Cennet Genclerinin En Guzelleri :
Hz. Hasan ve Hz. Huseyin Kitap okurken ilgimi ceken bir hadisi serif beni cok farkli arastirmalara sevk etti. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), "Cocuklarinizi uc haslet uzerine yetistiriniz: Peygamberinizin sevgisi, Ehl-i beytinin sevgisi ve Kur'an tilaveti." buyuruyor. Hadiste gecen iki hususu yerine getirmek icin gayret gosteriyorum. Her gun duzenli olarak bana yardim edecegine daha onceden soz vermis olan abinin Kuran derslerine katiliyor ve ona hatalarimi duzelttiriyorum. Peygamber Efendimiz'i daha iyi taniyabilmek icin de Sonsuz Nur'u okumaya devam ediyorum. Ancak "Ehl-i beyt"in ne oldugunu anlamadigim icin sevip sevmedigimi de bilemiyordum. Beraber Kuran calistigimiz abiye gidip bunu sordugumda, onume birkac tane kitap koyarak sorumun cevabinin o kitaplarda gizli oldugunu, onlari inceleyerek elde ettigim bilgileri kendisine de anlatmami soyledi. Ben de hic vakit kaybetmeden Ehl-i beytin manasini ogrendim. Efendimiz'in Ailesi
Ehl-i beyt; Peygamber Efendimiz'in butun ailesine verilen isimmis. O'nun aile fertleri soz konusu oldugunda kiymetli hanimlari, cocuklari, kizi Hazreti Fatima ile Hazreti Ali'nin cocuklari olan Hazreti Hasan ve Hazreti Huseyin'den kiyamete kadar gelecek nesilleri kastediliyormus. Bunu okudugumda onlari hakiki manada sevebilmem icin once tanimam gerektigini dusundum ve hayat hikayelerini ogrenmeye karar verdim. Ben de henuz cocuk oldugumdan midir, bilemiyorum ama arastirmaya once Ehl-i beytin kucuk uyeleri olan Hazreti Hasan ve Huseyin'den basladim. Birkac sayfa not tuttuktan sonra hemen o abiye kosup anlatmaya koyuldum: "Hazreti Hasan ve Huseyin, Peygamber Efendimiz'in kizi Fatima'dan torunlaridir. Dunyaya geldiklerinde Allah Rasulu onlarin kulaklarina ezan okumus, isimlerini vermis, kundaklarini kendi elleriyle sarmis, saclarinin agirliginca sadaka verdirmis, akika kurbanlarini kesmis. Peygamberlerin ogullari icin yaptiklari duayi Allah Rasulu de torunlari icin yaparmis; "Allah'im! Sana siginiyorum. Bu iki yavrumu, seytanin ve kotu bakisli insanlarin serrinden Sen koru..."
Allah Rasulu (sallallahu aleyhi ve sellem) kizi Fatima'yi ziyaret ettigi zaman kendisini karsilayan Hasan ve Huseyin Efendilerimiz'i hemen omuzlarina alir ve onlari sevmekle ise baslarmis. Onlari oper, koklar ve "Bunlar benim bu dunyadaki iki reyhanimdir (guzel kokulu ciceklerimdir)" dermis.
Yine boyle birgun, torunlarini Peygamberimiz'in omuzunda goren Hazreti Omer, Hazreti Hasan ve Huseyin'e donerek: "Ne mutlu size, ne kadar degerli birinin omuzundasiniz!" deyince, Peygamberimiz de; "Tabii, cunku onlar da benim icin cok degerli kimselerdir." diye karsilik vermis. Bazi geceler gec saatlere kadar Insanligin Iftihar Tablosu'nun yaninda durur, sonunda dunyanin en tatli Dedesi'nin gogsunde uyuyakalirlarmis.
Hazreti Hasan bazen Peygamberimiz'in sakaliyla oynar; bu esnada Allah Rasulu de onun parmaklarini isiracakmis gibi yaparmis. Bu da Hazreti Hasan'in cok hosuna gidermis. Kimin gitmez ki? Degil benimle oynamasi, Allah Rasulu'nun uzaktan bir tebessumunu bile gorsem bu bana mutluluk icin yeterdi.
