Bu bir savaş ilanı!

İbrahim Karagül
ibrahimkaragul@gmail.com

Bu bir savaş ilanı! Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın konuşması Türkiye için adeta bir savaş habercisi gibi. Kuzey Irak'la ilgili yaklaşımı, PKK'nın dışında “terörü desteklediği” gerekçesiyle Barzani'yi de terörist olarak algılaması hatta ABD'ye işaret etmesi, Kuzey Irak'a yapılacak muhtemel operasyonun PKK ile ya da terörle mücadele konseptiyle sınırlı olmayabileceği, Türkiye'nin klasik terörün ötesinde tehditlerle yüz yüze olduğu, bundan sonraki aşamanın bu yaygın tehditle mücadeleye sahne olacağı yönünde çarpıcı ipuçları içeriyor. Türkiye'nin kritik bir kavşakta olduğuna, artık dostlarının tehdidi altında bulunduğuna, tehdidin müttefiklerinden kaynaklandığına, küresel ve bölgesel gelişmeler yüzünden aslında 1991'de yapması gerekenleri sürekli erteleyerek büyük bir hata yaptığına, Anglo-Amerikan ittifakının tek başına güvenilir bir gelecek vaat etmediğine, yeni Ortadoğu dizaynın bu ülkeyi de parçalara ayırabileceğine, Cumhuriyet tarihinin en ciddi siyasi krizi ile yüzleştiğine, Irak sınırının uluslararası kriz alanı olarak ortaya çıktığına, ABD'nin terörü bir dış politika aracı olarak kullandığına, PKK'yı İran'la Türkiye'ye aynı şekilde koz olarak kullandığına ilişkin gerçekleri içeren bir konuşma bu. Küresel ve bölgesel güvenlik, değişim ve gelecek değerlendirmesi açısından ele alınması gerekiyor. Önyargısız ve ön kabulsüz bakanlar, dünyayı da birazcık izleyebilenler bu sözlerin ileri bir değerlendirme olduğunu takdir edecektir. En azından, ürkütücü olsa da gerçekleri ifade etmesi açısından önemsenmesi gerekiyor. Keşke bu değerlendirmeler 1995'lerde yapılabilseydi. Ama o zamanlar, bu sorumlulukta olanlar, ABD ve İsrail'le birlikte bugünün Ortadoğu'su için seferber olmuşlardı. Türkiye'yi kendi elleriyle bu noktaya taşımakla meşgullerdi. On yıl sonrasını öngörememişlerdi. Türk-Amerikan ilişkilerinde özellikle Irak işgalinde ciddi bir kırılma yaşandı. Artık iki ülke çıkarları örtüşmüyor. Sadece PKK konusunda değil, yeni Ortadoğu haritası konusunda da iki ülke farklı düşünüyor. Türkiye bu yeni durumu kendisi için en büyük tehdit olarak değerlendiriyor. Radikal bir değişiklik olmazsa, yakın dönemde de güçlü bir iyileşme öngörülmüyor. Büyükanıt'ın konuşması, dar anlamda terörle mücadelenin ötesinde bölgesel dizayna müdahale işaretleri gibi. Bu da, savunma konseptinin artık değiştiğini, müttefiklere güvenilmediğini, başka güçlerle de yakın ilişkiler kurulacağını, Türkiye'nin en zor kararı vermekle yüz yüze olduğunu gösteriyor. Böyle bir müdahale, Kürtlerle çatışmanın yanında AB ile ayrışma ABD ile ciddi bir krizi barındırıyor. O zaman vahim bir aşamadayız demektir. İyi okunursa, konuşmada asıl mesajın ABD'ye verildiği anlaşılacaktır. Dünyanın nasıl istikrarsızlaştığına verdiği örneklere bakın: 1- Kaynakların üretimi, kullanımı ve dağıtımını sadece kendi ülke veya ülkelerimizin çıkarları açısından ele alırsak. (Kim yapıyor bunu? ABD.) 2- Kendi ülke ve ülkelerimizin refah ve güvenliğini başka ülke ve