Vatikan ve İslam /1/
Muhammed Ammara
Papa ikinci John Paul (1921-2005) Vatikan'a Papa olduğunda başka bir deyişle Hıristiyanların en büyük kilisesi olan (1.1 milyar) Katolik Kilisesinin başı seçildiğinde, 16/10/1978 yılında Aziz Paul Kilisesi şerefesinden tebaasına seslenirken "Mesih çözümdür" demiş ve Avrupa kültürünün Hıristiyanlaşması için çaba göstereceğini söylemişti. Hıristiyan laisizminin marjinalleştirdiği batılı Hıristiyan realitesiyle yüzleşmek için. Avrupa'da tanrıya inananların sayısı % 14'ü geçmez. Kiliseye gidenlerin sayısı % 10'u bulmaz. Avrupa'nın en büyük Katolik ülkesi olan Fransa'da bu oran % 5'i bile bulmuyor… Bir başka deyişle Fransa'daki Müslümanların sayısından daha az!! Bu realiteyle başetmek için Vatikan'da Hıristiyanlığın ve Hıristiyanlarının sayısının azalması tehlikesine karşı direnme çağrısı gündeme geldi. Vatikan'ın dış ilişkileri düzeyindeyse Papa ve Kilisesi bir çok yönde faaliyet göstermeye çalışıyor:
1-Komünizm ve Sosyalist Bloğa karşı yürütülen soğuk savaşta ABD ve Kapitalist Batı ile aktif bir işbirliği… "İnsanların beynini ele geçirmek amacıyla yapılan savaş" diye nitelendirilen bu savaş… Bu "cepheye" katkı sağlamak amacıyla Papa 1979 yılında ülkesi Polonya'yı ziyaret etti. Lech Walesa liderliğindeki işçi dayanışma sendikasını Komünizme ve Hükümetine karşı harekete geçirmeye çalıştı. Doğu Avrupa'da Slav milliyetçiliğini canlandırmaya çalıştı.. Çekoslovakya'da Vaclav Havel gibi komünizmden kopanları batının komünizme karşı yürüttüğü soğuk savaşın bir parçası olarak destekledi. Zamanın Sovyet İstihbarat teşkilatı KGB Başkanı Yuri Andropov, Polonyalı Komünist liderleri Papanın ülkesini bir "ziyaretçi" olarak gezmesine izin vermemeleri konusunda uyarmıştı.
-1991'de Papa serbest Pazar kapitalizmine övgüler düzüyordu. Bireysel toplumlar ve uluslararası ilişkiler düzeyinde serbest Pazar kaynakların kullanılması ve ihtiyaçların giderilmesi bakımından daha aktif olduğunu söyledi. "Kâr"ın meşru yönünü kabul ediyorum. Kâr olmazsa şirketler işini iyi yapmazlardı… Latin Amerika'da yaygın olan ve Hıristiyanlık ve İncil'e "ilerici sosyal bir boyut katmak isteyen" Kurtuluş Teolojisi ve papazlarıyla savaştı.
- Soğuk Savaşta "dini cephe" önderliği üstlenen Vatikan'ın rolü çerçevesinde Vatikan Konseyi 60'lı yıllarda bir takım kararlar alarak "katolik diyalog" adı altında Müslümanları cezbetme ve Yahudileri Mesih'in kanından ibra etme yoluna gitti.
2-Siyonistlerin şantajına boyun eğerek Yahudilere yaklaşma babında, Katolik Kilisenin Amerikan Emperyalizmiyle ve Protestan Hıristiyanlık (Siyonist-Hıristiyanlık) işbirliği yapmasına uygun olarak ve komünizme karşı soğuk savaşta Yahudilerin oynadığı rolle ilgili olarak Vatikan "Mesih'in İsrail'e yerleştirilmesi" diye tabir edilen eğilimlere başladı. Mesih'ten "Yahudi" olduğu şeklinde bahsetmeye başladı.
20/4/1984 yılında "Fedakarlık yılı" münasebetiyle Papa John Paul, Kudüs'ün Yahudi Devletinin sembolü olduğunu belirterek; Urşelim'i (Kudüs) krallığına başkent olarak seçen Davut döneminden ve heykeli inşa eden oğlu Süleyman'dan beri Urşelim Yahudilerin vicdanında derin bir sevgiye mazhar olmuştur. Yıllar geçtiği halde onu unutmadılar. Kalpleri her gün onunla çarpıyor. Onlar şehri vatanları için bir sembol olarak görüyorlar.
