Allah'ım; Ölümü ve hayatı sen yarattın; hangimizin daha güzel iş yapacağını denemek için(el-Mülk:2). Bizler için bir fırsat kıldın bu fani hayatı; ebedi hayatın güzelliklerini kazanmamız için. Ama bir çoğumuz, ahireti verip dünya hayatını satın alma gafletine düştük...(el-Bakara,86). Halbuki, gerçekte; "Dünya hayatı, sadece bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Müttakiler için elbette ahiret yurdu daha hayırlıdır"(el-En'âm, 32). Allah'ım; ahiret yurdunu kazanmamız için; "Andolsun; sizi korku, açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme gibi şeylerle deneriz. Sabredenleri müjdele!"(el-Bakara,155) buyuruyorsun. Bize sabır ve metanet gücü ver. Musibetler karşısında; "Biz, Allah içiniz ve biz O'na döneceğiz"(el-Bakara,156) diyebilme şuuru ve teslimiyeti nasib eyle!.. Âlemlere Rahmet olarak gönderdiğin Sevgili Peygamberimiz de ; "Allah, bir kimseye hayır murad ederse onu musibete uğratır"; "Allah, bir kulunu sevince (onu imtihan için) ona musibet verir. Musibet verince de, ona sabretme gücü verir"(R. Salihin,39) buyuruyor. Allah'ım; başımıza gelen musibetleri, hakkımızda hayır ve rahmete vesile eyle!.. Allah'ım; biliyor ve inanıyoruz ki, sen kullarına asla zulmetmezsin. Fakat onlar, kendilerine zulmederler(el-Hûd,101). "Herkesin kazandığı iyilik, kendi yararına; kötülük de, kendi zararınadır"(el-Bakara,286). Maruz kaldığımız musibetlerin, -işlediğimiz günahlar yüzünden- bir ikaz ve uyarı, bir azap ve ceza yönünün olduğunu da biliyoruz. Çünkü sen, şöyle buyuruyorsun: "Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizin yaptığı(işler) yüzündendir. (Allah işlediklerinizin) bir çoğunu da affeder"(el-Şûra,30). Allah'ım; nice günahlar işledik, nice haksızlıklar ve zulümler yaptık!.. Nefsimize uyduk, heva ve hevesimize taptık. Kur'an'a savaş açanlara mani olmadık, gevşek davrandık. Seni zikretmeyi, sana ibadet etmeyi angarya sandık. "Muhakkak mü'minler kardeştirler. Kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki, size rahmet edilsin"(el-Hucurât,10); "Ve topluca Allah'ın ipine yapışın; ayrılmayın" (Al-i İmran,103) buyurdun. Bizler kardeş olduğumuzu unuttuk; basit ihtilaflar ve çıkarlar yüzünden bölündük, parçalandık. Allah'ım; bize öyle bir musibet verdin ki, sana sığınmaktan, ancak sana kul olmaktan başka bir çare olmadığını anladık... "Ancak sana kulluk eder, ancak senden yardım isteriz"(el-Fatiha,3,4). Nice beş vakit namazımızda, nice kırk kez okuduğumuz bu ayetin anlamını yeni idrak edebildik...Kardeş olduğumuzu, basit farklılıklarımızın kardeşliğimize ve birlik ve beraberliğimize engel olmadığını "bir vücut gibi" bütünleşerek, "bir binanın sağlam yapıtaşları gibi" kenetlenerek(Hadis, Buhari/ Müslim) yaşadık ve yaşıyoruz... "İnsanların elleriyle kazandıkları (günahlar) yüzünden karada ve denizde fesat çıktı. Belki dönerler diye, (Allah böylece) onlara, yaptıklarının bir kısmını taddırıyor" (Rûm Sûresi,41). Bizler, döndük kapına geldik ya Rabbi! Bizi rahmetinden mahrum eyleme; tevbelerimizi kabul buyur, bizi mahcup eyleme! Ya Rabbi! Bütün bu musibetlere rağmen hala sana isyan halinde olanları, küfrüne ve zulmüne devam edenleri, senin yüce adaletine havale ediyoruz . "İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizleri de helak etme Allah'ım!.."(el-'Araf,155). "Rabb'imiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme... Rabb'imiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme... Bizi affet, bizi bağışla, bize acı!.. Sen, bizim mevlamız(sahibimiz, efendimiz)sın! Kafirler topluluğuna karşı bize yardım eyle!.."(el-Bakara,286). |
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.