Torunlarini cok seven Peygamberimiz, camiye gittiginde onlari da beraberinde gotururmus. Bazen Allah Rasulu secdeye egilince Hazreti Hasan ve Huseyin gelip O'nun sirtina binerlermis. Kainatin Efendisi secdeden kalkarken onlari yumusak bir sekilde alip yere koyarmis. Bazen de onlar sirtindan ininceye kadar secdeyi uzatirmis. Onlara karsi oylesine alaka gosterirmis ki, birgun hutbe okudugu esnada Hazreti Hasan ile Hazreti Huseyin camiye girince O hemen sozune ara verip asagi inmis ve onlari kucagina almis.
Bir defasinda ise, Peygamberimiz davetli oldugu yere torunu Huseyin'i goturmek istemis. Bu sirada arkadaslariyla oynamakta olan Huseyin Efendimiz saga sola kosmaya baslamis. Peygamberimiz de yakalayincaya kadar onu taklit ederek saga sola kosmus... Sonunda yakalamis ve onu kucaklayarak optukten sonra soyle buyurmus: "Huseyin benimdir, ben de Huseyin'in." Sevgili Peygamberimiz, zaman zaman Hasan ve Huseyin Hazretlerini gurestirir veya ok atma yarisi yaptirirmis. Peygamberimiz hicbir zaman taraf tutmaz, onlara esit sekilde davranirmis. Birini digerinden ayirmaz, ikisine de ayni olcude deger verirmis. Bununla ilgili Hazreti Ali bir hadise anlatiyor; "Peygamber Efendimiz bizi ziyarete gelmisti. Yanimizda geceledi. O sirada Hasan ile Huseyin uyuyorlardi. Bir ara Hasan su istedi. Derhal yerinden kalkan Peygamberimiz bir bardaga su koyup getirdi. Bu arada Huseyin de uyandi ve suyu once o icmek istedi. Peygamberimiz ise suyu Hasan'a verdi. Bunun uzerine Fatima dayanamayarak: "Hasan'i, Huseyin'den cok seviyor gibisin babacigim." deyince, Peygamber Efendimiz: "Hayir, once Hasan istedigi icin ona verdim." buyurdu. Oyle Dedeye Boyle Torunlar
Kisaca bunlari anlattiktan sonra beni buyuk bir dikkatle dinleyen o abiye sordum;"Benim ogrendiklerim bunlar, yanlis bir sey anlatmadim degil mi?" "Hayir, bilakis hem dogru anlattin hem de cok guzel bir sekilde siralamaya koymussun. Sen Ehl-i beyti tanimak istedigini soyleyince ben de biraz Internette arastirma yaptim ve Peygamberimiz'in Hazreti Hasan'a verdigi ogutleri ogrendim. Ister misin ben de onlari anlatayim?"
"Tabii ki isterim, not tutmak icin kagidimi, kalemimi hazirladim bile!.."
"Aralarinda bir yas fark olmasina ragmen ikisi de cok kucuktuler. Ama Allah Rasulu'nun onlara o yasta verdigi nasihatleri ogrenince, o sozleri anlayip unutmayan Hazreti Hasan'a insanin hayranligi artiyor. Peygamberimiz ona buyurmus ki: "Hasan! Bes vakit namazini aksatmadan kil. Sana supheli gelen her seyi terk et. Icinde suphe uyandirmayan seyleri yap. Cunku dogruluk, insanin gonlune huzur verir. Yalan ise huzursuzluk uyandirir."