-Papa John Paul bir Yahudi Kilisesini (Eski Roma Kilisesi 1986) ziyaret eden ilk Katolik Papadır.
-1993'te ise Vatikan Siyonist Devletle diplomatik ilişkiler kurdu. 31/12/1993 yılında Vatikan'la İsrail arasında imzalanan antlaşmanın başında şunlar yazılıydı: "Katolik Dünyasıyla Yahudi Halkı arasında eşsiz ilişkiler". Bu antlaşmaya göre aralarında Katolik Arapların da bulunduğu Hıristiyanlar Siyonist devletle geliştirilen bu eşsiz ilişkilere "dini bir bağlılıkla" riayet etmeleri gerekiyor.
Mart 2000'de Papa İsrail'i ziyaret etti. Bu daha önce masum ve yüce Papa'dan görülmemiş bir şekilde –Hıristiyanların semitizm düşmanlığından Katoliklerin yaptıkları nedeniyle Yahudilere özür ve pişmanlığını bildirdi. Bununla ilgili olarak bir özür ve pişmanlık "notu" yazarak Kudüs'teki batı duvarında (ağlama duvar) bir deliğe koydu. Notta Yahudiler hakkında işlediği hatalardan dolayı Katolik Kilisesinin bağışlanmasını istiyordu.
-2004 yılında Papa büyük Yahudi hahamlarını Vatikan'da kabul etti. İsrail'deki batılı Yahudilerin hahambaşı Mair Lao huzurunda şunları söyledi: "Nereye gidersem gideyim şunu söylerim: Biz insanoğullarına düşen büyük Yahudi kardeşlerimizin doğacak çocuklarıyla ilgilenmemiz ve onları korumamız gerekir." Dikkat edilirse Yahudilerden bahsederken "büyük kardeşlerimiz" ifadesini kullanıyor.
3- Papa aynı şekilde Protestanlardan da dinde reform sonrası 1562-1629 Katolik-Protestan dini savaşlarda Katolik kilisenin rolü nedeniyle özür diledi.
4-2004'te Papa, Kilisenin Çin'de yaptığı zulümlerden dolayı Çinlilerden özür diledi.
5-Aynı şekilde Papa Kilisenin yaptığı küstahlıklardan dolayı tüm dünyadan özür diledi. Engizisyon mahkemeleri eliyle Galileo'nun (1562-1629) disipline edilmesi, Filozof ve bilim adamlarına çeşitli işkenceler uygulanması olayları gibi.
6- Papa, Afrikalılar ve Kızılderililerle beraber yalnızca Müslümanlardan özür dilemedi. Ne iki yüzyıl devam eden (1096-1291) haçlı saldırıları, ne Kilisenin batı emperyalizmiyle işbirliği yaparak İslam dünyasını sömürme faaliyetleri, ne Müslümanları Hıristiyanlaştırmada kilisenin oynadığı rol, ne beş yüzyıl boyunca Afrika'nın yağmalanıp yokedilmesi ne de Amerika, Avustralya ve Yeni Zelanda yerlilerini ve onların medeniyetlerini imha etmede kilisenin yaptığı katkılar nedeniyle özür dilemedi.
-Papa II.John Paul 2000 yılında Mısır ve Suriye'yi ziyaret etti. Mısır ziyaretinde Sina'da bulunan Saint Kathrin Kilisesinin –Rum Ortadoks olan rahipleri Papanın kiliselerine girip namaz kılmasına (dua etmek) izin vermediler. Çünkü onlara göre Papa Hıristiyan değildi. O da kilisenin önündeki sokakta namaz kıldı. Oysa el-Ezher şeyhi Papayı bizzat havaalanında karşılamış ona Ezheri Şerif şeyhliğinin kapılarını açmıştı.
Suriye'yi ziyaret ettiği dönemde Beşşar Esad Emevi Camiine kadar ona eşlik etmişti. Papa Suriye'deyken "Vaftizci Yuhanna" olarak bilinen Yahya Peygamberin (as) kabrini ziyaret etti. O gün Papa Salahaddin Eyyübi'nin (1137-1193) kabrini ziyaret etmeyi reddetti. Halbuki kabri Emevi Camii avlusunda yer alıyordu. Zira buraya yapacağı bir ziyaret, Haçlı savaşları nedeniyle Müslümanlardan özür anlamına gelecekti.
