Pakistan'da bir suikasta kurban giden eski Başbakan Benazir Butto'nun, ABD'ye yakınlaşmak için yaptıkları yavaş yavaş ortaya çıkıyor. İşte Butto'nun lobi çalışmalarının analizi..
New York Times gazetesinin haberine göre, Butto, Washington ziyaretlerini hiç eksiltmedi. Kongre ve medya elitlerinin de aralarında olduğu Washington elitleri arasında arkadaşlar devşirdi. Sadece 2007'nin ilk altı ayında Washington'un içinden birilerine ulaşmak için 250,000 dolar lobi masrafı yaptı"
Benazir Butto'un ABD'ye daha çok yaranmak için, Pakistan'daki Taliban ve taraftarlarını ortadan kaldıracağını bağıra bağıra dillendirmişti.
Aşırı dinciler diye tanımladığı Pakistan'daki muhafazakar kesime savaş açan Butto, sık sık ABD'ye 'General Müşerref'ten daha iyi bağlılık gösterebilirim' diye mesajlar vermeyi ihmal etmiyordu.
Bir Pakistan Trajedisi
Butto, başkaları inkar edecek olsa da en azından bütün Amerikalıların 'kıymetli Amerikan sermayesi"ydi.
Benazir Butto'nun Hayatı ve Ölümü
M. Shahıd Alam
Yıllarca süren sürgün hayatından Pakistan'a dönüşünden aşağı yukarı iki ay sonra Aralık ayının 27'sinde Benazir Butto, Liaqat Park'ta (Liaqat Ali Han'ın burada suikasta uğramasından sonra bu adı aldı) parti taraftarlarına bir konuşma yaptıktan sonra parkı terk ederken öldürüldü. Karizmatik Zülfikar Ali Butto'nun; karizmatik, hareketli, yetenekli, seçkin ve Pakistan'ın en çok sevilen politik lideri olan kızı bilinmeyen katiller yüzünden işini yarıda bıraktı. Henüz 53 yaşındaydı.
Benazir Butto'nun hayatı böyle sona ermek zorunda mıydı?
Benazir Butto, Pakistan'ın üçüncü askeri diktatörü Ziya ul-Hak tarafından Nisan 1979'da asılan babasının 'intikamını' almak için politikaya girdi. Nisan 1988'de ve Ekim 1993'te Pakistan'ın başbakanlığına seçilerek babasının katledilmesinin intikamını iki kez aldı ve şimdi bir kez daha bu makama ulaşmaya çalışmasını hayatıyla ödedi.
Üzülerek ifade etmek gerekirse gerçek; acı sonunun ona kesine yakın bir şekilde söylendiğidir. Onun sonunu kesine yakın bir şekilde tahmin ettiren olaylar nelerdi? General Pervez Müşerref'i birkaç suikast girişiminden kurtaran askeri güvenlik ve şansına sahip değildi. Bazı harcama ve planlamalarla Benazir Butto daha iyi güvenlik düzenlemeleri yapabilirdi fakat o, Karaçi'de hayatına yönelik ilk saldırı esnasında vukua gelen 150 ölüm tarafından bile yavaş olmak için fazlasıyla bir acelenin içinde görünmekten kurtarılamadı.
Onun ölümünün hemen ardından, el-Kaide'nin Afganistan'daki operasyonlarının sorumlusu bunu kendilerinin yaptığını iddia etti. Sözcü, uğursuz bir şekilde "Mücahitleri yenmeye yemin etmiş en önemli Amerikan sermayesini biz ortadan kaldırdık" iddiasında bulundu. (1)
Benazir Botto, başka birileri inkâr edecek olsa da en azından bütün Amerikalıların 'kıymetli Amerikan sermayesi"ydi. Onun Pakistan'a dönüşünün Amerika tarafından sağlandığı yaygın bir şekilde bilinmektedir. Müşerref muhalefetini başka bir beş yıllık döneme erteleyerek Pakistan politikasına ve büyük olasılıkla başbakanlık koltuğuna dönebilirdi. Gerçekten de Benazir Butto partisinin üyelerinin ulusal meclisten çekilmemelerini fakat oylamaya katılmamalarını sağladı. Bu, temelden hatalı başkanlık seçimleri için karar yeter sayısının olmadığını iddia etmek üzerine kurulu muhalefet planının ortadan kalkmasını sağladı.
11 Eylül olaylarından bu yana Pakistan politikalarında en çok göze çarpan gelişmelerden biri ABD'nin Pakistan sorunlarına müdahale etme şeffaflığıdır. Bunun tersine Pakistanlı liderler de açıkça ABD'nin Pakistan'daki çıkarlarını geliştirmeye çalışıyorlar. Daha erken bir dönemde ABD genellikle Pakistan politikasına müdahalesini gizlemeye dikkat ederdi. Bu gizlemenin sonucu olarak, politik zekâsı yüksek olanlar Pakistan üzerindeki derin ABD etkilerini anlıyordu. Şimdi bu bilgi yaygın hale geldi.