Peygamber Efendimiz, kucuk yastan itibaren torunlarinin egitimiyle bizzat kendisi ilgilenmis. Bir keresinde de, Hazreti Hasan'la Peygamberimiz birlikte yuruyorlarmis. Giderken yoksul ve fakir insanlara ayrilmis sadaka hurmalarinin bulundugu yerden gecmisler. Hazreti Hasan oradaki hurmalardan bir tanesini agzina atmis ama daha cigneyemeden Peygamberimiz onu agzindan cikarip almis. Oradakilerden birisi: "Neden izin vermediniz? Bir hurmayi yeseydi ne olurdu sanki?" demis. Bunun uzerine Peygamberimiz: "Hayir! Benim ailemden olan hic kimseye sadaka helal degildir" buyurmus. Bu ne kadar hassasiyettir ki, yenilmesi uygun olmayan minik bir hurma tanesi bile olsa Allah Rasulu bunu yemelerine izin vermemis ve torunlarini en guzel sekilde yetistirmis. Bunu ogrenince aklima sirf cocuklarinin uykulari bolunmesin diye onlari sabah namazina kaldirmayan anneler, yenilene dikkat etmeyen, televizyonda onune ne gelirse ailece seyreden kimseler geldi. Allah Rasulu bu devirdeki insanlari gorse ne yapardi acaba?" Biz tam bu sozlerle konuyu bitirmek uzereydik ki, bulundugumuz odaya bir abi daha girdi. Konustugumuz mevzuyu ogrenince o da Hazreti Hasan ve Huseyin'in yasli bir adamla aralarinda gecen bir hadiseyi anlatarak sohbetimize katkida bulundu: "Hazreti Hasan ve Huseyin, namazlarini aksatmadan ve zevkle kilarlarmis. Gunlerden bir gun, iki kardes, namaz kilmak icin abdest almaya gitmis. Bu sirada, abdest almakta olan yasli bir adam gormusler. Ancak bu yasli adam, abdest alirken bazi hatalar yapiyormus. Hazreti Hasan kisik sesle kardesine: "Su yasli amcaya hatalarini nasil soylesek acaba?" demis. Hazreti Huseyin de, ona hatalarini, kalbini kirmadan soylemelerinin gerektigini hatirlatmis. Nasil soyleyeceklerini dusunup dururken birden Hasan Efendimiz, "Benim aklima soyle bir fikir geldi. Ne dersin?" deyip kardesinin kulagina bir seyler fisildamis. Iki kardes, usulca yasli adamin yanina yaklasmis. Hazreti Hasan soze baslamis: "Affedersiniz efendim... Ben ve kardesim namaz kilmaya yeni basladik. Fakat, hangimizin dogru abdest aldigi konusunda anlasamiyoruz. Siz aramizda hakem olsaniz, biz de abdest alsak, bakalim hangimiz dogru olarak abdest aliyor onu ogrensek."
Ikisi de baslamislar abdest almaya. Bu sirada yasli adam da buyuk bir dikkatle onlari izliyormus. Sonunda abdestlerini tamamlamislar. Amcanin tepkisini ogrenmek icin baktiklarinda, gozlerinin dolu dolu oldugunu gormusler. O ak sakalli amca bir taraftan Hazreti Hasan ve Huseyin'i kucaklarken bir taraftan da sunlari soylemis:
"Sevgili yavrularim! Aslinda ikiniz de dogru olarak abdest aliyorsunuz. Hatali olan bendim. Size ne kadar tesekkur etsem azdir." Yasli amca, daha sonra onlari alinlarindan operek ugurlamis." Ehl-i beyt Demek Peygamber Yolu Demektir
Bu iki abiden dinlediklerim Peygamberimizin sevgili torunlarini daha iyi tanimama vesile oldu. Gerci onlar daha sonra buyumus ve cok buyuk birer insan olmuslar. Fakat nedense onlar icin zihnimde birer sima belirlemesem de adlarini andigimda artik aklima hep sirin mi sirin, akilli mi akilli ve edeb abidesi iki kucuk kardes geliyor. O aksam eve gittigimde gun boyunca ogrendiklerimi bir de babama anlattim. Babam beni memnuniyetle dinledikten sonra, elinden hic dusurmedigi kirmizi kitaplarindan bir tanesini istedi ve ondan bir bolumu acip okuyarak su ilavede bulundu: "Peygamber Efendimiz buyurmus ki: "Size iki sey birakiyorum; onlara simsiki sarilirsaniz kurtulusa erersiniz: Biri Allah'in kitabi Kur'an, digeri de Ehl-i beytimdir." Allah Rasulu, Ehl-i beyte cok onem