İkinci John Paul'un (1978-2005) papalığı döneminde Katolik Kilisesinde tüm kardinaller yeniden atandı. Kilise içinde yeni bir Ortodoks Katolik mezhebi oluştu… Yaratıcılıktan korkan bir akım egemen oldu… Alman Kardinal Josef Ratzinger bu akımın liderliğini yapıyordu. 1981'den Papa (16. Benediktus) seçildiği 2005 yılına kadar yaklaşık çeyrek asır bu görevi üstlendi.
-Arı bir Dini İnanç makamı. Bu "en büyük engizisyon" makamının bir uzantısıdır. "Büyük engizisyon" makamı da "engizisyon mahkemelerinin" bir uzantısıdır. Sonra Kardinaller Fakültesi dekanlığı görevini üstlendi.
-onun yönlendirmesi ve liderliğinde "dini prensipleri korumak için kardinal komitesi" izin verilen mezhebi ayrılık çerçevesini daralttı. Dini Roma'ya 10 tane Kardinalin artık çocuklara eğitim verebilecek kapasite olmadığını bildirdi. Diğerlerine de kitaplarını gözden geçirmelerini emretti.
-2002 yılında Kardinal Ratzinger Papa II. John Paul'un ilan ettiği "egemen Mesih" belgesini formüle etti. Bu belgede Katolik Roma Kilisesinin İsa Mesih'in gerçek ve tek kilisesi olduğunu seçkinlere ilan ediyordu. Ancak Katolikler kurtuluşa erebilirler. Başkaları değil. Bu belge çok dinliliğe karşı bir belgedir. Hıristiyanlık çerçevesinde bile. Ayrıca Kardinal Ratzinger gönülden bağlıların mensup olduğu fundamentalist bir Kiliseye inanıyordu. Hıristiyan kökenlilerden gönülden bağlı olmayanların mensup olduğu bir " halk kilisesi"ne inanmıyordu.
Bu makale Mehmet S.Direk tarafından Dünya Bülteni için tercüme edilmiştir.
--
Söz bitmedi, Umut Yaşıyor!
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..
Muhammed Ammara
Papa ikinci John Paul (1921-2005) Vatikan'a Papa olduğunda başka bir deyişle Hıristiyanların en büyük kilisesi olan (1.1 milyar) Katolik Kilisesinin başı seçildiğinde, 16/10/1978 yılında Aziz Paul Kilisesi şerefesinden tebaasına seslenirken "Mesih çözümdür" demiş ve Avrupa kültürünün Hıristiyanlaşması için çaba göstereceğini söylemişti. Hıristiyan laisizminin marjinalleştirdiği batılı Hıristiyan realitesiyle yüzleşmek için. Avrupa'da tanrıya inananların sayısı % 14'ü geçmez. Kiliseye gidenlerin sayısı % 10'u bulmaz. Avrupa'nın en büyük Katolik ülkesi olan Fransa'da bu oran % 5'i bile bulmuyor… Bir başka deyişle Fransa'daki Müslümanların sayısından daha az!! Bu realiteyle başetmek için Vatikan'da Hıristiyanlığın ve Hıristiyanlarının sayısının azalması tehlikesine karşı direnme çağrısı gündeme geldi. Vatikan'ın dış ilişkileri düzeyindeyse Papa ve Kilisesi bir çok yönde faaliyet göstermeye çalışıyor:
1-Komünizm ve Sosyalist Bloğa karşı yürütülen soğuk savaşta ABD ve Kapitalist Batı ile aktif bir işbirliği… "İnsanların beynini ele geçirmek amacıyla yapılan savaş" diye nitelendirilen bu savaş… Bu "cepheye" katkı sağlamak amacıyla Papa 1979 yılında ülkesi Polonya'yı ziyaret etti. Lech Walesa liderliğindeki işçi dayanışma sendikasını Komünizme ve Hükümetine karşı harekete geçirmeye çalıştı. Doğu Avrupa'da Slav milliyetçiliğini canlandırmaya çalıştı.. Çekoslovakya'da Vaclav Havel gibi komünizmden kopanları batının komünizme karşı yürüttüğü soğuk savaşın bir parçası olarak destekledi. Zamanın Sovyet İstihbarat teşkilatı KGB Başkanı Yuri Andropov, Polonyalı Komünist liderleri Papanın ülkesini bir "ziyaretçi" olarak gezmesine izin vermemeleri konusunda uyarmıştı.
