16/04/2007
"...yıktırılan Kur’ân kursu Tayyip Beyin mahallesinde yani Kasımpaşa’da. Coplanan başörtülü kızlara gelince,kanuni izin alarak bu eyleme, yasal olarak girişen kimseler"
Niçin Kur’ân kursu yıktırıldı, başörtülü kızlar niçin coplandı?
Bütün bu olaylar körün taşına benzemiyor.Bilinçli olarak yapılıyor.
Bilindiği gibi, yıktırılan Kur’ân kursu Tayyip Beyin mahallesinde yani Kasımpaşa’da idi. Bu sebepten bu işten başbakanın haberi yoktu denemez.
Coplanan başörtülü kızlara gelince, bu konuda yürüyüş yapanlar, önceden kanuni izin alarak bu eyleme, yasal olarak girişen kimseler.
Deyiceksiniz ki, Cumhurbaşkanlığı köşküne çıkmaya hazırlanan bir kimse hangi akla hizmet ederek böylesine ters işler yapsın? Olacak şey değil...
Ama kazın ayağı öyle değil. Bütün bu ters işler AKP ileri gelenlerinin kedilerini, lâikçilerden daha lâikçi göstermek maksadıyla sergiledikleri icraat cümlesindendir.
Zira CHP tandanslı lâikçilerin Başbakanın Cumhurbaşkanı olmasını engellemek için başlattıkları kampanya, siyasi tansiyonu o derece yükseltti ki ve üstelik 14 Nisan günü yapılan büyük kalabalıkların iştirak ettiği miting, bu tansiyonun üzerine öylesine tuğ dikti ki, bazı AKPyöneticileri kurtuluşu tıpkı CHP’nin, tek parti döneminde yaptıkları gibi hareket etmekte buldular.
Rahmetli Mehmed Özgüneş anlatmıştı. 27 Mayıs ihtilâli yapıldıktan sonra, o zamanki adıyla “Millî Birlik Komitesi” kurdukları yeni hükümetin üyelerini teker teker mülakata davet etmişler. Çünkü atadıkları bakanları pek o kadar tanımıyorlarmış.Bu mülâkat esnasında bir komite üyesi, çiçeği burnunda bir yeni bakana, âmirâne bir üslupla, bir sual sormuş:
-Söyle bakalım, sen sosyalist misin- liberalist misin? demiş. Bakanın cevabı ellerini oğuşturarak şöyle olmuş:
-Efendim bem liberalistim ama, emrederseniz, sosyalistte olurum...
Bilindiği gibi ülke, kritik bir dönemeçten geçiyor. AKP canibinden buna benzer tutarsızlıklar, hem nalına, hem mıhına vurma olaylarının, şaşkınlıkların sergilenmesi gibi gariplikler de zuhur edebilir.
Umarız bu geçiş dönemi, kazasız belâsız atlatılır da, şartlar yavaş yavaş normale avdet eder. Halbuki gelişmiş ve istikrara kavuşmuş demokratik ülkelerin çoğunda yapılan Cumhurbaşkanı veya Başkan seçimlerinde böylesine traji komik olaylar yaşanmaz. Birilerinin aklı geçici olarak da olsa gidip gidip geri gelmez.
En azından sağ gösterip sol vurulmaz. Piyale Paşa Kur’ân Kursu gibi tarihî ve kültürel değeri olan bir bina, bir anlık bir endişe neticesinde yerle bir edilmez. Hem de Başbakanın eski mahallesinde...
Gözüken odur ki, Millî Görüş gömleğini çıkartarak başka politikaları denemeye kalkışanlar, kısa zamanda hezimete uğramışlardır. Dış politikayı ABD ve AB’ye, ekonomiyi IMF’ye havale edenlerin halini, Yaşar Büyükanıt Paşa, kısa ve veciz olarak özetlemiş. Hem ABD’ye ve hem AB’ye endekslenen politikaların iflas ettiğini ve milletimize ve devletimize yarardan ziyade zarar getirdiğini ortaya koymuştur.
Tayyip Beyin, misyonerlerin yıkıcı faaliyetlerine karşı suspus oluşuna, yurdumuzda evlerin bodrum katlarına kiliseler açılmasına gözyumuşuna, üstelik hem kilise, hem havra, ve hem cami içeren “din bahçeleri” açılmasına ve Akdamar Kilisesi gibi binaları tamir ettirip, bizim tarihî eserlerimizin onarımına önem vermeyişine ilaveten şimdi de, Kur’ân kursunu yıkmak gibi, başörtülü kızlarımızı coplattırmak, biber gazı sıkmak gibi insan hakları ihlâlleri eklenmiş bulunmaktadır.
Bütün bu yanlışlıkların düzeltilmesi için ilk seçimlerde, Millî Görüş’ün tek başına iktidara getirilmesi, halkımızın huzur, selâmet ve SAADET’E kavuşturulması artık kaçınılmaz olmuştur.
