Ne zaman kurtuluruz? / Bizi İslamla tanıştıranların Araplar olduğunu hatırladığımız zaman.
"Hain Araplar bizi en zayıf olduğumuz bir anda arkadan vurdu" iddiası peygamber efendimizin ırken "Arap" olduğunu öğrendiğim yıllara rastlar. Bir zamanlar özellikle belli bir "milliyetçi" kesimin diline pelesenk olan ve zamanla toplumun diğer bölümlerine de ucuz bir sakız gibi yayılan bu iddianın tamamen bir iftiradan ibaret olduğunu öğrenmem çok zaman almadı. Yazımda tamamen çürüteceğim bu çirkin iftiraya bugünlerde bir de malesef "Irak ve Filistin'de olanların asıl sebebi ABD, İsrail falan değil, buraların ahalisi olan Arapların geçmişte Türklere ihanet etmesidir, işte Türklere ihanet edenlerin sonu böyle olur" ifadesi eklendi. Bu cümleyi son bir ayda en az on kez farklı farklı kesimlerden işittim ve bu yazıyı kaleme alma ihtiyacı hissettim. "Hain Araplar" sözünün çıkışı Osmanlı Devleti'nin yıkılış sürecine denk düşer. I. Dünya Savaşı öncesi, esnası ve sonrasında bazı Arap kabilelerinin yer yer İngilizlerle ve Fransızlarla işbirliği yaparak, Yahudinin oyununa gelerek Osmanlı Devleti'ne karşı isyan etmesine dayanarak, tüm Arap milletini ilzam eden bu çirkin iftira atılmıştır. Madem bunun hikayesi Osmanlı'ya kadar gidiyor, gelin biraz Osmanlı tarihine bakalım ve bu iddiayı değerlendirelim. Türkler, Tanca'dan Sana'ya, yani Fas'tan Yemen'e kadar bugün üzerinde 22 bağımsız Arap devletinin bulunduğu bölgeyi 400 yıl idare etmişlerdir. İdare etmekle kalmayıp, Kudüs'ün, Mekke ve Medine'nin de dâhil olduğu tüm coğrafyayı tek amacı İslam'ı yok etmek olan "Haçlı Orduları"na karşı korumuşlar, daha önce Kudüs'e kadar gelebilen Haçlıları Tuna nehrine ulaşamadan darmadağın etmişlerdir. Filistin lideri rahmetli Yasir ARAFAT'ın da vefatından hemen önce bir mülakatında belirttiği gibi Kudüs'e "Kudüs-ü Şerif" ismini verenler de yine Osmanlılar olmuştur. İdare ve korumanın yanında, tüm Arap beldelerini Anadolu'ya yapmadıkları yatırımları yaparak imar etmişlerdir. Tüm bunları yaparken de asla Arap memleketlerini ve milletlerini sömürmemişlerdir. Araplar da son ana kadar Osmanlı'ya sadakatten bir an bile ayrılmamışlardır. Bunun en önemli delili en son yaşanan ve "Hain Araplar" iftirasına neden olan İngilizlerin ifsad ettiği "Vehhabi Hareketi" ve "Şerif Hüseyin" isyanına kadar Osmanlı idaresindeki Arap memleketlerinde çıkan tek isyan ve ihanet hareketinin, aslen Arap değil, "Arnavut" olan "Kavalalı Mehmet Ali Paşa"nın Mısır'da çıkardığı isyan olmasıdır. Tüm Osmanlı hatta Türk tarihinde milletimize en uzun süre sadakat gösteren toplum Arap toplumudur. Bunun en büyük sebebi de elbette hem Türklerin hem de Arapların bütün Müslümanları "kardeş" ve İslam alemini de tek bir "devlet" kabul etmeleridir. Bu anlamda Türkü, Kürdü, Lazı, Boşnakı ve Çerkeziyle hepimizin ecdadı olan Osmanlı İslam tarihine altın harflerle yazılacak uygulamalara imza atmıştır. Bırakın İslam milletlerini, gayri Müslimlerden devşirdiği ve Müslümanlaştırdığı kişilere ülke yönetimini gönül ferahlığı ile verebilmiştir. Sokullu Mehmet