vermistir; cunku, Sunnet-i Seniyyenin kaynagi ve koruyuculari herkesten once onlardir. Iste bu hadiste de Kur'anin yaninda Ehl-i beytten bahsedilmesi onlarin Allah Rasulu'nun sunnetini temsil etmelerinden dolayidir. Demek ki; Efendimiz'in Sunnet-i Seniyyesine uymayi terk eden, hem Ehl-i Beytten sayilmaz, hem de Ehl-i Beyte hakiki dost olamaz." O gece yatagima girdigimde hala Ehl-i beyti ve tabii ki en basta o iki sevimli kardesi dusunuyordum. Sevgili Peygamberimiz vefat ettiginde Hazreti Hasan yedi, Huseyin Efendimiz ise alti yasindaymis. Biricik Dedelerinden kisa bir sure sonra anneleri Hazreti Fatima'yi da kaybetmisler. Fakat, Peygamber Efendimiz'le beraberlikleri cok kisa surmesine ve o donemde cok kucuk olmalarina ragmen, o kadar guzel yetismisler ki, daha cocukken bile kendilerinden buyuk insanlara faydali olabilecek hale gelmisler. Onlara ve onlari oyle guzel terbiye edene canlarimiz kurban olsun! Peygamberimiz'in bu sevgili torunlarini tanidikca daha da cok sevdim ve onlari sevmenin ne kadar karli bir is oldugunu ogrendim. Cunku, Allah Rasulu'nun onlarla alakali sozlerini de okudum. Bu sozlerin ikisini de sizinle paylasarak bu haftaki beraberligimize son vermek istiyorum: "Bunlar benim ogullarimdir, kizimin ogullaridir; Allahim ben onlari seviyorum, Sen de onlari sevenleri sev."
"Hasan ve Huseyin Cennet genclerinin ulularidir. Onlari seven beni sevmis demektir. Onlardan nefret eden de benden nefret etmis olur."
www.herkul.org
Hz. Hasan ve Hz. Huseyin Kitap okurken ilgimi ceken bir hadisi serif beni cok farkli arastirmalara sevk etti. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), "Cocuklarinizi uc haslet uzerine yetistiriniz: Peygamberinizin sevgisi, Ehl-i beytinin sevgisi ve Kur'an tilaveti." buyuruyor. Hadiste gecen iki hususu yerine getirmek icin gayret gosteriyorum. Her gun duzenli olarak bana yardim edecegine daha onceden soz vermis olan abinin Kuran derslerine katiliyor ve ona hatalarimi duzelttiriyorum. Peygamber Efendimiz'i daha iyi taniyabilmek icin de Sonsuz Nur'u okumaya devam ediyorum. Ancak "Ehl-i beyt"in ne oldugunu anlamadigim icin sevip sevmedigimi de bilemiyordum. Beraber Kuran calistigimiz abiye gidip bunu sordugumda, onume birkac tane kitap koyarak sorumun cevabinin o kitaplarda gizli oldugunu, onlari inceleyerek elde ettigim bilgileri kendisine de anlatmami soyledi. Ben de hic vakit kaybetmeden Ehl-i beytin manasini ogrendim. Efendimiz'in Ailesi
Ehl-i beyt; Peygamber Efendimiz'in butun ailesine verilen isimmis. O'nun aile fertleri soz konusu oldugunda kiymetli hanimlari, cocuklari, kizi Hazreti Fatima ile Hazreti Ali'nin cocuklari olan Hazreti Hasan ve Hazreti Huseyin'den kiyamete kadar gelecek nesilleri kastediliyormus. Bunu okudugumda onlari hakiki manada sevebilmem icin once tanimam gerektigini dusundum ve hayat hikayelerini ogrenmeye karar verdim. Ben de henuz cocuk oldugumdan midir, bilemiyorum ama arastirmaya once Ehl-i beytin kucuk uyeleri olan Hazreti Hasan ve Huseyin'den basladim. Birkac sayfa not tuttuktan sonra hemen o abiye kosup anlatmaya koyuldum: "Hazreti Hasan ve Huseyin, Peygamber Efendimiz'in kizi Fatima'dan torunlaridir. Dunyaya geldiklerinde Allah Rasulu onlarin kulaklarina ezan okumus, isimlerini vermis, kundaklarini kendi elleriyle sarmis, saclarinin agirliginca sadaka verdirmis, akika kurbanlarini kesmis. Peygamberlerin ogullari icin yaptiklari duayi Allah Rasulu de torunlari icin yaparmis; "Allah'im! Sana siginiyorum. Bu iki yavrumu, seytanin ve kotu bakisli insanlarin serrinden Sen koru..."
