[anadoluhaber:37757] ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ

ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ

Link to ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ

[anadoluhaber:37753] Fwd: Supermen (Superman) Bizim Ülke de Yaşamış Olaydı yazan: Mersin İçel İlinden Burak CANLI

Posted: 09 Feb 2010 12:06 AM PST



---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Kimden: SEVGİ YEŞİLMEN <sevgiyesilmen@gmail.com>
Tarih: 09 Şubat 2010 09:45
Konu: Supermen (Superman) Bizim Ülke de Yaşamış Olaydı yazan: Mersin İçel İlinden Burak CANLI
Kime:


SÜPERMEN (SUPERMAN) BİZİM ÜLKE DE YAŞAMIŞ OLAYDI yazan: MERSİN İÇEL İLİNDEN BURAK CANLI

 

Bilirsiniz ki Kripton gezegeninden ta dünyamıza kadar yapılan bir yolculuk ile aramıza katılan ve bizlerin ona Superman dediği bir kişiliktir o. Dünyanın diğer taraflarını bilmem ama Ülkemizin hemen her tarafı Kriptonit taşları ile kaplanmıştır.

 

Diyelim ki Superman Ülkemizde ve Tekel İşçilerinin isyanını duydu. Ne yapar veya ne yapması ondan beklenir. Gidip onların açlık grevine katılır mı? Yoksa bu konuyu iktidarla müzakere yapıp konu hakkında açılım taleplerinde mi bulunur.

 

Benim dünya görüşüm oldukça dar. Düşünemiyorum. Bilemiyorum ki anlatayım. Superman’in önünü açmak istiyorum. Onu yönlendirmek. Ona yardımcı olmak. Ama nasıl bir çözüm yolu bulmak gerekir ona. Acaba nefesiyle üfleyip de soğuktan donan Tekel İşçilerinin içini ısıtma yoluna mı girer.

 

Superman darbecilere karşı nasıl bir tutum takınır. Ülkemize Superman’in ne gibi yararları olur. Yoksa kendisi de bu Ülke de baş darbeciler arasına sokulup Silivri’ye mi gönderilir. Tüm bu konular hakkında hiçbir yorumum yok. İşin, aşın bulunmadığı bir Ülkeden bahsediyoruz. Sadece lafın bol olduğu bir Ülke! Adliye Sarayları yapıyorlarmış. Onu bunu inşa ediyorlarmış. Dış Ülkelere göçü durduracaklarmış. Bitmek tükenmez mış mışlar.

 

Evet, her ne kadar eleştirsem de İktidar bir şeyler yapmadı demiyorum. Öncesinden haberim yok benim. Tarih bilgim bana bu Ülkenin verdiği kadar. Onun için benim kaderim bilmemek üzerine kurgulu. Yaptılar. Aksini hiçbir zaman iddia etmedim. Yapmaktalar. Demek ki bu kadar oluyor. Demek ki biz buyuz. Demek ki çığlık atsak bile işe yaramayacak. O zaman atmayalım. Her bir kişi iktidarın yanın da yer almakta. Taraflar rollerini üstlenmiş.

 

Eskilerden beri moda olan iş, aş bulabilmek için yurtdışına gidiş hayalleri bu gün içinde devam etmekte olup bu sefer de paraya, ilme, bilme ve diğer yönlerden bir şeylere sahip olan kişiler de Ülkeyi terk etmektedir. İşin boyutu yokluk içerinde ki bireyleri aşıp artık varlık içerisindekileri de yurt dışına gitmeye yönlendirmiştir.

 

Düşünce özgürlüğüne vurulan zincirler açılım saçılım saçmalığıyla birlikte gün yüzüne çıkmaktadır. Benim düşünebilme özgürlüğünün taraftarı olmamamı beklemek hataların zihniyetinizde yarattığı bir sanrıdır. Kardeş olmamızı bekliyorlar. Bizler zaten kardeştik. Kalleş hiçbir zaman olmadık. Bizden birbirimize tahammül etmemizi bekliyorlar. Bizler sizler yok kene de yaşamadaydık. Terörü bitiremedin. Açlığı, işsizliği sonlandıramadın. Hiçbir çözümün bulunmamakta!  

 

Bakış açın yanlış. Bu Ülkede Superman’in yapabileceği hiçbir şey yok. O kadar yanlışlar içerisindesin ki bu Ülkeye Superman gelmez. Gelip de kimi? Neyi? Kimden? kurtaracak. Ama ben bu Ülkeden giderim. Aynen senin ta yıllar öncesinden gittiğin gibi. Giderim. Gidenler de dönüp de arkasına bakmaz. Evlatların kimlerin hesabına nereler de çalışmakta. Onları oraya hangi kudret yerleştirdi. Cevabın yok. Bu soruları sormazlar ki sana cevap bulasın. Bu Ülke, bütünüz, cümleleri yeterli değil artık. Hakkımı istiyorum. Haklarımızı talep ediyorum. Ver bize bizim olanı. Kömür sende kalsın bana çağın enerji kaynaklarından ver. Simit sende kalsın. Bana gerçek yemek ver. Emekliye verdiğin zam sende kalsın. Bana kendi maaşını ver. Sosyal konutlar sende kalsın. Bana kendi yaşadığın evlerinden ver. Ver ama senin olandan bana ver. Gerisi koy gitsin. Bulaştırma benim hayatıma.

                                                                          MERSİN İÇEL İLİNDEN BURAK CANLI


--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:37750] Supermen (Superman) Bizim Ülke de Yaşamış Olaydı yazan: Mersin İçel İlinden Burak CANLI

Posted: 08 Feb 2010 11:45 PM PST

SÜPERMEN (SUPERMAN) BİZİM ÜLKE DE YAŞAMIŞ OLAYDI yazan: MERSİN İÇEL İLİNDEN BURAK CANLI

 

Bilirsiniz ki Kripton gezegeninden ta dünyamıza kadar yapılan bir yolculuk ile aramıza katılan ve bizlerin ona Superman dediği bir kişiliktir o. Dünyanın diğer taraflarını bilmem ama Ülkemizin hemen her tarafı Kriptonit taşları ile kaplanmıştır.

 

Diyelim ki Superman Ülkemizde ve Tekel İşçilerinin isyanını duydu. Ne yapar veya ne yapması ondan beklenir. Gidip onların açlık grevine katılır mı? Yoksa bu konuyu iktidarla müzakere yapıp konu hakkında açılım taleplerinde mi bulunur.

 

Benim dünya görüşüm oldukça dar. Düşünemiyorum. Bilemiyorum ki anlatayım. Superman’in önünü açmak istiyorum. Onu yönlendirmek. Ona yardımcı olmak. Ama nasıl bir çözüm yolu bulmak gerekir ona. Acaba nefesiyle üfleyip de soğuktan donan Tekel İşçilerinin içini ısıtma yoluna mı girer.

 

Superman darbecilere karşı nasıl bir tutum takınır. Ülkemize Superman’in ne gibi yararları olur. Yoksa kendisi de bu Ülke de baş darbeciler arasına sokulup Silivri’ye mi gönderilir. Tüm bu konular hakkında hiçbir yorumum yok. İşin, aşın bulunmadığı bir Ülkeden bahsediyoruz. Sadece lafın bol olduğu bir Ülke! Adliye Sarayları yapıyorlarmış. Onu bunu inşa ediyorlarmış. Dış Ülkelere göçü durduracaklarmış. Bitmek tükenmez mış mışlar.

 

Evet, her ne kadar eleştirsem de İktidar bir şeyler yapmadı demiyorum. Öncesinden haberim yok benim. Tarih bilgim bana bu Ülkenin verdiği kadar. Onun için benim kaderim bilmemek üzerine kurgulu. Yaptılar. Aksini hiçbir zaman iddia etmedim. Yapmaktalar. Demek ki bu kadar oluyor. Demek ki biz buyuz. Demek ki çığlık atsak bile işe yaramayacak. O zaman atmayalım. Her bir kişi iktidarın yanın da yer almakta. Taraflar rollerini üstlenmiş.

 

Eskilerden beri moda olan iş, aş bulabilmek için yurtdışına gidiş hayalleri bu gün içinde devam etmekte olup bu sefer de paraya, ilme, bilme ve diğer yönlerden bir şeylere sahip olan kişiler de Ülkeyi terk etmektedir. İşin boyutu yokluk içerinde ki bireyleri aşıp artık varlık içerisindekileri de yurt dışına gitmeye yönlendirmiştir.

 

Düşünce özgürlüğüne vurulan zincirler açılım saçılım saçmalığıyla birlikte gün yüzüne çıkmaktadır. Benim düşünebilme özgürlüğünün taraftarı olmamamı beklemek hataların zihniyetinizde yarattığı bir sanrıdır. Kardeş olmamızı bekliyorlar. Bizler zaten kardeştik. Kalleş hiçbir zaman olmadık. Bizden birbirimize tahammül etmemizi bekliyorlar. Bizler sizler yok kene de yaşamadaydık. Terörü bitiremedin. Açlığı, işsizliği sonlandıramadın. Hiçbir çözümün bulunmamakta!  

 

Bakış açın yanlış. Bu Ülkede Superman’in yapabileceği hiçbir şey yok. O kadar yanlışlar içerisindesin ki bu Ülkeye Superman gelmez. Gelip de kimi? Neyi? Kimden? kurtaracak. Ama ben bu Ülkeden giderim. Aynen senin ta yıllar öncesinden gittiğin gibi. Giderim. Gidenler de dönüp de arkasına bakmaz. Evlatların kimlerin hesabına nereler de çalışmakta. Onları oraya hangi kudret yerleştirdi. Cevabın yok. Bu soruları sormazlar ki sana cevap bulasın. Bu Ülke, bütünüz, cümleleri yeterli değil artık. Hakkımı istiyorum. Haklarımızı talep ediyorum. Ver bize bizim olanı. Kömür sende kalsın bana çağın enerji kaynaklarından ver. Simit sende kalsın. Bana gerçek yemek ver. Emekliye verdiğin zam sende kalsın. Bana kendi maaşını ver. Sosyal konutlar sende kalsın. Bana kendi yaşadığın evlerinden ver. Ver ama senin olandan bana ver. Gerisi koy gitsin. Bulaştırma benim hayatıma.

                                                                          MERSİN İÇEL İLİNDEN BURAK CANLI

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:37749] Gözümüz kaç megapiksel?

Posted: 08 Feb 2010 11:16 PM PST

Gözümüz kaç megapiksel?

