Ömer Lütfi Mete'nin yazısı
Mehmetçiğe arkadan vururken
Bu karda kışta Kuzey Irak dağlarında mücadele eden Mehmetçik, emekli bir paşanın arkadan açtığı ateşe kahrediyor:
'Türkler zorla Müslümanlaştırıldı. İslamiyet ile Türklük bağdaşamaz... Mehmet Akif İstiklâl Marşı'na bir sürü ümmetçi kavram yerleştirdi, Türk kelimesini koymadı.' Özetlediğim bu hezeyan, fitne maşası Kürt ırkçılarının harekât dolayısıyla zaten kışkırttığı bölgedeki insanlarımızın İslâmi duyarlılıklarına benzin döküp onları ordu ve ülke düşmanı yapmaya çalışmaktır. Milletimizin asla vazgeçemeyeceği iki kanadı İslâmiyet ile askerlik... Bunlardan birine saldırmak, ötekisine de saldırmaktır.
Kim ordu düşmanı ise İslâm'a, İslâm karşıtı ise orduya hasımdır. Millet ile ordusunun arasını soğutmaya kalkışan kimse; ister Peygamber'imizin, ister Oğuz Kağan'ın soyundan gelsin, isterse de en üst rütbede asker olsun; ya zırdelidir, ya da başka güçlerin bilinçli yahut bilinçsiz hizmetçisidir...
Aslında bu hezeyanların en fazla can sıkan yanı, yöneldiği hedefler adına uyandırabileceği rahatsızlık değildir.
Zira böylesine sığ ve sefil söylemlerle ne İslâm'a zarar verilebilir, ne orduya ve hatta ne de Mehmet Akif'e... Belki, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne sonsuz manevi yakıt ve imkânlarının üstünde maddi güç sağlayan milletimizi biraz incitebilir. Ayrıca kendisi gibi düşünebilecek birkaç genç ve zavallı subayı etkileyerek bu dev ordunun muazzam bedenine bir çimdik atabilir...
O kadar! Böyle hezeyanların asıl zararı ise; daha iyi anlamak için saygı çerçevesinde sorgulayabileceğimiz değerlerimizle hesaplaşmamızı zorlaştırmasıdır. Meselâ bu ortamda nasıl İstiklâl Marşı'ndan yakınıp Mehmet Akif'i tartışayım?
Biri bana 'Sen de filan emekli paşa gibi yaptın' der diye tasalandığım yok. Böyle demlerde sapla saman kolayca karışır, namuslu eleştiri ile kuduruk saldırı ayırt edilemez hale gelir... Hak boşa, batıl başa çıkar! Ancak yine de yeri gelmişken özgüvenimizi korumaya çalışarak İstiklâl Marşı ve Mehmet Akif ile ilgili hesaplaşmanın özet kaydını düşelim: 'Korkma' diye başlayan milli marşı içime sindiremiyorum. Şiiri az çok kabul görmüş bir insan olarak da merhum Akif'e büyük bir şair gözüyle bakmam.
Necip Fazıl merhumun yaptığı gibi asla alay da etmem. Ancak Akif'in Abdülhamit karşıtlığını sıradan bir muhalif tutum gibi görmem mümkün değil. Neden mi? Herkesin vurduğuna vurabilmek Akif'in meşrebine uymamalıydı. Zira kendisi, zamanın bir din büyüğü tarafından da dile getirildiği gibi 'mağrur bir Arnavut' olarak mertliğiyle de maruftur.
Neyzen Tevfik kadar aykırı bir değerimize yönelik müthiş dostluğu gibi pek çok güzelliğini bildiğimiz Akif'in Abdülhamit karşıtlığı, fikrimce, öldükten sonra bile üzerinden çıkmayan bir kara gömlek. Türk-İslâm düşmanlarının topyekûn saldırısına maruz kalan Abdülhamit'e karşı kampanyaya katılmak, 'hakkaniyet' bahsine özel önem veren Akif için kendi kendisiyle ters düşmek anlamı da taşıyor.
Cumhuriyetçilik adına sergilenen sayısız hezeyan, milli şahsiyetlerimizi insanlıktan çıkararak bizi beyinden ve yürekten bölüyor; ayrı ilahları ve ayrı şeytanları olan kutuplara dönüştürüyor.
http://www.habervakti.com/detay.asp?id=46645&kat=Yazarlar
Mehmetçiğe arkadan vururken
Bu karda kışta Kuzey Irak dağlarında mücadele eden Mehmetçik, emekli bir paşanın arkadan açtığı ateşe kahrediyor:
'Türkler zorla Müslümanlaştırıldı. İslamiyet ile Türklük bağdaşamaz... Mehmet Akif İstiklâl Marşı'na bir sürü ümmetçi kavram yerleştirdi, Türk kelimesini koymadı.' Özetlediğim bu hezeyan, fitne maşası Kürt ırkçılarının harekât dolayısıyla zaten kışkırttığı bölgedeki insanlarımızın İslâmi duyarlılıklarına benzin döküp onları ordu ve ülke düşmanı yapmaya çalışmaktır. Milletimizin asla vazgeçemeyeceği iki kanadı İslâmiyet ile askerlik... Bunlardan birine saldırmak, ötekisine de saldırmaktır.
