İşgalcilerin Medyası: Çeçenistan Caharkale de Şehadet Eylemcisi 4 kişi Öldü
Shamilonline'nin İmarat Kavkaz Çeçenya sektörü işgalcilerin kukla medyasından aldığı bilgilere göre,kukla Kadirovsky yönetiminin MDV sözcüsü İçişleri Bakanı mürted Ruslan Alkhanov, Çeçenya'nın başşehri Caharkale'de bugün (22.ekim Perşembe) yerel saat ile 13 sıraları, içinde bir grup intihar bombacısı militan olduğu tespit edilen bir eve, özel bir operasyon düzenlediklerini, aralarında 2 kadın ve 2 erkek olan 4 militanı öldürdüklerini" iddia etti. MDV sözcüsü İçişleri Bakanı mürted Ruslan Alkhanov ayrıca operasyon yerine bizzat kafirsky Kadirov'un da geldiğini belirtti.
İnguşetya , Malgobeksk Bölgesinde Polis Şefinin Aracına Saldırı 1 Ölü, 2 Yaralı
Shamilonline'nin İmarat Kavkaz İnguşya sektörü haber kaynaklarından elde ettiği verilere göre, İnguşetya , Malgobeks bölgesinde Kriminal suçlar polis şefi Kagirov 'un aracına bombalı bir saldırı düzenlendi. Olay bugün (22.Ekim Perşembe) yerel saat ile sabah 08:50 de meydana geldi.
İnguşetya Nazran Bölgesinde Volga-17 Minibüse Saldırı 13 Mürted Polis Yaralı
Shamilonline'nin İmarat Kavkaz İnguşya sektörü haber kaynaklarından aldığı bilgilere göre, dün (21.Ekim Çarşamba) akşam, İnguşya'nın Nazran bölgesi, Yandar yerleşim bölgesi yakınlarındaki, federal otoyolunda Volga-17 tipi bir minübüse Mücahidler tarafından bir saldırı yapıldı. İgalcilerin yandaş medyası saldırı sonucu 13 mürted polis memurunun ağır yaralandığını duyurdu.
İnguşetya Nazran Bölgesinde Trafik Polis Karakoluna Saldırı 1 Ölü 4 Yaralı
Shamilonline'nin İmarat Kavkaz İnguşya sektörü haber kaynaklarında elde ettiği bilgilere göre, dün (21.Ekim Çarşamba) akşam yerel saat ile 20:35 sıraları, İnguşya'nın Nazran bölgesi, Yandar yerleşim bölgesi yakınlarındaki, federal otoyolunda bulunan trafik polis karakoluna bir saldırı yapıldı. Karakol girişinde ki 4 mürted polis ağır yaralandı.
Çeçenya,Urus-Martan Goity de 2 Mücahidin Şehid Edildiği İddia Edildi
Shamilonline'nin İmarat Kavkaz Çeçenya sektörü haber kaynaklarından aldığı bilgilere göre; Urus-Martan bölgesi Goity köyünde dün (21Ekim Çarşamba) yerel saat ile 15:00 sıralaları yerel işbirlikçi mürtedler yerel halktan 2 kişinin cenazesini köy meydanındaki yolun ortasına getirip attı ve cenazelerin"mücahidlere" ait olduğunu iddia etti. Garip olan ise cenazeleri getirmeden bir süre önce mürtedler bir eve ateş açtı ve evde yangın çıktı.
Vedeno bölgesinde başarılı mücadele örneği veren güzel ahlaklı, yiğit komutan emir Selim in şehadeti ardından Vedeno bölgesinin yeni emiri belirlendi. Doğu cephesi emir ve mücahitlerinin istişaresi sonrasında Bölge emirliğine Komutan Usame getirildi. Komutan Usame, Rus işgaline karşı verilen direnişin ilk gününden bu yana mücadele içerisinde değerli hizmetleri olan tecrübeli komutanlardandır.
