Allah'tan Korkar Gibi İnsanlardan Korkmak...!

Allah'tan Korkar Gibi İnsanlardan KorkmakYrd. Doç. Dr. ALİ AKPINAR

Kur'ân-ı Kerîm, bizden önceki toplumların hayatlarında bizlere örnekler sunarak onlardan ders almamızı, onların içine düştükleri kötü durumlara düşmememizi hedefler. Çünkü toplumların da sosyal yasası hep aynıdır. Allah'ın ölçülerine göre yaşayanlar izzet ve şeref sahibi olarak mutlu bir hayat yaşarlar. Allah'ı hesaba katmadan yaşanlar ise, dünya ve ahirette zilletten kurtulamazlar. İşte Kur'ân-ının bize sunduğu örneklerden biri:

"Binlerce kişinin memleketlerinden ölüm korkusuyla çıktıklarını görmedim mi? Allah onlara 'Ölün' dedi. Sonra onları diritti. Allah insanlara bol nimet verir, fakat insanların çoğu şükretmezler. Allah yolunda savaşın; bilin ki Allah iştir ve bilir."

Ayette anılan kişilerin kimler olduğu konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bunları şöyle özetleyebiliriz.

1- Bunlar, İsrailoğullarından bir gruptu. Şehirlerinde veba salgını başgöstermişti. Bunu gören halk korkup kaçmıştı. Ama Allah'ın gönderdiği iki melek, bir gürültü ile onların hepsini öldürmüştü. Bir süre sonra Zülkifl peygamber, bunların diriltilmesi için Allah'a yalvardı. Allah'da onun duasını kabul ederek onları diriltti.

2- Zülkifl peygamber, İsailoğullarını Allah yolunda savaşmaya teşvik etmiş, onlar ise ölüm korkusuyla bu davete icabet etmemişlerdi. Allah da onların hepsinin canını almıştı. Daha sonra peygamberlerinin duası ile onlar, yedi sekiz gün ölü kaldıktan sonra yeniden hayata dönmüştü.

3- Ayette sözkonusu edilen ölüm ve hayat mecazidir. Ölümden kasıt, cehalet, zillet ve esaret; hayattan kasıt ise, bilgi, anlayış ve izzettir. Nitekim şu ayette ölüm bu anlamda kullanılmıştır. "Ölü iken kalbini diriltip, insanlar arasında yürürken önünü aydınlatacak bir nur verdiğimiz kimsenin durumu, karanlıklarda kalıp çıkmayan kimsenin durumu gibi midir? Kafirlere de, işledikleri güzel gösterilmiştir." Buna göre İsrailoğullarından bir grup cihaddan uzak durdukları için izillete düçar oldular ve düşmanlarının boyunduruğu altına girdiler. Yıllar süren bu zillet ve esaretten sonra, peygamberlerinin duası ile onlar yeniden hayat buldular.

Bu anlamlardan hangisi esas alınırsa alınsın ayet, ölümden korkmanın ve ondan kaçmanın bir anlam ifade etmediğini vurgulamaktadır. Ayetten de anlaşılacağı üzere ölümden kaçmak hem yararsız, hem de zillet sebebidir. Yapılması gereken ise, Allah'ın ölçülerine uygun bir hayat yaşayarak ölüme hazır olmak ve bu kşekilde ölüm korkusunu yenmektir. Öldükten sonraki hayatı hesaba katmadan yaşayanlar, sürekli ölüm korkusu içerisindedir. Çünkü onlar için, her şey dünyadan ibarettir. Onlara göre hayat, ancak dünya hayatıdır. Oysa onlar da bilmektedirler ki, dünya hayatı sonladur, hiç kimse dünyada sonsuza dek yaşamamaktadır ve dünyaya gelen her can ölümü tatmaktadır. Hem de, imtihanın bir gereği olarak kimin ne zaman öleceği bizler için meçhuldür. Hayatı dünyadan ibaret sayıp ölümden korkan insanlar hakkında Yüce Rabbimiz şöyle buyurur.

"Kendilerine, 'Elinizi savaştan çekin, namaz kılın, zekat verin' denenleri görmedin mi? Onlara savaş farz kılındığında içlerinden bir takımı hemen, İnsanlardan, Allah'tan korkar gibi, hatta daha çok korkarlar ve 'Rabbimiz! Bize savaşı niçin farz kıldın, bizi yakın bir zamana kadar tehir edemez miydin? ' derler. De ki: 'Dünya geçimliği azdır, ahiret, Allah'a karşı gelmekten sakınan için hayırlıdır, size zerre kadar zulmedilmez. Nerede olursanız olun, sağlam kaleler içinde bulunsanız bile, ölüm size yetişecektir.' Onlara bir iyilik gelirse, 'Bu Allah'tandır' derler, bir kötülüğe uğrarlarsa 'Bu, senin tarafındandır' derler. De ki 'Hepsi Allah'tandır.' Bunlara ne oluyor kiy, hiçbir sözü anlamağa yanaşmıyorlar?"

Bu ayetler şu üç grup insan tipine işaret etmektedir: Savaş emri gelmeden sabırsızlanan, savaş farz kılınsa da savaşsak diyen; ama Allah yolunda cihad emredilince düşman ve ölüm korkusuyla cihaddan geri duranlar..

Namaz ve zekat gibi nefislerine kolay gelen ve bir tehlike arzetmeyen ibadetlerle emrolundukları sürece dindar olan; Allah yolunda cihad gibi zorlu ibadetlere çağrılınca korkup kaçanlar..

