BÜTÜN ÜMİTLER KIRILDIĞINDA

Aşağıdaki yazı zamanı gelmiş olanı müşahhas olarak işaret edemese de bestelediği hasret, tercüme olduğu hisler bakımından "güzel"!

22 Temmuz: Bu Neyin Seçimi?
“Yakında bir mucizeye şahit olacağız, çok yakında. Dünyada bir hayvan topluluğu yaşayacak. Bir karınca yuvası olacak arzımız.” (Paul Valery)Üç tarafı denizlerle dört bir yanı düşmanlarla çevrili Türkiye hemen her dönem “kritik günler” geçirir ve bizler “en fazla şimdi” birlik ve beraberliğe mahkûmduruz.İşte o “muayyen” dönemlerden birisi daha ve bu sefer galiba sahiden “o günleri” yaşıyoruz!Neresinden başlamalı; neye yaradığı bilinmeyen “Sol”un kendi üzerine attığı son topraklarla mı, 50 yıldır Amerikancılığı sağcılık diye yutturan madrabaz “merkez”kaç kuvvetçilerin son çırpınışlarıyla mı..Yoksa devletçi “milliyetçiliği” bile beceremeyenlerden mi bahsetmeli..Evet doğru !Türkiye’de de tarihin sonu geldi: Liberalizmden başka bir şey aramaya gerek yok!..Kızını mazbut bir delikanlıya teslim edince herkesin mutlu olacağını sanan naif bir kız babasının garabeti gibi her şeyimiz piyasa tanrılarında: borsa, özelleştirme, yabancı yatırım, faiz dışı fazla, özel televizyon, çapraz kur..Ozan Arif nerde? Abdulbaki Kömür yine “kınıyor”mu dünyayı..Hasan Sağındık “Ağla Karanfil” diyormu hâlâ..Ahmed Arif’in “Adiloş Bebe”sine ne oldu?Bosna’ya, Çeçenistan’a ağıtlar yakanlar, isim listeleri hazırlayıp savaşmaya gönderenler şimdilerde güney komşumuz “Kürdistan”ın(!) güney komşusu Amerika’nın yaptıklarına bu kadarmı sessiz kalacaktı ? Bosna’daki vahşetleri anlata anlata “şehr-i emin”lik kapanlar, sorti sorti üzerlerine bomba yağmasına aracı oldukları Iraklı bebelerin vebalinin karşılığında kaç sene alnı secdede kalmalı acaba?Hani Bosna’da kan akarken yılbaşı kutlanmazdı..Gözyaşı Geceleri’mize ne oldu ? Hiç değilse, bir şey yapamasakta belki “su yükselir, kurtulur gemi..” diyerek ağlıyorduk; bir şey değişmeyeceğini bile bile..Ilımlı İslâm dedikleri böyle bir şey mi; tüm refleksleri felç eden, aslan-ceylan kapışmalarında bulduğu hikmeti Irak’ta da bulan iğrenç bir kadercilik mi..Şimdilerde “Hatırla Sevgili” ile yeniden “reklamlara” geçen “sosyete sol”cuların kaçı Deniz Gezmiş’in mücadelesini devam ettiriyor? Dün 6.Filo’yu “denize döken” cenah bugün Fransız Şarabının en iyi hangi restoranda içileceğinden, balenin faydalarından ve daha da vahimi ya postal yalayıcılığı ya da postal düşmanlığı üzerinden “solculuk” yapıyorsa bunun çıkacağı yer ancak ve sadece faşizm değil midir?Partilerimiz güçlenecekti, gazetelerimiz çok satacaktı, okullarımız açılacaktı, şirketlerimiz olacaktı…ve biz o zamana kadar “sabredecektik”…peki artık ne zaman ?Kime oy vereceğiz?Babalar gibi satan namazında niyazında ağabeylerimize mi..Ya da tanrıcıklarla savaşmak yerine milletin Tanrı’sıyla uğraşan yobaz solculara mı..AB’ye “onurlu”mu sokacak milliyetçimiz ya da yeni bir Kemal Derviş mi getirecek “birleşik sol”umuz..İran’a saldırıya ve Kürt devletine “ikna odalarında” razı olacak “Türk-İslam İttifakı”na mı oyumuz..28 Şubat sürecinde duvarlara pis sakallı Abdulhamid karikatürleri asarak “Şeriata Geçit Yok” diyerek o süreci ateşleyip tersinden Amerikancılık yapan dünün Maocu-Apocu zavallı ulusalcıları mı “Millî Hükümet” kuracak?Kime güveneceğiz?Irak kan gölüne dönerken “yorum” yapmayıp “haber” yapan ama konu Cumhurbaşkanlığı seçimi olunca aslan kesilen “bizim medya”ya mı..30 yıllık İslâmî potansiyeli nefislerine kurban edenlere mi..Medet umdukları kişilerin “korumak ve kollamak” adına her 10 yılda bir yaptıkları Amerikancılığı/İngilizciliği göremeyip “mütekait çelik çekirdek kadro”nun öncülüğünde Gündoğdu’da birkaç metrekarelik bez parçasını denize dökenleri saymıyorum bile..Küresel faşizmin ve Türkiye’deki işbirlikçi uzantısı oligarşinin Kürtçü-Türkçü “milliyetçiler” üzerinden kurguladığı Barzani soslu “İç Savaş”ı ve BOP ile İslâmcılığa biçtiği “bıçkın” rolü konuşmamız gerekirken geldiğimiz nokta “o yüksek rakımlı tepeye bu örtü çıkacak/çıkmayacak”tan öteye gitmiyorsa bu seçimin anlamı nedir?Bu tiyatroda ya oyuncu ya seyirci olan millet yine neyi seçecek? Ne için, kim için?alpmehmetmercan@yahoo.com

1 yorum:

  1. Bir yazı vesilesiyle bir defa daha yazmıştım: Türkiye'nin İstiklal Harbi 1922'de bitmemiştir, halen devam etmektedir. Son birkaç aydır yaşananlar da bu harbin, şahit olduğumuz bir başka şiddetli muharebesidir ve ne zaman biteceği, sonunda hangi mevzilerin el değiştireceği, toz duman arasında pek belli değildir. Bu haliyle şu aralar Türkiye'nin Irak'tan bir farkı yoktur. Sadece silahlar daha sofistike, ama tesiri aynı şiddettedir. Duamız, gayretimiz, istiklal için kelle koltukta savaşan öncülerle beraberdir. Davet gelene kadar, cephe gerisindekilerin binbir çeşit gayretlerine de ihtiyaç vardır.

    YanıtlaSil

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.