Afganistandaki Nato Soykırımı

Afganistan'daki NATO Soykırımı
Ali Khan, uluslararası
hukukta tanımlanan soykırım suçunun; NATO askerleri tarafından bir haftalık zaman dilimleri içinde Taliban'ı yok etme bahanesiyle gerçekleştirilen ve fakir köyler ile ıssız dağlardaki uluslararası katliamlar için uygulanabileceğini ileri sürüyor.
Slogancılar, propagandacılar ve politikacılar "soykırım" kelimesinin genellikle hukukun izin vermediği tarzlarda kullanıyorlar. Fakat batılı ordular, Müslüman grupları öldürdüklerinde soykırım suçu nadiren dillendiriliyor. Bu makale, uluslararası hukukta tanımlanan soykırım suçunun NATO askerleri tarafından bir haftalık zaman dilimleri içinde katı kuralcı Taliban'ı yok etme bahanesiyle gerçekleştirilen fakir köylerde ve ıssız dağlardaki uluslararası katliamlar için uygulanabileceğini ileri sürüyor. NATO muharebe askerleri, Taliban'ın kontrolündeki yerlerde ve buluşma mekânlarındaki insanları bombalıyorlar ve öldürüyorlar. Fakat aynı zamanda savunmasız Afgan halkını da öldürüyorlar. "Taliban"ın insan görülmemesi, NATO operasyonlarının isimsiz kurbanlarını gizlemek için kullanılıyor. Askerlerin Afganistan'dan çekilmesine veya cephe gerisi görevlerinin verilmesine yönelik çağrıların duyulduğu Kanada gibi NATO üyesi ülkelerde bu fiili duruma yönelik bir muhalefet yapılandırılıyor.


İnsan Görmeme
Nerdeyse NATO üyesi bütün ülkelerde, insan görülmeyen grupların ortadan kaldırılmasına yönelik kötü duygular taşıyan soykırım suçlularının tarihte test edilmiş bir işareti olarak Taliban üyeleri bütünüyle insan görülmemektedir. Batı dünyasındaki politikacılar, silahlı kuvvetler, medya hatta genel olarak toplum, Taliban'ı; mantıksız fanatikler, hoşgörüsüz köktenciler, vahşi suikastçılar, kadın katilleri, sakallı aşırıcılar ve teröristler olarak algılamaktadır. Toplu olarak kendini savunmayla ilgili yağma doktrini teşvik edilerek Taliban öldürmek yasal bir fazilet olarak kutlanmaktadır. NATO, Afganistan'ın kontrolünü Taliban'a bırakmak; terörizm için bir cennet oluşturmaktır diyor.

Benzeri bir insan görmeme, NATO öncülleri yerlilerin topraklarını ve kaynaklarını çalmak için Amerika'yı işgal ettikleri 16. ve 17. yy.da gerçekleşmişti. Yerlilerin öldürülmesi kapsamlı ve merhametsiz bir şekilde gerçekleştirilmişti. Bağımsızlık Deklarasyonu'nun ünlü yazarı Thomas Jefferson, yerlileri "merhametsiz vahşiler" olarak damgalamıştı. Başkan Andrew Jackson, "hangi iyi insan ormanlarla kaplı ve birkaç bin vahşinin bulunduğu bir ülkeyi şehirlerle, kasabalarla ve zengin çiftliklerle süslenmiş büyük cumhuriyetimize tercih eder" şeklinde hüküm vermişti. Birleşik Devletler Yüksek Mahkemesi sonrasında, keşfin yağmacı doktrinini teşvik edip, "keşif, yerlilerin topraklara yönelik iddialarını yok etme hakkı verir. Yerliler korkunç vahşilerdir… Onları ülkelerinin hâkimiyetinde bırakmak, ülkeyi bir vahşiliğe terk etmek olurdu" diyerek sonradan gelenlerin yaptıklarını onayladı.

Yağmacılar tarzlarını hiç değiştirmediler. Geliyorlar, şeytanlaştırıyorlar, yok ediyorlar. Bütün bunları üstün medeniyet adına yapıyorlar.

