoğlunu Homongolos’a çevirici makine bilmecesini en derinden çözmüş olarak…
Bir kuzu öksürse ağlayacak kadar rikkat sahibiyken, binlerce insanı gözünü kırpmadan ipe çekmeyedek prensip iradesine ve irade prensibine malik olarak…
Gözleri kara, alınları fikir çizgili, kalbleri ceylân, iradeleri çelik, imanları volkan, irfanları tarla, idrakleri bıçak, edâları şiir, diyalektikleri ipekten örgü bir nesil istiyordun…
GELİYORUZ… BUNA MEMURUZ!.. MECBURUZ BUNA!..
Salih Mirzabeyoğlu

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.