Operasyon neyi ve kimi bekliyor hala belli değil. Bir takvim olduğu aşikar. Ama takvimin amacı da belli değil. Sadece tali yollarla birbirine bağlanan istihbarat notları, harekatın zamanını, ‘operasyon’ açıklamalarını, ABD’nin ve AKP hükümetinin ‘zamanlamasını’ ortaya çıkarabilir. |
Kuzey Irak’a yönelik bir operasyon ihtiyacının, salt askeri değil politik ihtiyaçlardan dolayı da “baskın” hale gelmesi hiç yeni bir mesele değil... Konuyu tazeleyen GenelKurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın basın toplantısında-oldukça açık biçimde-söyledikleri. Peki ama beklenen ne?.. Artık şunları biliyoruz. Askeri açıdan bölgeye bir operasyon yapılması şart. Faydalı olacağı da aşikar. Politikacılar için de bu gerçek farklı değil. Bölgedeki peşmerge liderlerinin açıklamaları, ardı sıra gelen şehit haberleri, terörist PKK’nın saldıraları ve geniş kamuoyu kesitinin “haydi” nidalarının yarattığı baskı, siyasi liderler açısından da taşınabilir olmanın ötesine geçmiş durumda. Engelli!.. Bu adımın atılmasını akamete uğratan, gözle görünür tek vaka, ABD’nin karşı duruşu. Son olarak Türkiye ile arasında özel sevgi bağları bulunan eski Başkan Bill Clinton’dan bile gelen “Türklerin bölgeye girmesi engellenmeli” açıklaması, Washingon’un resmi ağızlarından gelen “karşıyız” açıklamalarını da aşıyor. Zira en azından Türk basını ve sıradan insan için Clinton halihazırdaki Beyaz Saray yönetiminden daha saygın bir isim. Yani bu beyan için özellikle seçildiği de düşünülebilir. Bu halde de yine aynı sorunun yinelenmesi gerekiyor. Türkiye, ABD’yi ne zamana kadar bekleyecek? Takvim… Anlaşıldığı kadar bu beklentinin makul bir karşılığı yok. Yani “şu gerçekleşirse ABD yeşil ışık yakacak” dedirtecek bir zamanlama bulunmuyor. En azından bilindiği kadarı ile. Buna rağmen “işaretler” Türkiye’nin bir takvim işlettiğini gösteriyor. Başbakan Erdoğan’ın son MGK toplantısına yaptığı göndermelerle, açıkça “takvim” ifadesini zikretmesi bu bağlamda değerlendirilebilir. Keza Türk güvenlik çevrelerinin de benzer işaret fişekleri bulunuyor. Ancak bunlar zamanlama ve beklemenin gerekçelerinin aydınlanması için yeterli değil. PKK’ya yönelik son sabır talebi, emekli orgeneral Edip Başer ve “muhatabı” Joseph Ralston’un atacağı ortak adımlar için gelmişti. Görülüyor ki bu adımlar da oldukça ağır çekim gerçekleşiyor ve kamuoyunun beklentilerini karşılamaktan uzak. Bekleme odası… Orgeneral Büyükanıt’ın faydalı operasyon açıklamalarına gelen “hızlı” ve “çok ağızlı” Amerikan itirazlarının tonu da, “müttefikimizin” TSK’nın olası operasyonundan hala çok rahatsız olduğunu gösteriyor. Varlığı konusunda tartışma bulunmayan takvimin niteliğine gelince… Bu takvimin ne için çalıştığı da şüpheli! Başbakan Erdoğan’ın, “Biz MGK’da çeşitli konuları konuşuyoruz. Şu anda takvim var yürüyor. Nasıl adım atacağımızı biliyoruz. Genelkurmay’la ben de Abdullah (Gül) bey de görüşüyoruz” sözleri belli bir zamanlamanın izlendiğini gösteriyor ama ne olduğunu netlemiyor. Yani işleyen takvim “birşeyin beklenmesi süreci mi” yoksa eporasyon tarihi mi belli değil. Belki şu gerçeğe yakın sayılabilir; bu takvimin sonunda bir operasyon olabilir. Ankara’da konuya hakim karar vericiler arasında söylenenler de bu hali-daha açık-teyit eder cinsten. Onlara göre de bir takvim var… “Harekat için bir Meclis kararına gerek yok. Sıcak takip hakkı kullanılarak da bölgeye girilebilir. Önemli olan ondan sonrasıdır. Şimdi ABD’nin ne yapacağına bakıyoruz. Hem de kısa bir süre için.” Sorumluluk paylaşılsın diye!.. Orgeneral Büyükanıt’ın operasyona ilişkin söylemi ilk duyulduğunda, TSK’nın bu yolda siyasi erkten bir beklentisi olduğu, bunu ilettiği ama karşılık bulmadığı havası yaratmıştı. Ancak Genelkurmay’ın bu isteği resmi olarak iletmemiş olması kafaları karıştırmıştı. Şimdi işin doğrusu biraz daha iyi anlaşılıyor… TSK’nın operasyonun başarısı ya da zamanlaması ile ilgili bir problemi bulunmuyor. Problem operasyon sonrası gelişecek uluslararası tepkinin karşısında “sorumluluğun paylaşılması”. Daha açıkçası bu harekat yapılırsa ABD bir tepki gösterecek ve bu tepkinin göğüslenmesi için TSK kadar siyasi iktidarın da elini taşın altına koyması gerekiyor. O halde hükümet ne bekliyor? Bu kritik sorunun yanıtları daha belirgin sayılabilir. AKP hükümeti iç politikada özel bir dönemden geçildiğini düşünüyor ve her an krize dönüşebilecek Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimler sürecinde çok yönlü komplikasyonları olabilecek böyle bir kararı öteliyor. Bu kararın, hükümetin en övündüğü politikaların ilk sırasında yer alan ekonomik göstergelere de sarsıcı etkiler yaratacağına ilişkin endişeleri mevcut. İşte bu yüzden “iki” iç sürecin atlatılması bekleniyor. Böylece iç siyasi adımlar açısından operasyonun en yakın tarihi Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası, en uzan zamanı ise Genel seçimlerin hemen öncesi veya hemen sonrası oluyor. Genel seçimler öncesi gerçekleşecek sınır aşırı silahlı bir adımın sandığa pozitif yansımaları olacağı da projeksiyonlar arasında. Double Click!.. Amerika’nın izlenmesi, yani Washington tarafından rahatlatıcı bir adım atılması olasılığına gelince… En yakın ihtimal, son olarak ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Kurt Volker’in, “ABD’nin hedefi PKK konusunda beraber hareket etmektir” sözlerinden okunabilir. Bu, sıcak müdehalenin ABD’nin kısa bir süre önce “zaman ve coğrafi sınırı belirli” bir operasyon önerisini anımsatıyor. Hatta bu operasyona ilişkileri yeniden ısımak adına Amerikan askerleri de katılabilir ve Beyaz Saray’ın bölgedeki “dostlarına” zarar vermeden sorun halledilebilir. İşte Türkiye’nin “ABD’yi izliyoruz/bekliyoruz” bakışının altında da bu strateji yatıyor olabilir. |
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.