Paşa, Hersek Ahmet Paşa ve Kuyucu Murat Paşa bunun en güzel örnekleridirler. Osmanlıya atıfta bulunduğumuz için bizi kötü niyetle "milliyetçi" olmakla ithama kalkışan zavallılara en güzel cevabı aslında ismini taşımakla müftehir olduğumuz Yavuz Sultan Selim'in iki uygulaması vermektedir. İlki, Sultan Selim'in Türk hanedanı olan Safevilerle olan mücadelesi. Sultan Selim Türk, Kızılbaş ve Rafızi Şah İsmail'e karşı Kürt aşiretleri ile ve onların lideri Kürt ve Sünni Şeyh İdrisi Bitlisi ile birlikte savaşmış ve Kürtlerle ittifak kurarak bir Türk devletini alt etmiştir. Bu güzel örnek, af edersiniz cangul-cungul, dangul-dungul, vırt-zırt, yerli-yersiz "Kürt Meselesi" diye sayıklayan, zırvalayan açık ve gizli Kürtçülere ve kozmopolit, romantik, kırk baharın otunu yemiş, döne döne saat yelkovanı haline gelen sözde İslamcılara ithaf olunur. İkinci örnek ise daha net ve çarpıcı: Yavuz Selim Han, Mısır'ın fethini müteakiben dönerken yolda, Mısır Beylerbeyliği'nin elinden alınmasına tepki göstererek at üstünde kendisine:"Bu kadar zahmet çektik, Mısır'ı gene bir Çerkez'e verdik (Ridaniye Zaferi ile yıkılan Memlükler-Kölemenler ırken çerkezdi) . Çekilen emekler boşa gitti" diyen Vezir-i Azam Yunus Paşa'yı derhal idam ettirmiştir. Vezir-i Azam bugünkü siyaset dilinde Başbakan demektir. Şu levhaya bir bakar mısınız? Bir Sultan sadece ve sadece "ırkçı" bir yaklaşım gösterdi diye devletinin 2. adamını gözünü kırpmadan idam ettiriyor. Bunun dünya tarihinde tek bir örneği yoktur. Osmanlıyı büyük yapan ve 6 asırdan fazla bir süre dünyaya hakim kılan bu cihanşümul yaklaşım ve ümmetçi tasavvurdur. Şimdi biz bu şahane yaklaşıma hayranlık ve taktir hisleri besliyoruz diye "milliyetçi" hatta "ırkçı" damgası mı yiyeceğiz? Ne mutlu böyle ümmetçi zihniyete sahip olan ve şiirini "ırkına çek", "Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal", "Hakkıdır Hakka tapan milletimin istiklal" diye bitiren Arnavut asıllı İstiklal Şairi "ırkçı" Mehmet Akife… Konumuza dönersek. Dedik ki, Araplar Türklere en sadık millet olmuştur ve bunun en büyük delili de son döneme kadar asla en küçük bir isyan hareketi içine girmemiş olmalarıdır. Oysa buna mukabil, Osmanlının İslamlaştırdığı Balkanlarda yüzlerce isyan hareketine rastlıyoruz aynı dönemlerde. Bırakın Balkanları, Anadolu da başta Celali isyanları olmak üzere yüzlerce Türk kökenli isyana sahne olmuştur. Ne diyeceğiz o zaman? Gereksiz ve maksatlı bir genelleme yaparak "Hain Türkler" mi diyeceğiz?"Hain Araplar" diyen hastalıklı zihniyetin diline doladığı en büyük olay 20. asırda gerçekleşmiştir. Gaflet, dalalet ve ihanet derecesinde Yahudi ve Alman kuklası olan İttihat ve Terakki tarafından Mekke Emiri yapılan Şerif Hüseyin 'in ihaneti doğrudur. Ancak bu ferdidir, bir ailenin tasarrufudur ve asla kardeş Arap halkını bağlamaz. Hele hele bu ihanet hadisesinden 100 yıl sonra dünyaya gelen masum Arap bebeklerini de bağlamaz. Arapların I. Dünya savaşına girdikten sonra, İttihat ve Terakki'nin yıkıcı gürühunun elinde iradesiz bir oyuncak haline gelen Sultan