Gözünüz açık olsun (çok düşündürücü)

evet ben selanikliyim adli, sabetaycilik konusunu merak eden herkesin okumasında büyük yarar olan kitabin yazari ilgaz zorlu ile yapilan bir röportaj. sebataycilar ile ilgili okunmasi gereken bir yazi. merak edenler icin.

" ...Sabetaycılar, Osmanlı Devleti'nin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kayıtlarına göre Müslümanlar. Ben, Müslüman olmadıklarını iddia ediyorum. Sabetaycılık, 17. yüzyılda ortaya çıkmış, Sabetay Sevi'nin kurduğu bir Yahudi tarikatıdır. Sabetaycılar, 17. yüzyıldan 1920'lere dek Yahudiliğe bağlı kaldılar. 1924'te Karakaş Rüştü vakası yasandı. Karakaş Rüştü, Ankara'da Millet Meclisine başvurdu ve Sabetaycılığı resmen mahkemelere sundu. Türkiye'de Sabetaycılık diye bir şey olduğunu söyledi ve bunun araştırılmasını talep etti. Konu, o zamanın Vatan, Vakit, Son Saat gibi gazetelerinde tartışıldı. Fakat hiçbir sonuca varılamadı. Ayni tartışma 1937 yılında yeniden gündeme geldi. Ahmet Emin Yalman ve Yunus Nadi arasında bir tartışma geçti..
- Yunus Nadi de mi Sabetayistti sizce?
- Hayır ama sanıyorum esi Berrin Nadi Sabetaycı idi. Sabetaycılar üç-dört örgütte etkinlik gösterdi: Mason locaları, İttihat ve Terakki, Melami ve Bektaşi tarikatı ve ordu.
- Ordu mu?
- Evet.
- Bugun de orduda...
- Tabii. Bugun de orduda Sabetaycilar var ve Sabetayci generaller var. Simdi ben burada isim vermeyecegim...
- Neden?
- Cunku dava acilmasini istemiyorum. Onalti tane hakaret davasi actilar. Cunku Sabetaycilik bir hakaret gibi algilaniyor. Halbuki bugun bir ordu komutani ve bir kuvvet komutani Sabetayci kokenlidir. Ve bundan baska pek cok Sabetayci kokenli kurmay subay var... CHP, kendisini Ittihat ve Terakki'nin devami olarak gorup, devrimci bir kimlik edindigini soyluyor. Ben de bu devrimci kimligi Sabetaycilarin ortaya cikardigini ve Turk siyasetini sekillendiren onemli bir faktor oldugunu soyluyorum. Solcular biraz kizacak ama, isin gercegi, Turkiye'deki sol hareketi kuranlar Sabetaycilardir. Mustafa Suphi ve Sefik Husnu Sabetaycidir. Yalcin Kucuk'un Tekelistan adli kitabına da bakmanizi öneririm.
- Turkiye'de solculugun temellerini Sabetaycilar atti diyorsunuz?
- Elbette. Yiıdız Sertel'in annesi Sabiha Sertel Sabetayciydi, zaten kızı anılarında bunu anlatıyor. Dervis ailesinden gelen onemli insanlar var ve bunlar Yıldız Sertel'le akrabalar. Ben size su anlattiklarimi mahkemelere delil olarak sundum, o acıdan bir problem yok.
- Bu soylediginiz, Ataturk'un Sabetayci olmadigi anlamina mi geliyor?
- O konuya hic girmeyecegim cunku bu konuda elimde kesin veriler yok, arastiriyorum. . Yalniz, Ahmet Emin Yalman'in Mustafa Kemal'le 1927'de yaptigi roportajda, Yalman sunu soyluyordu "Sizin hayatinizi etkileyen iki öğretmen var. Biri benim babam, oteki de Semsi Efendi'ydi." Semsi Efendi, benim buyukbabamin buyukbabasidir. Ataturk'un ilk ogretmeni Semsi efendi bir hahamdir ve benim ailem de 17 kusak boyunca bir haham ailesi olarak gelmektedir. Bu arada, Ahmet Emin Yalman da Sabetaycidir. Ataturk'un Sabetayci olup olmamasi onemli degil ama su bir gercek ki Ataturk, Sabetayci kulturun icinde yer almis bir insandi.
- Eger size Rahsan Ecevit'in Sabetayci oldugunu soylememi istiyorsaniz, tamam Rahsan Ecevit Sabetayci kokenlidir; ben size bunu soyleyeyim, siz de yazin fakat..
- Hayir, benim boyle bir beklentim yok..
- Size biri "Sirf adamin biri bunu soyledi diye nasil yazarsin?" diye sorabilecegi icin ben size 1924 mubadelesini anlatmak zorundayim. 1924 mubadelesinde Rahsan Ecevit'in ailesi ve benzeri aileler Selanik'te ve civarinda bulunan mal varliklarina karsilik Istanbul - Ankara - Izmir'de mulk alamadiklarindan, Cumhuriyet devrinde bir komisyon kurulmus [Muhtelif Mubadele Isleri Komisyonu] ve bu komisyon tarafindan kendilerine Sebinkarahisar'dan toprak verilmistir. Simdi bu hanimefendi "Ben Sebinkarahisarliyim" diyor. Ve kendileri gidip Sebinkarahisar'da oturmamistir. Ciller'e gelelim: Gecenlerde DYP'den beni aradilar, soruyorlar "Tansu Ciller Sabetayci mi?" Tansu Ciller'in babasi, Mustafa Necati Ciller'di galiba adı, 1924 mubadelesi sirasinda ya Son Saat ya da Vakit gazetesinde muhabirdi ve Karakas Rustu'yu birebir izleyen biriydi. Cemaat tarafindan gorevlendirilmisti. Demek istedigimi, bir kisini Sabetayci olmasi, ille de bir dinî inanci surdurmesi demek degil, o kulturun icinden gelmesi demek. Mesela, bir Sabetayci hicbir zaman Islam'a inanamaz, bu mumkun degil.