Kim ordu düşmanı ise İslâm'a, İslâm karşıtı ise orduya hasımdır. Millet ile ordusunun arasını soğutmaya kalkışan kimse; ister Peygamber'imizin, ister Oğuz Kağan'ın soyundan gelsin, isterse de en üst rütbede asker olsun; ya zırdelidir, ya da başka güçlerin bilinçli yahut bilinçsiz hizmetçisidir...
Aslında bu hezeyanların en fazla can sıkan yanı, yöneldiği hedefler adına uyandırabileceği rahatsızlık değildir.
Zira böylesine sığ ve sefil söylemlerle ne İslâm'a zarar verilebilir, ne orduya ve hatta ne de Mehmet Akif'e... Belki, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne sonsuz manevi yakıt ve imkânlarının üstünde maddi güç sağlayan milletimizi biraz incitebilir. Ayrıca kendisi gibi düşünebilecek birkaç genç ve zavallı subayı etkileyerek bu dev ordunun muazzam bedenine bir çimdik atabilir...
O kadar! Böyle hezeyanların asıl zararı ise; daha iyi anlamak için saygı çerçevesinde sorgulayabileceğimiz değerlerimizle hesaplaşmamızı zorlaştırmasıdır. Meselâ bu ortamda nasıl İstiklâl Marşı'ndan yakınıp Mehmet Akif'i tartışayım?
Biri bana 'Sen de filan emekli paşa gibi yaptın' der diye tasalandığım yok. Böyle demlerde sapla saman kolayca karışır, namuslu eleştiri ile kuduruk saldırı ayırt edilemez hale gelir... Hak boşa, batıl başa çıkar! Ancak yine de yeri gelmişken özgüvenimizi korumaya çalışarak İstiklâl Marşı ve Mehmet Akif ile ilgili hesaplaşmanın özet kaydını düşelim: 'Korkma' diye başlayan milli marşı içime sindiremiyorum. Şiiri az çok kabul görmüş bir insan olarak da merhum Akif'e büyük bir şair gözüyle bakmam.
Necip Fazıl merhumun yaptığı gibi asla alay da etmem. Ancak Akif'in Abdülhamit karşıtlığını sıradan bir muhalif tutum gibi görmem mümkün değil. Neden mi? Herkesin vurduğuna vurabilmek Akif'in meşrebine uymamalıydı. Zira kendisi, zamanın bir din büyüğü tarafından da dile getirildiği gibi 'mağrur bir Arnavut' olarak mertliğiyle de maruftur.
Neyzen Tevfik kadar aykırı bir değerimize yönelik müthiş dostluğu gibi pek çok güzelliğini bildiğimiz Akif'in Abdülhamit karşıtlığı, fikrimce, öldükten sonra bile üzerinden çıkmayan bir kara gömlek. Türk-İslâm düşmanlarının topyekûn saldırısına maruz kalan Abdülhamit'e karşı kampanyaya katılmak, 'hakkaniyet' bahsine özel önem veren Akif için kendi kendisiyle ters düşmek anlamı da taşıyor.
Cumhuriyetçilik adına sergilenen sayısız hezeyan, milli şahsiyetlerimizi insanlıktan çıkararak bizi beyinden ve yürekten bölüyor; ayrı ilahları ve ayrı şeytanları olan kutuplara dönüştürüyor.
http://www.habervakti.com/detay.asp?id=46645&kat=Yazarlar
--
Blog Adresim
http://sivilinisiyatif.blogspot.com
-------------------------------------------------------------------------
İster Mermi Kullansın, İster Oy Pusulası,
İnsan iyi nişan almalı, kuklayı değil kuklacıyı vurmalı...
-------------------------------------------------------------------------
MALCOLM X'İN AZİZ HATIRASINA (Son Günleri/Suikast):
http://www.youtube.com/watch?v=Vf8_oZf7nRo#GU5U2spHI_4
Blog Adresim
http://sivilinisiyatif.blogspot.com
-------------------------------------------------------------------------
İster Mermi Kullansın, İster Oy Pusulası,
İnsan iyi nişan almalı, kuklayı değil kuklacıyı vurmalı...
-------------------------------------------------------------------------
MALCOLM X'İN AZİZ HATIRASINA (Son Günleri/Suikast):
http://www.youtube.com/watch?v=Vf8_oZf7nRo#GU5U2spHI_4
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
eğer bi yorum yapacak olursak mutlaka siz o yorumu silersiniz,o yüzden içimden geleni yazmıyorum..zaten içimden geleni yazsam da artık öyle insanlara iltifat gibi geliyor benim söyleyeceklerim bunu da biliyorum.,şte bu yüzden bişey demiyorum.....
YanıtlaSil