Kameranın, fotoğraf makinesinin kaç megapiksel olduğunu biliyoruzda 'gözümüz kaç megapiksel' biliyor muyuz?

www.chip.com.tr

5 Şubat 2010 - Bilim



Öncelikle şunu belirtmekle başlamak istiyorum, insan gözü analog bir yapıdır ve dijital bir terim olan piksel boyutuyla ölçülmesi tam olarak mümkün değildir. Beyindeki görme merkezi gözlerden gelen ışık bilgisini aynen bir film perdesi gibi algılayamaz. Beyin gelen ışık bilgisini yorumlayarak görüntü oluşturur. Bu görüntü gözden beyne giden sinir hücrelerinin yani nöronların hızına bağlı olarak sürekli yenilenir.
Örneğin bunu FPS(frame per second) değeri olarak göz önüne alırsak, bir video filmindeki 30FPS değeri gözümüzün görüntüyü tümüyle akıcı olarak görmesi için yeterlidir. Fakat bu olay, insan gözünün 30FPS olduğu anlamına gelmez. İnsan gözünün de belli bir eşik değeri vardır ve o değerden daha hızlı geçen bir cisme baktığında onun hareketini yakalayamaz ve hiçbirşey geçmemiş gibi görür. Günümüzde kullanılan yüksek çekim hızına sahip kameralar kullanılarak bir merminin hareketi milisaniye mertebesinde rahatlıkla incelenebilmektedir.
İnsan gözünün hızı için basit bir test yapabiliriz. Öncelikle CRT(tüplü) bilgisayar monitörünüzün dikey tarama frekansını 60 Hz’e getirin. Bunun için, masaüstüne sağ tıklayıp özellikler > ayarlar > gelişmiş > monitör sekmelerini takip edip Hz ayarlarına ulaşabilirsiniz. 60 Hz’e getirdikten sonra ekrana 30cm mesafeden bakarken, monitörün yan tarafında bir nesneye odaklanın ama göz ucuyla da monitörü görün. Normalde düz bakarken hissetmediğiniz ekran yenilemesinin nasıl yukardan aşağıya taranarak sayfa sayfa geçtiğini bu şekilde farkedeceksiniz. Eğer normal bakarken de 60 Hz’i farkediyorsanız bunu bir de 75 Hz’de deneyin. Kendim 75 Hz’e kadar farkedebiliyorum fakat 85 Hz ve üstünde artık sayfa sayfa geçişleri göremiyorum. Gözün bu hızı kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Gözleriyle sürekli detaylı ve hareketli şeyleri takip eden ve işi gereği yüksek dikkatle çalışan kişilerde daha hızlı göz refleksleri görülür.

Gözümüzün ışık algılayıcılarının bulunduğu retina, sinirsel yapıdan oluşan bir zardır. Retinadaki ışık algılayıcıları, sayısal kameraların algılayıcılarında olduğu gibi sayılabilir büyüklüklerdir. Hatta, retinanın çukur kısmında(fovea) bu algılayıcıların sayıları diğer bölgelere oranla daha fazladır ve retinanın üzerine düşen ışık beyine sıkıştırılarak iletilir. İşte bu nedenle gözümüz bazen bize oyun oynar ve şekilleri olmadığı gibi görürüz. Gözümüzdeki ışık algılayıcı hücre sayısı(ya da piksel deyin) belli bir kritik değerin üstünde olduğu sürece görme kalitesi etkilenmez. Çünkü görüntüyü beyin tamamlar. Hatta tek gözümüz olmasa bile görüntü çözünürlüğümüz azalmaz, yalnızca derinlik hissimiz bir miktar kaybolur. Retina “dekolmanı” olarak adlandırılan ve göz içindeki ışık hücrelerinin büyük kısmının harap olduğu durumlarda bile görüntünün bir kısmını eksik görmeyiz. Bunu şöyle benzetebiliriz: Elinizdeki kameranın merceğinin yarısını kapatıyorsunuz ama ekranda görüntüyü hala tam görüyorsunuz; çünkü kameranın işlemcisi eksik kısmı tamamlıyor.
Gözün görme kapasitesinin megapiksel olarak ifade edilebilmesi için, gözdeki reseptörleri piksel olarak düşünüp bir sahneyi beynin hangi detay seviyesinde oluşturabildiğini test etmek gerekir. İnsan gözü küçük bir organdır ve üzerine gelen ışığın çok az bir miktarı ile bütün herşeyi yapar. Fakat yüksek megapiksel kameraların mercekleri oldukça büyüktür ve buna bağlı olarak karanlık bir sahnede insan gözüne kıyasla çok daha fazla aydınlanmış alan görürler. Şunu net olarak söylemek mümkündür ki, eğer göz büyüklüğünde bir mercekle en yüksek megapiksel oranını alıp fotoğrafı çekip daha sonra insanın aynı manzaraya bakarak gördüklerini karşılaştırırsak eminim ki insan gözü daha fazla detayı algılayıp tanımlayabilecektir. Dijital makinenin çektiği fotoğraf ise, zoom yapılmadan insanın gördüğüne denk biçimde görüntülenip incelenirse çok daha az detay yakalayabildiği anlaşılacaktır.
Bu nedenle insan gözü yapay merceklerin görüntüsüyle kıyaslanamayacak kadar mükemmel yaratılmış bir organdır. Ama dijital bir veri olan megapiksel olarak ifade edilebilir. Bunun hesaplaması yukarıda bahsettiğim şartlar sağlanırsa, yaklaşık olarak bir değer ortaya koyularak gerçekleştirilebilir. Ama megapiksel teriminin aslında bir sahneden alınan görüntünün kaç piksel ile görüntülendiğini ifade eden bir kavramdan başka birşey olmadığını aklımızdan çıkarmamamız gerekir. Tabiki ne kadar fazla piksel olursa o kadar detaylı görünecektir fakat bunun insan gözüne denk gelen oranıyla kıyaslamak için, konuyu başlıca bir araştırma konusu olarak ele alıp laboratuvar şartlarında incelenmesi ve deneyler yapılması gerekir.


Daha anlaşılır bir dille anlatırsak:
Günlük hayatta "vay be, adamın cep telefonunun kamerası 2.0 MP" ya da bende bir makine var "12 MP" gibi sözler duyarız ve "vay be, teknoloji nerelere kadar geldi" deriz. Hatta bazen "ya bu kamera benim gözümle gördüğümden de net çıkarıyor görüntüleri" dediğimiz bile olur. İşin aslını yapılan araştırmalar gösteriyor ve vücudumuzun günümüz teknolojisinin ne kadar ilerisinde olduğunu ortaya koyuyor.

Gözümüz tek bir taslak üzerinde kurgulanmış anlık çekimleri yakalayan bir fotoğraf makinesi değildir. Daha çok bir video silsilesine benzemektedir. Gözümüz, küçük açılarla, anlık hareket eder ve etrafımızdaki detayları beyne yansıtmak için sürekli kendisini günceller. Ayrıca iki tane gözümüz vardır ve beynimiz, çözünürlüğü daha da arttırmak için her iki gözden gelen sinyalleri toplamaktadır. Daha fazla bilgi toplamak için de haliyle gözümüzü, gördüğümüz şeyin etrafında hareket ettiririz. Bu nedenlerden dolayı, göz ve beyin birlikteliği, retinadaki foto-alıcıların sayıca fazlalığı sayesinde,bir makinede olabileceğinden çok daha yüksek çözünürlükte veriler elde etmemizi sağlar. Aşağıda verilen eşdeğer megapiksel değerler, insan gözünün bir manzarayı ne kadar netlikte gördüğünü açıklayan bilimsel bir detaydır.

Yukarıdaki insan gözünün çözünürlüğünü sağlamaya neden olan veriler ışığında,şimdi önce küçük bir örnekle başlayalım: Şimdi önünüzde 90 a 90 derecelik açıda (gözümüzün açıları yani) bir görüntünün olduğunu farz edelim, aynen pencereden dışarıdaki bir manzarayı seyredermiş gibi. Bu durumda piksel sayıları ortalama bir göz için:

90 derece * 60 arc-dakika/derece * 1/0.3 * 90 * 60 * 1/0.3 = 324,000,000 piksel (324 megapiksel) olur.

Gerçekte her an bu kadar çok çözünürlük elde etmiyoruz, ama gözümüz bir manzarada istediğiniz tüm detayları görmenize olanak sağlamak için sürekli istediğiniz detayın etrafında hareket eder. Ama insan gözü, bu açıdan çok daha fazla bir açı görür ki bu da 180 dereceye yakındır.Biraz küçük düşünüp 120 derecelik bir açıyla bakabildiğimizi varsayacak olsak bile:

120 * 120 * 60 * 60 / (0.3 * 0.3) = 576 megapiksel verisini elde ederiz.

İnsan gözünün görebileceği gerçek açı değeri şüphesiz ki çok daha fazla çözünürlüğe tekabül eder. Bu yapıdaki (çözünürlükteki) bir veriyi kaydetmek içinse, çok fazla alana kayıt imkanı sağlayabilecek kadar gelişmiş bir kamera olması lazım.

Şimdi teorik bilgiyi bir kenara bırakıp , sözün özünü aktaracak olursak, pencere gibi sınırları olan bir alandan dışarıya baktığınızda gördüğünüz manzara, beyninizde 324 megapiksele eşdeğer olarak yer alıyor. Eğer görüntünüzü engelleyecek bir maniniz yoksa, 576 MP.

Böyle bir teknoloji harikası olan gözünüze gözünüz gibi bakın.



http://www.chip.com.tr/blog/worldking/gozumuz-kac-megapiksel_4706.html



Windows 7: Size en uygun bilgisayarı bulun. Daha fazla bilgi edinin.

[anadoluhaber:37751] DARBELERIN ASIL MAGDURU BIZIZ

Posted: 08 Feb 2010 11:04 PM PST

DOĞRU YOL PARTİSİ
GENEL MERKEZİ
www.dyp.com.tr
 
Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Çetin Özaçıkgöz’ün,
“Darbeler Konusunda” yapmış olduğu açıklaması :
 
         Darbelerin asıl mağduru biziz. 27 Mayıs 1960 darbesinde Başbakanımızı ve iki Bakanımızı şehit verdik. 12 Eylül 1980 darbesinde ise Başbakanımız Hamzakoy’a ve Zincirbozan’a gönderildi. Hiçbir Mahkeme kararı olmadan Sayın Demirel siyasi yasaklı hale getirildi.
         Halk darbecilere en güzel cevabı, bizi yeniden iktidara getirmek sureti ile vermiştir.
         Artık darbeler dönemi kapanmıştır. Bütün kurumlarımız bu arada askerimiz de demokrasiye tam anlamıyla adapte olmuştur.
         Seçimlerden sonra yapılacak olan sivil ve yeni Anayasa’nın başlangıç bölümünde darbelerin hiçbir şekilde mazeretinin olamayacağı ve kabul edilemeyeceği yazılmalıdır.
         Yeni Anayasa’nın başlangıç bölümüne böyle bir yazının yazılmasının dışında, darbeler döneminin tam olarak kapanması için darbelere maruz kalan iki Başbakanımızın Rahmetli Adnan Menderes ile Sayın Süleyman Demirel’in heykelinin “demokrasi anıtı” olarak Meclis’in kapısına dikilmesi şarttır. Bunu yapmak bizim milletimize ve demokrasi aşıklarına bir taahhüdümüzdür.

