KİBİR - AHMAKLIK – TESLİMİYET

KİBİR - AHMAKLIK – TESLİMİYET

Saadeddin Ustaosmanoğlu
sustaosmanoglu@furkandergisi.com

İlim adamı sıfatıyla cingözlük yapanların çoğaldığı bir dönemde ilim ahlâkını muhafaza herhâlde her zamankinden daha fazla önemli olmayı gerektiriyor. Kuru bilgi ile malûmattarlığını artırmış gramer âlimleri(!)nin İmam-ı Gazali Hazretleri'nin "bütün ilimlerin başlangıcı iştikak (kelimenin kök bilgisi) ilmidir" hikmetinden payları ne olabilir ki? İmam-ı Gazali Hazretleri'nin sözü istikametinde gittikleri zannı içinde hedeften ayrılmanın misalini yaşayanlar Efendi Hazretleri'nin (Mahmut Efendi Kuddise Sırruhu) şu sözlerine kulak versinler: «ALLAH-u Teâlâ bizi dünyadan soğutsun. Gene medreselerimizden şikâyet var. Maneviyat bu işleri (dünya süslerini, ziynetini) kabul etmiyor. OKUYUP BİLGİ SAHİBİ OLUYORUZ AMA ŞUUR AZ. İlim ne demek, bu Kur'an, bu tefsir bize ne diyor, onu anlamıyoruz. Ama "NASARA YENSURU" sıgalıyoruz.»

İlmin mahiyeti hakkındaki bilgisizliğimiz bizleri mücerred fikir istidadından uzaklaştırıyor. Fikir istidadının oluştuğu noktada ise bu istidadın ihlâs temeli eksik kalabiliyor. Yani, her adım başı muhasebe ve muhakemesi yapılmayan, yapılamayan değerler, eşya ve hadiseler üzerindeki tasarrufumuzu artırmak yerine maalesef eksiltiyor.

"Ruh ilminde tertip yoktur" hikmetinden ilhamla İbrahim Hakkı Bursevî Hazretleri'nin şu sözlerine bakalım: «ALLAH'ı bilen kimse maddi âlemi de bilir. Fakat yalnız maddi âlemi bilen kimse ALLAH'ı bilemez. Bundan maksad, veli bilgisidir ve bilgisizliği yok etmektir. Çünkü ALLAH tarafından kalbi nurlanan kimse şüphesiz ki, Hak ile Bâtılı (gerçek ile yanlışı) ayırır ve şeriatın hükümlerini en ufak bir şüpheye düşmeden bilir. Şayet veliliğinden evvel bilgisi varsa var, yoksa ALLAH ona bütün şeriat hükümlerini ilham eder ve her mesele hakkında aydınlatır.» (1)

"Bilmeyi bilici" olma ahlâkına bîgane kalanlar elde ettikleri ilimleriyle meseleyi ya kibir ve gurur'da noktalıyorlar ya da cingözlük manevralarında kullanıyorlar. Bilgileri onları münafıklığa arkaürmemişse şayet, "ilim insanın cehlini giderir ahmaklığını gidermez." Ehlullah Kelâmındaki hikmete arkaürür. Bu menfiliklerden kurtulma azminde olabilmenin yolları kurcalanmalı.

«Einstein... Dehâsı malum... Ne getirdiği de... Bu büyük dehâ, yanında nisbeten hafif bir matematik meselesinden bahsedilirken, onu bilmediğini söyleyerek yanındakileri hayrete düşürüyor; bu da onun tevazuuna delil... Bu hadise de gösteriyor ki, gerçek ilim, ezbere bilgi değil, onun mayasıdır; bilmeyi biliştir... Halkın aklı gözünde ya; Einstein misâlinden hikmeti anlaşılacağı üzere, İmam-ı Âzam Hazretleri, kalabalık içinde ulemaya bilemeyeceği bir sorunun sorulmasını câiz görmemiştir... İş apıştırma gayesine dönünce kolay: Hiç ilgisiz biri, 40 yıllık Anayasa Profesörü'ne, Japon anayasasının -meselâ- 20. maddesini sorar ve ona üstün (!) çıkar!» (2)

Aynen bunun gibi, hikmetten nasipsizlerin kuru bilgileriyle, ilim, siyaset, ictimaiyat vs. alanlarda boy göstermeleri ve yer tutmaları, meselelerin daima kemmiyet yönüyle ele alınıp değerlendirilmesine ve keyfiyetten uzaklaşılmasına sebep oluyor.