Mart 2007'de Pakistan Başyargıcı'na saldırısı üzerine yapılan protestolardan dolayı büyük oranda zayıflamış olmasına rağmen Amerikalılar, General Pervez Müşerref'in Pakistan'daki militanlara karşı savaşlarına öncülük edecek en iyi kişi olduğuna inanıyor. Bununla birlikte onlar generalin çok kötü darbe almış itibarının kurtulması gerektiğine ikna oldular: Amerikan yanlısı Benazir Butto ile yapılacak bir ortaklık bunu sağlayacaktı. Baskı altındaki general ödemek zorunda olduğu, aksi durumda ABD desteğini kaybedeceği bir bedel olarak Butto ile bir ortaklığı kabul etti.
ABD, General Müşerref ve Benazir Butto'nun dahil olduğu üçlü bir anlaşma yapıldı. Bu anlaşma Butto'yu Pakistan mahkemelerinde kendisine karşı görülen yolsuzluk davalarından kurtardı. Pakistan'a dönüp partisine önderlik etmesine izin verildi ve o Pakistan'ın üçüncü dönem başbakanı olacak şekilde zafer kazanacağına nerdeyse emindi. Seçimler generale çok fazla ihtiyaç duyduğu demokratik cilayı sağlayacaktı.
"Butto Washington'u nasıl kazandı" başlıklı son günlerde yayınlanan bir makalede New York Times'ın ortaya çıkardığı gibi Benazir Butto'nun Amerikalılarla anlaşması uzun bir tarihe sahiptir. (2) Butto, Washington'daki iktidar koridorlarını dolaşarak partisini iktidara getireceğine çok önceleri karar verdi.
Oxford'taki arkadaşı, bir zamanlar Senato Dış İlişkiler Komitesi'nin çalışanı olan Peter Galbraith'in söyledilerine göre Benazir Butto, ilk olarak 1984'ün baharında Washington'da kampanyasını başlattı. Butto, Reagan yönetimini, "Afganistan'daki ABD çıkarlarına Ziya'dan daha iyi hizmet edeceğine" ikna görevindeydi. Galbraith ve Galbraith'ın arkadaşı olan ve Demokratik Ulusal Konvansiyonu'nun eski yönetici direktörü Mark Siegel'in vesayeti altında Butto, Washington'da önemli güç sahipleri ile dostluk kurdu.
Washington'daki bu bağlantılara cömertçe ödemeler yapıldı. Kasım 1988'deki parlamento seçimlerinde Benazir Butto'nun partisi sadece çoğunluğu elde etti. Pakistan ordusu ona dikkate değer bir güvensizlikle yaklaştığından, onun hükümet kurma hakkını inkâr etmek için gizlice etkide bulunabilirlerdi. Fakat ABD baskısı zamanın devlet başkanı Ğulam İshak Han'ı, Benazir Butto'ya hükümet kurma görevini vermesi için ikna etti.
Benazir Butto bu kazanma stratejisini asla terk etmedi. NYT'nin yazdığı gibi "o Washington ziyaretlerini devam ettirdi, genellikle yılda birkaç kez." Kongre ve medya elitlerinin de aralarında olduğu Washington elitleri arasında arkadaşlar devşirmeye devam etti. Sadece 2007'nin ilk altı ayında Washington'un içinden birilerine ulaşmak için 250,000 dolar lobi masrafı yaptı.
Bir kez daha, sadece ABD'nin Müşerref üzerindeki baskısıyla mümkün olan Pakistan'a dönüşüne ABD desteğini kazanmak için Benazir Butto önceleri işini gören stratejinin aynısını kullandı: Amerika'nın Pakistan'daki çıkarlarını geliştirmede General Müşerref'ten daha iyi hizmet edeceğine söz verdi.
Geçen yıl boyunca Benazir Butto tekrar tekrar General Müşerref'in terörizme karşı yaptığı savaşın başarısız olduğuna işaret etti. Terörizmi sınırlama yerine militanlar General'in görev başında olduğu sırada daha cesaretli hale geldiler. Butto, daha iyisini yapmaya söz verdi. O, "aşırı dincileri" ortadan kaldıracaktı, "radikal" medreseleri kapatacaktı hatta Pakistan'ın nükleer programının mimarı Dr. Kadir Han'ı sorgulaması için ABD ye verecekti. Israrla ve yüksek sesle Benazir Butto, generallerinden (Müşerref) çok daha iyi hizmet edeceği konusunda ABD'yi ikna etmeye çalıştı.
