Yakın tarihimizde bu memlekette en fazla Sünnî Müslümanlara zulm ve eziyet edilmiştir.
İki türlü Sünnî Müslüman vardır: (1) Dindar, inanmış, İslâm’ı hayatlarına uygulayan gerçek Sünnîler. (2) Sosyolojik Sünnîler... Zulme uğrayan Sünnîler birinci sınıftaki Sünnîlerdir. Onlara zulm edenlerin içinde sosyolojik Sünnîler de vardır.
Sadece dindar Sünnîlere mi zulm edilmiştir? Hayır... Alevîlere de zulm edilmiştir... Etnik bakımdan Kürtlere de çok zulm edilmiştir. İstiklâl savaşından sonra bir kısım Çerkezlere dehşetli zulümler yapılmıştır. Nice Çerkez köyü haritadan silinmiştir. Erkekleri kurşuna dizilmiş, kadınları kapanın elinde kalmıştır. Hayır hayır... Ben bunları kafamdan yazmıyorum. Kurgu bilim edebiyatçısı değilim. M. Fetgerey Şoenu’nun “Çerkez Mes’elesi Hakkında Türk Vicdan-ı Umumisine ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Ariza” isimli kitabı tetkik edilecek olursa dediklerimin doğru olduğu anlaşılacaktır (Bedir Yayınevi Tel: 0212 519 36 18)
Yakın tarihimizde çok zulümler yapıldı; her kesim ve unsur bunlardan nasibini aldı. Lakin, en büyük zulme Müslümanlar maruz kaldı.
Müslüman konusunda ırk, bölge ayrımı yapılmadı. Türkmüş, Kürtmüş, Lazmış hepsi satırı yedi.
Bütün dini müesseseler sabote edildi, kapatıldı...
On binden fazla tarihî cami, medrese, tekke, vakıf binası yıkıldı, satıldı, kiraya verildi.
Benim çocukluğumda camilerin onda sekizi kapalıydı. Yalan söylüyorsun diyenin suratına, şamar gibi şu gerçeği çarpmak isterim: 1943’te şu meşhur Sultanahmet Camii ibadete kapalıydı,
En fazla Kürtlere zulm edilmiştir diyenler hata ediyor. En fazla, dominant unsur olan Sünni Türklere zulm edildi.
Daha geçen gün Çetin Altan (14 Ekim 2007, Sabah) İstiklal Mahkemesi reisi olan dedesinin Erzincan’da, şapka kanununa muhalefet eden zavallı bir İslâm hanımını astırdığını yazdı. Şapka Kanununa muhalefet etmek, hukuk ve etik açısından suç değildir. Haydi cezalandıracaksın bari hapse at... Asıverdiler.
Bütün bu zulmleri Sünnîlerin yapmış olduğunu iddia etmek insafsızlıktır. Bunları yapanlar, zahirde Türk ve Müslüman görünen, gercek kimlikleri ise Sabataycılık Yahudilik olan bir taifedir. Onlara, köken olarak Yahudi olmayan bazıları yardım etmiş midir? Maalesef etmiştir. Bu yardakçılar “Benzetilmişler” taifesidir.
Şu hususu da belirtmek gerekir: Türkiye’de yaşayan Kürtler homojen / mütecanis bir yapıya sahip değildirler. Onlardaki çeşitliliğin eksik bir listesini aşağıda veriyorum.
1- Sünnî’si vardır, alevîsi vardır.
2- Gerçek kimliklerini açıklayamayan Yezidîler kendilerini Kürt gibi göstermişlerdir.
3- Kürtçe konuşan Yahudiler, Yahudiliklerini saklamışlar kendilerini Müslüman göstermişlerdir.
4- Her toplumda olduğu gibi Kürtler içinde de salih ve iyi Kürtler ile şaki ve kötü Kürtler vardır. Kürtler içinde büyük ve derin din uleması, tarikat şeyhleri, kâmil mürşitler hatta kutublar, gavslar ve nice evliyaullah zuhur ettiği gibi, bol miktarda da eşkıya ve uğursuz çıkmıştır. Büyüklerin ve salihlerîn ellerinden eteklerinden öperiz, eşkıyasından da yaka silkeriz. Bir kavmin yüzde yüzü salih olmaz.
5- Bu gün Türkiye’de mafyalar var. Ellerimizi vicdanlarımızın üzerine koyalım ve şu sorunun cevabını arayalım: Türk mafyası mı daha yaygın ve baskındır, Kürt mafyası mı? Yahut faraza Laz mafyası mı?
Şu ülkede kuş kadar akılları iz’anları, vicdanları, sağduyuları, firasetleri varsa hangi etnik kökenden, kavimden, unsurdan olurlarsa olsunlar bütün dindar Sünnilerin Kur’ân’da Allah’ın emrettiği, Peygamberin sıkıca öğütlediği şekilde İslâm ve İman kardeşliğine sarılması gerekir.
Müslüman Türklerle Müslüman Kürtler palazlandılar, biraz refah yüzü gördüler, demokrasi nimetlerinden yararlanmaya başladılar ya, şeytanlar hemen cehennemî strateji ve planlarını uygulamaya koydular: Türk-Kürt çatışması çıkartmak...
Türk ve Kürt kardeşlerimi uyarıyorum: Şeytanların bu tuzaklarına düşmeyiniz. Biz hepimiz Müslümanız, bu vatanda iç içe yaşıyoruz, birbirimize düşersek vatanımız elden gider, bizler de varlığımızı yitiririz.
Irak ne oldu? Hani oraya Amerikalılar hürriyet, demokrasi, medeniyet götüreceklerdi? Tam bir milyon Müslüman öldü... Dört milyon Iraklı evini, bağını terk edip sefil vaziyette mülteci oldu. Koskoca bir ülke harabe oldu. Orada Sünnî, Şiî, Arap, Kürt çekişmesi ve boğazlaşması var. İslâm kardeşliği bir kere bozulmayagörsün, korkunç felaketler birbirini kovalar durur.
Irak’taki oyunu Türkiye’de de oynamak istiyorlar.
Allah hepimize akıl fikir vermiş. Müslümanların bir de, Kur’ân nuruyla, nebevi nur ile fazladan aydınlığı var.
Türk Türk olarak kalsın, Kürt Kürt olarak... Lakin Türklüğümüzün veya Kürtlüğümüzün sonuna “... çü” ekini getirmeyelim. Türk ve Kürt olarak din kardeşliği muhabbeti ile barış içinde uyumlu bir şekilde yaşayabiliriz. İşin içine “... çülük” girdi mi o kardeşlik berhava olur.
Ölçümüz şu olsun:
Müslüman bir Türk salih ve muttaki Kürt kardeşini, fasık Türke tercih etsin.
Yine aynı şekilde Müslüman Kürtler salih ve muttaki Türkleri, fasık ve şaki Kürtlere tercih etsinler.
Bu yol bizi Mevlaya götürür.
Aksi takdirde belamızı buluruz
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.