Reşat tarafından ilan edilen ve aslında Halife iradesi nden daha çok Alman menfaatleri ni temsil eden "Cihad Fetvası"na uymadıkları da atılan iftiralar arasındadır. İftiradır, zira, Mısır'da, Hindistan'da bu fetvaya uyulmuş, yine bir Arap memleketi olan Libya'da İtalyanlara karşı vatan savunması halinde iken fetvayı işitir işitmez İstanbul'a gelen Şerif Ahmed es-Sünusü (manşette Gazi Mustafa Kemal ve Latife Hanımın yanındaki Arap kıyafetli yaşlı zat) Patagonyalı mıydı, Laponyalı mıydı yoksa Arap mı? Halifenin fetvasına gönüllü olarak icabet eden birçok Arap da görülmüştür ki, bunlardan teşekkül eden iki tabura bizzat Mustafa Kemal Paşa kumanda etmiştir. Yandaki resimde de Mustafa Kemal'in Trablusgarp Savaşında Arap askerlerle bir enstantanesi görülmekte. Bu Araplar nasıl hainlermiş ki, Devletimizin kurucusunun emrine itaat etmişler? Yine I. Dünya Savaşı'nın en şanlı direniş ve mücadelesine sahne olan Çanakkale Harbi'ne kısaca bir bakın. Şehitlikleri bir gezin bakayım ne göreceksiniz? Bingazi'den, Halep'ten, Şam'dan, Kudüs'ten, Kahire'den, İskenderiye'den, Mekke'den, Medine'den gelerek Hilafet için savaşan yiğitler Arap değil miydi? Peki bu ana kuzusu binlerce Müslüman Arap kardeşimiz gelip Türk vatanının işgalden kurtulması için şehadet şerbetini içerken, Siyonist Yahudiler ne yapıyordu dersiniz? Onlar da Çanakkale'de bize kasteden düşman ordularının içine iliştirilmiş katır birlikleriyle harim-i ismetimizi çiğnemeye çalışıyorlardı. Şimdi bu Siyonist Yahudiler bize dost olacak, gelip meclisimizde hitap edecek ama 1000 yıldır İslam kardeşliği bağı ile hemhal olduğumuz aziz peygamberimizin milleti "Hain" olacak öyle mi? Hadi ordannn…Buna müsaade etmeyeceğiz.
Ucuz ve tadı kaçmış bir sakız gibi her türlü belgeden yoksun ve maksatlı biçimde ağızdan ağza aktarılarak çiğnenen "Hain Araplar" sakızını ve İslam kardeşliğini zedeleyen bu çirkin iftirayı zihinlerden ve yüreklerden atana kadar yazacağız. Konumuza, bir sonraki yazıda en büyük Türk dostları olarak Milli Mücadelemize destek olan Reşidiler, Uceymi Sadun Paşa ve yukarıda ismini zikrettiğim Şeyh Ahmed es Senusi örnekleriyle, bizlerin İslamla şereflenmemize vesile olanların Araplar olduğuna ve tüm bu iftiraların ardında İslam kardeşliğine zarar vermek ve Türkleri peygamberlerinin milletine düşman etmek olduğunu yazarak devam edeceğim. Yavuz Selim / Boyut Haber
Blog Adresim
http://sivilinisiyatif.blogspot.com/
-------------------------------------------------------------------------
İster Mermi Kullansın, İster Oy Pusulası,
İnsan iyi nişan almalı, kuklayı değil kuklacıyı vurmalı...
-------------------------------------------------------------------------
MALCOLM X'İN AZİZ HATIRASINA (Son Günleri/Suikast):
http://www.youtube.com/watch?v=Vf8_oZf7nRo#GU5U2spHI_4
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır... Taraf olunması gerekiyor isede "MÜSLÜMAN ANADOLU İNSANININ " tarafında yer alan HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..
Sayfalarımızda yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.