-1991'de Papa serbest Pazar kapitalizmine övgüler düzüyordu. Bireysel toplumlar ve uluslararası ilişkiler düzeyinde serbest Pazar kaynakların kullanılması ve ihtiyaçların giderilmesi bakımından daha aktif olduğunu söyledi. "Kâr"ın meşru yönünü kabul ediyorum. Kâr olmazsa şirketler işini iyi yapmazlardı… Latin Amerika'da yaygın olan ve Hıristiyanlık ve İncil'e "ilerici sosyal bir boyut katmak isteyen" Kurtuluş Teolojisi ve papazlarıyla savaştı.
- Soğuk Savaşta "dini cephe" önderliği üstlenen Vatikan'ın rolü çerçevesinde Vatikan Konseyi 60'lı yıllarda bir takım kararlar alarak "katolik diyalog" adı altında Müslümanları cezbetme ve Yahudileri Mesih'in kanından ibra etme yoluna gitti.
2-Siyonistlerin şantajına boyun eğerek Yahudilere yaklaşma babında, Katolik Kilisenin Amerikan Emperyalizmiyle ve Protestan Hıristiyanlık (Siyonist-Hıristiyanlık) işbirliği yapmasına uygun olarak ve komünizme karşı soğuk savaşta Yahudilerin oynadığı rolle ilgili olarak Vatikan "Mesih'in İsrail'e yerleştirilmesi" diye tabir edilen eğilimlere başladı. Mesih'ten "Yahudi" olduğu şeklinde bahsetmeye başladı.
20/4/1984 yılında "Fedakarlık yılı" münasebetiyle Papa John Paul, Kudüs'ün Yahudi Devletinin sembolü olduğunu belirterek; Urşelim'i (Kudüs) krallığına başkent olarak seçen Davut döneminden ve heykeli inşa eden oğlu Süleyman'dan beri Urşelim Yahudilerin vicdanında derin bir sevgiye mazhar olmuştur. Yıllar geçtiği halde onu unutmadılar. Kalpleri her gün onunla çarpıyor. Onlar şehri vatanları için bir sembol olarak görüyorlar.
-Papa John Paul bir Yahudi Kilisesini (Eski Roma Kilisesi 1986) ziyaret eden ilk Katolik Papadır.
-1993'te ise Vatikan Siyonist Devletle diplomatik ilişkiler kurdu. 31/12/1993 yılında Vatikan'la İsrail arasında imzalanan antlaşmanın başında şunlar yazılıydı: "Katolik Dünyasıyla Yahudi Halkı arasında eşsiz ilişkiler". Bu antlaşmaya göre aralarında Katolik Arapların da bulunduğu Hıristiyanlar Siyonist devletle geliştirilen bu eşsiz ilişkilere "dini bir bağlılıkla" riayet etmeleri gerekiyor.
Mart 2000'de Papa İsrail'i ziyaret etti. Bu daha önce masum ve yüce Papa'dan görülmemiş bir şekilde –Hıristiyanların semitizm düşmanlığından Katoliklerin yaptıkları nedeniyle Yahudilere özür ve pişmanlığını bildirdi. Bununla ilgili olarak bir özür ve pişmanlık "notu" yazarak Kudüs'teki batı duvarında (ağlama duvar) bir deliğe koydu. Notta Yahudiler hakkında işlediği hatalardan dolayı Katolik Kilisesinin bağışlanmasını istiyordu.
-2004 yılında Papa büyük Yahudi hahamlarını Vatikan'da kabul etti. İsrail'deki batılı Yahudilerin hahambaşı Mair Lao huzurunda şunları söyledi: "Nereye gidersem gideyim şunu söylerim: Biz insanoğullarına düşen büyük Yahudi kardeşlerimizin doğacak çocuklarıyla ilgilenmemiz ve onları korumamız gerekir." Dikkat edilirse Yahudilerden bahsederken "büyük kardeşlerimiz" ifadesini kullanıyor.
3- Papa aynı şekilde Protestanlardan da dinde reform sonrası 1562-1629 Katolik-Protestan dini savaşlarda Katolik kilisenin rolü nedeniyle özür diledi.