 
Genel Başkan (direk) 0505 7814071

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:37752] DARBELER ve DARBECİLER

Posted: 08 Feb 2010 07:33 PM PST

DOĞRU YOL PARTİSİ
GENEL MERKEZİ
 

Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Çetin Özaçıkgöz’ün,
“Darbeler Konusunda” yapmış olduğu açıklaması :

 

         Darbelerin asıl mağduru biziz. 27 Mayıs 1960 darbesinde Başbakanımızı ve iki Bakanımızı şehit verdik. 12 Eylül 1980 darbesinde ise Başbakanımız Hamzakoy’a ve Zincirbozan’a gönderildi. Hiçbir Mahkeme kararı olmadan Sayın Demirel siyasi yasaklı hale getirildi.

         Halk darbecilere en güzel cevabı, bizi yeniden iktidara getirmek sureti ile vermiştir.

         Artık darbeler dönemi kapanmıştır. Bütün kurumlarımız bu arada askerimiz de demokrasiye tam anlamıyla adapte olmuştur.

         Seçimlerden sonra yapılacak olan sivil ve yeni Anayasa’nın başlangıç bölümünde darbelerin hiçbir şekilde mazeretinin olamayacağı ve kabul edilemeyeceği yazılmalıdır.

         Yeni Anayasa’nın başlangıç bölümüne böyle bir yazının yazılmasının dışında, darbeler döneminin tam olarak kapanması için darbelere maruz kalan iki Başbakanımızın Rahmetli Adnan Menderes ile Sayın Süleyman Demirel’in heykelinin “demokrasi anıtı” olarak Meclis’in kapısına dikilmesi şarttır. Bunu yapmak bizim milletimize ve demokrasi aşıklarına bir taahhüdümüzdür.
 
Genel Başkan (direk) 0 505 7814071

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:37754] RE: abd,

Posted: 08 Feb 2010 06:31 PM PST

ABD Merkez Bankasını bırakın, kendi Merkez Bankanıza bakın..

 

Türkite Cumhuriyet Merkez Bankası kimlere ait ? Ortakları kimler biliyormusunuz ?

Türk Cumhuriyetinin kuruluşunun hemen akabinde Para basma ve Hazine işleri 1923 den 1931 e kadar Mustafa Kemal tarafından bazı yabancı Banka ve Yahudi kuruluşlarının tekeline verilmişti. Zirai Devletimizin para basma ve piyasayı oluşturma imkanı yoktu. Bu konuda geniş bilgi için: http://muzafferdeligoz.blogcu.com/Merkez+Bankasi

Merkez Bankasının kuruluşu: 1 Eylül 1931 tarihinde Hükümet’çe kabul edilen Banka Nizamnamesi (Anasözleşme) ile yapıldı.

Banka’nın hisse senetleri dört gruba ayrıldı. A sınıfı hisse senetleri Hükümet kuruluşlarına ait olup, toplam sermayenin %15’ini geçemeyecek. B sınıfı hisse senetleri milli bankalara ayrıldı. C sınıfı hisseler yabancı bankalar ile imtiyazlı şirketlere tahsis edildi. D sınıfı hisse senetleri ise Türk ticaret kuruluşlarıyla Türk uyruklu gerçek ve tüzel kişilere ayrıldı.

Devletin Ana damarı olan Merkez Bankasında 1931 den 1970 kadar Devletin % 15, Devlet dışındakilerin  % 85 hissesi vardı. 1970 de Kenan Evren tarafından Devletin hissesi % 51 e çıkarıldı. Milletimiz Kenan Evren’e müteşekkir olmalıdır. Mustafa Kemal-İsmet İnönü-DP-AP-CHP-ANAP-DYP gibi iktidara sahiplerinin yapamadığını Kenan Evren yaptı. 1970 de yapılan değişiklikte yabancılara ait hisseler ise % 6 dan fazla olamayacağı hükmü getirildi. Kaç sene sonra ?  47 sene sonra. 

Burada yabancılara ait hisse % 6 olarak belirtildi ama, başından beri bankanın ortaklarından olan yerli Yahudi ve Rumlar ile yabancıların Türkiye’de kurduğu için Türk firması kabul edilen şirket ve Bankaların hisseleri de nazara alındığında bunun çok daha fazla olduğu görülüyor. Mesela Osmanlı Bankası % 100 yabancı sermaye olduğu halde Merkez Bankasına ortaklıkta Türk Bankası kabul ediliyor.

2002 de Ak Parti TC hissesini %55 e çıkardı. Şu anda bu hisselerin % 12 si hâlâ özde yabancılara ait. Yani yerli Yahudi ve Rumların.. AKP nin yeni bir kararı daonların büyük şikayetlerine sebep oldu. AKP Merkez Bankasına atama yapmaya başladığından itibaren bu yerli yabancıların ayakları Merkez Bankasından kesildi. Şimdiye kadar aldıkları tüyoları alamaz oldular. Dolayısıyle piyasayı önceden yönetemez oldular. AKP, Kar dağıtımını da kontrol altına aldı ve kar dağıtımı yapmıyor. BU durumda, bu özde ve sözde yabancılar şikayetlere başladılar ve sesleri de nerede yankılandı dersiniz : MİLLİYET Gazetesinde.

 

Bunlardan biri “Bahar” soy adlı ortak “sadakaya muhtaç kaldık” diyor Milliyet Gazetesinde... Zahir, Bahar Menkul Kıymetler A.Ş. de iflas yolunda ki böyle diyor zannedersiniz. Fakat, siz buna inanmayın. Ben web’den araştırdım adamın bilançosu süper. Bunları ciyaklatan; AKP döneminde artık eskisi gibi istedikleri zaman Merkez Bankası Başkanı ve müdürleri ile oturup toplantılar yapıp, piyasayı tanzim imkanları kalktı. Hisseleri de kar vermiyor. Ne yapsınlar.. Yandaş Gazetelerde bağırmaya başladılar, “Merkez Bamkası kar dağıtmıyor, sadakaya muhtaç kaldık

  BAĞIMSIZ DENETİM RAPORU:

Banka’nın hissedarlarının dökümü  aşağıda sunulmuştur:

                                                                                           31.Aralık.2005                                                                                

 

Hisse Tutarı  TL

Hisse Oranı %

T.C. Başbakanlık Hazine  Müst

13,685,300,000

55

T.C. Ziraat Bankası A.Ş.

4,794,800,000

19

Güvenlik Yard. Sandığı Vakfı

1,280,100,000

5

Türkiye Garanti Bankası A.Ş.

620,800,000

2

T. İş Bankası A.Ş.

581,800,000

2

T. Halk Bankası A.Ş.

277,400,000

1

Türkiye Kızılay Derneği

300,800,000

1

T.C. Emekli Sandığı Gen.Müd.

250,000,000

  1

Sosyal Sigortalar Kur.Gen.Müd.

100,000,000

  <1

Diğer

3,109,000,000

12

Toplam

25,000,000,000

100

Yani sizin anlayacağınız Paralarımızı basan, Devletin para politikasını yürüten, ekonominin ama damarı eline verilen ve adında  da "Türkiye Cumhuriyet" ibaresi olan bu Banka 1970 yılına kadar % 85, 2002 yılına kadar % 49 şu anda ise %45 Devlete ait değil. Milliliğinin ne kadar olduğunu da bütün ısrarlarımıza ve Bilgi edinme kanununa rağmen bildirmiyor: http://muzafferdeligoz.blogcu.com/Merkez+Bankasi

47 sene sonra yönetimi Devletin eline geçmiş, ama % 45 u hâlâ Devletin kontrolü dışında. Yabancı ve Yabancılardan farkı olmayanların elinde gibi görülüyor. Gibi diyorum zira, bu ortakları ne Banka bildiriyor ne de Basın. O zaman bize de şüphe etmek düşüyor. 

Türkiye; Demirel ve iştirakçilerinden, Uzan ve hortumcularından, Gizli Devlet ve Ergenekon'dan, Milletvekillerinin kürsü dokunulmazlığına karşı çıkan ama atanmış memur, asker, bürokrat, yargıç vs nin dokunulmazlığını asla bahsetmeyen Medya'dan değil; Devletin Ekonomisine yön veren, Ana damarı tutan TC. Merkez Bankasını 45 elinde tutan ve bilmediğimiz bu ekonomik güçten korkmalıdır.

 

-----Original Message-----
From: ibrahimtonyali@camlicavadisi.com [mailto:ibrahimtonyali@camlicavadisi.com]
Sent: Tuesday, February 09, 2010 12:13 AM
To: 1e1elektronik@1e1elektronik.com; adnozt1@hotmail.com; ahmet.a.kaplan@hotmail.com; ahmet.celik@doguinsaat.com.tr
Cc: akargul1981@hotmail.com; ali.arif@hotmail.com; alp_eren3@hotmail.com; alper.ergul@hotmail.com
Subject: abd, Bu Yüzden HırçınOrospu

 

abd'nin merkez bankası yahudilerin elindeymiş...

 

abd, Bu Yüzden Hırçın Orospu

http://www.camlicavadisi.com/haberdetay.asp?ID=1235

 

----------------------------------------------------------------

This message was sent using IMP, the Internet Messaging Program.

 

 

Milli Görüş Lideri Erbakan'la özel röportaj

Posted: 08 Feb 2010 07:49 AM PST

Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan'la Ajans5.com'un gerçekleştirdiği gündemi sarsacak olay röportaj serisi bugün başlıyor.

Ankara Balgat'ta ki konutunda Ajans5.com ekibini kabul eden Milli Görüş Lideri 54. Hükümetin Başbakan'ı Prof. Dr. Necmettin Erbakan gündemi sarsacak açıklamalarda bulundu.

Başbakanlığı bıraktığı günden buyana yaptığı çalışmaları Ajans5.com'a anlatan Erbakan, Erdoğan'ın 7 yılda neden bu kadar değiştiğini de açıkladı.

Türkiye'nin iç ve dış güçlerin etkisinde uçuruma sürüklendiğinin de altını çizen Erbakan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında da bir değerlendirme yaptı.