Bu strateji ona ABD desteğini kazandırdı fakat bu destek ölümcül bir şekilde kusurluydu. Eğer Müşerref militanlara karşı daha fazla gayretle hareket etmediyse bu Amerika'nın planına göre yaptıklarında yumuşak davrandığından değildi. Daha çok üç farklı cepheden gelen sınırlamalardan dolayıydı: ordudan, özellikle de alt rütbedekilerden gelen muhalefet, militanlara karşı daha sert yaptırımların yerel bir isyanı ve daha kötüsü bu militanlardan gelecek azimli bir cevabı provoke edeceği ile ilgili çok gerçek bir korku ve Taliban'ın yenilmesinin Afganistan üzerindeki Hindistan etkisini arttıracağı ile ilgili kaygılar. Benazir Butto için bu sınırlandırmalarda bir farklılık olacak mıydı?
Kendini militanlara açıkça meydan okuyan tek Pakistanlı politik lider olarak sunarak militanların onu hedef almaları konusunda onları cesaretlendiren Benazir Butto'nun kendisi değil miydi? İslamcılar, güvenli bölgelerinin içinde bile Pakistan ordusuna düzenli saldırılar düzenlediklerinden, kendilerine karşı General Müşerref'ten daha sert yaptırımlar uygulamakla tehdit eden bir politikacıya saldırmaktan mı sakınacaklardı?
General Müşerref'in Pakistan'ı, Amerika'nın terörizme karşı savaşında onun öncü ortağı yapma kararının derin hataları henüz ortaya çıkmıştı. Çok uğursuz bir şekilde karar, İslamcıların Pakistan ordusunu hedeflemelerini provoke etti. Zaten orduda ihlaller vardı ve eğer çatışmalar devam etseydi ordu saflarında isyan çıkabilirdi: veya orduda Peştunlar ve Pencabiler arasında çatışmalar başlayabilirdi.
Benazir Butto'yu içinde yaşayamayacağı bir köşeye iterek ABD kabul edilemez beceriksizliğini gösterdi. Onu açıkça ABD'nin adayı olarak seçmekle ABD, onun karşılaştığı acı sonu etkili bir şekilde hızlandırdı. ABD, 'Doğunun Kızı'nı, 'Batının Kızı'na dönüştürerek onun zamansız ölümünün gerçekleşmesine yardım etti. Süreç içinde Pakistan da bir kriz zamanında fırsattan yararlanabilecek hatalı fakat karizmatik bir lideri kaybetti.
Benazir Butto babasının popülizmini benimseyerek politik kariyerini icra etti fakat etkili bir şekilde babasının politikasının doğal tamamlayıcısını reddetti: onun bağımsız dış politikasını. Farklı bir yol takip edebilir miydi? Babasının bağımsız dış politika mirasını sahiplenecek kadar bağımsız mıydı?
Benazir Butto'nun babasının popülizmini benimsemesi kaçınılmazdı: bunu yapmadan Pakistan'ın genellikle eğitimsiz kitleleri arasındaki taraflarını kazanamazdı. Öte yandan bağımsız bir dış politikayı reddederek o, popülaritesinden hiçbir şey kaybetmeyerek kendisi için Amerikan güç merkezlerine bir yol açıyordu. Genellikle fakir ve eğitimsiz olan Pakistanlılar dış politikanın gizliliği ile ilgilenmezlerdi.
Benazir Butto, ABD ile kur yapmasını iktidara yükselişi için gerekli görüyor muydu? Amerikalılar Pakistan ordusunu, Pakistan'ı sonuna kadar yedeklerinde tutmak için en iyi araç olarak uzun süreden beri geliştirdiler: ilk olarak Pakistan ordusu soğuk savaşta ABD'nin bir ortağına dönüştü ve ABD, 11 Eylül'den beri 'teröre karşı savaş'ında Pakistan ordusunu öncü müttefiki olarak sundu. 1990lar, iki savaş arasındaki ara dönem Pakistan'ın politikacıları için bir fırsat penceresiydi.
Fakat Benazir Butto ilk olarak, güçlerine bir zamanlar sadece babasının meydan okuduğu ve bu yüzden onun popülist partisinin iktidara gelmesine muhalefet eden Pakistanlı generalleri etkisizleştirmeliydi. Bu stratejiyi Pakistan ordusunu etkisizleştirmek için kullandı. Generallerin sıkıntıda olduğu bu zamanlarda Butto aynı işe kalkıştı.
