Re: İdeolojik olmak

Sayın Geçer;Sayın Bekaroğlu'nun belediye başkanı adayı gösterildiğinde garipsemiştim. Ancak kesinleştikten sonra yaptığı çalışmalara,ifadelerine baktığımda Hakk'ın yanında şeyler söyledi. Büyük kısmında da isabet etti. Gördüm ki,aldığı görevi iyi götürdü. Senin haberin varmı ilçe belediye seçiminde Saadet listesinde belediye meclisine aday adamın, büyük şehirde Kadir Beye verin,burada bize verin diye konuşmalar yapıyorlardı. Bekaroğlu yolsuzluklar hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Acaba bizim hangi basın ve yayın organımız o suç duyurusunun akıbetini sordu savcılık ne yaptı diye. bekaroğlu doğru söylüyor siz ideolojik düşünüyorsunuz diyen müteddeyyin büyük bir kitle var ki,bu deformasyondur,depolitize olmaktır. Müminler yokluğa dayandılar,varlığa dayanamadılar. Üç hafta evvel Erbakan Hoca'mın Zeki Müren vari muhalefet yapılıyor böyle demecini verebildinizmi tv5'de. Milli görüşün kırk yıl zarfında en büyük ve kalıcı eseri Erbakan ve arkadaşlarının 20/Temmuz/1974 Kıbrıs barış hareketidir ve bunun getirdiği 1683'den bu tarafa durmuş olan fütuhat dönemini yeniden atağa kaldırmasıdır. 1963/24/25 Aralık Kanlı Noel katliamıyla ilgili program yapmalarını hatırlattığım Ne yavuz ne İlhan ha ! Hı deyip tavsiyemi geçiştirdiler amma öyle bir şeye teşebbüsde etmediler. Kıbrıs ahalisinin tutumunu beğenmemiz mümkün değildir amma bunun içinde Ada'nın islâm toprağı olduğu H.50 yılından yâni 1380 tane hicri yıl sonrasında batmayan bir uçak gemisi olan Kıbrıs'tan vaz geçemeyiz. Bu akp iktidarının Kıbrıs siyasetinin kötülüğü devrilmesine yeterde artar bile ne varki dile getirecek olanlar nerede? Bunu yapması gerekenler milli görüşçülerse de ne çâre zaferinden utananlar gibi bir tutum içindeyiz. Yazıktır günahtır binlerce gâziye,498 şehide. Fiemanillah       

24 Ocak 2010 16:30 tarihinde Mustafa GEÇER <m.gecer@tv5.com.tr> yazdı:
Bekaroğlu gündelik basit olaylarla uğraşıyor.Öncelikle kendisini tanımlaması ve nerede durduğnu belirlemesi lazım.Şanar yurdatapan gibi idollerinden arakladığı fikirleri pazarlamasın.Küçük olayları izah sadedinde başbakanla mücadele eden büyük adam itibarı dilenmesin.Öğrencilik yıllarında baskıladığı duyguları  ve fikirleri nüksediyor.Bilinç altında yerleşmiş sürekli soğuk savaş döneminin öfkesi her fırsatta açığa çıkıyor.Dünyada oluşan olayları soğk savaş dönemi ABD ,SSCB ideolojik destekli çırkar savaşı ile izah etmek mümkün değil.Dünyanın yaratılışından buyana hak batıl mücadelesi vardır,farklı şekillerde tezahür derek devam etmektedir.Önemli olan bizim hangi safta yer aldığımızdır.Yoksa basit olayları oyun kurucuların düşünce ekseninide değerlendirip,şu doğru şu yanlış yanlışına düşmemek gerekir.İdeolojinin ne anlama geldiği ne anlamda kullanıldığıda önemlidir.Türkiyede siyasi ağırlıklı bir anlama sahiptir.batı tipi seküler kimlik inşaası için çalışan egemenler,cumhuriyet döneminde de millet iradesini (ne anlama geliyorsa)temsil ettiklerini ifade ederek milletin anasını ağlattılar.Şu nada günahlarını halka yüklamaye çalışıyorlar.Kimlik inşaası tamamlanamamıştır.Türkiyede kimlik mücadelesi devam ediyor.Milletin eski kimliğini silip yerine batı tipi kimlik inşaasın çalışanlara ''resmi ideoloji''taraflısı ve tarafı olarak bakılıyor.halk buna direniyor ve onların sunduğu küçük demokrik fırsatları değerlendirerek cevap veriyor.Bu mücadele daha çok desiyasi arenada devam ediyor.Başka alanlar kapatılmıştır.Halk 1946 da DP ile cevap vermaya çalıştı,1963 de AP ile 1983 de ANAPla denedi gördüki bu adamların da ipi batının elinde,1995 de korkarak RP ile cevap vermeyi denedi,burada isbet kaydetme şansı olabilirdi ancak yeterli destek verip yeterli çoğunluğu veremedi,koalisyon olmasına ramem halkın iradesini temsil edenler(!) tarafından ortak parti DYP eritilerek hükumet yıkıldı.Halk bu defa AKP denemesi yaptı AKP nin içine kültür melezleri de katıldı.Halk bir defa daha DP;AP;ANAP ta olduğu gibi aldandı. Batı medeniyetini amaç edinmiş kadro ile başbaşa kaldı.Bu da bitecek.halk kendi gerçek kimliğine gidecek yolu arıyor.bu yo da mevcuttur.