Rus analist Radyuhin Ermenistan-Türkiye'nin protokol anlaşması sonrası Kafkasya'daki yeni durumu analiz etti.
Perşembe, 22 Ekim 2009 11:54
Vladimir Radyuhin
Türkiye ve Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi ve Ermenistan-Azerbaycan arasında varılacak bir uzlaşma, Kafkaslar'da bölgesel güvenliğin önündeki son barikatları ortadan kaldıracaktır.
Azerbaycan doğalgazını ilk kez Rusya'ya satacak ki Batı'nın Hazar ve Orta Asya doğalgazını Rusya'yı atlayarak Avrupa'ya ulaştırma amaçlı Nabucco boru hattını inşa etme planını baltalayabilecektir.
Amerika, Türkiye'nin Ermenistana kapıları açmasının Rusya'yı sütten kesmeye yardımcı olacağına inanıyor. Bugün, Ermenistan Rusya'nın Kafkaslar'daki stratejşk tek müttefiki. Rusya'nın eski Sovyet Cumhuriyetleri'nin altısıyla kurduğu savunma paktı'nın bir üyesidir ve önemli bir Rus askeri üssüne ev sahipliği yapmaktadır.
Rusya, geçen ay Gürcistan'ın kaybettiği Güney Osetya ve Abhazya ile savunma paktı imzalayarak Kafkasların başat oyuncusu olarak konumunu daha da pekiştirdi; 2008 Ağustos'unda Gürcistan'ı gönderdikten sonra G.Osetya ve Abhazya'nın bağımsızlığını tanımıştı.
Anlaşma, Rusya'ya gelecek 49 yıl için her iki bölgede 1.700 asker bulundurma izni veriyor; bu süre, 49 yıl sonra beşer yıllık dönemlerle uzatılabilecek. Ancak Moskova, daha büyük bir stratejik hedef uğruna, nüfuzunun birazını Ankara lehine terk etmeye hazır gibi görünüyor: Dış oyuncuları, bilhassa da geçen yıl Amerikan silahlı ve eğitimli Gürcü ordusunun Güney Osetya'ya saldırmasında olduğu üzere, karışıp bulaşması yalnızca sıkıntı doğuran ABD ve NATO'u dışlayan bölgesel güvenlik mekanizması kurulması.
Yüzyıllık husûmet sonrasında ilişkilerini normalleştirmek üzere Türkiye ve Ermenistan arasında bu ay varılan anlaşma, Kafkasya'da jeopolitik konfigürasyonu çarpıcı bir şekilde değiştirdi. Yükselen Rus-Türk ittifakı temelinde, yeni bir güvenlik düzenlemesine giden yolu açtılar.
Dışişleri Bakanları, Zürih'te 10 Ekim'de yapılan törende diplomatik ilişkileri başlatan ve 15 yıldır kapalı olan sınırları açmak için takvim belirleyen protokolleri imzaladılar. Amerikan Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'un, Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov'un, Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Koucher ve de Avrupa Birliği'nden Javier Solana'nın orada hazır bulunmaları, olayın öneminin altını çizdi.
Meclis onayına sunulacak olan anlaşma hem Türkiye'de hem de Ermenistan'da dişli bir muhalefetle karşılandı. Türkler, Ermenilerin Türkiye'nin etnik müttefiki Azerbaycan'ın Ermeni çoğunluğun yaşadığı ve 1990'ların başlarında etnikler arası çatışmada ayrılan Yukarı Karabağ'da topraklarının yüzde 14 üzerinde devam eden işgaline kızgınlar. Türkiye bu çatışma üzerine 1993'te sınırı kapadı ve Ermenistan'la tüm temaslarını kopardı. Ermeniler ise 1915-19 arasında 1.5 milyon Ermeni'nin katledilişini Türkiye reddediyor diye kızgınlar.