İşte Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan'la gerçekleştirdiğimiz dev röportajın 1. bölümü
 
http://www.ajans5.com/haber/20100208/Ergenekon-ve-Acilimla-ilgili-ne-dedi.php


Yeni Windows 7: Size en uygun bilgisayarı bulun. Daha fazla bilgi edinin.

Windows 7: Size en uygun bilgisayarı bulun. Daha fazla bilgi edinin.

RE: Reytinglerde Mossad parmağı

Posted: 08 Feb 2010 04:51 AM PST

Mustafa bey bu bilgilendirici mail için teşekkürler,size ilginç bir olay anlatayım bence konuyla direkt ilgili takriben 5-6 ay önce bir uydu alıcısı satın aldım daha önce binamızdaki ortak antenden tv seyrederken yayınların kötü olmasından muzdarip olduğum için yine binamızın ortak uydusundan faydalanmak için wodex marka kendini uydudan güncelleyen falan filan iyi bir reciver aldım buraya kadar her şey normal 30-35 gün önce uydudan güncelleme yaptım o günlerdede trt bu reytining izleme kuruluşlarını şikayet falan ediyordu işte o günlerde aradan 1 hafta geçmiştiki yahu trt nin yokluğunu fark ettin aslında çok iyi bir tv izleyicisi değiliz (şükür)trt 1 i kendi televizyonumda 3 nolu kanala kayıt etmiştim hemen 3 e bastım evet kanal orada idi ancak yukarı ve aşağı ok tuşları ile zap yaparken nasıl oluyorsa 3 ü hep es geçiyor 2den direkt 4 e geçiş yapıyordu bende trtye öncelik vermek için ve merakımdan 2.kanala kaydettim ne oldu sizce tv yi 1 e alıp okla yukarı çıkarken buseferde 2 yi es geçip 3 e geçti yani trt1 i es geçti diğer kanalardada denedim sadece ve sadece trt1 de bu işlem oluyor aslında trt ye bunu söylemekte istiyorum,bunun içinde bence kesin bir bit yerniği var yeni teknolojisi yüksek uydu alıcısı olan arkadaşlar bir deneyin sizlerdede oluyormu bence uydudan trt1 e müdahele ediliyor benim televizyonum buna şahit,aşağıdada sizin değindiğiniz gibi evet reytinglerle oynuyorlar hatta karşı mücadele edenleri her türlü pis oyunla ekarte ediyorlar bunlar kesinlikle doğru paranoya değil saygılarımla ahmet küçükercan


From: mustafaeroll2008@gmail.com
To: Domino_Etkisi@googlegroups.com; 303komando@googlegroups.com; 3-ekim-dernegi@googlegroups.com; acikalan@googlegroups.com; adana-siyaseti@googlegroups.com; add-akdeniz@googlegroups.com; adzo@googlegroups.com; akdost@googlegroups.com; albatros@googlegroups.com; alince-posta@googlegroups.com; asa-haber@googlegroups.com; asyadanisma@googlegroups.com; avrupa_birligi@googlegroups.com; aydinliefeler@googlegroups.com; aydinlik-gelecek-hareketi@googlegroups.com; ayyildiztim@googlegroups.com; bagcilarmgv@googlegroups.com; bagimsizcumhuriyetciler@googlegroups.com; bahtli-inek@googlegroups.com; baksenn@googlegroups.com; bbpsivas@googlegroups.com; benanadoluyumgroups@googlegroups.com; birleselim@googlegroups.com; bizkackiyiz@googlegroups.com; bizkackiyizkocaeli@googlegroups.com; bizmir@googlegroups.com; biz-turk-milliyetcileriyiz@googlegroups.com; bkketimesgut@googlegroups.com; bozkurtmhp@googlegroups.com; bozkurt-sadi@googlegroups.com; burakcanli@googlegroups.com; burgutcareer@googlegroups.com; bursaforum@googlegroups.com; bursamizah@googlegroups.com; butro@googlegroups.com; caregenclikforum@googlegroups.com; chpbolu@googlegroups.com; chpetimesgut@googlegroups.com; cihadyolu@googlegroups.com; cihan-turk-olsun@googlegroups.com; contra05@googlegroups.com; damlalar@googlegroups.com; devil_2@googlegroups.com; devrimmcigenclik@googlegroups.com; dip-dalgasi@googlegroups.com; dkabplatformu@googlegroups.com; dobra20005@googlegroups.com; dostlarmekani_@googlegroups.com; dtdilekagaci@googlegroups.com; dusunceplatformu@googlegroups.com; ebedirisalet@googlegroups.com; ehlislam@googlegroups.com
Subject: Reytinglerde Mossad parmağı
Date: Sun, 7 Feb 2010 19:24:44 +0200

Reytinglerde Mossad parmağı

 

TİAK`ın gelen tepkiler üzerine reyting izlemelerini AGB`den alarak başka bir şirkete vermesi çok daha karmaşık bir ilişkiler ağını ortaya çıkardı.


TİAK nedir

 

Herşeyden önce, TİAK nedir bilmeyenler için kısaca açıklayalım istiyoruz.

 

TİAK, Televizyon İzleme Araştırma Kurulu IAA Uluslararası Reklamcılık Derneği şemsiyesi altında 1992 yılında oluşturulmuş Reklam verenler, Reklamcılık ve TV yayın kuruluşları katılımıyla oluşturulmuş bir Birleşik Endüstri Komitesidir.

 

Bu komitenin ana amacı tüm ülkedeki binlerce işverenin milyarla ifade edilen reklam bütçeleri en etkin biçimde kullanması, pazarlama politikalarına yön verebilmesi, reklam ve medya ajanslarının doğru hedef kitlelerine ulaşabilmesi, ülke ekonomisinin yaşam kanallarından reklam ve pazarlama endüstrisinin gelişmesine hizmet etmektir. Komite, sistemin işleyişini ve verileri kontrol eden denetçiyi de atamaktadır. AGB`nin tepki alması üzerine, açtığı son ihale ile atadığı denetçi TNS Piar dır.

 

TRT Genel Müdürü`nden Türkücü İbrahim Tatlıses`e hatta sokaktaki simitçiye kadar herkesin hışımla üstüne gittiği AGB, artık reyting ölçümünde söz sahibi değil... Reyting ölçümlemesi için yaklaşık 20 yıl aradan sonra Televizyon İzleme Araştırma Komitesi(TİAK) tarafından düzenlenen ilk ihaleyi kazanan TNS Piar, böylece AGB`nin 20 yıllık tartışmalarla ve `şaibe` söylentileriyle yıpranan iktidarına da son verdi... Peki ama 3,3 milyar dolarlık reklam sektöründe yaklaşık 1.8 milyar doların paylaşılmasındaki tek ölçüt olan reyting ölçümleri bu yeni dönemde nasıl yapılacak? İhale süreci nasıl gerçekleşti? TNS Piar, 20 yıllık AGB`nin elinden ihaleyi nasıl söküp aldı?

 

Ya da gerçekten aldı mı? Bizler bir oyunun parçası mıyız? İşte tüm bu soruların cevabını tümgazeler.com olarak araştırdık ve ortaya gerçekten de düşünülmesi gereken bir tablo çıktı. Şimdi bu tabloyu sizler için sunuyoruz.

 

Şimdi biraz geçmişe dönelim

 

Önce bu ihale sürecini kısaca hatırlayalım isterseniz.

 

Pazarlama sektörünü yakından takip edenlerin hatırlayacağı üzere, TİAK uzun zamandır yerden yere vuruluyor.

 

İbrahim Tatlıses ölçümlerin manipüle edildiğini haykırdı.

 

TRT Genel müdürü elinde denek listesi ile "Gizli olması gereken denek listeleri ortalarda dolaşıyor. TİAK`ın ölçümleri artık güvenilmezdir" diyerek basın toplantıları düzenledi. Pek çok yapımcı ve yönetmen, TİAK`ı eleştiri bombardımanına tuttu.

 

Televizyon kanallarının büyük çoğunluğu, 1.8 milyar doların paylaşılmasındaki tek ölçüt olan reyting sisteminin patronları AGB ve TİAK`a isyan etti.

 

Bu son tartışmalar her defasında canla başla AGB`yi savunan TİAK içinde bardağı taşıran son damla olmuş ve TİAK AGB`nin yanı sıra GFK ve TNS PİAR`ın da katılacağı bir ihale düzenleyeceğini duyurmuştu.

 

İşte o ihale geçtiğimiz günlerde sonuçlandı ve dünyanın 34 ülkesinde yıllardır reyting ölçümleri yapan TNS Piar reytinglerin yeni patronu oldu. TİAK`ın açtığı ihaleyi kazanan TNS Piar adlı şirket 2011 yılından itibaren TV ölçümleri yapacak.

 

Ancak söz konusu reklam sektörünün neredeyse tümünü etkileyen böylesi önemli bir ihale olunca, tumgazeteler.com olarak, ihalenin perde arkasını araştırmadan duramadık. Şimdi konuyu kısaca böyle hatırladıktan sonra gelelim TNS Piar`a.

 

Reytinglerin yeni patronu: TNS PİAR

 

Piar araştırma 1975 yılında kurulmuş Türkiye`nin ilk araştırma şirketlerinden biridir. 1994-2000 yılları arasında Piar, dünyanın önde gelen araştırma gruplarından biri olan TNS`nin modelli çözümlerinin Türkiye lisansörü olmuş, ek olarak 1997 yılından beri devam eden "Türkiye basın izleme araştırmasını da yine bu yakın ilişkinin bir sonucu olarak Piar-TNS konsorsiyumu yapmaya hak kazanmıştır. TNS PİAR, 2000 yılından bu yana 80 ülkede 15.000`den fazla çalışanı ile faaliyet gösteren TNS grubuna ait bir kurum olarak özellikle tüketici, finans, teknoloji, sağlık, otomotiv, medya, perakende sektörlerinde ve sosyal siyasi araştırmalarda uzmanlaşmış ekipleri ile faaliyetlerini sürdürmektedir. TNS grubu, 29 Ekim 2008 tarihinde sonuçlanmış bir anlaşma çerçevesinde WPP`nin bilgi, iç görü ve danışmanlık bölümü olan "Kantar Grup"un bir parçası olmuştur. Kantar Grup, yani KMR.

 

Püf noktası: Eski ölçümcü AGB ile yeni ölçümcü TNS`in sahibi aynı!

 

Buraya kadar her şey normal. Şimdi sürekli ismi geçen WPP`yi bir tanıyalım.