Trajik bir şekilde bu sefer bu iş ölümcül bir hataydı. Benazir Butto, Pakistan'ı iç savaşın ve bölünmenin eşiğine getirmiş olan militanlara karşı Amerika'nın savaşını vermeye yönelik bir stratejiye kendini adadı. İktidar için aceleci macerasında o, gerçeklere aldırmayan bir körlükle hareket etti.
Fakat Benazir Butto bir alternatife sahip miydi?
Belki de sahipti. Pakistan bir iç savaşı engelleme şansına sahiptir fakat bunu sadece kendini ABD'den uzaklaştırarak yapabilir. Bu uzaklaşma şu an Pakistan için hayatidir: ve birileri bu uzaklaşmanın ABD içinde gerekli olduğunu ileri sürebilir. Sadece kendini ABD'den uzaklaştırarak herhangi bir Pakistan hükümeti, şu an için militanları Pakistan'ın kendisini ezmekten alıkoyma şansına sahiptir. ABD ve İsrail'e bağlı olan hiçbir hükümet, İslamcı isyanın yayılmasını önleme çabalarında halk desteğini kazanma şansına sahip değildir. Üzülerek ifade etmek gerekirse Benazir Butto da Müşerref gibi ABD'de İsrail lobisini besledi. (3)
Benazir Butto'nun bunu tek başına yapmasını, yapmak istediğini, beklemek gerçek dışıdır. Fakat eğer o, Navaz Şerif ve belki de diğer muhalefet partileri ile demokrasi yanlısı ve ulusalcı bir ortaklığa katılsaydı onlar beraberce Pakistanlı generalleri kışlaya gönderme şansına sahip olabilirlerdi. Böylesi bir konjonktürde Pakistan'ın bütünlüğü için bu koalisyon ve bağımsız bir dış politikanın zorunlu olduğuna Pakistanlıları ikna etmek Hz. Ali'nin hitabetini gerektirmezdi.
Üzülerek ifade etmek gerekirse bu, Benazir Butto'nun reddettiği bir seçenekti. O generalleri yerinden etmek istemedi: sivil bir amigo olarak onların İslamcı militanlara verdiği savaşa katılmanın arayışındaydı. Belki o, ABD'nin desteğini kazanmaya harcadığı politik paranın miktarını göz önüne aldığımızda başka bir seçenek düşünemedi. Miyopluğuna kıstırılmış bir şekilde bunu daha kolay ve tek seçenek olarak gördü. Çıkmaz bir sokağa girmeyi seçti. Daha kötüsü: bu tercih ölüm tuzağıydı.
Bu onun ölümünü Pakistan tradejisi yapan şeydir. Onun ölümü bir trajedidir çünkü o, askeri generaller tarafından yapılan zararı tersine çevirebilecek hayati bir koalisyona doğru Pakistanlıları harekete geçirmeye çalışmak için gerekli karizmaya kumanda eden Pakistan'daki tek politik liderdi. Fakat bunun yerine o başarısız generallerin yaptıklarının daha ötesini yapmayı seçti.
Bu Benazir Butto'nun ölümcül hatasıydı fakat bu hata sadece bir kişiye ait bir hata değildi. Bu ölümcül hatanın arkasında, elitlerinin defalarca devleti fahişeleştirmeyi, ulusal çıkarlardan fedakârlık etmeyi ve kişisel kazançları için Pakistanlıların hayatlarını feda ettikleri bir ülkenin kederli bir tarihi yatmaktadır. Bu Benazir Butto'nun katledilmesini bir Pakistan trajedisi haline getiren şeydir. Bir tek trajik olay, Pakistan politik sınıflarının kötülüğünü ve Pakistanlıların onların ihanet suçlarından dolayı hesap verdirmedeki başarısızlıklarını kristalleştirdi.
M. Shahid Alam, Kuzeydoğu Üniversitesi'nde ekonomi profesörüdür ve Yeni Oryantalizme Meydan Okuma: Amerika'nın 'İslam'a Karşı Savaşı' İle İlgili Muhalif Makaleler adlı eserin yazarıdır. Kendisine alqalam02760@yahoo.com adresinden ulaşılabilir.
Dipnotlar
1. Syed Saleem Shehzad, "el-Kaide Butto Suikastını Üstlendi" Asia Times (Aralık 29, 2007).
2. Elisabeth Bumiller, "Butto Washington'u Nasıl Kazandı" New York Times (Aralık 27, 2007).
3. İsrail'in BM büyükelçisi Dan Gillerman'a göre Benazir Butto ona "İsrail'e sıcak bir ithaf"ı içeren Kaderin Kızı başlıklı yeni otobiyografinin bir kopyasını gönderdi. Gillerman, "O (Benazir Butto), İsrail'e ne kadar hayran olduğunu ve diplomatik ilişkilerin kurulmasının da arasında olduğu İsrail ve Pakistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesini ne kadar istediğini bana yazdı" diye ekledi, Tali Rabinovsky, "Gillerman: Butto bana hayatından endişe ettiğini söyledi," (Aralık 28, 2007).