Her iki tarafın hissettiği kötü duygular normalleşme sürecini yavaşlatabilir fakat Türkiye ve Ermenistan, tarihi husûmeti sonlandırmada hayâti çıkarlara sahipken sürecin raydan çıkması da zor. Türkiye Kafkaslar'da nüfuz kazanıyor ve AB üyeliği yolunu engellerden arındırıyor. Türkiye'nin diğer tarafında Azerbaycan'ın olduğu karayla kuşatılmış Ermenistan, AB ekonomisiyle sıkı bir bağı olan Türkiye ile ticaret bağlantısına sahip olacak. Orta Asya'dan Türkiye'ye ve oradan da Avrupa'ya transit ticaret güzergâhı olacak.
Türkiye ve Ermenistan uzlaşmasının Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki toprak ihtilafının çözümlenmesini kolaylaştırıcı bir rol oynaması da muhtemel. ABD, Rusya ve Fransa'dan zirve diplomatların – Yukarı Karabağ görüşmelerinde aracılık yapan AGİT Minsk Grubu eş başkanları – imza töreninde hazır bulunması bu bakımdan hayli semboliktir.
Rusya ve Amerika, Türk-Ermeni uzlaşmasına ilgi duyuyorlar. Ermenistan ekonomisini kontrol eden Rus iş dünyası, Türkiye'nin en büyük ticari ortağı olarak, sınırın açılmasından faydalanacaktır. Rusya'nın bir diğer kazanımı, düşman Gürcistan'ın Ermenistan ticaretinde ana güzergâh olarak oynadığı rolün sınır açıldıktan sonra büyük bir önem kaybedecek olmasıdır.
Rusya, enerji alanında meyveleri devşirmeye çoktan başladı. Türkiye-Ermenistan arasında anlaşma yapılırken, Rusya'nın doğalgaz tekeli Gazprom, Azerbaycan'ın Rusya'ya gaz satışıyla ilgili olarak Azerbaycan devlet şirketi SOCAR'la anlaşma imzaladı. Bu anlaşma, Bakü'nün Türk-Ermeni paktını "Azerbaycan'ın ulusal çıkarlarına tamamen karşıt" olduğu zira Yukarı Karabağ problemine bir çözüm getirilmeksizin yapıldığı gerekçesiyle kınadığı zamanda imzalandı. Azerbaycan doğalgazını ilk kez Rusya'ya satacak ki Batı'nın Hazar ve Orta Asya doğalgazını Rusya'yı atlayarak Avrupa'ya ulaştırma amaçlı Nabucco boru hattını inşa etme planını baltalayabilecektir.
Amerika, Türkiye'nin Ermenistana kapıları açmasının Rusya'yı sütten kesmeye yardımcı olacağına inanıyor. Bugün, Ermenistan Rusya'nın Kafkaslar'daki stratejik tek müttefiki. Rusya'nın eski Sovyet Cumhuriyetleri'nin altısıyla kurduğu savunma paktı'nın bir üyesidir ve önemli bir Rus askeri üssüne ev sahipliği yapmaktadır.
Türk-Ermeni yakınlaşması, başkanlık seçim kampanyası sırasında I. Dünya Savaşı yıllarının Ermeni katliamını "soykırım" olarak kınayan yasa tasarısına destek verme sözü vererek kendisini zor bir duruma sokan ABD Başkanı Barack Obama'ya bir çıkış yolu sağlıyor. Böyle bir yasa tasarısı Amerikan-Türkiye ilişkilerine zarar verecekti ki Türkiye Kafkaslarla sınırı olan tek NATO ülkesi olarak stratejik öneme sahiptir.
Rusya'nın bölge için kendi planı var. Moskova, Ankara'nın geçen yıl yaptığı Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu (KİİP) teklifini hemen kabul etmişti. Türkiye'nin "komşularla sıfır problem" kavramına dayalı olan KİİP, bölgede siyasi diyalog, istikrar ve kriz yönetimi mekanizması olarak teşvik edildi; ve içerdiği ülkeler Rusya, Türkiye, Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan.
