Ali Haydar Haksal
Ey en radikaller, en Müslümanlar! Yastıklarınızda rahat uyuyun, çünkü siz iktidarsınız ve Siyonizm sizin ellerinizle bir milletin ve medeniyetin özüyle oynamaktadır.
Akepe iktidarı, Türkiye'ye yeni şoklar yaşatıyor. Kimi şoklar vardır ki, insanı kendine getirir, bir yola ve düzene girilir. Kimi şoklar vardır ki insanı komaya sokar. Ne yazık ki Akepe ile birlikte yaşanan bu süreçteki şoklar, insanları uyuşturan, bilinç kırılmasına neden olan ve yenilgiyi peşinen kabul eden bir özellikte. Tuhaflıkların, açmazların, çelişkilerin iç içe yaşandığı bir süreç. Asıl şaşkınlık Akepe'ye oy veren inançlı insanların, oylarından ötürü vicdanen ne denli huzurlu oldukları.
Dünya imparatorluğu kurmayı hedef seçen Siyonizmin suyunda, yolunda olanları ne denli benimsedikleri. Sonuçlardan bakılırsa Siyonist Yahudilerin ne kadar masum ve mazlum oldukları sanılacak. Nobel Barış ödüllü Şimon Peres Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde barış demeçleri verirken de terörist yüzünü saklamaktan kaçınmıyor. Uysallaştırılmış ve bağımlı hale getirilmiş bir Abbas kuklasıyla el ele tutuşmanın masumluğu sunuluyor. Bu, dünya barışı adına bir tablo olarak gösteriliyor. Bunu Türkiye yapıyor! Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı ise Filistin halkının ve Kudüs kültürünün ıtlafı ve imhasını görmezlikten gelerek " İsrail'in terörizmden olan mağduriyetini" dile getiriyor. Ruhani liderinin geçmiş zamandaki bir demecinin aynını oluşturuyor bu tutum. Mazlum Yahudilerin evlerinin balkonlarında rahatlıkla bir çay içmemelerinin yakınmasının aynısıdır bu da.
Ne günlere kaldık.
Peres'in geçmişini bilmesek, bugünkü yüzüyle onun masumiyetine bizler de kanacağız. Genç kuşaklar, elbette ki Peres'in kim olduğunu ne olduğunu bilmeyebilirler. Ne yazık ki, kan üzerine inşa olunmuş olan İsrail Devleti, bugün de varlığını kandan beslenerek sürdürmektedir.
Evlerinden, topraklarından, yurtlarından edilmiş olan Filistin halkı terörist ilân ediliyor.
Bakın İpek Cem'in Peres ile yaptığı söyleşide çok önemli bir vurgu yer almakta. "Belki dünyada barışın önündeki en büyük engel, Müslüman ülkeler bloğu. 1milyar 200 milyon insan..."1 Bu ifadelerde yer alan korkunç bir tehdit bulunmakta. Ve bu adam bunları söylerken üzerinden çok geçmeden kalkıp Türkiye'ye geliyor, TBMM'de barış adına konuşma yapıyor. Gene aynı Peres'in bir başka konuşmasında Suriye imparatorluğunun ortadan kaldırılması gerektiğine dair önemli bir vurgusu bulunuyor. Yakın zamanda, Türkiye üzerinden Suriye'deki tesislerin vurulması da bunun bir göstergesi. TBMM'de yaptığı konuşmada, kendisiyle yapılan hemen bütün söyleşilerde ısrarla şu vurguyu öne çekmekte. Suriye'yi imparatorlukla niteleyen Peres benzer bir yaklaşımla İran'ı hedef almaktadır. Bunu da Türkiye üzerinden yapmakta.
"Irak'taki Baas rejiminin yıkılması, Ortadoğu'da İsrail'e yönelik stratejik tehditlerden birini ortadan kaldırmıştı. Ancak İsrail açısından diğer stratejik tehdit, İran'daki İslâm Cumhuriyeti giderek daha fazla tehlike arz ederek varlığını koruyor. İran'ın halihazırda geliştirmiş bulunduğu uzun menzilli Şihab Füzeleri bir yana, İsrail istihbaratı İran'ın bir yıl içinde nükleer bomba üretebilecek noktaya gelebileceğini savunuyor (Amerikan istihbaratına göre bu süre üç ila beş yıl) Peres de hem İsrail'in bekası hem de tüm Ortadoğu'nun güvenlik ve istikrarı açısından en büyük tehlikenin İran'daki rejim olduğunu düşünüyor."2
Şimon Peres'in dünyasında İslâm dünyası bütünüyle bir tehdittir, bunu gizlemiyor. Ne yazık ki Dünya Müslümanlarının önderliğini yapmış bir milletin meclisinde yapıyor, yaptırtıyor.
Yazık, binlerce yazık.
Ey en radikaller, en Müslümanlar! Yastıklarınızda rahat uyuyun, çünkü siz iktidarsınız ve Siyonizm sizin ellerinizle bir milletin ve medeniyetin özüyle oynamaktadır.