- Bu durumda Kemal Dervis..
- Kemal Dervis'in Sabetayci oldugunu, simdi size bir makale vereyim ve hemen.. Kemal Dervis, Ismail Cem, Rahsan Ecevit ve can Paker dortlusu.. Can Pakerle ben akrabayim. Can Paker'in esi olan Mihriban hanim, benim annemin teyzesinin oglu olan Yasar Malta'yla Yeni Tekstil diye bir sirkette ortak. Size sozunu ettigim bircok insanla da akrabayim zaten, yani size verdigim bilgilerin cogu aile kaynaklarindan geliyor, asparagas degil.
... Halil Bezmen 1994'te Amerika'ya gitti ve "Ben Yahudi'yim, Turkiye'de baski goruyorum" dedi. Halil Bezmen mesela Kurt olsaydi, Amerika'da "Ben Kurt'um, baski goruyorum" deseydi ne olurdu? Devlet Guvenlik Mahkemeleri Halil Bezmen hakkinda dava acardi ve vatandasliktan cikarilmasi icin ugrasirlardi. Hicbir DGM, Halil Bezmen'in "Ben Yahudi'yim ve baskı goruyorum" lafini bir suc kabul ederek dava acmadılar. Cunku acamazlardi.
- Neden?
- Cunku, Turkiye'de uzun yillar ceza davalarinda bilirkisi olan Prof. Dr. Sahir Erman Sabetayciydi. Size verdigim, Sisli Terakki Lisesi'nin Vakfi'nin genel kurulunu gosteren belgeye dikkat edin. [Terakki Vakfi Genel Kurulu'nu gosteren iki sayfalik bir brosurde vesikalı fotograflari bulunan uyelerden soz etmeye basliyor.] Vakfin Baskan Yardimcisi Bulent Tanla su anda CHP'de ikinci adamdir. Yan tarafta Prof. Dr. Hasan Erman'in fotografi goruluyor; sozu gecen Sahir Erman'in ogludur Hasan Erman ve Istanbul Universitesi'nde ogretim uyesidir. 1972'de Inonu'yu deviren raporu yazan Prof. Dr. Ahmet Yucekok'u goruyoruz sayfanin altinda; o da su anda aktif olarak siyasetin icinde. Arka sayfanin basinda, Kemal Dervis'in yakin dostu Asaf Savas Akad var, Sabetaycidir kendisi. Ah, Can Paker de bu okulda, ne tesaduf! Asagida, TESEV'in cok onemli bir uyesi ve Turkiye Sabetaycilarinin siyasi orgutlenmesini saglayan adamlardan biri olan Prof. Dr. Ilter Turan'la karsilasiyoruz. Bu insanlarin cok kisa surede yukseleceklerini ve Turkiye'de cok onemli yerlere geleceklerini, Jarusalem Report dergisine yazdim.
- Madem oyle, kac Sayetayist oldugunu soyleyin.
- Ben, 1924'te 25 bin Sabetayci geldigini biliyorum. Bugune kadar da toplam nufusun 100 bin civarina ulastigini tahmin ediyorum.
- 1970'lerden itibaren CHP icinde bir degisim yasandi. Ismet Inonu'nun ekibine karsi Rahsan Ecevit bir ekip kurdu. Bu ekibin onde gelen isimleri Bulent Tanla, Ilter Turan ve Ahmet Yucekok'tu. Rahsan hanim, o tarihte, pek cok Sabetayciyi biraraya getirdi. IMF heyetinde de Turkiye'de de Kemal Dervis'ten cok daha iyi iktisatcilar oldugu halde Kemal Dervis getirildi cunku Rahsan hanimin istedigi biriydi ve Sabetayciydi. 12 Eylul'de kac tane Sabetayci tutuklandi bakalim. Ismail Cem o zaman aktif olaraksiyasetin icindeydi, tutuklanmadi. Bulent Tanla tutuklanmadi. Haklarinda dava dahi acilmadi.
- Ordu bilerek mi tutuklamadi yani?
- Askerlerin icinde de Sabetaycilar var. Mesela gecmisteki Genelkurmay Baskanlarindan Refik Tulga Sabetayci kokenliydi. Belki de ailesi bunu yalanlar. Burada ciddi bir problem var: Bir Sabetayci, "Ben Sabetayci degilim" diyebilir. Mesela, Orhan Pamuk, Aksiyon dergisinde aciklama yapiyor ve "Ben Sabetayci degilim" diyor. Bu bey, eski Istanbul Valisi Muhittin Ustundag'in akrabasidir. Yalcın Kücük'ün soyledigi cok ilginc bir sey var. Diyor ki "Turkiye'de bir insanin bir yere gelebilmesi icin Sabetayci olmasi gerekiyor." Ben de buna katılıyorum.
- Orhan Pamuk'un "buyuk romanci" olmasinin yaninda AB vb. Konularda beyanatlar vermesi sizce, Sabetayci olusuyla mi alakali?
- Sorarim size, mesela Can Paker kimdir? Henkel adlı firmanin genel müdürüdür. İşadamı degildir, maaslı müdürdür. Can paker ayni zamanda TESEV'in baskanidir. Bu beyefendi her hafta NTV'ye cıkıyor, neden sizce? Cunku NTV'nin sahibi Sahenk ailesidir. Sahenk ailesi Niğdelidir, ama Selanik gocmeni bir ailedir. Osmanli Bankasi ve Garanti Bankasi da bu grubunudur ve demec verebilecek bircok adamlari oldugu halde neden Can Paker'i her hafta ağırlıyorlar? Cünkü, Can Paker gelecegin basbakani olarak yetistirilen bir Sabetaycidir.