ülkelerin refah ve güvenliğini tehlikeye sokacak şekilde ele alırsak. (Kim yapıyor bunu? ABD.) 3- Terör olgusuna iyi terörist, kötü terörist şeklinde çifte standart içinde yaklaşırsak. (Kim yapıyor bunu? ABD.) 4- Ülkelerin arasında var olan ekonomik uçurumların ortadan kaldırılmasına göstermelik katkılarda bulunarak bu uçurumun derinleşmesine sebep olursak. (Kim yapıyor bunu? ABD.) 5- Güce dayalı sorunları çözme yöntemi yerine ön yargısız barış ve iş birliği kültürünü geliştiremezsek. (Kim yapıyor bunu? ABD.) 6- Her çeşit teröre karşı yalnız söylemde değil, uygulamada da kesin bir davranış biçimi ortaya koyamazsak (Kim yapıyor bunu? ABD.) 7- Güvenlik ve refah kavramını sadece kendi toplumumuz için bir ön şart olarak öngörürsek. (Kim yapıyor bunu? ABD.) Bu cümleler, ABD'ye karşı, Türkiye'nin ortaya koyduğu ilk ve en sert tepki olarak kayda geçecek. “Sorun sadece PKK değil” tezi çıkıyor ortaya. O tehdit daha geniş planların sonuçlarından sadece birisi. Sorun, bütün bölgeyi ve Türkiye'yi ayrışmalara zorlayan Batı müdahalesi. Sorun; her ülke için Irak benzeri senaryolar yazılması. Türkiye şimdi kendi senaryosuyla yüz yüze. İç çatışma mı bölgesel savaş mı? Büyüme mi, intihar mı? Yeni Bir Türkiye mi, nihai hesaplaşma mı? Öğrenmek için çok beklemeyeceğiz…. Harp Akademileri'nde bir neo-faşist! “Kürtler Türk ordusunu yener”, “Türkiye şeriata gidiyor”, “İslamcı cumhurbaşkanı mı gelecek” diyerek Ak Parti'ye, Türkiye'ye savaş açan, iç savaş senaryoları yazan, provokatörlük ve darbe çağrıları yapan İsrail aşırı sağına mensup çevresiyle “İslam'la savaş” yaygaralarına devam eden, ABD'deki neoconların yeni yetmelerinden Michael Rubin Harb Akademileri'nin davetlisi. Kim bu adamlar? Irak'ı bu hale getiren, yüz binlerce insanı öldüren, Türkiye'yi bugünkü tehditlerle yüz yüze bırakan, yeni Haçlı Savaşları'nı tetikleyen neo-faşist çevrelerin yeni yetmeleri. Büyükanıt'ın konuştuğu güvenlik toplantılarında o da konuşacak. Ağababaları yıllardır lobicilik adına Türkiye'nin milyonlarca dolarını yedi. Yemeye devam ediyorlar. Türkiye'yi ABD ve İsrail için hizaya sokmak en büyük görevleri. Asparagas, tahrik, senaryo, yalan konuşurlar, onları yazarlar. Ve Türkiye'de ciddiye alınırlar. Çok yazı yazdım hakkında. Bu adamı neden ciddiye alırlar. Anlaşılır gibi değil!
YENİ ŞAFAK

1 yorum:

  1. Irak'ı ABD'ye karşı sonu belli maceraya Saddam sokmuştu. Aynı görevi Türkiye için kim üstleniyor sorusu akla geliyor. TSK'nın elindeki modern silahların tamamı ABD yapımı. Elektronik temele dayalı, bilgisayar destekli bu silahların (mesela F-16'lar) ABD tarafından uzaktan kumandayla iş göremez hale getirilebileceği ihtimali bir tarafa, hepsi ABD menşeli mühimmat stokları en çok birkaç haftada bitince yenileri kimden alınacak? Bunları en iyi yine Büyükanıt paşa bilir. Türkiye bu hale bir yılda gelmemiş, 50 yılda getirilmiştir. Gelinen bu noktada Irak'a girmek maceraperestliğin ötesinde bir olaydır ve akla her seferinde Saddam-Irak örneğini getirmektedir.

    YanıtlaSil

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.