Dün Cumhuriyete Karşı Olanlar Dün Cumhuriyet, Kemalizm ve Dine komünist zihniyetiyle karşı çıkan zihniyet bu gün kominizim popüleritesini kaybedince cumhuriyetçi ve Kemalist kesilip din düşmanlığını devam ettirmekte. Yapılacak olan Anayasadaki değişiklikle üniversitelerde türbanın serbestliği konusunda açıklama yapan Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, ''Türbanla ilgili Anayasa değişikliğinin kamuya da yayılması kaçınılmaz. Bu değişikliklerle Cumhuriyet kazanımları kaybedilecek'' dedi. Böyle bir cümle söylemeden önce Cumhuriyetin nasıl kazanıldığını bilmesi lazım, o devrin fotoğraflarını incelemesi lazım, Atatürk'ün düşüncesini bilmeleri lazım. Koskoca rektörler dekanlar bilmezler mi? Bilirler tabi de maksat bilim değil de din düşmanlığı olunca sonuç böyle oluyor. Atatürk'ün bu konuyla ilgili görüşünü Namık Kemal ZEYBEK radikalde ki köşe yazısında yayınladı. Kemalist geçinenler iyice okusunlar bunu: (Söylev ve Demeçler 2. Cilt) : "Şehirlerdeki kadınlarımızın giyim tarzı ve örtünmesinde iki şekil tecelli ediyor; ya ifrat ya tefrit görülüyor. Yani ya ne olduğu bilinemeyen, çok kapalı, çok karanlık bir dış görünüm gösteren bir kıyafet, veyahut Avrupa'nın en serbest balolarında bile dış kıyafet olarak arz edilemeyecek kadar açık bir giyim. Bunun her ikisi de şeriatın tavsiyesi, dinin emri haricindedir. Bizim dinimiz kadını o tefritten de, bu ifrattan da tenzih eder. O şekiller dinimizin muktezası değil, muhalifidir. Dinimizin tavsiye ettiği tesettür hem hayata, hem fazilete uygundur. Kadınlarımız şeriatın tavsiyesi, dinin emri mucibince örtünselerdi, ne o kadar kapanacaklar, ne o kadar açılacaklardı." Kemalist ve Cumhuriyetçi geçinen bu yasakçı zihniyetin maksadının bilim mi yoksa din düşmanlığı mı yaptığı daha net bir biçimde ortaya çıkıyor. Bir de satır aralarına başörtüsü serbestliğinin bilimin önünü tıkayacağından bahsediliyor. Üniversitelerin düşünce, ifade, din ve inanç özgürlükleri ile eğitim ve öğretim gibi en temel insan hakları karşısında yasakçı değil özgürlükçü bir tavır alması gereken kurumların yasaklardan yana tavır almaları çok şaşırtıcı bir tutum. Bu gün böyle bir kurumun kamuoyuna yasaklar değil de özgürlüklerden yana tavır alması gerekmez miydi?Bunlara sorarsan batıcıdır fakat batının hiçbir ülkesinde böyle bir yasak yoktur. Bu gün böyle bir kurumun kamuoyuna yasaklar değil de uluslar arası üniversiteler arasında kaçıncılığa yükseldiğini açıklaması geremez miydi? Gerekirdi ama sonlarda olduklarını nasıl açıklasınlar. Kaç tane bilimsel makaleniz var yayınlanan, kaç tane teknik buluş yaptınız, bunları açıklaması gereken bir kurum çıkmış yasaklardan bahsediyor. Ya da kim bilir bu başarısızlıkları örtmek için mi bu gürültü. Bilmeyenler merak edenler biraz incelesinler üniversitelerimizin uluslar arası arenada ne kadar başarısız olduğunu görecekler. Ayrıca yapılması istenen Anayasa değişikliği eşitsizlik içermekte. Yasa eğitime devam edeceklere başörtüsü özgürlüğü tanırken kamuda çalışmak isteyenlere başörtüsüne yasak getirilmesi Anayasadaki "tüm vatandaşlar eşittir" ilkesiyle bağdaşmaz. Bu yasa daha dikkatli ve daha da kapsamlı hazırlanmalı. Eğer Chp tarafından Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesi halinde verilebilecek bir iptal kararı bütün emekleri boşa çıkarır. Bu da başörtülü hanımlar için yeni bir hüsran döneminin başlangıcı olur. AKP ve MHP gerçekten bu konuyu çözmek istiyorlarsa daha dikkatli davranmaları gerek. İşte bu koca koca profesörler bunların çözümü ve özgürlüğü konuşması yerine yasaklardan bahsetmeleri gerçekten düşünülmesi gereken bir konu… Hüseyin BAYHAN
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.