Benazir Butto'un ABD'ye daha çok yaranmak için, Pakistan'daki Taliban ve taraftarlarını ortadan kaldıracağını bağıra bağıra dillendirmişti.
Aşırı dinciler diye tanımladığı Pakistan'daki muhafazakar kesime savaş açan Butto, sık sık ABD'ye 'General Müşerref'ten daha iyi bağlılık gösterebilirim' diye mesajlar vermeyi ihmal etmiyordu.
Bir Pakistan Trajedisi
Butto, başkaları inkar edecek olsa da en azından bütün Amerikalıların 'kıymetli Amerikan sermayesi"ydi.
Benazir Butto'nun Hayatı ve Ölümü
M. Shahıd Alam
Yıllarca süren sürgün hayatından Pakistan'a dönüşünden aşağı yukarı iki ay sonra Aralık ayının 27'sinde Benazir Butto, Liaqat Park'ta (Liaqat Ali Han'ın burada suikasta uğramasından sonra bu adı aldı) parti taraftarlarına bir konuşma yaptıktan sonra parkı terk ederken öldürüldü. Karizmatik Zülfikar Ali Butto'nun; karizmatik, hareketli, yetenekli, seçkin ve Pakistan'ın en çok sevilen politik lideri olan kızı bilinmeyen katiller yüzünden işini yarıda bıraktı. Henüz 53 yaşındaydı.
Benazir Butto'nun hayatı böyle sona ermek zorunda mıydı?
Benazir Butto, Pakistan'ın üçüncü askeri diktatörü Ziya ul-Hak tarafından Nisan 1979'da asılan babasının 'intikamını' almak için politikaya girdi. Nisan 1988'de ve Ekim 1993'te Pakistan'ın başbakanlığına seçilerek babasının katledilmesinin intikamını iki kez aldı ve şimdi bir kez daha bu makama ulaşmaya çalışmasını hayatıyla ödedi.
Üzülerek ifade etmek gerekirse gerçek; acı sonunun ona kesine yakın bir şekilde söylendiğidir. Onun sonunu kesine yakın bir şekilde tahmin ettiren olaylar nelerdi? General Pervez Müşerref'i birkaç suikast girişiminden kurtaran askeri güvenlik ve şansına sahip değildi. Bazı harcama ve planlamalarla Benazir Butto daha iyi güvenlik düzenlemeleri yapabilirdi fakat o, Karaçi'de hayatına yönelik ilk saldırı esnasında vukua gelen 150 ölüm tarafından bile yavaş olmak için fazlasıyla bir acelenin içinde görünmekten kurtarılamadı.
Onun ölümünün hemen ardından, el-Kaide'nin Afganistan'daki operasyonlarının sorumlusu bunu kendilerinin yaptığını iddia etti. Sözcü, uğursuz bir şekilde "Mücahitleri yenmeye yemin etmiş en önemli Amerikan sermayesini biz ortadan kaldırdık" iddiasında bulundu. (1)
Benazir Botto, başka birileri inkâr edecek olsa da en azından bütün Amerikalıların 'kıymetli Amerikan sermayesi"ydi. Onun Pakistan'a dönüşünün Amerika tarafından sağlandığı yaygın bir şekilde bilinmektedir. Müşerref muhalefetini başka bir beş yıllık döneme erteleyerek Pakistan politikasına ve büyük olasılıkla başbakanlık koltuğuna dönebilirdi. Gerçekten de Benazir Butto partisinin üyelerinin ulusal meclisten çekilmemelerini fakat oylamaya katılmamalarını sağladı. Bu, temelden hatalı başkanlık seçimleri için karar yeter sayısının olmadığını iddia etmek üzerine kurulu muhalefet planının ortadan kalkmasını sağladı.
11 Eylül olaylarından bu yana Pakistan politikalarında en çok göze çarpan gelişmelerden biri ABD'nin Pakistan sorunlarına müdahale etme şeffaflığıdır. Bunun tersine Pakistanlı liderler de açıkça ABD'nin Pakistan'daki çıkarlarını geliştirmeye çalışıyorlar. Daha erken bir dönemde ABD genellikle Pakistan politikasına müdahalesini gizlemeye dikkat ederdi. Bu gizlemenin sonucu olarak, politik zekâsı yüksek olanlar Pakistan üzerindeki derin ABD etkilerini anlıyordu. Şimdi bu bilgi yaygın hale geldi.