Allah Rasulu (sallallahu aleyhi ve sellem) kizi Fatima'yi ziyaret ettigi zaman kendisini karsilayan Hasan ve Huseyin Efendilerimiz'i hemen omuzlarina alir ve onlari sevmekle ise baslarmis. Onlari oper, koklar ve "Bunlar benim bu dunyadaki iki reyhanimdir (guzel kokulu ciceklerimdir)" dermis.
Yine boyle birgun, torunlarini Peygamberimiz'in omuzunda goren Hazreti Omer, Hazreti Hasan ve Huseyin'e donerek: "Ne mutlu size, ne kadar degerli birinin omuzundasiniz!" deyince, Peygamberimiz de; "Tabii, cunku onlar da benim icin cok degerli kimselerdir." diye karsilik vermis. Bazi geceler gec saatlere kadar Insanligin Iftihar Tablosu'nun yaninda durur, sonunda dunyanin en tatli Dedesi'nin gogsunde uyuyakalirlarmis.
Hazreti Hasan bazen Peygamberimiz'in sakaliyla oynar; bu esnada Allah Rasulu de onun parmaklarini isiracakmis gibi yaparmis. Bu da Hazreti Hasan'in cok hosuna gidermis. Kimin gitmez ki? Degil benimle oynamasi, Allah Rasulu'nun uzaktan bir tebessumunu bile gorsem bu bana mutluluk icin yeterdi.
Torunlarini cok seven Peygamberimiz, camiye gittiginde onlari da beraberinde gotururmus. Bazen Allah Rasulu secdeye egilince Hazreti Hasan ve Huseyin gelip O'nun sirtina binerlermis. Kainatin Efendisi secdeden kalkarken onlari yumusak bir sekilde alip yere koyarmis. Bazen de onlar sirtindan ininceye kadar secdeyi uzatirmis. Onlara karsi oylesine alaka gosterirmis ki, birgun hutbe okudugu esnada Hazreti Hasan ile Hazreti Huseyin camiye girince O hemen sozune ara verip asagi inmis ve onlari kucagina almis.
Bir defasinda ise, Peygamberimiz davetli oldugu yere torunu Huseyin'i goturmek istemis. Bu sirada arkadaslariyla oynamakta olan Huseyin Efendimiz saga sola kosmaya baslamis. Peygamberimiz de yakalayincaya kadar onu taklit ederek saga sola kosmus... Sonunda yakalamis ve onu kucaklayarak optukten sonra soyle buyurmus: "Huseyin benimdir, ben de Huseyin'in." Sevgili Peygamberimiz, zaman zaman Hasan ve Huseyin Hazretlerini gurestirir veya ok atma yarisi yaptirirmis. Peygamberimiz hicbir zaman taraf tutmaz, onlara esit sekilde davranirmis. Birini digerinden ayirmaz, ikisine de ayni olcude deger verirmis. Bununla ilgili Hazreti Ali bir hadise anlatiyor; "Peygamber Efendimiz bizi ziyarete gelmisti. Yanimizda geceledi. O sirada Hasan ile Huseyin uyuyorlardi. Bir ara Hasan su istedi. Derhal yerinden kalkan Peygamberimiz bir bardaga su koyup getirdi. Bu arada Huseyin de uyandi ve suyu once o icmek istedi. Peygamberimiz ise suyu Hasan'a verdi. Bunun uzerine Fatima dayanamayarak: "Hasan'i, Huseyin'den cok seviyor gibisin babacigim." deyince, Peygamber Efendimiz: "Hayir, once Hasan istedigi icin ona verdim." buyurdu. Oyle Dedeye Boyle Torunlar
Kisaca bunlari anlattiktan sonra beni buyuk bir dikkatle dinleyen o abiye sordum;"Benim ogrendiklerim bunlar, yanlis bir sey anlatmadim degil mi?" "Hayir, bilakis hem dogru anlattin hem de cok guzel bir sekilde siralamaya koymussun. Sen Ehl-i beyti tanimak istedigini soyleyince ben de biraz Internette arastirma yaptim ve Peygamberimiz'in Hazreti Hasan'a verdigi ogutleri ogrendim. Ister misin ben de onlari anlatayim?"