- Can Paker basbakan olacak oyle mi? Bu kadar basit mi sizce?
- Evet. Bakin, Turkiye bu kadar basit yonetiliyor. 200 milyar dolara yakin ic ve dis borcu olan bir ulke, eger oksurmek icin Amerika'dan izin aliyorsa ve bugun Turkiye'de yasayanlarin cogu bir sekilde kapagi Amerika'ya atıp colugumu cocugumu Amerika'da okutayım diye dua ediyorsa, Turkiye'de Ingilizce egitim veren okullardan cikan insanlar birinci sinif, geride kalanlar ikinci sinif vatandas oluyorsa, siz bunu secseniz de secmeseniz de bu olur. Ya secimle olur ya da 28 Subat sureci gibi, Cevik Bir gibi Sabetayci bir subayin yaptigi bir hareketle...
- Bir saniye siz Cevik Bir'e Sabetayci mi..
- Evet, bunu kendisi acikladi zaten. Simdi bana oyle sorular soruyorsunuz ki sasiriyorum. Yalcin Kucuk de Cevik Bir'in Sabetayci oldugunu ima ediyor ama acikca soylemiyor. Cunku cekiniyor. Ben bunlari soyluyorum cunku bir akademiye bağlı degilim, bir cemaat tarihcisiyim.
- Söylediklerinize gore, Turkiye'de Sabetayci bir siyasi ekip ve onlarin bir siyasi projesi var. Anladigim kadariyla da Turkiye'nin ekonomik bunalimindan istifade etmeye dayali bir proje bu ve pek de hayirhah degil... Simdi neden bu durum acığa vurulmuyor?
- Çünkü Sabetayci kokenli politikacilar cok buyuk miktarda para dağıtıyorlar. Mesela, cok merak ediyorum TESEV adli vakıf ABD hukumetinden ya da ABD'deki sivil toplum orgutlerinden ne kadar para alıyor ve bu paralarla kimlere is yaptiriyor? TESEV'in destekledigi bazi gazeteciler var. Bunlardan biri kim biliyor musunuz? Can Paker'in kızkardesi olan Canan Barlas'in kocasi Mehmet Barlas.
- Mehmet Barlas su anda Yeni Safak'ta yaziyor ve gazete icinde muteber bir konumda. Esi Sabetayist oldugu icin Sabetayist kulturle yakindan iliskili oldugunu soyluyorsunuz yani Mehmet Barlas'in?
- Evet, bunu soyluyorum.
- Mehmet Barlas'la Yeni Safak arasindaki..
- Bunu bana sormayin, Mehmet Barlas'a 10 bin dolar maas veren Yeni Safak'in idarecilerine sorun.
- Sizin yorumunuzu soruyorum. Yani Islamcilarla..
- Bakin, Türkiye'de birinci sinif vatandaslar ve ikinci sinif vatandaslar var. Diger ayrımlar bunun gerisindedir. Amerikalilar, her ulkede kendilerine destek olacak adamlari bulurlar, secerler. Bu insanlarla birtakim maddi iliskiler kurarlar, ABD'de yasama imkani ve benzeri avantajlar saglarlar. Sadece Turkiye'de degil, her yerde boyledir. Turk halki, kendisinin bagimsiz oldugu gibi yanlis bir inanci tasiyor. Halbuki bagimsizlik maddiyatla olur.
Libya Lideri Muammer Kaddafi "28 Subat surecinde Sabetaycilarin parmagi var" dediginde bu adamlar Libya'yla iliskileri kesmeye kalktilar. Aynı askerler, Cevik Bir Amerika'da Yahudi oldugunu soyledigi zaman neden bir sey yapmadilar? ... Bosna olayi benim cok ilgimi cekmisti. Avrupa'nin ortasinda bir soykirim yapildi. Ve buna Ingilizler karsi cikti. Teatcher, "Bu bir soykirim" dedi ama Avrupalilar hicbir sey yapmadi. Bugun Sirbistan'in AB'ye girmesi tartisiliyor.
-Turkiye'deki Sabetayistleri muthis bir guc odagi olarak sunuyorsunuz. Bu insanlarin karsisinda yer alan bir baska guclu unsur yok mu?
- Var, mesela Cerkesler var.
- Nasil yani?
- Devlet yonetiminde gorev alan Cerkes kokenli insanlar var. Ideolojik bir ayrim yapmak gerekirse... Sabetaycilarin karsisinda onlar kadar kuvvetli hicbir kesim yok...Yeni Safak'ta uc kisi var, bunlara dikkat edin. Bunlardan biri Cengiz Candar'dir, Sabetaycidir ve bunu Salom gazetesine verdigi beyanatta belirtmistir. Ikincisi, Mehmet Barlas. Ucuncusu de annesi Sabetayci kokenli olan Nazli Ilicak'tir. Butun bunlari anlatmanin durumu degistirmeyecegini de belirtmek gerek. Kimsenin umursadigi da yok zaten. Bana oyle acayip mektuplar geliyor ki.Size bir çırpıda dört tane Sabetayci disisleri bakani sayabilirim: Tansu Ciller, Ismail Cem, Emre Gonensay, Coskun Kirca. Kurtler de dahil hicbir etnik grubun dort disisleri bakani yok. Cunku boyle bir organizasyon yok... Şükrü Sina Gürel Sabetaycidir, istedigi kadar degilim desin.Rahsan hanim, Golda Meir'e benzer...

