T a r a f s ı z D e ğ i l i z

Çeçenlerin gizli kalmış 'Rusların utancı' dosyalar

Rusların saldırılarına maruz kalarak öldürülen yüzbinlerce Çeçenin yakınları, maruz kaldıkları gizli şiddeti anlatırken "çocuklarımız asla terörist olmadı" diye sitem ediyor.
ÇEÇENİSTANDA Rus yanlısı yeni lideri Ramzan Kadirov, Çeçenistan için farklı bir tablo çiziyor: Evler yenileniyor, yollar yapılıyor, tesisler kuruluyor.
Konserler, spor karşılaşmaları hatta defileler düzenleniyor. Ama bunlar aslında istisnasız her Çeçen’in tattığı ÇEÇEN DRAMI’nı gizleyemiyor.
Kremlin’in terörist diye afişe ettiği Çeçenlerin yüreklerinde kopan ama kimselerin duymadığı fırtınaların küçük bir kısmı Kavkazki Aktsent’a anlatılanlarla kendini ele veriyor.
Raisa Alarova bu anlatılanları derledi. Ajans Kafkas’ın çevirisiyle işte insanlık tarihine Rusya’nın utancı olarak geçecek Çeçenlerin bir gizli dünyası:
ÇEÇENLER HİÇBİR ZAMAN TERÖRİST OLMADI"Biz Çeçenler hiçbir zaman terörist olmadık. Çeçenler sadece çok sevdikleri vatanlarının özgürlüğü için mücadele ettiler, ama bu mücadeleyi Ruslar bir eşkıyalık, bir fanatiklik olarak, şimdi de terörizm olarak adlandırdılar. Bundan dolayı benim çocuklarım kesinlikle 'terörist' olacaklar, çünkü bizden hayatta kalanların üzerinde, suçsuz yere akıtılan Çeçen halkının kanının intikamını alma sorumluluğu var. Bizler adlarımızı, soyadlarımızı, milletimizi değiştireceğiz ve intikam alacağız. Rusları, gördüklerimden, ülkeme, halkıma, kardeşlerime ve bizzat bana yaptıklarından ötürü affedemem. Benim karım 'terörist' üreticisi olacak". İsa, 41 yaşında, Alhazurov köyü.Yazıişleri müdürlüğümüze Çeçenya'da meydana gelen olaylarla ilgili haber ablukası olduğu halde sivillerin yaşadıkları ve savaşın vahşeti ile ilgili yeni bilgiler geliyor. Raisa Alarova'nın çatışma bölgesinde hazırladığı materyaller de buna tanıklık ediyor.
KONUŞMAK BİLE İSTEMİYORLARÇeçenya'dan yeni mültecilerle görüşüyorum. Onlar artık hiçbir şey hakkında konuşmak istemiyor ve yapamıyor… Onlar için hayat bitti… Onlar için dünyanın sonu geldi. Onları güçlükle bir şeyler söylemeye zorluyorum. 45 yaşındaki Züleyha, "Korku filmi görmüşsünüzdür. İşte Rus askerlerinin yaptıkları daha da korkunç. Bunların aslında olmadığını, korkunç bir rüyada olduğunu zannediyorsun, çünkü böyle şeyleri insan yapamaz, insanların başına böyle şeyler gelmez diye düşünüyorsun" dedikten sonra komşusu Aisa'nın başına gelenleri anlattı: Aisa, Komsomolskoye'den Caharkale'ye kaçmıştı. Ama Caharkale bombalanmaya başladığında Komsomolskoye'ye geri döndü. Köyü ele geçirdiklerinde askerler onun evine girdi ve sordu: "Direnişçiler nerede? Silahlarınız nerede?" Aisa, "Evimde direnişçi de silah da yok" dedi. O anda 14 yaşındaki oğlu geldi, askerler şöyle dedi: "İşte bu alçak büyüyecek ve terörist olacak, kaldırmak lazım." ÇOCUĞU DOĞRAMA KÜTÜĞÜ İLE ÖLDÜRDÜLERCesedi götürürlerken Goyski köyünde Aisa ile karşılaşmıştım. Aisa ağlamıyordu, sanki taş kesilmişti. Şöyle