Ey en radikaller, en Müslümanlar! Yastıklarınızda rahat uyuyun, çünkü siz iktidarsınız ve Siyonizm sizin ellerinizle bir milletin ve medeniyetin özüyle oynamaktadır.
Akepe iktidarı, Türkiye'ye yeni şoklar yaşatıyor. Kimi şoklar vardır ki, insanı kendine getirir, bir yola ve düzene girilir. Kimi şoklar vardır ki insanı komaya sokar. Ne yazık ki Akepe ile birlikte yaşanan bu süreçteki şoklar, insanları uyuşturan, bilinç kırılmasına neden olan ve yenilgiyi peşinen kabul eden bir özellikte. Tuhaflıkların, açmazların, çelişkilerin iç içe yaşandığı bir süreç. Asıl şaşkınlık Akepe'ye oy veren inançlı insanların, oylarından ötürü vicdanen ne denli huzurlu oldukları.
Dünya imparatorluğu kurmayı hedef seçen Siyonizmin suyunda, yolunda olanları ne denli benimsedikleri. Sonuçlardan bakılırsa Siyonist Yahudilerin ne kadar masum ve mazlum oldukları sanılacak. Nobel Barış ödüllü Şimon Peres Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde barış demeçleri verirken de terörist yüzünü saklamaktan kaçınmıyor. Uysallaştırılmış ve bağımlı hale getirilmiş bir Abbas kuklasıyla el ele tutuşmanın masumluğu sunuluyor. Bu, dünya barışı adına bir tablo olarak gösteriliyor. Bunu Türkiye yapıyor! Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı ise Filistin halkının ve Kudüs kültürünün ıtlafı ve imhasını görmezlikten gelerek " İsrail'in terörizmden olan mağduriyetini" dile getiriyor. Ruhani liderinin geçmiş zamandaki bir demecinin aynını oluşturuyor bu tutum. Mazlum Yahudilerin evlerinin balkonlarında rahatlıkla bir çay içmemelerinin yakınmasının aynısıdır bu da.
Ne günlere kaldık.
Peres'in geçmişini bilmesek, bugünkü yüzüyle onun masumiyetine bizler de kanacağız. Genç kuşaklar, elbette ki Peres'in kim olduğunu ne olduğunu bilmeyebilirler. Ne yazık ki, kan üzerine inşa olunmuş olan İsrail Devleti, bugün de varlığını kandan beslenerek sürdürmektedir.
Evlerinden, topraklarından, yurtlarından edilmiş olan Filistin halkı terörist ilân ediliyor.
Bakın İpek Cem'in Peres ile yaptığı söyleşide çok önemli bir vurgu yer almakta. "Belki dünyada barışın önündeki en büyük engel, Müslüman ülkeler bloğu. 1milyar 200 milyon insan..."1 Bu ifadelerde yer alan korkunç bir tehdit bulunmakta. Ve bu adam bunları söylerken üzerinden çok geçmeden kalkıp Türkiye'ye geliyor, TBMM'de barış adına konuşma yapıyor. Gene aynı Peres'in bir başka konuşmasında Suriye imparatorluğunun ortadan kaldırılması gerektiğine dair önemli bir vurgusu bulunuyor. Yakın zamanda, Türkiye üzerinden Suriye'deki tesislerin vurulması da bunun bir göstergesi. TBMM'de yaptığı konuşmada, kendisiyle yapılan hemen bütün söyleşilerde ısrarla şu vurguyu öne çekmekte. Suriye'yi imparatorlukla niteleyen Peres benzer bir yaklaşımla İran'ı hedef almaktadır. Bunu da Türkiye üzerinden yapmakta.
"Irak'taki Baas rejiminin yıkılması, Ortadoğu'da İsrail'e yönelik stratejik tehditlerden birini ortadan kaldırmıştı. Ancak İsrail açısından diğer stratejik tehdit, İran'daki İslâm Cumhuriyeti giderek daha fazla tehlike arz ederek varlığını koruyor. İran'ın halihazırda geliştirmiş bulunduğu uzun menzilli Şihab Füzeleri bir yana, İsrail istihbaratı İran'ın bir yıl içinde nükleer bomba üretebilecek noktaya gelebileceğini savunuyor (Amerikan istihbaratına göre bu süre üç ila beş yıl) Peres de hem İsrail'in bekası hem de tüm Ortadoğu'nun güvenlik ve istikrarı açısından en büyük tehlikenin İran'daki rejim olduğunu düşünüyor."2
Şimon Peres'in dünyasında İslâm dünyası bütünüyle bir tehdittir, bunu gizlemiyor. Ne yazık ki Dünya Müslümanlarının önderliğini yapmış bir milletin meclisinde yapıyor, yaptırtıyor.
Yazık, binlerce yazık.
Ey en radikaller, en Müslümanlar! Yastıklarınızda rahat uyuyun, çünkü siz iktidarsınız ve Siyonizm sizin ellerinizle bir milletin ve medeniyetin özüyle oynamaktadır.
2 Erdal Güven, Radikal gazetesi, Şimon Peres ile röportajı, 11 Kasım 2007, s. 8.
Milli Gazete
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.