 

WPP, dünyada 106 ülkede iletişim hizmetleri alanında faaliyet gösteren bir şirketler Grubudur. Grubun şirketleri reklam, pazarlama veri hizmetleri, öngörü ve danışmanlık, halkla ilişkiler ve kamu işleri alanlarında faaliyet göstermektedir.

 

Nielsen ise; ACNielsen aracılığıyla pazar konumları ve pazarlama enformasyonu alanında, Nielsen Media Research aracılığıyla medya enformasyonu alanında, Net Ratings ve Buzz Metrics aracılığıyla çevrimiçi istihbarat sektöründe, Billboard, The Hollywood Reporter ve Adweek aracılığıyla ticaret fuarları ve ticari yayınlar alanlarında faaliyet gösteren uluslararası bir enformasyon ve medya şirketidir. Halka açık olmayan Nielsen`in merkezi New York da bulunmaktadır. Şirket, 100`den fazla ülkede faaliyet göstermektedir.

 

Nielsen, Türkiye`de Nielsen Araştırma Hizmetleri Ltd. Şti. (Nielsen Türkiye)`yi ve AGB Türkiye`yi kontrol etmektedir. Bu şirketlerden sadece AGB Türkiye, televizyon izleyici ölçüm hizmetleri (TAM hizmetleri) pazarında faaliyet göstermektedir. AGB Türkiye, AGB NMR tarafından kontrol edilmektedir. AGB NMR`ın kontrolünde Nielsen, WPP ile %50-50 ortaklığa sahipti

 

Bu şirketlerin haricinde AGB NMR`ın %50 hissesi WPP`ye aittir.

 

AGB NMR, Nielsen ile WPP arasında 28.02.2005 tarihinde imzalanan Ortak Girişim Sözleşmesi ile %50-50 ortaklık seklinde oluşturulmuş bir girişimdir. Şirket, AGB Türkiye`yi kontrol etmekte ve TAM hizmetleri pazarında faaliyet göstermektedir.

 

TAM hizmetleri, ulusal çapta aralıklarla veya sürekli olarak yapılan televizyon izleyicisi tahminlerini kapsamaktadır.

 

Yani TİAK`ın çok iyi bildiği gibi TNS firması 2008 yılında AGB`nin de bağlı olduğu WPP grubu tarafından satın alınmıştır. Özetle görülüyor ki her iki şirkette WPP grubuna bağlıdır

 

Mossad bağlantısı

 

AGB`nin eski sahibi, basın kralı olarak bilinen ve dünyada sayısız yayın organından oluşan dev bir kartelin sahibi Robert Maxwell idi. James Bond filmlerine ilham kaynağı olan, şaibeli ölümüyle beraber pek çok sırrı ve tartışmayı ardında bırakan Maxwell`in MOSSAD ajanı olduğu yolundaki iddialar hala canlılığını koruyor.

 

WPP`nin sahibinin ise, İngiliz Yahudiler listesinde rastladığımız bir isim, Martin Sorrell olması, TİAK`dan Nuri Çolakoğlu ve AGB`nin başındaki isim Kadriye Arzu Eder`in de musevi asıllı olmaları, bize manidar geliyor.

 

Medyanın bağımsızlığının gelirine, gelirinin alacağı reklamlara, alacağı reklamların da reyting ölçümlerine bağlı olması, istihbarat örgütlerinin bu alanı kontrol istemelerinin mantıksız olmadığını düşündürüyor. Bu da bize, Yönetmen Osman Sınav`ın bir röportajında söylediği "Reytingleri kontrol eden ülkeyi kontrol eder" sözünü hatırlatıyor.

 

Söz konusu reklam pastası olunca dut yemiş bülbüle dönen "bir kısım" Türk Medyası`nın aksine, tumgazeteler.com olarak "Reyting dosyası"nın izini sürerek siz okurlarımıza duyurmaya devam edeceğimizden emin olabilirsiniz.

 

Robert Maxell hakkında basında çıkanlar

 

Aşağıda, Robert Maxell hakkında Türk ve Dünya basınında çıkmış haberlere ait bir derlemeyi sunuyoruz(Bu derlemenin orjinal linki aşağıda belirtilmiştir)

 

Basın kralı olarak bilinen ve dünyada sayısız yayın organından oluşan dev bir kartelin sahibi Robert Maxwell`in şüpheli ölümü, "Bu da Mossad`ın oyunlarından biri mi?" sorusunu akla getirebilecek karmaşadaydı. "Maxwell öldürüldü mü, yaşıyor mu?" Bu sorulara gerçek cevabı yalnızca İsrailli yetkililer verebilir. Karmaşanın boyutunu görebilmek için ise dönemin gazete başlıklarından, Maxwell olayı hakkında genel bir bilgi edinmek faydalı olacaktır:

 

"Maxwell`in ölümünü resmen açıklanmasından 45 dakika önce gazetesine bildiren Jerusalem Post polis muhabirinin kimliği hala gizli tutuluyor. Gazetenin bir yazarı olan Fettman, bu gazetenin olayı 45 dakika önceden nasıl bildiği sorusuna cevap veremiyor." (Sabah Gazetesi, 13 Kasım 1991)

 

"Robert Maxwell yükselişinden itibaren sır dolu bir kişilikti. Nasıl zengin olduğunu da kimse bilemedi, nasıl öldüğünü de." (Para, 17 Kasım 1991) "İngiltere`de yayınlanan Sunday Sports gazetesinde KGB istihbaratına dayanılarak, denizde boğulan kişinin Maxwell`in kullandığı dublör olan Andreas olduğu ve Maxwell`in katılmadığı bazı toplantılara bu kişinin gönderildiği belirtildi." (Meydan, 16 Kasım 1991)

 

"Maxwell`in ölümü muamma." (Hürriyet, 7 Kasım 1991)

"Basın Baronu`nun sır dolu ölümü." (Para, 17 Kasım 1991)

"Maxwell`in ölümünde büyük sır." (Cumhuriyet, 7 Kasım 1991)

"Maxwell ölümü muamma." (Meydan, 14 Kasım 1991)

"Maxwell`in ölümü tartışılıyor." (Meydan, 13 Kasım 1991)

"Kalp krizinden öldüğüne inanılmıyor! Maxwell`in sırrı çözülemedi." (Hürriyet, 11 Kasım 1991)

"Kaza değil, kalp krizi değil." (Sunday Mirror, 15 Aralık 1991)

"Maxwell`in ölümü de yaşamı ve yaptıkları gibi bir muamma şimdilik... Kalp krizi mi? Cinayet mi? Yoksa gizli örgüt parmağı mı?" (Nokta, 24 Kasım 1991)

"Maxwell ölmedi." (The Guardian, 15 Kasım 1991)

"Maxwell ölmedi." (Sunday Sports, 15 Kasım 1991)

"Basın kralı ölmedi mi?" (Tercüman, 16 Kasım 1991)

"Maxwell ölmedi." (Türkiye, 16 Kasım 1991)

"Maxwell yaşıyor mu?" (Günaydın, 16 Kasım 1991)

"Maxwell`in hayatta olduğu iddia ediliyor." (Meydan, 16 Kasım 1991)

"Maxwell yaşıyor mu?" (Yeni Asya, 16 Kasım 1991)

Maxwell`in İsrail`deki kutsal Zeytin Dağı`nda hahamlar tarafından düzenlenen cenaze töreni.

"Maxwell`in ölümündeki esrar aydınlanmak bir yana daha karmaşık bir niteliğe büründü." (Hürriyet, 14 Ocak 1992)

 

"Maxwell`in hayatta olması çok muhtemel. Kendini öldü göstermek için kullanabileceği bir benzerine sahip olduğunu biliyorduk. Kanarya Adaları`nda denizden çıkarılan cesedin zehirli gazla kalp krizi geçirtilerek öldürülen Andreas olduğu ve çalışanların emekli sandığından 426 milyon sterlin çaldığı öne sürülen Maxwell`in, Güney Amerika`da gizli bir yere gitmiş olmasının kuvvetli bir ihtimal olduğu kaydedildi." (Sunday Sports, 15 Kasım 1991)

 

Bütün bunlar, işin içinde garip bir şeyler döndüğünü gösteriyordu. Maxwell`in öldüğünü "ispatlamak" için İsrail`de gizli bir otopsi yapıldı:

 

"İsrail`de gizli otopsi... Maxwell`in cesedine ölümünden 4 gün sonra Tel Aviv`deki sağlık enstitüsünde gizli bir otopsi yapıldı. Otopsi İsrailli doktorlar tarafından yapıldı. Otopsiyi yapan İsrailli doktorlar diş yapısından cesedin Maxwell`e ait olduğunu söylediler." (Hürriyet, 14 Ocak 1992)

 

"The Guardian gazetesi ceset üzerinde yapılan diş ve parmak incelemelerinin, cesedin Maxwell`e ait olduğunu kanıtlayamadığını belirtti. Ayrıca cesede yapılan otopside Maxwell`in kulağına benzemeyen bir kulak yapısı saptandı." (The Guardian, 15 Kasım 1991)

 

Mossad ajanı Maxwell İsrail için iyi bir dosttu.

 

"Şamir: `İsrail can dostunu yitirdi`." (Hürriyet, 7 Kasım 1991)

"Bir Çek Yahudisi olan Maxwell`in cenaze töreni görkemli bir şekilde Kudüs`te yapıldı. Cenaze törenine dönemin İsrail Devlet Başkanı Haim Herzog, Başbakanı İzak Şamir ve çok sayıda Yahudi katıldı.

 

Sorular:

 

1. Her zaman yanında bir sekreter bulunduran Maxwell, yatına neden yalnız başına bindi?

2. Akşam yemeğinden yatına gece 22.00 `de döndü. Kaptanla en son ertesi sabah 04.45`te konuştu. Bu kadar süre içinde Maxwell ne yaptı?

3. Yata herhangi biri, kimseye görünmeden girebilir miydi?

4. Kaybolduğu anlaşılınca kaptan neden İspanyol makamları yerine Londra`yı haberdar etti? Neden denizde hemen bir arama başlatılmadı?

5. Kaybolduğu neden ancak 54 metrelik yatın 3 kez aranmasından sonra anlaşıldı?

6. Adli Tıp uzmanları yatı inceledi mi?

7. Yatta daima 4 kişi devriye gezerdi. Neden kimse, Maxwell`in denize düştüğünü görmedi, duymadı?

8. İngiliz-İsrail Dostluk Derneği toplantısında bir konuşma yapması gereken Maxwell bunu niye iptal etti? Düzenleyiciler neden iptal kararını toplantıya bir saat kala açıkladılar?" (Cumhuriyet, 15 Kasım 1991)

Acaba bu şüpheli ölümün nedeni ne idi? Kayboluşundan bir süre önce Seymour M. Hersh, "The Sampson`s Option" adlı kitapta Maxwell`in Mossad ajanlığını açıklamıştı. Görev yapma alanı bitip aynı zamanda deşifre olan Maxwell garip bir ölüme doğru yol aldı.