demişti: "Benim oğlum terörist değildi, o iyi bir çocuktu… Ama şimdi çocuklar dünyaya getireceğim ve kan intikamı için onları terörist olarak yetiştireceğim…" İbrahim, 39 yaşında: "Alkhan-Yurt üzerinden Rostov-Bakû yolu ile Stariye Atagi köyüne ulaştım, oradan Alhazurov köyüne ulaştım. Yeğenimi arıyordum. Devlet başkanlığı seçimi gününde köy üç halka halinde ablukaya alınmıştı, üzerinde uçaklar, helikopterler uçuyordu, insanlarla dalga geçiyorlardı. Askerler şöyle diyorlardı: "Eğer seçime katılmayacak olursanız, Alhazurov ikinci Komsomolskaya olacak." İnsanlar oy kullanmaya gitti, ama hiç kimse Putin'e oy vermedi, herkes onun üzerini çizdi. O gün Ahmad Aliyev'in iki oğlu, biri 15 diğeri 12 yaşında olan iki kardeş ısırgan otu toplamaya gitti çünkü tüm halk aç. Yanlarında, yerinde taze ısırgan yemek için ekmek ve tuz vardı. Küçük olan iyi bir ısırgan buluyor ve "Buraya gel, burada iyi ısırgan var! Çok güzel!” diyerek bağırıyor büyük parmağını gösteriyor. Bir anda keskin nişancı ateş ediyor ve parmağı kopuyor… Çocuk kan kaybından kendinden geçiyor, eve zor getirdiler, daha sonra ailesi onu hastaneye götürdü. Hastane seçimler dolayısıyla kapalıydı, yeniden eve getirdiler ve doktoru eve çağırdılar, yardım etti… İşte orada seçimler böyleydi. Vaha, 47 yaşında… Caharkale civarındaki Taşkala kasabası. "Federaller buraya geldiğinde pasaport kontrolü başlattılar, beni duvarın önünde durdurdular ve belgelerimi, diplomamı incelediler. Subay şöyle dedi: "Vurulmaya!" Beni bir yere sürüklediler ve bir evin bodrumuna attılar, kendileri malımı yüklenip gittiler; televizyon buzdolabı, halılar… O bodrumda arkadaşım ve komşu olan, doktora adayı Sultan da vardı. Bizi yere attılar. "Ateş!" diye subay bağırdı, ancak Sultan'ın kolunda 'Orion' saati görünce "Vurmayın, saati çıkar…' dedi. Sultan saatini çıkarıncaya kadar bir subay geldi ve belgeleri kontrol ettikten sonra, vuruşu durdurdu. Bizi serbest bıraktılar, Allah o subayı ve çocuklarını korusun. Sultan ile sabah dokuzda döndüğümüzde, komşularımızın, Zubayrayev ailesinin üyelerinin cesetlerini gördük: 10 kişi, şekilleri bozulmuş yaşlılar ve çocukların cesedi, yatağında tecavüze uğramış on dört yaşındaki bir kız çocuğunun cesedi, boynu kesilmiş diğer cesetler…". Mariyam, 51 yaşında… Komsomolskoye köyü büyük ve güzel bir köydü, artık orası yok. Bu köyün hayatta kalanları Goyskoye köyüne ve Urus-Martan'a gittiler, onlara köylerine dönme ve yakınlarının cesetlerini alıp defnetmek için müsaade etmiyorlar. Onlar yakınlarının cesetlerini defnedebilmek için hayatlarını vermeye hazırlar. Ruslar kendilerininkilerin cesetlerini ortada bırakıyorlar, çünkü inançları yok, ama Çeçen cesetlerini satıyorlar… Bu baştan beri böyle idi, birinci Rus-Çeçen savaşında da, Şamil döneminde de bu böyleydi, Ruslar her zaman bu işten para kazandı. İzin verilenler gidip cesetlerini getiriyorlar. Komsomolskoye'de kimse defnedilmiyor, Alhazurov, Goyskoye ve Goytakh'da defnediliyorlar.