Bu plan Türkiye için Rusya'nın arka bahçesinde büyük bir tutunma noktası kazanmanın aracı. Rusya, geçen ay Güney Osetya ve Abhazya ile savunma pakti imzalayarak Kafkaslarda başat aktör olarak yerini pekiştirdi; Rusya, 2008 Ağustos'unda Gürcistan'ı gönderdikten sonra G.Osetya ve Abhazya'nın bağımsızlığını tanımıştı.
Anlaşma, Rusya'ya gelecek 49 yıl için her iki bölgede 1.700 asker bulundurma izni veriyor; bu süre, 49 yıl sonra beşer yıllık dönemlerle uzatılabilecek. Ancak Moskova, daha büyük bir stratejik hedef uğruna, nüfuzunun birazını Ankara lehine terk etmeye hazır gibi görünüyor: Dış oyuncuları, bilhassa da geçen yıl Amerikan silahlı ve eğitimli Gürcü ordusunun Güney Osetya'ya saldırmasında olduğu üzere, karışıp bulaşması yalnızca sıkıntı doğuran ABD ve NATO'u dışlayan bölgesel güvenlik mekanizması kurulması.
Her ne kadar Türkiye bir NATO üyesi olsa da Moskova, Ankara'nın son yıllarda uyguladığı, bölgesel meselelerde Amerika'nın çıkarlarına karşıt koşan bağımsız dış politikasını takdir etmektedir.
Ankara, Irak savaşı sırasında Amerika'ya topraklarını kullandırmadı ve Güney Osetya'daki savaş sırasında Rusya'yı tâciz eden Batı'ya katılmadı.
Türkiye'nin bölgesel süpergüç olma emelleri, Amerika'nın Kafkaslardaki saldırgan tavrıyla çatışma halindedir. Türkiye, Karadeniz'in NATO gölü olmasını istemiyor; ve Karadeniz'e kıyısı olmayan ülkelere ait savaş gemilerinin Boğazlardan geçişini kısıtlayan 1936 Montrö antlamasını yeniden müzakere etmek için Amerika'nın uyguladığı baskılara direndi
Türkiye, Rusya-Gürcistan çatışması sırasında iki büyük Amerikan savaş gemisinin Gürcistan'a insâni yardım bahanesiyle Karadeniz'e geçişini engellemek üzere Montrö Antlaşmasını hareket geçirdi. Türkiye resmi olarak Gürcistan'ın toprak bütünlüğünü desteklemeye devam ederken, geçen ay Sukhumi'yi ziyaret eden üst düzey bir Türk diplomat aracılığıyla sessizce temas kurdu.
Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bu yılın başlarında Moskova'yı ziyaret ettiğinde Rusya Devlet Başkanı Medvedev Rus-Türk ekseni kurulması yönünde apaçık bir teklifte bulundu. Medvedev, ortak basın toplantısında şöyle söyledi: "Ağustos krizi göstermiştir ki kendi başımıza bölgedeki sorunların üstesinden gelebiliyoruz, dış güçlerin dahli olmadan." Türk lider ise her iki ülkenin uluslararası meselelerin çoğunda "kaydadeğer derecede yakın yahut benzer pozisyonlar" aldıklarına işaret etti.
Zirve sırasında yapılan ortak bildiride, Rusya ve Türkiye, Türkiye'nin KİİP inisiyatifine destek verdiklerini ifade ettiler, Karadeniz bölgesinde güvenlik ve istikrar üzerinde "görüş birliği" içinde olduklarını kaydederek Montrö Antlaşmasına sâdık kalacaklarını tekrar teyid ettiler.
Toplam 44 yıl süren 11 savaş yaşamış Rusya ve Türkiye'nin Kafkaslarda tarihi rakipler olduğu inkar edilmiyor. Türkiye halen bölgede nüfuz için rekabet ediyor fakat ortak çıkarları onları müttefik de kılıyor. Rusya, Karadeniz'in altına döşenen Mavi Akım boru hattı aracılığıyla Türkiye'nin doğalgaz ihtiyacının yüzde 80'ni karşılıyor. Türkiye, Rusya'nın Mavi Akım-2 inşa teklifini sıcak karşıladı ki BTC boru hattıyla birlikte Türkiye'yi Avrupa ve İsrail için enerji geçiş merkezi yapacaktır.