L----- Original Message -----
Sent: Saturday, January 23, 2010 9:27 PM
Subject: İdeolojik olmak


İdeolojik olmak- Mehmet BEKAROĞLU
İdeolojik olmak Sağcı siyasetçilerin muhalefeti açığa düşürmek için sık sık başvurdukları bir ‘suçlama’dır, “ideolojik olmak”. Zamanında Demirel ve Özal çok kullanmışlardı bu kavramı. Şimdi Tayyip Erdoğan aynı şeyi yapıyor. Özellikle toplumsal muhalefetten gelen eleştiriler karşısında hemen “ideolojik” yaftasını yapıştırıyor. Bu şekilde aslında bir taşla iki kuş vuruyor. Öncelikle insanlara "muhalifin söylediğini dinlemeyin, dinlemeye değmez, zaten bir şey de söylemiyor" mesajını veriyor. Ayrıca muhalifi ‘kötü, komünist, Marksist, marjinal’ pozisyonuna düşürüyor.
Sanıyorum bunu bazen bile bile yapıyor, yani düşünerek, hesaplayarak, bir taktik olarak kullanıyor bu kelimeyi ama çoğu kere “ideolojik” kelimesi refleks olarak çıkıyor ağzından. Sadece bundan hareketle bile Tayyip Erdoğan’ın siyasal kimliğinin şekillenmesi ile ilgili bir şeyler söylenebilir. Örneğin; Erdoğan’ın siyasal kimliğinde Türkiye sağının önemli şahsiyetleri Demirel ve Özal, hatta Kenan Evren’in izlerini arayabiliriz. Böyle bir benzetmeye hemen itirazlar gelebilir; bu insanlarla Tayip Erdoğan’ın ne ilgisi var denebilir. Ben de zaten Tayip Erdoğan bu insanlar gibidir, onlarla aynı şeylere inanıyor, onlar gibi yaşıyor demiyorum. Benzetmek sadece siyaset yapma biçimleri ile ilgilidir.
Dün, Demirel ya da Özal’ın yaptığını yapıyor Erdoğan ve adamları. Tekel işçilerinin eylemini hiç tartışmıyorlar, bu insanlar ne istiyor, niçin Ankara’nın soğuğunda gece gündüz demeden sokaktalar diye sormuyorlar. “Bunlar ideolojik davranıyorlar” deyip geçiyorlar. Üniversite öğrencileri 6 Kasım gösterileri yapıyor, YÖK’ün, üniversite harçlarının kaldırılmasını istiyorlar. Başbakan ve adamları hiç sormuyorlar, dinlemiyorlar bu gençleri, yine “ideolojik” diye geçiyorlar. Doktorlar geleceklerini ilgilendiren bir yasa tasarısı ile ilgili görüş beyan ediyor, seslerini yükseltiyorlar, Başbakan ve adamları, “Bu adamlar ne istiyor, sağlıklarımızı emanet ettiğimiz bu insanların ne dertleri var acaba?” diye sormuyor, “ideolojik” deyip geçiyorlar. Çay üreticileri, fındık üreticileri, ayçiçeği üreticileri ya da buğday ve arpa üreticileri eylem yapıyor, meydanlara çıkıp bağırıyorlar, Başbakan ve adamaları yine “Bu insanlara ne oldu?” diye düşünmüyor, “ideolojiktir” deyip geçiyorlar. İstanbul Büyükşehir Belediyesi itfaiye hizmetlerini özelleştiriyor, işsiz kalan insanlar sokaklara dökülüyor, hak arıyorlar, “Bu iş uzmanlık ister, kamu hizmetidir, kâr amacı güden taşeronların insafına bırakılamaz “ diyorlar, Başbakan ve adamları “Bunlar ideolojik davranıyorlar” deyip kestirip atıyorlar. Aleviler kimlik taleplerini dillendiriyor, bunun için yüz binlerin katıldığı mitingler yapıyor, Başbakan ve adamlar “Bunlar Aleviler bile değil, ideolojik gruplardır” deyip geçiyorlar. Kot taşlama işçileri silikozisin tükettiği akciğerleri ile bağırmaya çalışıyor, gasp edilen sosyal güvenlik haklarının peşine düşüyorlar, Başbakan ve adamları “bunlar ideolojik” diye o tarafa bakmıyor bile. Hrant’ın dostları bir araya gelmiş “Adalet istiyoruz, gerçek katilleri bulun” diye bağırıyorlar, Başbakan ve adamları “Konuya ideoloji bulaştırdılar” diye uzak duruyorlar…