Sabetaycıları bilmeden, güçlerini ve tesirlerini hesaba katmadan, Türkiye'nin siyasi yapısını, resmi ideolojisini anlamak, zihinlere takılan sırların içyüzünü fehm etmek mümkün değildir. Bu konuya, ciddi ve ilmi araştırmalar seviyesinde yaklaşmadan, yakın tarihimizi çözmek mümkün olamaz...Kitapta 'Yahudi' ya da 'Sabetaycı' oldukları iddia edilen isimler şunlar: Tanzimat Başvekillerinden Ahmet Vefik Paşa'nın dedesi, Kıbrıslı Kamil Paşa, Halide Edip Adıvar'ın babası Mehmed Edip Bey, Ziya Gökalp'le birlikte Türkçülük yapan Alp Er (Asıl adı Mohiz Kohen), Maliye nazırı Cavit bey, Ahmet Emin Yalman, Abdi İpekçi, DP dönemi bakanlarından Emin Kalafat, Halil Bezmen, Akın Birdal'a suikast düzenleyen Tufan Güraltay...

19.10.2007 tarihinde ahmet dogan simsek <ahmetdogan.simsek@gmail.com> yazmış:
Bu sıralarda GKB nının neden görüşmeler yapmak için İsraile gittiğini anlamakda çok zor. Sanırım 1926 yılında orada ölüp gömülen Subay babasının kabrini ziyaret için değil çünkü resmi ziyaret.
Gözünüz açık olsun