SÜLEYMAN ARİF EMRE - MİLLİ GAZETE
Niçin Kur’ân kursu yıktırıldı, başörtülü kızlar niçin coplandı?
Bütün bu olaylar körün taşına benzemiyor.Bilinçli olarak yapılıyor.
Bilindiği gibi, yıktırılan Kur’ân kursu Tayyip Beyin mahallesinde yani Kasımpaşa’da idi. Bu sebepten bu işten başbakanın haberi yoktu denemez.
Coplanan başörtülü kızlara gelince, bu konuda yürüyüş yapanlar, önceden kanuni izin alarak bu eyleme, yasal olarak girişen kimseler.
Deyiceksiniz ki, Cumhurbaşkanlığı köşküne çıkmaya hazırlanan bir kimse hangi akla hizmet ederek böylesine ters işler yapsın? Olacak şey değil...
Ama kazın ayağı öyle değil. Bütün bu ters işler AKP ileri gelenlerinin kedilerini, lâikçilerden daha lâikçi göstermek maksadıyla sergiledikleri icraat cümlesindendir.
Zira CHP tandanslı lâikçilerin Başbakanın Cumhurbaşkanı olmasını engellemek için başlattıkları kampanya, siyasi tansiyonu o derece yükseltti ki ve üstelik 14 Nisan günü yapılan büyük kalabalıkların iştirak ettiği miting, bu tansiyonun üzerine öylesine tuğ dikti ki, bazı AKPyöneticileri kurtuluşu tıpkı CHP’nin, tek parti döneminde yaptıkları gibi hareket etmekte buldular.
Rahmetli Mehmed Özgüneş anlatmıştı. 27 Mayıs ihtilâli yapıldıktan sonra, o zamanki adıyla “Millî Birlik Komitesi” kurdukları yeni hükümetin üyelerini teker teker mülakata davet etmişler. Çünkü atadıkları bakanları pek o kadar tanımıyorlarmış.Bu mülâkat esnasında bir komite üyesi, çiçeği burnunda bir yeni bakana, âmirâne bir üslupla, bir sual sormuş:
-Söyle bakalım, sen sosyalist misin- liberalist misin? demiş. Bakanın cevabı ellerini oğuşturarak şöyle olmuş:
-Efendim bem liberalistim ama, emrederseniz, sosyalistte olurum...
Bilindiği gibi ülke, kritik bir dönemeçten geçiyor. AKP canibinden buna benzer tutarsızlıklar, hem nalına, hem mıhına vurma olaylarının, şaşkınlıkların sergilenmesi gibi gariplikler de zuhur edebilir.
Umarız bu geçiş dönemi, kazasız belâsız atlatılır da, şartlar yavaş yavaş normale avdet eder. Halbuki gelişmiş ve istikrara kavuşmuş demokratik ülkelerin çoğunda yapılan Cumhurbaşkanı veya Başkan seçimlerinde böylesine traji komik olaylar yaşanmaz. Birilerinin aklı geçici olarak da olsa gidip gidip geri gelmez.
En azından sağ gösterip sol vurulmaz. Piyale Paşa Kur’ân Kursu gibi tarihî ve kültürel değeri olan bir bina, bir anlık bir endişe neticesinde yerle bir edilmez. Hem de Başbakanın eski mahallesinde...
Gözüken odur ki, Millî Görüş gömleğini çıkartarak başka politikaları denemeye kalkışanlar, kısa zamanda hezimete uğramışlardır. Dış politikayı ABD ve AB’ye, ekonomiyi IMF’ye havale edenlerin halini, Yaşar Büyükanıt Paşa, kısa ve veciz olarak özetlemiş. Hem ABD’ye ve hem AB’ye endekslenen politikaların iflas ettiğini ve milletimize ve devletimize yarardan ziyade zarar getirdiğini ortaya koymuştur.
Tayyip Beyin, misyonerlerin yıkıcı faaliyetlerine karşı suspus oluşuna, yurdumuzda evlerin bodrum katlarına kiliseler açılmasına gözyumuşuna, üstelik hem kilise, hem havra, ve hem cami içeren “din bahçeleri” açılmasına ve Akdamar Kilisesi gibi binaları tamir ettirip, bizim tarihî eserlerimizin onarımına önem vermeyişine ilaveten şimdi de, Kur’ân kursunu yıkmak gibi, başörtülü kızlarımızı coplattırmak, biber gazı sıkmak gibi insan hakları ihlâlleri eklenmiş bulunmaktadır.
Bütün bu yanlışlıkların düzeltilmesi için ilk seçimlerde, Millî Görüş’ün tek başına iktidara getirilmesi, halkımızın huzur, selâmet ve SAADET’E kavuşturulması artık kaçınılmaz olmuştur.
SÜLEYMAN ARİF EMRE - MİLLİ GAZETE
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.