Türkiye'nin Irak ve Kürt probleminde Amerika'dan, Kıbrıs'ın AB üyeliği ve Türkiye'nin AB üyeliğine kabulünde yaşanan sıkıntılarla ilgili olarak da Avrupa'dan ayrı düşmesi, Ankara'yı Moskova'ya daha bir itti.
Türkiye ve Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi ve Ermenistan-Azerbaycan arasında varılacak bir uzlaşma, Türkiye'nin KİİP teklifi temelinde Kafkaslar'da bölgesel güvenliğin önündeki son barikatları ortadan kaldıracaktır.
Moskova, Türkiye ile olan bölgesel güvenlik işbirliğini Kafkasların ötesine taşımak istiyor. Geçen yıl İstanbul'u ziyaret eden Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, Rusya ve Türkiye'nin "Irak'ta nihâi barış için yapılması gerekenin ne olduğu hususunda" ve "İran nükleer programıyla ilgili durumun barışçıl siyasi çözüme kavuşturulması gerektiği hususunda" benzer görüşleri paylaştığını vurguladı.
Kafkaslar'da yeni bölgesel güvenlik konfigürasyonu şansının gerçeğe tahvil olması, ABD'nin bu projeyle hem fikir mi olacağı yoksa müttefiki Gürcistan ve Azerbaycan'ı bu inisiyatifi reddetmeye yüreklendirerek baltalamaya mı çalışacağına bağlı.
ABD ve Rusya'nın, Türkiye ve Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesini teşvik çabalarında iyimserliğe yer var. Medvedev bunu "uluslararası meselelerde (Rusya ve Amerika'nın) eşgüdümüne iyi bir örnek" olarak selamladı. Amerika-Rusya ilişkilerinin "yeniden başlatılmasının" Kafkasya'ya yansıtılması ihtimali, Moskova'ya, Türkiye'nin soğukta kalma korkusuna oynama ve her iki tarafla da en kârlı anlaşmaları yapma imkanı verecektir.
Türkiye, Ermenistan'la ilişkileri tamir ederken kardeş ülkesi Azerbaycan'la krize sürüklendi. En önemlisi doğalgaz oyununu kaybetti!.. Kim hata yaptı, niye böyle oldu? Gelin kısa bir yolculuk yapalım. Durumu gözden geçirelim.
Türkiye, gaz oyununa 1991'de başladı. Önce, "Bakü- Tiflis-Ceyhan (BTC)" dedi.
ABD'nin desteği ve zorlamasıyla 10 yılda iş bitti. BTC'de küçük pay sahibi olduk. Jeopolitik üstünlüğümüzü koruduk. Azerbaycan'ı dünyaya bağlayan bir köprü olduk. Yetmedi. 2002'de hiç bilmediğimiz yeni bir oyuna başladık. ABD yine yanımızdaydı. 2004'te oyuna AB girdi.
Açıkçası Azeri gaz kaynakları keşfedildikçe herkesin iştahı kabardı, hücum başladı.
Hakkını teslim edelim; Azeri yöneticiler, ABD'nin de desteğiyle tek adres olarak Türkiye'yi gördü. Bakü-Tiflis-Erzurum (BTE) gaz boru hattı anlaşmasına imza attılar. Azerbaycan'ı BTC gibi Avrupa'ya bağlayacak olan hattı harekete geçirdiler. Elbette gaz önce Şahdeniz Faz-1 sahasından gelecekti. Azeriler, Türk kardeşlerine geçici bir süreyle bile olsa özel fiyattan tavanı 120, tabanı 170 dolardan gaz verdiler.