Irak kaynaklı PKK terörünü kurutmayı amaçlayan tezkerenin TBMM'den geçeceğinin anlaşılması bile dünyada ve bölgede hareketlenmeye sebep oldu. ABD Başkanı George W. Bush Meclis tezkereyi oylarken açıklama yaptı... Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani PKK terörünü Irak'ta bitirecekleri sözünü verdi... Her düzeyde Iraklı yetkili de yatıştırıcı sözler sarf etmeye başladı...

Bunlar önemli gelişmeler... Peki de benim içim neden huzursuz?

Sabah okuduğum makalelere yeniden göz atarken Sabah yazarı Soli Özel'in yazısından şuur altıma kazınmış bir satırın etkisi altında kalmış olabileceğim aklıma geldi. Hem Ermeni karar tasarısı, hem de Kuzey Irak'tan Türkiye'ye yönelik PKK terör eylemlerini ortadan kaldırma konularında olumlu gelişmeler yaşandığını kayda geçirmiş Sabah dış politika yazarı; yazısının bir yerinde bir kayd-ı ihtiyatîye de yer vererek: "Eğer PKK tam şu sıralarda korkunç bir eylem gerçekleştirmezse ortalığın yatışması ihtimali belirdi."

İrkildiniz değil mi: "Eğer PKK tam da şu sıralarda korkunç bir eylem gerçekleştirmezse..." cümlesinin kafama kazınması beni huzursuz etmiş olmalı... TBMM'den çıkması Türkiye'nin kararlılığının ve ciddiliğinin anlaşılması için yeterli olmuş 'tezkere', Soli Özel'in öngördüğü üzere 'PKK tam da şu sıralarda korkunç bir eylem gerçekleştirecek olursa', askerlerimizin Irak topraklarına girmesini getirecektir.

Bu da 'caydırıcılık' üzerine oturan PKK'yı etkisiz bırakma stratejisinin yerini 'savaş' halinin almasına yol açar, kaçınılmaz olarak...

Türkiye terörü ortadan kaldıracak adımları ne zaman atmaya başlasa, ne oluyorsa oluyor, girişimi boşa çıkartacak oldu-bittilerle karşılaşılıyor. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın vefatı (1993) ardından başlayan 'ateş-kes' süreci sözgelimi; vefatın sadece 37 gün sonrasında Bingöl'de 33 eri şehit eden 'karanlık eylem' ile birlikte tarihe karışmıştı.

Terör örgütünün hiçbir zaman üstlenmediği bir eylemdi o; PKK içindeki bir fraksiyonun planı olduğu sonradan anlaşıldığında hiç kimse şaşırmadı. 33 erin cenazelerinin gittiği her yurt köşesi, "PKK'ya ölüm" çığlıklarına sahne olduğu için, Özal'ın hazırladığı bilinen ve MGK'nın da onayladığı 'çözüm paketi' birdenbire rafa kaldırılıverdi.

