...
'Yıllardır ne yapıldı o zaman?' sorusunu soramayan, sorduğu zaman fişlenen ve sevgili ordusunu sadece en güvenilir kurumlar listesinde taltiflemeye ayarlı insanlar olarak; 'sınır ötesi harekât' parolası altında yürütülecek olan şeyin Gabar'ı ve Dağlıca'yı ona, yüze katlayacak acılar olduğu gerçeğine, hazır mıyız? Hesap soramadığımız gerçeğini 'elde bir' kabul edelim ve bir simülasyon yapalım: Naaşlar onar yüzer ve 'onlar şehittir' denilecek. Ve bilirsiniz, bir kere 'şehittirler...' denilince, 'neden öldüler, ölmeyebilirler miydi, oğlum eline oyuncak silah bile almamıştı, neden en sıcak bölgede en önde yer aldı?' diye soramayacağız. Çünkü şehit olduklarını sorgulamak bile istemeyeceğiz, genç genç öldüler, hiç değilse cennete gitmiş olsunlar isteyeceğiz.
Haysiyet, uğruna savaşılması gereken bir şey, doğru. Fakat haysiyet peşinde tutkuyla koşarken, onu sollayıp arkada bırakma riski var. Haysiyetimizi kurtarmak için savaşacak isek, öncelikle onu rencide edenin kim olduğunu doğru tespit edebilmemiz gerekiyor. Sahi düşman kim? Hâlâ bilmiyoruz. Şehit kime denir, bilmediğimiz gibi.
Gelinen noktada yapacağımız, 11 Eylül'ü -ki ne denli trajik bir hadise olduğu malum- bahane ederek elinde nükleer silah olduğunu ispat edemediği Irak'ın tepesine binen ABD'nin yaptığının benzeri mi olacak, diye sormak, lüks müdür? Bırakın başarısız olmayı, tarihe böyle geçmek ister miyiz, istemez miyiz, bunu iyice tartmamız lazım.
Kimi, Jirki adı verilen ve zamanında devlet tarafından silahlandırılmış bir aşiretten bahsediyor ve operasyon başlatmamıza neden olan hadisenin sorumlusunun PKK değil, Jirki aşireti olduğunu söylüyor. Kimi PKK artı Talabani artı Barzani'den mürekkep yeni-PKK'ya karşı savaşacağımızı, kimi de çok değil daha 10 Eylül'de Türkiye'ye sıcak mesajlar veren Talabani ile Barzani'nin PKK tarafından Türkiye karşıtı bir zemine çekilmek istendiğini yazıyor. Düşmanın bizzat ABD olduğu da tahminler arasında; gelin görün ki ABD ile savaşmak için bile Washington ile görüşüyor ve Condoleezza Rice'ın verdiği sürelere bağlı kalıyorsak, bu savaşta kimi vuracağımız cidden kuşkulu demektir.
Ünlü atasözünden esinlenerek:
Haysiyet peşinde Kuzey Irak'a giderken, evdeki kardeşten olmayalım lütfen.
n. bengisu karaca
--
http://demirinyeri.blogspot.com/
sizin yaptiklarinizi elestirenler cok bi haltmis gibi, sutten cikmis ak kasik gibi, kendileri ayni haltı yememis gibi, insanustu hatasiz varliklarmis gibi habire konusurlar, fikir yoktur, uretmek yoktur, laf kalabaligi ve saldirgan bir tutumdur dertleri, yaralamak, uzmektir, kalp kirmak istemezsiniz, hadi git işine demek istemezsiniz ya da istersiniz de demezsiniz, bunu soyler gecersiniz, belki bigun kendileri de o boylarini 130 santim daha uzun gosteren dev aynalarindan yansiyan goruntulerinin igrencliginin ve yalanliginin farkina varir da baslarini iki ellerinin arasina alir "ben neyim" diye dusunurler umudunu tasirsiniz icinizde ya da banane dersiniz kisaca.
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır... Taraf olunması gerekiyor isede "MÜSLÜMAN ANADOLU İNSANININ " tarafında yer alan HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..