Şahdeniz Faz-1'deki 6.8 milyar metreküp yıllık gaz kontratını bugünkü gaz rakamlarına göre bedava sayılacak fiyattan aldık.
***
İş güzel ya, Faz-2 ve Faz-3 için sert jeopolitik oyunlar başladı. Azerbaycan gazı için yol belliydi! Ya, Türkiye topraklarına ulaşacaktı; ya da İran ve Rusya güzergâhından dünyaya açılacaktı. Fakat Şahdeniz sahasında aramaçıkarma işini BP alınca iş, çok stratejik bir oyuna dönüştü. En büyük koz; ilk gaz kontratını imzalayan ülkenin olacaktı. İlk kontratı imzalayan, gazın fiyatını tayin edebilecekti!..
Türkiye, 2007 başında Faz-1 kontratı için fiyat müzakerelerine başladı. Hem Azerbaycan ile Türkiye arasındaki kontrat yenilenecek, hem de ortaya çıkacak fiyat, Rus gazının fiyatını etkileyecekti. Nedendir bilinmez, tam böyle bir dönemde, "Türkiye-Ermenistan" açılımı devreye girdi ve kozlar bir anda Kafkasya'nın güçlü ülkesi Rusya'nın eline geçti.
***
Rusya geçen ilkbaharda Azerbaycan'la yıllık 500 milyon metreküplük gaz kontratını yapınca, Türkiye'nin en büyük kozu elinden gitti. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile BOTAŞ bu sonucu, "Küçücük miktar için endişeye gerek yok" diye küçümsedi.
Halbuki oyun derindi. Oyun, fiyat göstergesini belirleme oyunuydu. Ruslar, 350 dolar baz fiyatla başlangıç yaptı. Eğer Türkiye, Faz- 1'i bitirmiş olsaydı, hem Faz-2 ve Nabucco için gerekli olan başlangıç gazını, hem de rekabet edilebilir fiyatı elde edecekti!..
Ama olmadı. Ankara, ABD'nin yanında yer aldı. Nabucco yerine Güneydoğu Avrupa Ringi (ITG) yani İtalya-Yunanistan-Türkiye projesine çalıştı. Oyun gücünü kısa vadeli politik hedeflere kurban etti. Bu yüzden Azeri gazı süreci sekteye uğradı. Azerbaycan kartı uçup gitti.
İhtilal suçtur. Hak arayan hukuku ıslaha çalışmalıdır.
Birisi ihtilalcileri meşru kahramanlar olarak devlete değil hükümete karşı çıkarak vatanı kurtaran kahramanlar ve İsyancıları da devlete karşı isyan eden alçaklar olarak göstermiş. Yani ihtilal meşru isyan gayri meşrudur. İyi ama İhtilal de mevcut devlete isyan dan başka bir şey değildir ki. İhtilali devletin içinden kişilerin devlet yetkisini kendi keyiflerince kötüye kullanarak yapması diğer isyanlardan çok daha vahim bir suçtur. Çünkü devletin bir unsuru sadece silahlı unsur olduğu için diğer tüm silahsız meşru devlet güçlerini kendi kontrolüne almaya kalkışmakla devlete en büyük ihaneti yapmış ve suç olarak diğer isyancılar ile kıyaslandığında kat kat fazla ceza verilmesi gereken çok daha büyük bir suç işlemiştir.