Sonrası mâlum... Ne ilim alanında, ne politika da, ne sosyal hadiseleri meyânında kalite belirten bir gelişmeye rastlanmıyor. Ölçü kemmiyet olunca, karışıklıkların, kararsızlıkların mahiyeti de anlaşılmıyor. Her şey basit akıl yürütmeleriyle sonuçlandırılmaya çalışılıyor. Cemil Meriç'in şu ifadeleri buna güzel bir misal:
«Marx bir ülkenin hayatını parlamentodaki mücadeleler arkasından gören kimseleri "meclis budalaları" diye vasıflandırıyordu. Çeşitli budalalıklar var. İlmî problemleri sadece kendi uzmanlığı hudutları içine sıkıştırarak görmek de bir nevi budalalık değil mi?»

Aktüel bir hadiseye bağlarsak... Yıllardır süren PKK - TC mücadelesi ülkenin hayatını parlamentodaki mücadeleler arkasından gören ve sadece parlamentodan ibaret sananların budalalığında düğümlenmiyor mu?.. İlmî problemlere ise atıfta bulunmaya bile gerek yok; fikir dünyamız mâlum...
Meseleyi aktüele bağlamışken biraz kurcalayalım... PKK, Kürt realitesi, güneydoğu meselesi, vesair isimlerle andığımız mevzunun ana temeli bilinmediğinden, kuyruğu etrafında dönen kedi misali mevzunun etrafında dönüyor, döndükçe de yol aldığımızı zannediyoruz. Meseleye el atanlar münafıkça tavırlarının gereği olarak yangını körüklemekten başka bir şey yapmadılar. Bugün gelinen nokta bunu gösteriyor. Bundan sonra da başka türlü olması mümkün değil.

"Bilmeyi bilici" olma ahlâkına bigâne kalanlar elde ettikleri bilgileriyle meseleyi ya kibir ve gururda noktalıyorlar, ya da cingözlük manevralarında kullanıyorlar, demiştik. Meseleyi cingözlük manevralarıyla değerlendirmeye yeltenen bir aydının sözlerine bakalım şimdi.
Önce bir hatırlatma; Efeni Hazretleri'nden naklettiğimiz hikmet vesîlesiyle bildirelim ki, Müslümanlar sosyal hadiselerin içinde çoğu zaman düşmandan korktuğu ve okuyup bilgi sahibi olduğu halde şuur sahibi olamadığı için kendini döven figür görüntüsü içindeler. Karşı takıma gelince...

Ercan Çiftcioğlu. 6 Aralık 2007 tarihli Tempo Dergisi'ne konuşmuş. Akademik kariyeri'nin bilinmesi bakımından tanıtımını aynen verelim: "Bahçeşehir Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı olan Çiftçioğlu, Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsü'nün yanı sıra Harp Akademileri Stratejik Araştırma Merkezi ve Milli Güvenlik Akademisi'nde planlı seminerler veriyor. TSK Stratejik Araştırma ve Etüt Merkezi'nde uzmanlık görevini sürdürmekte. Ayrıca Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde bir NATO kuruluşu olan Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi'nin Akademik Kurul Üyesi!"

Akademik kariyeri bunca zengin bir adamın bir meselenin doğru tespitini hissetmiş olmasına rağmen iman ve idrak yoksunluğu sebebi ile bu tesbit muhalif olmasını "Bilmeyi bilici olma" ahlâkından mahrumiyetine atfen nakledelim:
«...Türkiye'nin Güneydoğu'sunda etnik aidiyet çok önemlidir. Ama orada, bundan da önemli bir şey daha vardır: İslâm'a olan aidiyet. Danimarka ile yaşanan karikatür krizi sonrası yapılan gösterileri hatırlayın. O dönemdeki eylemlerin en gösterişlisi, 80 bin kişinin katılımıyla Diyarbakır'da yapılmıştı. Bunun, bölge insanının yönelimleri açısından çok ciddi bir gösterge olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Din, kolaylıkla radikalize olabilecek bir motivasyonu sağlar. Etnik aidiyet de benzer bir özelliğe sahiptir. Siz bu iki etmeni aynı çatı altına soktuğunuz zaman, bu defa birleşen bu iki etmen, altında bir araya geldiği çatıyı teslim alır. Yani bununla oynayanlar, bir süre sonra oynadıkları oyunun bir parçası haline gelebilirler. Oyunun sahibi de el değiştirir. »

Karşı takımın bizden olanlarının (olduğu zannedilenlerin) görüntüsü böyle... Cingözlük manevraları... Hakikati bu kadar net tespitten sonra ve de ortada yapıştırıcı hiçbir unsur yokken, bile bile lâdes demeyi neyle izah edebilirsiniz? Evet; İSLÂM olmadan hiçbir şey mümkün değil. O'na mukavemetiniz bile size şifa olacak... Bekleyin.