 

İngiltere`de yayınlanan Business Age dergisi Maxwell`i Mossad`ın öldürdüğüne dair yabana atılmayacak kanıtlar öne sürdü. İngiltere`de yayınlanan Business Age dergisinin yazarlarından Kevin Cahill yönetimindeki bir gazeteci ekibi İspanya, İsrail, ABD, Kanada ve İrlanda`da yaptıkları araştırma ve röportajlardan sonra Robert Maxwell`in Mossad`ın denetimindeki eski ajanlarca öldürüldüğü sonucuna vardılar. Bu arada ünlü Pulitzer ödüllü Amerikalı yazar Seymour Hersch"The Sampson`s Option" isimli kitabını yazmış, Maxwell ile Mossad arasındaki organik bağları ifşa ederek Maxwell`in sahip olduğu Mirror Grubu`nun borsada büyük ölçüde değer kaybetmesine yol açmıştı. Hersh kitabında Maxwell`in kısa süre içerisinde iflas edeceği kehanetinde de bulunmuştu. Kitabın yayınlanmasından sonra basın imparatorunun İsrail için olan önemi bir anda kayboldu. İşin ilginç yanı, Maxwell`in cesedinin bulunmasından üç gün önce 2 Kasım 1991`de İsrail kabinesine yakın bir yetkilinin Hersch`e Maxwell`in safdışı edilmek üzere olduğunu söylemiş olmasıdır.

 

Maxwell`in kullanılma fikri dönemin Başbakanı İzak Şamir`den gelmişti, ama operasyon tamamen Mossad`ın kontrolü altındaydı. Şartların değişmesi ile İsrail ile Sovyetler Birliği arasında para akışını sağlayan Maxwell`in bir değeri kalmamış, üstüne üstlük kendisine verilen paraların bir kısmını hesabına geçirmiş ve geri ödenmesi istenince de şantaj yapmaya kalkmıştı. Bütün şartlar Maxwell`in aleyhine gelişmişti. Otopsi yapmak isteyen birçok doktorun isteği her nedense Maxwell`in ailesi ve avukatlarınca geri çevrildi. İsrail`de yapılan gizli otopsiden sonra Maxwell Kudüs`te devlet töreniyle gömüldü.

 

Business Age dergisi konuyu şöyle açıklamıştı:

 

"2 Kasım 1991`de, Robert Maxwell`in cesedinin Kanarya Adaları`nda bulunmasından üç gün önce İsrail Kabinesine yakın bir kaynak, Seymour Hersch`e Maxwell`in ortadan kaldırılacağını söyledi. Patolojistlere ve İspanyol yargı otoritelerine göre Maxwell`in ölümü cinayetti. Fakat neden öldürülmüştü? Doğu Bloğunda ve tüm dünyada şirketler ağı vardı. Maxwell İsrail`e her para sağladığında bir kısmını da kendine ayırıyordu. Bu rolü nedeniyle önceki borçlarını ödemenin gereksiz olduğunu düşünüyordu. İsrail parasıyla Maxwell milyarder konumuna geldi. Maxwell İsrail`deki birçok kuruluşa borçluydu ve onlar Maxwell`e ödemesi için baskı yaptıkça, o da bunları açıklamakla tehdit ediyordu. Bir İsrail-Amerikan fonu olan Ora Vakfı`ndan para almıştı. Ayrıca İsrail`in kendisine 80`lerde Mirror`u kurması için verdiği borçları da ödeyemiyordu. Böylece Maxwell`e operasyonlarında ve Mirror Grubu`nun kurulmasında yardım eden eski Mossad görevlilerini ölümle tehdit ediyordu. 80`lerde Maxwell, İsrail`in Sovyetler Birliği ile olan ticari bağlantısıydı... İsrail`e jetiyle yaptığı garip ve sık ziyaretler hiçbir zaman açıklanamadı.

 

Çek Yahudisi olan Maxwell`i kullanma fikri Başbakan İzak Şamir`indi, fakat bunun idaresi çoğunlukla Mossad`ın elindeydi. Maxwell`in rolü parayı dolaştırmaktan ibaretti, özellikle Doğu Blokuna. Maxwell İsrail`den yıllarca büyük miktarlarda para borç almıştı ve geri ödememişti.

 

İsimleri kanuni nedenlerle saklanan İsrailli görevliler Sicilya`da Katanya`ya giderek mafya bağlantılı iki kiralık katil tuttular. Bu, 1980`lerin başında Avrupa`daki cinayetler için Mossad tarafından uygulanan standart programdı. Bu iki adam önceden de Mossad için çalışmıştı ve iyi tanınıyorlardı. Bu Katanyalı kiralık katillere işin resmi bir Mossad görevi olduğu izlenimi verildi.

 

Zaman kısaydı. Bunun nedeni 68 yaşındaki Maxwell`in iş imparatorluğu çökmeden öldürülmesiydi. Durumunu savunması engellenmeliydi; ayrıca İsrail ajanlarına yaptığı tehditleri gerçekleştirmemeliydi. Maxwell 31 Ekim`de yat gezisine çıkmaya karar verince katillerin eline düştü. İsrail istihbaratı Maxwell`in tüm uluslararası iletişimlerini dikkatle izliyordu. Hayatı boyunca Maxwell`in faaliyetleri çeşitli gizli servislerce takip edilmişti: Mossad, MI-6, KGB, CIA, Doğu Bloku`ndaki diğer gizli servisler. 4 Kasım`da Maxwell uydu telefonuyla bazı yerleri aradı ve bunlar Kanaryalar`daki CIA merkezinden ve Kıbrıs`taki üssü ile İsrail`deki Mossad tarafından dinlendi."

 

Maxwell öldü ama, cevapsız birçok soruyu da hiç şüphesiz beraberinde götürdü.

 

Haber hakkında daha detaylı bilgi için bağlantılar

 

http://www.wpp.com/wpp/companies/companydetail.htm?id=102

http://www.kmr-group.com/article.asp?nid=27

http://209.85.229.132/search?q=cache:p692ndEDX50J:investing.businessweek.com/research/stocks/snapshot/snapshot.asp%3Fcapid%3D854634 agb kmr kantar&cd=5&hl=tr&ct=clnk&gl=tr

TNS nin bağlı olduğu WPP nin grup şirketi Kantar grup:

http://www.wpp.com/wpp/companies/companydetail.htm?id=101

Martin Sorrell:

http://en.wikipedia.org/wiki/Martin_Sorrell

Robert Maxell

http://freethought2.blogcu.com/basin-krali-mossad-ajani-maxwell-in-sir-dolu-olumu_11447421.html

 

Kaynak : Tümgazeteler.com


 



Yeni Windows 7: Size en uygun bilgisayarı bulun. Daha fazla bilgi edinin.

erbakan hocadan çok önemli açıklamalar....TÜRKİYE israile vilayet yapılmak isteniyor...

Posted: 08 Feb 2010 01:17 AM PST




....TÜRKİYE israile vilayet yapılmak isteniyor...

Türkiye`yi İsrail`e vilayet yapmak istiyorlar

Türkiye`nin İsrail`e vilayet yapılması için bir oyun oynandığını dile getiren Erbakan, İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi`nin geçtiğimiz günlerde İsrail`e yaptığı ziyaret sırasında İsrail`in de AB`ye girmesi gerektiği yönünde açıklamalarda bulunduğu hatırlattı. "Biz AB kapısına bağlandığımızda İsrail de AB`ye girecek" diye konuşan Erbakan, "Böylelikle İsrail ile tek devlet olacağız. Sonra `bu AB çok büyüdü bunu bölümlere ayıralım, Ortadoğu ayrı olsun` diyecekler. Ortadoğu`da Türkiye ile İsrail ayrı bir birlik olacak. Böylece Türkiye İsrail`e vilayet yapılacak" dedi.

Öğretmenlik mesleğinin en şerefli ve o derece de mesuliyetli bir meslek olduğunu söyleyen Erbakan, Başbakan iken Kahramanmaraş`ta bir okulun açılışında kalbinin titrediğini kaydetti. Bugünkü eğitim sisteminde çocukların kalbine hiç bir şeyin konmadığını ifade eden Erbakan, "Okul açılışında ilk defa kalbim titredi. Binlerce çocuğun sadece dünyası değil ahiretine taalluk eden bir işlem yapıyoruz. Ama bu çocuklarımıza ne öğreteceğiz? Kalbine ne koyacağız? Okul demek, öğretmen demek bu demektir" şeklinde konuştu. Eğitim ve öğrenimin baştan sona kadar hakka dayanması gerektiğini ifade eden Erbakan, şöyle konuştu: "Öğrenimin temeli, evlatlarımıza mutlaka tarihimizi, imanımızı, kimliğimizi ve ruh kökümüzü tanıtmaya dayanmalıdır. Bizim çocuklarımız tarihimizi bilmedikleri için bu yanlış maarif yüzünden bugünkü hallere düşüyoruz. Bir sene içinde hapishanelerde uyuşturucudan mahkûm olan çocukların âdeti 10 binden 23 bine çıktı. Böyle eğitim olursa böyle sonuç alırsın"

Milli Gazete


__________________________________________________
Do You Yahoo!?
Tired of spam? Yahoo! Mail has the best spam protection around
http://mail.yahoo.com


İŞTE CHRİS MASON'IN BİYOGRAFİSİ

Posted: 08 Feb 2010 01:04 AM PST






İŞTE CHRİS MASON'IN BİYOGRAFİSİ

04.02.2010 23:59

Karakter boyutu :