İhtilalciler genellikle ellerindeki devlet gücünü kendi heva ve heveslerine ya da kendilerini satın alan güçlerin talimatlarına uyarak ihtilal yaparlar ve ele geçirdikleri gücü sürekli ellerinde tutabilmek içinde sürekli ihtilal ortamının varlığını sürdürürler. Bu uğurda vatanlarına ve ekmeğini yedikleri milletlerine ihanet etmekten dahi kaçınmazlar. Kerametleri kendilerinden menkul dolduruşa getirilmiş pek de akıllı olmayan kişiler oldukları için bu işi de vatan için yaptıklarına inanacak kadar da kendilerini bir matah zanneden dar kafalı ya da doğrudan söyleyelim kendilerini akıllı zanneden ahmaktırlar. Bu yüzden bu vatan bizim çiftliğimizdir halk cahildir bizler akıllıyız zannına programlanmış robotlar gibidirler. Artık bir insan gibi değil sıradan bir makine gibi yüklenmiş programa göre hareket ederek çalışırlar. Çünkü emir komuta zincirine bağlı oldukları için her biri bu işin gerekçesini ben bilmiyorum ama üstlerim biliyordur zannederler ve en üstlerindeki kişilerden bazılarının ya aldatılmış yada ülkeyi satmak için başka ülkeler ile işbirliği içine düşürülmüş ve ya bir şekilde şantaj veya ağır tehdit altında böyle hareket etmeye zorlanmış bir zavallı da olabileceğini asla düşünemez sadece aldıkları emirleri sadakatle uygularlar. İhtilale tepelerindekiler karar verir ve bitirirler. Diğerleri onların emrindeki gladyatörleri, fedaileri, badigartları gibi onlara inanır ve asla kuşkulanmadan hareket ederler. Zaten kuşkulandıkları anlaşılırsa önce kendileri temizlenirler. İhtilale hazırlık aşamasında önce isyancılar yetiştirirler. Sonra o isyancıları farklı kamplara bölüp aralarında savaştırırlar. Sonra Hükümetin o isyancıları yakalamasını önler ve onları koruyup kollayıp iyice azdırırlar. Sonra onlara yaptırdıkları kötülükleri isyancıların yaptığı intibaı bırakacak cinayetler sabotajlar ile ülkenin fabrikalarını camilerini yaktırır ekonomiyi çökertir farklı kesimlerden insanları öldürüp iç çatışmaları artırıp ülkelerini kendi hırsları için kan gölüne çevirmekten, yakıp yıkmaktan ve iflas ettirmekten çekinmezler. Sonrada işler çığırından çıkınca sanki tüm bunları yapanlar kendileri değilmiş gibi devletin resmi güçlerini kullanarak ihtilal yaparak vatanı kurtardık diyerek sahte kurtarıcılar olarak sanki hain değil de kahramanlarmış gibi azametle gelip devletin hükümet merkezine kurulur sonrada kendi adamlarını yerleştirip perde arkasından yönetmek üzere perde arkasına çekilip saklanırlar. Ama yaptıkları yasal düzenlemeler ile her zaman istedikleri anda ülkeyi batırmak ve bir kısmını satmak hakkı da dâhil ülke yönetimini kendilerine bağlarlar. İhtilal için birlikte çalıştıkları kendilerini dolduruşa getiren aşağılık rezil vatan haini millet düşmanı ve iliklerine kadar ihanetin içine batmış kişileri köşe başlarına yerleştirip kendilerini de güvenceye alırlar. İhanetin ortakları ile birlikte kendilerinin de tüm yaptıkları her şeyi meşrulaştırıp ihanetlerini halka kabul ettirmek için de yaptıklarını sürekli savunacak çıkarcı, ahlaksız, kişilerin sürekli gündemi karıştıracak işler için kurumlaşmalarını sağlarlar.
İhtilalcilerin olduğu ülkeler dünyadan geri kalır ve sadece iç kavgalar ile fakirlik ve yoksulluk içinde debelenir, kendi zenginliklerini, akıllı insanlarını, bilim adamlarını ve ülkelerinin diğer imkânlarını dahi kullanamazlar. Çünkü ihtilalciler ve işbirlikçileri akıllı insanların ihanetlerinin farkına varacağından korkarlar ve akıllıları basit işlere sürgün ederek dışlarlar.