Karşı takımın bizden olmayanlarına gelince.

ABD eski başkanları Richard Nixon, Gerald Gord ve Ronald Reagan'ın başdanışmanlığını yapmış, siyasetçi, yazar, yayıncı Patrick J. Buchanan bir kitap yazmış. Aydınlık Dergisi 9 Aralık 2007 tarihli sayısında bu kitabı tanıtma sadedinde bazı bölümler nakletmiş. Oradan bakalım.
Diyor ki: "AMERİKA KOPMA NOKTASINDA VE BİR ULUS OLARAK KURTULUŞU MÜMKÜN GÖRÜNMÜYOR. ULUSAL İNTİHARA DOĞRU GİDİYORUZ."

«ABD'nin ciddi bir varoluş kriziyle karşı karşıya olduğunu belirten Buchanan, "Görünen o ki bölünüyoruz" dedi ve ekledi: "Pax Americana (Amerikan barışı) ve Amerika'nın küresel hâkimiyet çağı sana ermiştir."
Buchanan, Bush Doktrini'ni "demokratik emperyalizm" olarak tanımladı ve bu doktrinin Amerika'ya kan kaybettirdiğini, ülkeyi iflâs ettirdiğini, yalnızlığa mahkûm ettiğini belirtti. 11 Eylül sonrasında, bir Neocan komplosunun Bush yönetimini ele geçirdiğini ve Amerikan kanının, enerjisinin ve parasının, Ortadoğu'da Müslüman ülkelere saldırmak için kullanıldığını belirten Buchanan, uygulanan "demokratizm" ideolojisinin "dışarıda stratejik bir felâket ve içeride kıyasıya bir sosyal ve siyasal bölünmeye" sebep olduğunu savundu. Buchanana göre, "Tüm gezegene polis gücü yerleştirmek ve 'dünya demokratik devrimini' himaye etmeye çalışmak, Irak'ta görüldüğü gibi emperyal bir ahmaklıktır ve ülkenin yıkımını beraberinde getirir." Buchanan, Amerika'nın Ortadoğu'da felâkete doğru gidebileceği ve bu felâketin sonuçlarının Vietnam'ı gölgede bırakacağı tesbitini yaptı.

Buchanan, "Amerika Balkanlaşmaya ve sınıfsal, kültürel, ırksal olarak ayrışmaya başladı. Şimdi önümüzde duran soru şu, bir millet olarak devam mı edeceğiz yoksa Roosevelt'in tanımıyla 'kavga eden ulusların münakaşası'nı yaşayıp, parçalanıp millet olmaktan vaz mı geçeceğiz?"»
Kitabın adı tam oturmuş: "Hesap günü: Kibir, İdeoloji ve Açgözlülük Amerika'yı Nasıl Parçalıyor."

Bizdeki cingözlerle aynı kaderi paylaşacak olan bu kibirlerin birleşecekleri yegâne nokta, İslâm'a mukavemet ederken ya tükenecekleri, ya da Kâinatın Efendisi'ne teslimiyetle Kâinatın sahibine giden yola girecekleri noktadır.

Bize gelince...

Müjdeci'nin mânâ hakikatini ayağa düşürmeden söyleme cehdi içinde ifade edersek şöyle; Çocuk sırrı çerçevesinde, Ehlullah'ın etrafında pervane olduğu Mehdi hakikatinin ifadecisi fikir (BD-İBDA), yine Ehlullah'ın tenkidine kulak asarsak anlaşılırsa, yani; "Okuyup bilgi sahibi oluyoruz ama şuur az" hikmetine binâen idrak edilebilirse kurtuluş yakındır. Müslümanım diyenler!.. İktibaslar:
1- Kutbu'n-Necat, s.149
2- Erkam "hayat- sayı- matematik", Salih Mirzabeyoğlu, s.8
3- Kültürden İrfana, Cemil Meriç,s. 14

Furkan Dergisi, Ocak 2008

--

-----------------------------------------------------------------

"DOĞRU DÜŞÜNCE OLMADAN DOĞRU DÜŞÜNCE FAALİYETİ DE OLMAZ"


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..

Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.