Özal'ın dönemin başbakanı Süleyman Demirel'e de kabul ettirdiği yasal çerçevede, dağdaki militanların, silâhlarıyla birlikte teslim olmaları durumunda, beş yıl süreyle kamu ve siyasi haklardan mahrumiyet dönemi sonrasında topluma kazandırılmaları öngörülüyordu.

33 erin şehit oluşu o süreci başlamadan bitirdi.

Son kanlı eylemlere de kuşkuyla yaklaşanlar var. Askerî ve ulusalcı kaynaklara yakınlığıyla bilinen Sky-Türk yayın yönetmeni Serdar Akinan, önceki gün (17 Ekim) Akşam gazetesinde çıkan yazısında, Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesinde 12 korucunun kurşuna dizilmesi olayı için "Bir parça gazetecilik yapınca işin aslının böyle olmadığını ortaya çıkabiliyorsunuz" tespitini yaptı. PKK'nın saldırıyı üstlenmediğine dikkat çeken Akinan, 'Bu katliamı PKK yaptı' kanaatiyle başlayan operasyonda "13 evladımızı Gabar'da şehit verdik" de diyor yazısında.

Genelkurmay'ın Gabar şehitleriyle ilgili bir soruşturma açtığını aynı yazıdan öğreniyoruz. Akşam yazarı da, tıpkı Soli Özel gibi, 'çok daha provokatif eylemler' beklentisi içerisinde. Okuyalım: "Türkiye'yi Irak batağına çekmek isteyen gizli eller var' diyoruz ya... / Asıl bu iddiaları örten 'gizli eller'i merak ediyorum. / Önümüzdeki günlerde çok daha provokatif eylemlerden korkuyorum... / Ve, tam anlamıyla bir savaş çığırtkanlığı yapan medyanın, gerçekte ne olduğuna kafa yormamasına hayret ve esefle bakıyorum."

Kafasında kuşkular taşıyan yalnız Soli Özel ile Serdar Akinan olsaydı, o kadar tasalanmayabilirdim. İktisat profesörü de olan Star gazetesi başyazarı Mehmet Altan da "Askerimiz nasıl şehit düştü?" başlıklı ilgi çekici bir yazı ile çıktı dün okurları karşısına.

Okuyalım: "Aslında Ankara'daki dünkü gelişmeleri an be an izlerken (Gabar'da) ölen askerlerimizin nasıl şehit düştüğünün de cevabının verilmesini bekledim. / Operasyonun tartışılmasına neden olan bu ölümleri aydınlatmadan alınacak kararların bize neler getireceğinden çok endişeliydim. / İçerdeki bir sorunun çözümünü dışarıda arama hatasına düşüyorsak... / Bunun bedelinin ağır olabileceğinden çekiniyorum çünkü."

Soli Özel sıkça ABD'ye giden, olacaklara nesnel yaklaşabilecek donanımda bir uzman, Serdar Akinan kulağı delik bir gazeteci ve Mehmet Altan 'komplocu' takılmayacak serinkanlı bir kalem... Üçü de, "Aman ha!" diyorsa, ben elbette tasalanırım.

Size de gözünüzü dört açmanızı tavsiye ederim.


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
-----------------------------------------------------------------------------------
GURUP BLOG ADRESİMİZ
http://sivilinisiyatif.blogspot.com

Guruba gönderilen ve yayınlanan bütün yazılar aynı zamanda Blog'da da yayınlanmaktadır.
-----------------------------------------------------------------------------------
BALONLARIN GURURU, İĞNELERİ GÖRENE KADARDIR!
-----------------------------------------------------------------------------------
Bu gurupta, resmi ideolojiye hakim olan militer algı ve lider kültünün
düşünce ve ifade özgürlüklerine olan olumsuz etkileri hakkında
katılmak zorunda olmadığınız değerlendirmeler yer alabilmektedir.
--------------------------------------------------------------------------------------
Edep, ahlak ölçüleri içerisinde; küfür ve hakaret yapılmayan,
siyasi fikir ve düşüncelere yer verilecektir.
Yazılan ve yayınlanan her yazının sorumluluğu yazarına/gönderene aittir.
Guruba mail atan her kişi bunu kabul etmiş sayılır.
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---


0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.