“İdeolojik” sözü ‘komünizmle mücadele’ günlerinden kalmadır, yani oldukça eskidir, bir dönem önceye, soğuk savaş dönemine aittir. Komünizmle mücadelenin stratejisini çizenler ‘ideoloji’ kelimesini manipüle etmişler, ona din, mal-mülk ve hatta namus düşmanı anlamlarını yüklemişler ve muhalifleri halktan uzaklaştırmak için kullanmışlardır. Birisi ya da bir olaya “ideolojik” kelimesini iliştirdiklerinde onun sadece “komünist ve komünistçe” bir şey olduğunu söylemez aynı zamanda kötü, tehlikeli, vatan ve millet düşmanı olduğunu ima ederlerdi. Reel komünizm geri çekilirken bu kelimeye bir de “fuzuli, işe yaramaz, gereksiz” anlamları yüklenmiştir.
Başbakan Erdoğan’ın bu kelimeyi bu anlamlarıyla bu kadar sık kullanması elbette ilginçtir. Kendisini yeni ve yenilikçi olarak takdim eden, yeni ve yenilikçilik üzerinden pirim yapan bir liderin böylesine eski, eskimiş, içi boşaltılmış bir kavramla konuşması, siyasetini bu eski kavramın üzerine kurması şaşırtıcı. Ne var ki bu yenilik ve yenilikçilik posmodern bir olgudur ve postmodern olanda da ironi hiç eksik olmaz. Ayrıca postmodern zamanlarda diğer bazı eski kavramlara ise hiç yer yoktur. Örneğin; dürüstlük, ölçü, insaf, tutarlılık gibi kavramlar çok eski ve rahatsızlık verici kavramlardır, bunlardan uzak durmak gerekmektedir.
‘Sivil faşizm’i tartışıyoruz, bazı köşe yazarları Hükümetin giderek otoriter yöntemlere sarıldığını, bu durumun tehlike arz etmeye başladığını söylüyorlar. Otoriter yöntemlere gerek yok, faşizme de. Çünkü şimdi postmodern zamanlardayız; dili bozdunuz mu yeter. Erdoğan ve adamlarının yaptığı da budur.
Ne kadar basit ama ne kadar etkili, değil mi? ‘İdeolojik’ bir tercihte bulunuyorlar, örneğin; inandıkları neoliberal politikaların gereği olarak itfaiye hizmetlerini özelleştiriyorlar, ihaleyi yakınlarına veriyorlar. Bu iş baştan sona ideolojik bir iş. İşçiler karşı çıkıyor, sendikalar, haklar konusunda duyarlı diğer kurum ve kişiler işçileri destekliyor. Sıkıntı verici bir durum; ideolojik tercihleri ve çıkarları çatışanların konuyu halkın hakemliğinde tartışmaları gerekiyor. Normalde böyle olması lazım; İtfaiye hizmetlerini satanlar, maliyet diyecekler, verimlilik diyecekler ve yaptıklarını savunacaklar. Buna karşı çıkanlar da kamu hizmeti diyecekler, çalışanın hakkı diyecekler, kazanılmış haklar diyecekler vs. Halk bir karar verecek. Demokrasi olduğuna göre hükümet halkı ya ikna edecek ya da halk hükümetin kararını değiştirmeye zorlayacak. Bu da olmazsa gelecek seçimde halk bu partiye değil öbür partiye rey verecektir. Beğenirsiniz beğenmezsiniz ama demokrasi böyle bir şey.
Sivil faşist midir nedir bilmem ama Başbakan bunu yapmıyor; aksine çıkıyor ve “Bunlar ideolojik” deyip kestirip atıyor. İşi de bitiriyor. Gerçekten bitiriyor. Daha dün İtfaiyede Büyükşehir Belediyesi işçisi olarak çalışan genç bir hemşerimle tanıştım. Kendisine niçin işten çıkarılan arkadaşlarını desteklemediklerini sordum. “Sayın vekilim, bu konu bildiğiniz gibi değil, sen onların yanına gidiyorsun ama bunlar ideolojik” dedi ve ben küçük dilimi yuttum.



0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.