Ganimet ve dünyalık elde etmek için savaştan geri durmayan, maceradan maceraya koşan; ama Allah yolunda savaşa çağrılınca yan çizen insanlar..

İşte Allah'tyan korkar gibi ve hatta ondan daha fazla insanlardan, ölmekten korkan insanlar. Allah'tan korkar gibi, dünyalıklarının, amakn ve mevkilerinin ellerinden alnıvereceğinden korkan insanlar.. Kolaya talip insanlar.. Zoru göze alamayan, işlerine gelen yönleriyle dini kabul eden insanlar.. Onların nazarında Allah, kendilerine nimet verdiği sürece, sıkıntı, afet ve belalardan koruduğu sürece Rabdir, İalahtır. Ama ne zaman sıkıntı ve belalarla karşılaşırslar hemen yönlerini başka taraflara çeviriverirler. Sürekli Allah'tan korkmaları gerekirken, Allah'ı unuturlar ve insanlardan korkmaya başlarlar. Hem de Allan'tan korkarcasına onlardan korkarlar. Hatta onların başka güçlerden korkuları, onları Allah korkusundan daha fazladır. Çünkü onlar Allah'ı layıkıyla tanımamışlar ve O'na gerçek anlamda kul olamamışlardır.

Onlay bilmezler ki, güç ve kudret tümüyle Allah'ın elindedir. Allah'ın izni ve onayı olmadan hiçbir şey olmaz. Tüm insanlar, tüm güçler bir araya gelseler, Allah istemedikçe hiçbir şey yapamazlar. Çünkü onlar dünya tutkunu kişilerdir. Onlar hayatın, ahiret bölümünü hesaba katmazlar, bu yüzden de ölümden korkarlar. Oysa bilmezler ki, her kişinin ölüm tarihi / eceli önceden belirlenmiştir ve bu tarih hiç bir şekilede değişmeyecektir. Çünkü, "Her can ölümü tadacaktır.." ve "Her ümmet için belirli bir süre vardır; vakitleri dolunca ne bir an gecikebilir ne de geçirebilir."

Tüm bunlara rağmen o tip insanlar, ölmemek için her şeyi yaparlar. Her türlü tavizi verirler. En değerli şeylerinden kolayca vazgeçerler. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, onlar asla ölümden kaçıp kurtulamayacaklardır. "De ki: 'Eğer ölünden yahut öldürülmekten kaçıyorsanız bilin ki, kaçmak size fayda vermeyecektir; kaçsanız bile az bir zamanda fazla yaşatılmazsınız.' De ki: 'Allah size bir kötülük dilese veya bir rahmet isterse, O'na karşı kim sizi koruyabilir? Allah'tan başka dost ve yardımcı da bulamazsınız'." "De ki, 'Doğrusu kendisinden kaçtığınız ölüm mutlaka karşınıza çıkacaktır; sonra; görüleni de görülmeyeni de bilen Allah'a döndüreceksiniz, O size işlediklerinizi haber verecektir'." "Onlar oturup, kardeşleri için: 'Bizi dinleyip cepheye gitmeselerdi öldürülmezlerdi' dediler. De ki: 'eğer doğru sözlü iseniz, ölümü kendinizden savın'." Bir kaç kişinin canına, malına herhangi bir zarar gelmesin diye, olmadık tedbire başvuran, tedbir ad altında olmadık tavizler veren bu insanlar, Allah'ın erişilmez gücü karşısında bir kaç saniye içerisinde binlerce oldukları halde sönüverirler. Onların hayatlarına son vermek için, güçlü ürdulara da gerek yoktur. Bir ses, bir rüzgar, bir anlık bir sarsıntı, bir tufan, bir mikrop, bir kıvılcım, bir kaç kuş, bir sivri sinek... onların sonunu getiriverir. Hal böyle iken ölünden bu kadar korkmak niye, ölümden kaçıp kurtulmak için olmadık yola başvurmak niye?

Ölüm korkusuyla Allah yolunda savaştan kaçanlar, sağlam kaleler içerisinde olduklarında, hayat sigortasıyla kendilerini sigorta ettirdikleri halde bile ölüp gitmişlerdir. Öte yandan ölümü öldüren ve Allah uğruna yaşayıp O'nun yolunda ölmeyi ölümsüzlük görenler ise, en şiddetli savaş meydanlarında bile ölmeden geri dönebilmişlerdir. İşte Allah'ın düşmanları üzerine sıyrılmış kılıcı Halid b. Velid.. O güzel insan ölüm döşeğinde sunları şöylüyordu: "Andolsun ki, şu kadar savaşa katıldım. Vücudumda kılıç ve mızrak yarası olmayan bir tek yer yok. Ama işte ben, develer gibi yatakta ölüyorum! Korkların gözüne uyku girmesin...!"

İşte şu sözler de, ölüm korkusunun nedenini en veci bir biçimde açıklayan Ebu Hazm'a ait: "Ölümden hoşlanmıyorsunuz. Çünkü siz, dünyanızı mamur, ahiretinizi harap ettiniz. Mamur olan dünyadan, harap olan ahirete gitmeyi kim ister ki?!"

O halde izzetli bir ölümle ahireti kazanmak, cenneti hakketmek; ne pahasına olursa olsun izzetle yaşamakla mümkündür. Zillete razı olmak, ne kimseyi ölümden kurtarır ve ne de cehennemden. İzzetli bir hayat ise, Azîz olan Allah'a bağlı olmakla mümkündür.


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..

Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.