Sayfalarımızda yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
'Yıllardır ne yapıldı o zaman?' sorusunu soramayan, sorduğu zaman fişlenen ve sevgili ordusunu sadece en güvenilir kurumlar listesinde taltiflemeye ayarlı insanlar olarak; 'sınır ötesi harekât' parolası altında yürütülecek olan şeyin Gabar'ı ve Dağlıca'yı ona, yüze katlayacak acılar olduğu gerçeğine, hazır mıyız? Hesap soramadığımız gerçeğini 'elde bir' kabul edelim ve bir simülasyon yapalım: Naaşlar onar yüzer ve 'onlar şehittir' denilecek. Ve bilirsiniz, bir kere 'şehittirler...' denilince, 'neden öldüler, ölmeyebilirler miydi, oğlum eline oyuncak silah bile almamıştı, neden en sıcak bölgede en önde yer aldı?' diye soramayacağız. Çünkü şehit olduklarını sorgulamak bile istemeyeceğiz, genç genç öldüler, hiç değilse cennete gitmiş olsunlar isteyeceğiz.
Haysiyet, uğruna savaşılması gereken bir şey, doğru. Fakat haysiyet peşinde tutkuyla koşarken, onu sollayıp arkada bırakma riski var. Haysiyetimizi kurtarmak için savaşacak isek, öncelikle onu rencide edenin kim olduğunu doğru tespit edebilmemiz gerekiyor. Sahi düşman kim? Hâlâ bilmiyoruz. Şehit kime denir, bilmediğimiz gibi.
Gelinen noktada yapacağımız, 11 Eylül'ü -ki ne denli trajik bir hadise olduğu malum- bahane ederek elinde nükleer silah olduğunu ispat edemediği Irak'ın tepesine binen ABD'nin yaptığının benzeri mi olacak, diye sormak, lüks müdür? Bırakın başarısız olmayı, tarihe böyle geçmek ister miyiz, istemez miyiz, bunu iyice tartmamız lazım.
Kimi, Jirki adı verilen ve zamanında devlet tarafından silahlandırılmış bir aşiretten bahsediyor ve operasyon başlatmamıza neden olan hadisenin sorumlusunun PKK değil, Jirki aşireti olduğunu söylüyor. Kimi PKK artı Talabani artı Barzani'den mürekkep yeni-PKK'ya karşı savaşacağımızı, kimi de çok değil daha 10 Eylül'de Türkiye'ye sıcak mesajlar veren Talabani ile Barzani'nin PKK tarafından Türkiye karşıtı bir zemine çekilmek istendiğini yazıyor. Düşmanın bizzat ABD olduğu da tahminler arasında; gelin görün ki ABD ile savaşmak için bile Washington ile görüşüyor ve Condoleezza Rice'ın verdiği sürelere bağlı kalıyorsak, bu savaşta kimi vuracağımız cidden kuşkulu demektir.
Ünlü atasözünden esinlenerek:
Haysiyet peşinde Kuzey Irak'a giderken, evdeki kardeşten olmayalım lütfen.
n. bengisu karaca
--
http://demirinyeri.blogspot.com/
sizin yaptiklarinizi elestirenler cok bi haltmis gibi, sutten cikmis ak kasik gibi, kendileri ayni haltı yememis gibi, insanustu hatasiz varliklarmis gibi habire konusurlar, fikir yoktur, uretmek yoktur, laf kalabaligi ve saldirgan bir tutumdur dertleri, yaralamak, uzmektir, kalp kirmak istemezsiniz, hadi git işine demek istemezsiniz ya da istersiniz de demezsiniz, bunu soyler gecersiniz, belki bigun kendileri de o boylarini 130 santim daha uzun gosteren dev aynalarindan yansiyan goruntulerinin igrencliginin ve yalanliginin farkina varir da baslarini iki ellerinin arasina alir "ben neyim" diye dusunurler umudunu tasirsiniz icinizde ya da banane dersiniz kisaca.
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır... Taraf olunması gerekiyor isede "MÜSLÜMAN ANADOLU İNSANININ " tarafında yer alan HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..
Sayfalarımızda yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.