Taraf Gazetesi yazarı Yasemin Çongar’ın eşi Chris Mason’un CIA ajanlığı iddiası gündeme bomba gibi düştü. Uzunca bir süredir kulislerde konuşulan iddiayı Akşam Gazetesi yazarı Oray Eğin araştırmış ve ayrıntılı bir şekilde CIA-Mason ilişkisini anlatmıştı. Mason hiçbir zaman CIA’da görev almadığını, CIA’ya yakın Rand’da ders vermediğini söylemişti. Mason’un ders verdiği Naval Postgraduate School’da bulunan biyografisi ise apar topar okulun sitesinden kaldırılmıştı.
Odatv kaldırılan biyografiyi buldu. Okurları için Türkçe’ye çevirdi. Biyografi Mason’u yalanlarken Oray Eğin’i doğruluyor. Mason hem Rand’da ders vermiş hem de CIA’da görev almış.
İşte Yasemin Çongar’ın eşi Chris Mason’un okulundan kaldırılan ilginç biyografisi:
M. Chris Mason
Senior Research Fellow/Kıdemli Araştırma Görevlisi/Üyesi
M. Chris Mason, Afganistan, Pakistan ve Hindistan tarihi ve etnografyası konularına odaklanan Kültür ve Çatışma İncelemeleri’nde görev yapan bir Kıdemli Araştırma Görevlisi’dir. Bay Mason Haziran 2001’den başlamak üzere dört yıl süreyle Dış İşleri Bakanlığı’na bağlı Siyasal Askeri İşler Bürosu’nda Afganistan Siyasa Görevlisi olarak görev yapmış, Uluslararası Güvenlik Destek Gücü’nden (ISAF), Silahsızlandırma Programı (DDR) ve Afgan Ulusal Ordusu’na (ANA) kadar pek çok alanda ABD güvenlik politikaları geliştirmiş emekli bir Dış İşleri görevlisidir.
Bay Mason, Dış İşleri Bakanlığı’nda görevli iken, Afganistan’da farklı grup ve aşiretler ile bunların yerlerinin belirlenmesine ilişkin bir takım gizli projelerde istihbarat topluluğuyla yakın çalışma içinde olmuştur. Kendisi, Dış İşleri’nde söz konusu ülkenin (Afganistan’ın) tarih, kültür ve etnografya uzmanı olarak kabul görmüş ve CIA’nin Paştun Kızıl Hücresi’nde görev almıştır.
Bay Mason 2005’te, Pakistan sınırındaki İl Yeniden Yapılandırma Takımı’nda (PRT) Siyaset Görevlisi olarak çalıştı. Bölgedeki ABD hükümetine bağlı tek kıdemli sivil görevli olarak, bölge valisi ve ABD Ordusu manevra elemanlarıyla geniş bir alanı gezmiş ve bölge çapında Şura toplantılarının ve binlerce Afgan’ın katıldığı konuşmaların düzenlenmesine katkıda bulunmuştur. Bu tur öncesinde Bay Mason, Ocak 2002’den başlamak üzere, güvenlikle ilgili çeşitli projelerle ilgili olarak, Afganistan’ı sık sık ziyaret etmiştir.
Bay Mason, şu anda aynı zamanda, Washington’da Gelişmiş Güvenlik İncelemeleri Merkezi’nde Kıdemli Görevli’dir ve Virginia, Quantico’da Donanma Gelişmiş Kültür Öğrenimi Merkezi (CAOCL) Güney Asya Masası Görevlisi olarak hizmet vermektedir; kendisi Virginia’da, Donanma sınıfları için Afganistan’a ilişkin sınıf programı ve uzaktan öğrenim programları geliştirmiş ve Afganistan Harekatçısının Kültür Rehberi’ni yazmıştır; bunlara ek olarak, Afganistan’a gönderilen Denizciler’i eğitmektedir. Bay Mason, Ulusal Savunma Üniversitesi, Ortak Özel Operasyonlar Üniversitesi, Fort Bragg, RAND, DynCorps’ta ve Donanma Lisansüstü Okulu’nda Afganistan’da etnografya ve isyana karşı koyma konularında dersler vermektedir.
Bunlara ek olarak, Bay Mason Rochester Institute of Technology’de (RIT) Güvenlik İncelemeleri Master Programı (MSS) için İsyana Karşı Koyma dersi ve Afganistan’a gönderilecek askeri personele eğitim veren (ABD ordusunun gezici) Liderlik Geliştirme ve Sürdürülebilir Barışı Koruma Eğitimi (LDSEP) programı dahilinde Afganistan tarihi, kültürü ve Taliban üzerine dersler vermektedir.
1990 yılında Yurt Dışı Hizmetleri’ne katılmadan önce, Bay Mason 1977-1979 yılları arasında Güney Amerika’da Barış Gücü gönüllüsü olarak, 1981-1986 arasında aktif görevde donanma subayı olarak, topçu subayı (USS John Young, DD973), ileri gözetleyici (12. Donanma Alayı, 2. Tabur) ve deniz topçu ateşi subayı (2. ANGLICO Airborne). M. Chris Mason, Donanma Uzman Paraşütçü Madalyası, Donanma Başarı Madalyası, Kore Savunma Madalyası, İnsani Hizmet Madalyası, Zimbabve Ordusu Paraşüt Nişanı, ABD Dış İşleri Üstün Şeref Madalyası ve başka nişanlarla ödüllendirilmiştir. Carnegie Mellon Universitesi’nden lisans, Donanma Üniversitesi’nden Askeri Eğitim’de yüksek lisans dereceleri almıştır ve şu anda Washington’da, George Washington Üniversitesi’nde Güney Afrika Tarihi doktorası üzerinde çalışmaktadır.
Culture & Conflict Review Makaleleri:
Alınmamış dersler, Cilt.1, No. 2, Aralık 2007.
Diğer Yayınlar:
Terörizm, Ayaklanma ve Afghanistan (PDF) -Thomas H. Johnson ve M. Chris Mason, 21. Yüzyıl’da Terörizme ve Ayaklanmaya Karşı Savaş, Uluslararası Perspektifler, Cilt 2. Kaynaklarla ve Kolaylaştırıcılarla Savaşmak, yay. James J. Forest, Praeger Security International, 2007.
Taliban’ı ve Afganistan’da Direnişi Anlamak. (PDF) (Text formatı) -Thomas H. Johnson ve M. Chris Mason
Orbis: A Journal of World Affairs 51, Cilt. 1, 20072006
Odatv.com
İşte o biyografi:





--
  ***ŞEYTAN İÇİN ; BİR DOĞRU ADAM ,BİR MİLYON GÖRMEZDEN DAHA BÜYÜK TASADIR...  
       HALİL CİBRAN ***

"Çağımızın bütünüyle bir aldatmaca, bir yapmacıklık olduğunu hissediyorum. İnsanların durmadan taşizmden, kübizmden dem vurması, sonu -izm'le biten sözcükleri kullanması ve bu -izm ile birlikte kullandıkları alengirli kelimeler, saçma sapan, yapışkan sözcük ve cümleler.

   "Aklın sınırı elbette olabilir. Bu ancak bireyin kendi aklının sınırlı olduğunu düşünmesi ve bu nedenle de baştan sınır koymuş olmasındandır.Herkesin özgür iradesi vardır. Ben özgür irademi,
" aklımı her türlü bilgiye ve her türlü olabilirliğe açık tutmak " yönünde kullanıyorum ve bu da beni düşüncelerimde, duygularımda ve inanclarımda özgürleştiriyor. Sadece " ben " olarak kalmamı sağlıyor."
                     Arzu Özok

Sahte salgın rezaletini dünya itiraf etti...

Posted: 08 Feb 2010 12:14 AM PST



 
 
BİZ NE ZAMAN MÜSLÜMAN GİBİ MÜSLÜMAN OLMAYI ÖĞRENECEĞİZ????
       BİZ NE ZAMAN İNSAN GİBİ İNSAN OLMAYI ÖĞRENECEĞİZ???

                                                     Arzu Özok             

http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/habergoster.php?haber=31063

Dunya calkalaniyor bizde ses yok!..

Domuz gribi salgininin Avrupa’dan sonra Dunya Saglik Orgutu de ‘korku kampanyasi’ oldugunu acikladi. Saglik Bakanligi’ndan ise cit cikmiyor

1- Sahte salgin rezaletini dunya itiraf etti
Rezaleti itiraf ettiler! Tum dunyada once buyuk panik, sonra korku ve son olarak kuskuyla karsilanan domuz gribi hastaligi giderek daha buyuk bir skandala donustu. Domuz gribinin mevsimsel gripten farkinin bulunmadigi, asilamanin gereksiz oldugu ortaya cikti. Dunya Saglik Orgutu’nun bir numarali uzmanlarindan Profesor Ulrich Keil, “Tum tahminlerinde yanildik. Domuz gribi konusunda halkta buyuk bir panik yasanmasina sebep olduk” dedi.
2- Korku kampanyasi diye duyuruldu
Domuz gribini “yuzyilin en buyuk tip skandali” olarak tanimlayan Avrupa Konseyi Aile ve Saglik Komisyonu Baskani Wolfgang Wodarg arastirma onergesi verdi. Onergenin kabul edilmesinin ardindan onceki gun domuz gribi oturumunda ifade veren Dunya Saglik Orgutu’nden (WHO) Prof. Ulrich Keil, “Domuz gribi salgini ilac ureticilerinin kârlarini artirmak icin bu sirketlerle ortak olarak uretilen bir korku kampanyasiydi” diye konustu.
3- Saglik Bakanligi suskunlugunu koruyor
Domuz gribi tehdidiyle halki gunlerce panige sevkeden Saglik Bakanligi ortaya cikan son gelismeler karsisinda suskunlugunu koruyor. Ozellikle cocuklari olan aileler perisan oldu. Cok kisi gereksiz yere ve riski goze alarak asilandi. Sonuc olarak domuz gribi salgini palavra cikti.  Satin alinan asilar kullanilmadi. Asilara 1 milyar TL’ye yakin para odendi. Rezalete kamuoyu tepki gostermezken, elinde 5 milyon doz asi kaldigi soylenen Bakanlik ise sessiz.


Akdag tum ulkeyi germisti
Gectigimiz yil mart ayinda baslayan domuz gribi haberleriyle birlikte Saglik Bakanligi’ndan yapilan aciklamalarla tum Turkiye gergin bir havaya sokulmus, yandas profesorler, “Domuz gribi, pandemi vardir” diyerek insanlari panige sevketmislerdi. Yalan zincirinden dehsete kapilan insanlar ise ozellikle cocuklara yonelik yapilan yalan haberlerle hastanelere akin etmislerdi. Havaalanlarina milyonlarca dolarlik termal kameralar alinmis, kanserden ya da mide kanamasindan olen insanlarin bile domuz gribinden oldugu aciklanmisti.


Kobay gibi mi kullanildik?
Eski bir Saglik Bakani  Turkiye’nin domuz gribi asilarinda kobay olarak kullanilacagini iddia etmisti. Asinin yan etkilerinin henuz bilinmedigini belirten   eski Bakan, “Bu asilarin henuz Faz -1 sonucu yoktur. Yani bizim insanlarimiz denek olarak kullanilacak. Gelecek asilari ilk once AKP’lilerde kullansinlar” demisti. ABD’de yapilan asinin yan etkileri nedeniyle cok sayida insanin ciddi rahatsizliklar gecirdigini iddia eden eski Bakan, asi sonucu kalici felc bile yasanabilecegini anlatmisti.