Mart 2007'de Pakistan Başyargıcı'na saldırısı üzerine yapılan protestolardan dolayı büyük oranda zayıflamış olmasına rağmen Amerikalılar, General Pervez Müşerref'in Pakistan'daki militanlara karşı savaşlarına öncülük edecek en iyi kişi olduğuna inanıyor. Bununla birlikte onlar generalin çok kötü darbe almış itibarının kurtulması gerektiğine ikna oldular: Amerikan yanlısı Benazir Butto ile yapılacak bir ortaklık bunu sağlayacaktı. Baskı altındaki general ödemek zorunda olduğu, aksi durumda ABD desteğini kaybedeceği bir bedel olarak Butto ile bir ortaklığı kabul etti.
ABD, General Müşerref ve Benazir Butto'nun dahil olduğu üçlü bir anlaşma yapıldı. Bu anlaşma Butto'yu Pakistan mahkemelerinde kendisine karşı görülen yolsuzluk davalarından kurtardı. Pakistan'a dönüp partisine önderlik etmesine izin verildi ve o Pakistan'ın üçüncü dönem başbakanı olacak şekilde zafer kazanacağına nerdeyse emindi. Seçimler generale çok fazla ihtiyaç duyduğu demokratik cilayı sağlayacaktı.
"Butto Washington'u nasıl kazandı" başlıklı son günlerde yayınlanan bir makalede New York Times'ın ortaya çıkardığı gibi Benazir Butto'nun Amerikalılarla anlaşması uzun bir tarihe sahiptir. (2) Butto, Washington'daki iktidar koridorlarını dolaşarak partisini iktidara getireceğine çok önceleri karar verdi.
Oxford'taki arkadaşı, bir zamanlar Senato Dış İlişkiler Komitesi'nin çalışanı olan Peter Galbraith'in söyledilerine göre Benazir Butto, ilk olarak 1984'ün baharında Washington'da kampanyasını başlattı. Butto, Reagan yönetimini, "Afganistan'daki ABD çıkarlarına Ziya'dan daha iyi hizmet edeceğine" ikna görevindeydi. Galbraith ve Galbraith'ın arkadaşı olan ve Demokratik Ulusal Konvansiyonu'nun eski yönetici direktörü Mark Siegel'in vesayeti altında Butto, Washington'da önemli güç sahipleri ile dostluk kurdu.
Washington'daki bu bağlantılara cömertçe ödemeler yapıldı. Kasım 1988'deki parlamento seçimlerinde Benazir Butto'nun partisi sadece çoğunluğu elde etti. Pakistan ordusu ona dikkate değer bir güvensizlikle yaklaştığından, onun hükümet kurma hakkını inkâr etmek için gizlice etkide bulunabilirlerdi. Fakat ABD baskısı zamanın devlet başkanı Ğulam İshak Han'ı, Benazir Butto'ya hükümet kurma görevini vermesi için ikna etti.
Benazir Butto bu kazanma stratejisini asla terk etmedi. NYT'nin yazdığı gibi "o Washington ziyaretlerini devam ettirdi, genellikle yılda birkaç kez." Kongre ve medya elitlerinin de aralarında olduğu Washington elitleri arasında arkadaşlar devşirmeye devam etti. Sadece 2007'nin ilk altı ayında Washington'un içinden birilerine ulaşmak için 250,000 dolar lobi masrafı yaptı.
Bir kez daha, sadece ABD'nin Müşerref üzerindeki baskısıyla mümkün olan Pakistan'a dönüşüne ABD desteğini kazanmak için Benazir Butto önceleri işini gören stratejinin aynısını kullandı: Amerika'nın Pakistan'daki çıkarlarını geliştirmede General Müşerref'ten daha iyi hizmet edeceğine söz verdi.
Geçen yıl boyunca Benazir Butto tekrar tekrar General Müşerref'in terörizme karşı yaptığı savaşın başarısız olduğuna işaret etti. Terörizmi sınırlama yerine militanlar General'in görev başında olduğu sırada daha cesaretli hale geldiler. Butto, daha iyisini yapmaya söz verdi. O, "aşırı dincileri" ortadan kaldıracaktı, "radikal" medreseleri kapatacaktı hatta Pakistan'ın nükleer programının mimarı Dr. Kadir Han'ı sorgulaması için ABD ye verecekti. Israrla ve yüksek sesle Benazir Butto, generallerinden (Müşerref) çok daha iyi hizmet edeceği konusunda ABD'yi ikna etmeye çalıştı.