ÇEÇENLERİN ŞAŞIRTAN DİRENİŞİ
Bir subay ile anlaştık ve üç kişi beraberce tek bir evin kalmadığı Komsomolskoye köyüne girdik. Subay sarhoş idi ve tüm gördüklerini anlatmaya başladı. Saldırıda subay ve erlerden 1500 kişi öldüğünü, herkesin sayıları az olan Çeçenlerin gösterdiği direnişe şaşırdığını anlattı. Nöbette olan 19 yaşındaki bir askere yaklaştığımda sordum: - Oğlum insanca söyle, insanları neden Komsomolskoye'ye almıyorlar?" - Subaylar ilk önce bizi, cesetlerin ceplerini aramak için gönderiyorlar, sık sık ceplerde para buluyoruz ve onu subaylara veriyoruz. Yüz ruble saklayabilirsek bile bizim için iyi. - Sen buraya nasıl düştün? - Bize göreve aldıklarını söylediler. Daha fazla burada yapamayacağım, cesetler çürüyor ve galiba oradan kimseyi tanımak mümkün olmayacak artık. Evlerin yığıntıları altında çok sayıda sivil kaldı. - Eğer ailen nerede olduğunu bilselerdi, seni buradan kurtarabilirler mi? - Galiba. - Sana yardım edebilirim, ismini, baba adını ve soyadını söyle… Avucuma yazmaya hazırlandım, ama o sırada subay geldi. Askere bağırdı: "Ne diye orada duruyorsun ve çene çalıyorsun!".
ORGANLARI KESİLMİŞ CESETLERDaha sonra görüntüsü bozulmuş, kulakları, burunları kesilmiş cesetleri gördüm. Hepsinin cepleri boşaltılmıştı. Komsomolskoye köyünden bir kadın sessizce anlattı: "Paralılar yaşları 12-18 arasında değişen 18 kişiyi diri diri gömdü. Onları kendi mezarlarını kazmaya zorladılar, daha sonra oraya attılar ve sadece başları görünecek şekilde gömdüler, ayakları ile kafalarını tekmelediler. Daha sonra tank üzerlerinden geçti". Zalina, 30 yaşında… "8 yaşındaki Zuleyhan Abdurahmanov ailesi ile beraber Hasavyurt'tan Kurçaloy bölgesindeki Cugurtı köyüne gidiyordu. Kurçaloy ile Cugurtı arasında kontrol noktası vardı. Federaller oradan araca ateş açtılar. Annesi Madina'yı, babası Ahmed'i, teyzesi Raisa'yı BTR zırhlı aracında orman tarafına götürdüler.
Küçük kızın gözü önünde vurdular. Küçük kız korkudan yola doğru koştu. Askerler ona yetişti. Akrabaları Abdurahmanov ailesini aradı. Bir miktar para karşılığında, her şeyi gören bir asker küçük kızı nereye götürdüklerini gösterdi. Akrabaları bir tutam saç ve küçük kızın şapkasını buldular. Daha sonra toprağa gömülen cesedini buldular. Küçük kıza tecavüz edilmişti ve sakat bırakılmıştı." Tüm bunları kime anlatıyorum? Çeçenler zaten kendileri ve yakınlarının başına neler geldiğini biliyor. Ve sadece onlar değil, Çeçenya'da neler olduğunu bilmek isteyenler de biliyor. Doğruyu bilmek istemeyen ve onun gözüne bakmayanlar ise bundan sonra da 'antiterör operasyonu' ifadesinde bulunmaya devam edecek. Ama insanlığa karşı işlenmiş suçların kendi çocukları ve geleceklerine çevrilmeyeceği konusunda onlara kim vaatte bulunabilir?
Kaynak: Ajans Kafkas

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.