Asilara 120 milyon odendi
Saglik Bakani Prof. Dr. Recep Akdag, onceki gun Istanbul’da duzenlenen bir toplantida yaptigi konusmada, bakanligini savundu ve cok basarili bir operasyon yuruttuklerini soyledi. Turkiye’nin satin aldigi 8,4 milyon doz asinin yarisinin kullanildigini belirten Akdag, elde kalan asilarla ilgili sorunu ilgili firma ile goruserek cozeceklerini kaydetti. Domuz gribi asisi konusunda eski Saglik Bakani ve birkac hocanin haksizlik yaptigini ifade eden Akdag, asilara odenen paranin 120 milyon TL oldugunu acikladi.


Kavgayi birak hesap ver
Meclis’teki ’peygamber’ kavgasinda gozlugunu ve ceketini cikarip vekillerin uzerine yuruyen Saglik Bakani Recep Akdag’in kavga etmeyi birakip Turkiye’de yaratilan saglik skandalinin hesabini vermesi isteniyor. Yapilan yanlisligin Turkiye’yi zarara ugrattigini ve kulhanbeylikle ortulemeyecegini belirten milletvekilleri “Turkiye’nin sagligi kimlere emanet, goruldu” yorumunu yapiyor. CHP Ordu Milletvekili Rahmi Guner, boyle bir davranisin yapilan yanlisliklarin uzerini ortemeyecegini soyledi. Guner, domuz gribi diye lanse edilen hastaligin normal gripten farkli olmadigi anlasilinca bir vurgun oldugu yonunde kamuoyuna kaygi saldigini belirterek sunlari soyledi:

Millet adina utandim
“Saglik Bakani’nin yanlis uygulamasi aslinda Basbakan ile ters dusmesiyle birlikte ortaya cikti. Bu noktadan sonra vatandaslar kaygiya dustu. Turkiye’nin 500-600 milyon dolarinin cope gittigine dair ciddi kaygilar dogurdu. Bunun nedeni domuz gribi olarak lanse edilen hastaligin, normal gripten farkli olmadiginin anlasilmasi uzerine cikti. Simdi burada kulhanbeylik yapmak, basitlikten ote gitmiyor. Gozumun onunde cereyan eden olayda, TBMM’de millet adina utandim” dedi.


Akdag hemen istifa etmeli
CHP’li Rahmi Guner, Akdag’in bir devlet adamina yakismayacak davranislar sergiledigini soyledi. Guner soyle konustu: “Turkiye’yi zarara ugratan buyuk bir olayin ustu bu tur davranislarla kapatilamaz. Bu aslinda bir TBMM Arastirma konusudur, bunun da otesinde bir gensoru konusudur. Millet saglik politikalarimizin kimlere emanet oldugunu acikca gormustur. Recep Akdag hukumetten derhal istifa etmesi gereken kisilerin basinda gelmektedir.”


Domuz gribiyle ilgili konusacak cok sey var
Milletvekilleri, ihalesiz alindigi iddia edilen asilar icin Meclis sorusturmasi istiyor.
TBMM’nin ana gorevinin yonetimin sorunlarini tartismak ve kanun cikarmak gibi islevler oldugunu belirten MHP Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu sunlari soyledi:

Zaman kaybediyoruz
“Yasanan olaylar hicbir zaman kabul edilemez. Ancak, TBMM esas gorevlerinin disina cikip polemiklere kaydirilmak istenirse bu tur goruntuler ortaya cikiyor. Elbette sorunlar konusulmali. Eger Recep Akdag’in eski saglik Bakani’na karsi kisisel olarak hissettikleri varsa yeri orasi degildi. Bu da zaten dogru olmaz. Bu konular konusularak olur. Zaten Saglik Bakanligi’nin domuz gribiyle birlikte konusulacak pek cok seyi de bulunmakta. Bunlar konusulmasi gerekirken, polemikler yapilarak zaman kaybettiriliyor. Olumsuz davranislarla ne iktidar olunur, ne devlet yonetilir, ne de millet bunu kabul eder.”
Haber:Fatih ERBOZ
Yandas profesorler asiyi desteklemisti
Turkiye’de iktidara yakin profesor unvanli bazi bilim adamlari, Saglik Bakani’nin domuz gribi asisi olunmasi gerektigiyle ilgili kamuoyuna yaptigi her konusmasindan sonra destekleyen  aciklamalar yapiyorlardi. Hatta bunlardan bazilari daha da ileri giderek asi olunmadigi taktirde kesin olum riski bulundugunu soylemekten cekinmediler. Pandemi Izleme Bilim Kurulu uyelerinden Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ise ise oleceklerin sayisini bile verdi ve uyardi: “Asilamada istenilen seviyeye cikilamadi. Tehlike buyuyor. Domuz gribinden olenlerin sayisi 2400’ e cikar.”



__._,_.___
.

__,_._,___


--
  ***ŞEYTAN İÇİN ; BİR DOĞRU ADAM ,BİR MİLYON GÖRMEZDEN DAHA BÜYÜK TASADIR...  
       HALİL CİBRAN ***

"Çağımızın bütünüyle bir aldatmaca, bir yapmacıklık olduğunu hissediyorum. İnsanların durmadan taşizmden, kübizmden dem vurması, sonu -izm'le biten sözcükleri kullanması ve bu -izm ile birlikte kullandıkları alengirli kelimeler, saçma sapan, yapışkan sözcük ve cümleler.

   


[anadoluhaber:37755] GOTHAM Şehrinin Kahramanı yazan: Mersin İçel İlinden Burak CANLI

Posted: 07 Feb 2010 10:34 PM PST

GOTHAM ŞEHRİNİN KAHRAMANI yazan: MERSİN İÇEL İLİNDEN BURAK CANLI

 

Bu yazıda biraz açılım yapmayı düşünüyorum. İlk öncelikle başlığı şikâyetten para alınsa gene de şikâyet ederler miydi?   Diye yazacaktım. Bıraktım. Vazgeçtim şimdilik bu sevdadan. Yazmaya başladığım günden beri tehdit üzerine tehdit. Meslektaşımın biri telefonda “ Suç duyurusunda bulunacağım. Bana mailler gelmesin. Hayır, size karşı olduğumdan değil. Ben mail olayını pek sevmiyorum.” Bunun gibi açılan telefonlar, gönderilen mailler. Liste yaptım. Bir gün beni de yolcu ederler. Neme lazım. O zaman bu arkadaşlarımız gelsinler topun ağzına. Baksınlar bir tadına.

 

Hayır, suç duyurusundan para alınacak olmuş olsa bu kadar kolay bir şekil de ağızlarına alırlar mı bunu. Bekliyorum. Çok doluyum. Çok! O gün için hazırlanıyorum. Adeta artık o gün için yaşıyorum. Zaten bavullarımı ben çoktan hazırladım. Boş verdim. Silivri’ymiş. Başka bir yermiş. Borç ödemekten canıma tak etti. Dışarıda ki sorumluluk çok ağır! Durmadan gelen faturalar. Bitmiyor. Artık kelle başı Vergi Dönemini de bıraktılar. Kellemizi çifter sayar oldular. Girer kalırım. Uygulanan sürece itiraz dahi etmem. Yatarım. Babalar gibi yatarım. Her düşünen insan gibi yatarım. Aslanlar gibi çıkarım. Dışarı da ben ne baba ne de aslan olamadım. Bu vergiler sayesinde de olabilmem mümkün değil. Gün geçmiyor ki bir fatura gelmesin. Dakikam para olmuş benim. Her nefesimin bir maliyeti bir bedeli var. Bakalım çanlar kimin için çalacak. Şikâyet edildiğim gün tüm tehdit edilişlerimin başvuruşunu onun için yapacağım.

 

Hep siyasi yazılır mı? Yazmaya devam ettiğim günlerden bir gün başka yazayım dedim. Okuyan bir kişi şaşırdı. Sen siyasi yazmaz mıydın? Gel kendin yaz. Şu sıralar biraz terk edeceğim bu yolları. Elimi ayağımı çekeceğim bu işlerden. Evimin adamı çocuklarımın babası olacağım. Yazacağım ama siyasi değil. Hoş ne yazarsan yaz illaki siyasisindir. Yazmaktasındır. Bu da yeterlidir.

 

Gene meslektaşlarımdan duyarım. Nasıl zaman bulmaktasın? Benim hiç vaktim yok. Yok mu? Neden ne iş yapmaktasın. Yoksa geceleri Gotham şehrinde dolaşıp kötülerimi yakalıyorsun. Vay benim kahramanım. Bu dünya da bir tek sen çalışıyorsun. Aman ha! Nazar değmesin. Aman! Deyivereyim. Dikkat et kendine. Üşütme hasta olursun. Koşma yorulursun. Bir de mühim adam pozlarını takılmazmısın! Allah! Allah! Yesinler seni. Var böyleleri. Her yer de. Karşınıza çıkar. Mutlaka çıkar. Dünyayı kurtaran adam! Onsuz olmaz. Vazgeçilmez. Özellikli. Oynar başlıklı. Maazallah! Maşallah! Yok böylesi. Görülmemiş. Analar daha böylesini doğurmamış. Ele avuca sığmaz. Bir de kasılır. Of be of! Çok özelliklidir bu tipler.

 

Bu tipleri bıraksanız meydana dünyadaki tüm şampiyonlara dahi nasihat verecek ders verecek karakterdedir. Onların da üstündedir bu tipler. Hele bir tipini görün bunların. Aman ha! Aman! Bir görün görmeye doyamazsınız. Akan sular durur. Akmaz olur. Daha nasıl anlatayım. Kelime bitti. Bir sayfa da doluyor. Uzatmayayım artık. Noktalayayım. Son vereyim. Birde bu tiplerin ölse de sözünden dönmeyişleri vardır. Onu da yazayım. Yarın saat 09.00’da buluşalım dersiniz. Ya da aldığı parayı, kitabı, eşyayı getirecektir. Dönmez. Dönmez oldun şarkısını söyleyiverirsin. İşte o kadar. Ah bu güvensiz işe yaramaz tipler. Tipinden anlaşılır böylesi. Katalogdan bakıp aha sen şu tiptensin kardeşim diyemezsin. Yoksa denilebilir mi? İşte yeni bir iş kapısı. Yapsınlar bir katalog satsınlar. Anlayalım bizde. Vicdanımıza yenilip de Gotham Şehrinden geldiğini sandığımız arkadaşçıklarımıza kanmayalım. 

                                                                               MERSİN İÇEL İLİNDEN BURAK CANLI

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.