Bu strateji ona ABD desteğini kazandırdı fakat bu destek ölümcül bir şekilde kusurluydu. Eğer Müşerref militanlara karşı daha fazla gayretle hareket etmediyse bu Amerika'nın planına göre yaptıklarında yumuşak davrandığından değildi. Daha çok üç farklı cepheden gelen sınırlamalardan dolayıydı: ordudan, özellikle de alt rütbedekilerden gelen muhalefet, militanlara karşı daha sert yaptırımların yerel bir isyanı ve daha kötüsü bu militanlardan gelecek azimli bir cevabı provoke edeceği ile ilgili çok gerçek bir korku ve Taliban'ın yenilmesinin Afganistan üzerindeki Hindistan etkisini arttıracağı ile ilgili kaygılar. Benazir Butto için bu sınırlandırmalarda bir farklılık olacak mıydı?
Kendini militanlara açıkça meydan okuyan tek Pakistanlı politik lider olarak sunarak militanların onu hedef almaları konusunda onları cesaretlendiren Benazir Butto'nun kendisi değil miydi? İslamcılar, güvenli bölgelerinin içinde bile Pakistan ordusuna düzenli saldırılar düzenlediklerinden, kendilerine karşı General Müşerref'ten daha sert yaptırımlar uygulamakla tehdit eden bir politikacıya saldırmaktan mı sakınacaklardı?
General Müşerref'in Pakistan'ı, Amerika'nın terörizme karşı savaşında onun öncü ortağı yapma kararının derin hataları henüz ortaya çıkmıştı. Çok uğursuz bir şekilde karar, İslamcıların Pakistan ordusunu hedeflemelerini provoke etti. Zaten orduda ihlaller vardı ve eğer çatışmalar devam etseydi ordu saflarında isyan çıkabilirdi: veya orduda Peştunlar ve Pencabiler arasında çatışmalar başlayabilirdi.
Benazir Butto'yu içinde yaşayamayacağı bir köşeye iterek ABD kabul edilemez beceriksizliğini gösterdi. Onu açıkça ABD'nin adayı olarak seçmekle ABD, onun karşılaştığı acı sonu etkili bir şekilde hızlandırdı. ABD, 'Doğunun Kızı'nı, 'Batının Kızı'na dönüştürerek onun zamansız ölümünün gerçekleşmesine yardım etti. Süreç içinde Pakistan da bir kriz zamanında fırsattan yararlanabilecek hatalı fakat karizmatik bir lideri kaybetti.
Benazir Butto babasının popülizmini benimseyerek politik kariyerini icra etti fakat etkili bir şekilde babasının politikasının doğal tamamlayıcısını reddetti: onun bağımsız dış politikasını. Farklı bir yol takip edebilir miydi? Babasının bağımsız dış politika mirasını sahiplenecek kadar bağımsız mıydı?
Benazir Butto'nun babasının popülizmini benimsemesi kaçınılmazdı: bunu yapmadan Pakistan'ın genellikle eğitimsiz kitleleri arasındaki taraflarını kazanamazdı. Öte yandan bağımsız bir dış politikayı reddederek o, popülaritesinden hiçbir şey kaybetmeyerek kendisi için Amerikan güç merkezlerine bir yol açıyordu. Genellikle fakir ve eğitimsiz olan Pakistanlılar dış politikanın gizliliği ile ilgilenmezlerdi.
Benazir Butto, ABD ile kur yapmasını iktidara yükselişi için gerekli görüyor muydu? Amerikalılar Pakistan ordusunu, Pakistan'ı sonuna kadar yedeklerinde tutmak için en iyi araç olarak uzun süreden beri geliştirdiler: ilk olarak Pakistan ordusu soğuk savaşta ABD'nin bir ortağına dönüştü ve ABD, 11 Eylül'den beri 'teröre karşı savaş'ında Pakistan ordusunu öncü müttefiki olarak sundu. 1990lar, iki savaş arasındaki ara dönem Pakistan'ın politikacıları için bir fırsat penceresiydi.
Fakat Benazir Butto ilk olarak, güçlerine bir zamanlar sadece babasının meydan okuduğu ve bu yüzden onun popülist partisinin iktidara gelmesine muhalefet eden Pakistanlı generalleri etkisizleştirmeliydi. Bu stratejiyi Pakistan ordusunu etkisizleştirmek için kullandı. Generallerin sıkıntıda olduğu bu zamanlarda Butto aynı işe kalkıştı.
Trajik bir şekilde bu sefer bu iş ölümcül bir hataydı. Benazir Butto, Pakistan'ı iç savaşın ve bölünmenin eşiğine getirmiş olan militanlara karşı Amerika'nın savaşını vermeye yönelik bir stratejiye kendini adadı. İktidar için aceleci macerasında o, gerçeklere aldırmayan bir körlükle hareket etti.