"Tabii ki isterim, not tutmak icin kagidimi, kalemimi hazirladim bile!.."
"Aralarinda bir yas fark olmasina ragmen ikisi de cok kucuktuler. Ama Allah Rasulu'nun onlara o yasta verdigi nasihatleri ogrenince, o sozleri anlayip unutmayan Hazreti Hasan'a insanin hayranligi artiyor. Peygamberimiz ona buyurmus ki: "Hasan! Bes vakit namazini aksatmadan kil. Sana supheli gelen her seyi terk et. Icinde suphe uyandirmayan seyleri yap. Cunku dogruluk, insanin gonlune huzur verir. Yalan ise huzursuzluk uyandirir."
Peygamber Efendimiz, kucuk yastan itibaren torunlarinin egitimiyle bizzat kendisi ilgilenmis. Bir keresinde de, Hazreti Hasan'la Peygamberimiz birlikte yuruyorlarmis. Giderken yoksul ve fakir insanlara ayrilmis sadaka hurmalarinin bulundugu yerden gecmisler. Hazreti Hasan oradaki hurmalardan bir tanesini agzina atmis ama daha cigneyemeden Peygamberimiz onu agzindan cikarip almis. Oradakilerden birisi: "Neden izin vermediniz? Bir hurmayi yeseydi ne olurdu sanki?" demis. Bunun uzerine Peygamberimiz: "Hayir! Benim ailemden olan hic kimseye sadaka helal degildir" buyurmus. Bu ne kadar hassasiyettir ki, yenilmesi uygun olmayan minik bir hurma tanesi bile olsa Allah Rasulu bunu yemelerine izin vermemis ve torunlarini en guzel sekilde yetistirmis. Bunu ogrenince aklima sirf cocuklarinin uykulari bolunmesin diye onlari sabah namazina kaldirmayan anneler, yenilene dikkat etmeyen, televizyonda onune ne gelirse ailece seyreden kimseler geldi. Allah Rasulu bu devirdeki insanlari gorse ne yapardi acaba?" Biz tam bu sozlerle konuyu bitirmek uzereydik ki, bulundugumuz odaya bir abi daha girdi. Konustugumuz mevzuyu ogrenince o da Hazreti Hasan ve Huseyin'in yasli bir adamla aralarinda gecen bir hadiseyi anlatarak sohbetimize katkida bulundu: "Hazreti Hasan ve Huseyin, namazlarini aksatmadan ve zevkle kilarlarmis. Gunlerden bir gun, iki kardes, namaz kilmak icin abdest almaya gitmis. Bu sirada, abdest almakta olan yasli bir adam gormusler. Ancak bu yasli adam, abdest alirken bazi hatalar yapiyormus. Hazreti Hasan kisik sesle kardesine: "Su yasli amcaya hatalarini nasil soylesek acaba?" demis. Hazreti Huseyin de, ona hatalarini, kalbini kirmadan soylemelerinin gerektigini hatirlatmis. Nasil soyleyeceklerini dusunup dururken birden Hasan Efendimiz, "Benim aklima soyle bir fikir geldi. Ne dersin?" deyip kardesinin kulagina bir seyler fisildamis. Iki kardes, usulca yasli adamin yanina yaklasmis. Hazreti Hasan soze baslamis: "Affedersiniz efendim... Ben ve kardesim namaz kilmaya yeni basladik. Fakat, hangimizin dogru abdest aldigi konusunda anlasamiyoruz. Siz aramizda hakem olsaniz, biz de abdest alsak, bakalim hangimiz dogru olarak abdest aliyor onu ogrensek."