4-2004'te Papa, Kilisenin Çin'de yaptığı zulümlerden dolayı Çinlilerden özür diledi.
5-Aynı şekilde Papa Kilisenin yaptığı küstahlıklardan dolayı tüm dünyadan özür diledi. Engizisyon mahkemeleri eliyle Galileo'nun (1562-1629) disipline edilmesi, Filozof ve bilim adamlarına çeşitli işkenceler uygulanması olayları gibi.
6- Papa, Afrikalılar ve Kızılderililerle beraber yalnızca Müslümanlardan özür dilemedi. Ne iki yüzyıl devam eden (1096-1291) haçlı saldırıları, ne Kilisenin batı emperyalizmiyle işbirliği yaparak İslam dünyasını sömürme faaliyetleri, ne Müslümanları Hıristiyanlaştırmada kilisenin oynadığı rol, ne beş yüzyıl boyunca Afrika'nın yağmalanıp yokedilmesi ne de Amerika, Avustralya ve Yeni Zelanda yerlilerini ve onların medeniyetlerini imha etmede kilisenin yaptığı katkılar nedeniyle özür dilemedi.
-Papa II.John Paul 2000 yılında Mısır ve Suriye'yi ziyaret etti. Mısır ziyaretinde Sina'da bulunan Saint Kathrin Kilisesinin –Rum Ortadoks olan rahipleri Papanın kiliselerine girip namaz kılmasına (dua etmek) izin vermediler. Çünkü onlara göre Papa Hıristiyan değildi. O da kilisenin önündeki sokakta namaz kıldı. Oysa el-Ezher şeyhi Papayı bizzat havaalanında karşılamış ona Ezheri Şerif şeyhliğinin kapılarını açmıştı.
Suriye'yi ziyaret ettiği dönemde Beşşar Esad Emevi Camiine kadar ona eşlik etmişti. Papa Suriye'deyken "Vaftizci Yuhanna" olarak bilinen Yahya Peygamberin (as) kabrini ziyaret etti. O gün Papa Salahaddin Eyyübi'nin (1137-1193) kabrini ziyaret etmeyi reddetti. Halbuki kabri Emevi Camii avlusunda yer alıyordu. Zira buraya yapacağı bir ziyaret, Haçlı savaşları nedeniyle Müslümanlardan özür anlamına gelecekti.
İkinci John Paul'un (1978-2005) papalığı döneminde Katolik Kilisesinde tüm kardinaller yeniden atandı. Kilise içinde yeni bir Ortodoks Katolik mezhebi oluştu… Yaratıcılıktan korkan bir akım egemen oldu… Alman Kardinal Josef Ratzinger bu akımın liderliğini yapıyordu. 1981'den Papa (16. Benediktus) seçildiği 2005 yılına kadar yaklaşık çeyrek asır bu görevi üstlendi.
-Arı bir Dini İnanç makamı. Bu "en büyük engizisyon" makamının bir uzantısıdır. "Büyük engizisyon" makamı da "engizisyon mahkemelerinin" bir uzantısıdır. Sonra Kardinaller Fakültesi dekanlığı görevini üstlendi.
-onun yönlendirmesi ve liderliğinde "dini prensipleri korumak için kardinal komitesi" izin verilen mezhebi ayrılık çerçevesini daralttı. Dini Roma'ya 10 tane Kardinalin artık çocuklara eğitim verebilecek kapasite olmadığını bildirdi. Diğerlerine de kitaplarını gözden geçirmelerini emretti.
-2002 yılında Kardinal Ratzinger Papa II. John Paul'un ilan ettiği "egemen Mesih" belgesini formüle etti. Bu belgede Katolik Roma Kilisesinin İsa Mesih'in gerçek ve tek kilisesi olduğunu seçkinlere ilan ediyordu. Ancak Katolikler kurtuluşa erebilirler. Başkaları değil. Bu belge çok dinliliğe karşı bir belgedir. Hıristiyanlık çerçevesinde bile. Ayrıca Kardinal Ratzinger gönülden bağlıların mensup olduğu fundamentalist bir Kiliseye inanıyordu. Hıristiyan kökenlilerden gönülden bağlı olmayanların mensup olduğu bir " halk kilisesi"ne inanmıyordu.
Bu makale Mehmet S.Direk tarafından Dünya Bülteni için tercüme edilmiştir.
--
Söz bitmedi, Umut Yaşıyor!
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.