Fakat Benazir Butto bir alternatife sahip miydi?
Belki de sahipti. Pakistan bir iç savaşı engelleme şansına sahiptir fakat bunu sadece kendini ABD'den uzaklaştırarak yapabilir. Bu uzaklaşma şu an Pakistan için hayatidir: ve birileri bu uzaklaşmanın ABD içinde gerekli olduğunu ileri sürebilir. Sadece kendini ABD'den uzaklaştırarak herhangi bir Pakistan hükümeti, şu an için militanları Pakistan'ın kendisini ezmekten alıkoyma şansına sahiptir. ABD ve İsrail'e bağlı olan hiçbir hükümet, İslamcı isyanın yayılmasını önleme çabalarında halk desteğini kazanma şansına sahip değildir. Üzülerek ifade etmek gerekirse Benazir Butto da Müşerref gibi ABD'de İsrail lobisini besledi. (3)
Benazir Butto'nun bunu tek başına yapmasını, yapmak istediğini, beklemek gerçek dışıdır. Fakat eğer o, Navaz Şerif ve belki de diğer muhalefet partileri ile demokrasi yanlısı ve ulusalcı bir ortaklığa katılsaydı onlar beraberce Pakistanlı generalleri kışlaya gönderme şansına sahip olabilirlerdi. Böylesi bir konjonktürde Pakistan'ın bütünlüğü için bu koalisyon ve bağımsız bir dış politikanın zorunlu olduğuna Pakistanlıları ikna etmek Hz. Ali'nin hitabetini gerektirmezdi.
Üzülerek ifade etmek gerekirse bu, Benazir Butto'nun reddettiği bir seçenekti. O generalleri yerinden etmek istemedi: sivil bir amigo olarak onların İslamcı militanlara verdiği savaşa katılmanın arayışındaydı. Belki o, ABD'nin desteğini kazanmaya harcadığı politik paranın miktarını göz önüne aldığımızda başka bir seçenek düşünemedi. Miyopluğuna kıstırılmış bir şekilde bunu daha kolay ve tek seçenek olarak gördü. Çıkmaz bir sokağa girmeyi seçti. Daha kötüsü: bu tercih ölüm tuzağıydı.
Bu onun ölümünü Pakistan tradejisi yapan şeydir. Onun ölümü bir trajedidir çünkü o, askeri generaller tarafından yapılan zararı tersine çevirebilecek hayati bir koalisyona doğru Pakistanlıları harekete geçirmeye çalışmak için gerekli karizmaya kumanda eden Pakistan'daki tek politik liderdi. Fakat bunun yerine o başarısız generallerin yaptıklarının daha ötesini yapmayı seçti.
Bu Benazir Butto'nun ölümcül hatasıydı fakat bu hata sadece bir kişiye ait bir hata değildi. Bu ölümcül hatanın arkasında, elitlerinin defalarca devleti fahişeleştirmeyi, ulusal çıkarlardan fedakârlık etmeyi ve kişisel kazançları için Pakistanlıların hayatlarını feda ettikleri bir ülkenin kederli bir tarihi yatmaktadır. Bu Benazir Butto'nun katledilmesini bir Pakistan trajedisi haline getiren şeydir. Bir tek trajik olay, Pakistan politik sınıflarının kötülüğünü ve Pakistanlıların onların ihanet suçlarından dolayı hesap verdirmedeki başarısızlıklarını kristalleştirdi.
M. Shahid Alam, Kuzeydoğu Üniversitesi'nde ekonomi profesörüdür ve Yeni Oryantalizme Meydan Okuma: Amerika'nın 'İslam'a Karşı Savaşı' İle İlgili Muhalif Makaleler adlı eserin yazarıdır. Kendisine alqalam02760@yahoo.com adresinden ulaşılabilir.
Dipnotlar
1. Syed Saleem Shehzad, "el-Kaide Butto Suikastını Üstlendi" Asia Times (Aralık 29, 2007).
2. Elisabeth Bumiller, "Butto Washington'u Nasıl Kazandı" New York Times (Aralık 27, 2007).
3. İsrail'in BM büyükelçisi Dan Gillerman'a göre Benazir Butto ona "İsrail'e sıcak bir ithaf"ı içeren Kaderin Kızı başlıklı yeni otobiyografinin bir kopyasını gönderdi. Gillerman, "O (Benazir Butto), İsrail'e ne kadar hayran olduğunu ve diplomatik ilişkilerin kurulmasının da arasında olduğu İsrail ve Pakistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesini ne kadar istediğini bana yazdı" diye ekledi, Tali Rabinovsky, "Gillerman: Butto bana hayatından endişe ettiğini söyledi," (Aralık 28, 2007).
Dünya bülteni
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.