Ikisi de baslamislar abdest almaya. Bu sirada yasli adam da buyuk bir dikkatle onlari izliyormus. Sonunda abdestlerini tamamlamislar. Amcanin tepkisini ogrenmek icin baktiklarinda, gozlerinin dolu dolu oldugunu gormusler. O ak sakalli amca bir taraftan Hazreti Hasan ve Huseyin'i kucaklarken bir taraftan da sunlari soylemis:
"Sevgili yavrularim! Aslinda ikiniz de dogru olarak abdest aliyorsunuz. Hatali olan bendim. Size ne kadar tesekkur etsem azdir." Yasli amca, daha sonra onlari alinlarindan operek ugurlamis." Ehl-i beyt Demek Peygamber Yolu Demektir
Bu iki abiden dinlediklerim Peygamberimizin sevgili torunlarini daha iyi tanimama vesile oldu. Gerci onlar daha sonra buyumus ve cok buyuk birer insan olmuslar. Fakat nedense onlar icin zihnimde birer sima belirlemesem de adlarini andigimda artik aklima hep sirin mi sirin, akilli mi akilli ve edeb abidesi iki kucuk kardes geliyor. O aksam eve gittigimde gun boyunca ogrendiklerimi bir de babama anlattim. Babam beni memnuniyetle dinledikten sonra, elinden hic dusurmedigi kirmizi kitaplarindan bir tanesini istedi ve ondan bir bolumu acip okuyarak su ilavede bulundu: "Peygamber Efendimiz buyurmus ki: "Size iki sey birakiyorum; onlara simsiki sarilirsaniz kurtulusa erersiniz: Biri Allah'in kitabi Kur'an, digeri de Ehl-i beytimdir." Allah Rasulu, Ehl-i beyte cok onem vermistir; cunku, Sunnet-i Seniyyenin kaynagi ve koruyuculari herkesten once onlardir. Iste bu hadiste de Kur'anin yaninda Ehl-i beytten bahsedilmesi onlarin Allah Rasulu'nun sunnetini temsil etmelerinden dolayidir. Demek ki; Efendimiz'in Sunnet-i Seniyyesine uymayi terk eden, hem Ehl-i Beytten sayilmaz, hem de Ehl-i Beyte hakiki dost olamaz." O gece yatagima girdigimde hala Ehl-i beyti ve tabii ki en basta o iki sevimli kardesi dusunuyordum. Sevgili Peygamberimiz vefat ettiginde Hazreti Hasan yedi, Huseyin Efendimiz ise alti yasindaymis. Biricik Dedelerinden kisa bir sure sonra anneleri Hazreti Fatima'yi da kaybetmisler. Fakat, Peygamber Efendimiz'le beraberlikleri cok kisa surmesine ve o donemde cok kucuk olmalarina ragmen, o kadar guzel yetismisler ki, daha cocukken bile kendilerinden buyuk insanlara faydali olabilecek hale gelmisler. Onlara ve onlari oyle guzel terbiye edene canlarimiz kurban olsun! Peygamberimiz'in bu sevgili torunlarini tanidikca daha da cok sevdim ve onlari sevmenin ne kadar karli bir is oldugunu ogrendim. Cunku, Allah Rasulu'nun onlarla alakali sozlerini de okudum. Bu sozlerin ikisini de sizinle paylasarak bu haftaki beraberligimize son vermek istiyorum: "Bunlar benim ogullarimdir, kizimin ogullaridir; Allahim ben onlari seviyorum, Sen de onlari sevenleri sev."
"Hasan ve Huseyin Cennet genclerinin ulularidir. Onlari seven beni sevmis demektir. Onlardan nefret eden de benden nefret etmis olur."
www.herkul.org
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız: Google Grupları "Mucahitsiz Kalan Bir Ümmet Zelil Düşmeye Mahkumdur..!" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : mucahitler@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: mucahitler-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com.tr/group/mucahitler?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.