Demokrasinin hâkim olduğu ülkeler ise Hollanda, Lüksemburg gibi krallık bile olsalar, küçücük bir ülke dahi olsalar yinede kalkınır zengin olabilirler. Buna örnek olarak Güney Amerika ülkelerinin dün ve bugünü ile komşu Yunanistan’ın dün ve bugününe bakmak ve birde bunların çok üzerinde imkân ve kaynaklara sahip kendi ülkemizin hala sırtında taşıdığı ihtilalci anayasası yüzünden içinde bulunduğumuz bitmez tükenmez iç kavgalar yüzünden hiç bir problemin çözülemeyişini kıyas etmek yeterlidir. İhtilalleri genellikle ülke yönetmek, kalkındırmak, yüceltmek, aş, iş, icatlar, keşifler ve kalkınma gibi dertleri hiç olmamış genellikle asalak kişilerin bazı sloganlar kullanılarak bir araya toplandığı partiler gruplar ya da kurulmuş yanlış ve sahte düzenin tüm getirisini kendileri zahmet çekmeden aralarında bölüşürler. Bu yüzden haksız bir düzen kurulur. Başlangıçta düzeni kuranların sahte isyancıları kullanılırken gittikçe düzenin zulmü artar ve zulme uğrayanların adalet ve hukuk arayışları sonuçsuz kalınca da bu sefer gerçek isyanlar başlar. İşte bu noktada artık ihtilalciler pabucun pahalı olduğunu ve gerçek isyanları bastıracak ne hukuk sistemleri ne bir fikir yapıları ne de yeterli akıllı personelleri olmadığını anlarlar.
O güne kadar her şeyi yapabilecekleri zanlarının güneşin altında eriyen kar gibi buharlaştığını görür ne yapacaklarını şaşırırlar. Kendilerinin de sıradan insanlar sürüsünden farksız özel bir yeteneklerinin olmadığını, keyif kahvelerini pişirmek için tutuşturdukları ateşin ormanı yaktığını ve içinde kendilerinin de yanacağını anlarlar ve yangını kim söndürebilir diye feryada başlarlar.
İşte o zamanda Ülkemizdeki gibi İtfaiyeci hükümetler iş başına gelir. Önce yangını kontrol altına almak için rüzgâr istikametinde henüz ateşin ulaşmadığı ağaçları kesmeye başlayıp bir güvenlik şeridi kurmaya başlarlar. Bu seferde herkes yangın şurada bunlar buradaki ağaçları kesiyor diye yaygaraya başlarlar. Sonunda İtfaiyeciler başarılı olursa kurtulunur. Yaygaracılar itfaiyecileri durdurabilirse o zamanda hepsi birlikte yanarlar.
İstanbul'da mesai saatleri yeniden düzenlendi. Yeni mesai saatleri önümüzdeki hafta başında geçerli olacak. İşte yeni saatler;
Bakanlar Kurulunun aldığı karar gereğince saatlerin 25 Ekim Pazar gününden itibaren bir saat geri alınacak olması dolayısıyla İstanbul'da mesai saatleri yeniden düzenlendi.
MESAİ 08.00-16.30 ARASINA ALINDI
İstanbul Valiliğinden yapılan açıklamada, gün ışığından yararlanıp, enerji tüketiminin azaltılmasının yanı sıra sabah ve akşam saatlerinde trafik yoğunluğu da dikkate alınarak, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 100. maddesi gereğince mesai saatlerinin İstanbul'da 26 Ekim Pazartesi gününden itibaren 08.00-12.00, 12.30-16.30 olarak uygulanacağı belirtildi.
Açıklamada, yarım saat öne çekilen çalışma saatlerine mutlaka riayet edileceği, özel kanun, tüzük ve yönetmeliklere göre çalışma saatlerinin düzenlenmesi zorunlu olan kamu kurum ve kuruluşlarına ait hükümlerin saklığı olduğu kaydedildi.
IMPORTANT: The contents of this email and any attachments are confidential. They are intended for the named recipient(s) only. If you have received this email in error, please notify the system manager or the sender immediately and do not disclose the contents to anyone or make copies thereof. *** eSafe scanned this email for viruses, vandals, and malicious content. *** --~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin -~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin -~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.