Gerçekler
NATO'nun web sitesi öldürdüklerinin listesini veriyor. Bu öldürülenler, sık sık dünya medyasında da sanki NATO güçleri yamyamları öldürmekle meşkullermiş gibi utanmaz bir minnettarlık tonu ile haber yapılıyor. Sadece 2007 yılı içinde NATO helikopterleri ve özel güdümlü mühimmatla altı binin üzerinde insanı öldürdüler. NATO'nun kendisinin bildirdiği ve soykırım kokan aşağıdaki saldırıları dikkatle okuyunuz:
* 19 Ocak 2008, Taliban'ın bir NATO üssüne saldırı planı hazırlıyor olduğu ile ilgili "güvenilir istihbarat"a dayanarak önleyici bir saldırı düzenledi. Saldırı; yüksek dağlık bölgeden dolayı öldürülenlerin tam sayısı teyit edilememesine rağmen Kunar bölgesinin Watapooor kasabasında iki düzine "isyancı"nın öldürülmesiyle sonuçlandı. Dünya medyası çok fazla sivilin öldürüldüğünü ve 25 cesedin bir tek toplu mezara gömüldüğünü haber yaptı.
* 12 Ocak 2008, NATO, Taliban liderlerini hedef alarak Kapsiya eyaletindeki bir bölgeye "kesin darbe" olarak adlandırdıkları bir operasyon yürüttü. NATO, saldırıdan önce sivillerin bölgeden çıkarıldığını iddia etti. Bu iddia çok saçma çünkü savaşın pişirdiği Taliban üyeleri bulundukları bölgeden herhangi bir sivil çıkarma girişiminden hareketle bir düşman saldırısının yakın olduğu uyarısını alırlar.
* 20 Eylül 2007, NATO güçleri Yukarı Gereşk Vadisi'ndeki Taliban üyelerini öldürmek ve çıkarmak için "Palk Wahel Operasyonu"nu başlattı. Pek çok sivil öldürüldü. Soykırımın delili o kadar açıktı ki NATO, "hedefin yakınlarında bulunan sivillerle ilgili bilgisinin olmadığını ve operasyon sonucunda maalesef bir grup sivilin saldırıya uğradığının ve öldürüldüğünün göründüğünü" kabul etti.
Hukuk
1951'de yürürlüğe giren Soykırım Suçunu Önleme ve Cezalandırma Anlaşması, aralarında 26 NATO üyesi ülkeninde olduğu bütün devletleri bağlamaktadır. Soykırım Anlaşması, gözardı edilemeyecek temel uluslararası hukuktur. Herhangi bir devlet veya Birleşmiş Milletler veya NATO gibi herhangi bir örgüt bundan istisna değildir. Anlaşma "ister barış isterse de savaş durumu olsun, hiç bir durumda" herhangi bir istisnai soykırıma izin vermez. Bırakın saldırı için kullanılan önleyici meşru müdafayı geleneksel bir şekilde kabul edilen meşru müdafa bile soykırım suçunu meşrulaştırmak için kullanılamaz.
NATO silahlı güçleri Taliban üyelerini öldürmekle, üç maddeyi içeren soykırım suçunu sürekli bir zeminde sistematik olarak işlemektedirler. Bu maddeler: yok etmeye yönelik hareket ve kasıt ve dini gruptur. Anlaşma da da belirtildiği gibi aşağıda analiz edilmektedir:
1. Hareket. Anlaşma, soykırım olarak gördüğü beş hareketi listeliyor. Afganistan'daki NATO güçleri listelenen bu hareketlerden üçünü yapıyorlar. Taliban üyelerini öldürüyorlar. Taliban üyelerinin bedeni zarara uğramalarına neden oluyorlar. Taliban üyelerinin tamamen veya kısmen fiziksel olarak yok olmalarına öncülük edecek hayat şartlarını onlara dayatıyorlar. Şu an işlenmekte olan bu üç suçun her biri soykırım suçunu teşkil etmektedir. NATO muharebe askerleri çeşitli araçlar ve silahlarla bu hareketlerde bulunuyorlardı ve bulunmaya devam ediyorlar.
2. Yok etmeye kastetmek. Soykırım suçu bir kasıt suçudur. NATO muharebe askerlerinin ve bu askerlere emir veren üst komuta kademesinin Taliban'ı yok etme kastını taşımalarının bir zorunluluk olduğu gösterilmelidir. NATO genel sekreteri Jaap de Hoop Scheffer ve diğer NATO sözcülerinin açıklamaları, NATO'nun Taliban'ı "avlama ve yok etme" amaçlı operasyonlar yürüttüğüne dair hiç bir kuşku bırakmamaktadır. Taliban üyelerini öldürmeye yönelik önleyici saldırılar, NATO askerlerinin ve komuta kademesinin bulabildikleri kadar Taliban üyesini yok etmeye yönelik özel bir kasta sahip olduklarının açık delilidir. Taliban liderlerini ve üyelerinin yerlerini tespit edip yok etmeye yönelik haftalık ölümcül planlama yapma ve istihbarat toplama, Afganistan'daki öldürmelerin ihmal, kaza ve hata olmadıklarını yeterince açık bir şekilde göstermektedir. Meşru bir bakışla yaşananlara bakarsak NATO'nun sürekli ve kasıtlı bir şekilde Taliban üyelerini öldürmesi, dini bir grubu yok etmeye yönelik özel bir kasıtla beslenmektedir.
3. Dini Grup. Soykırım Anlaşması bu anlamda hiçte evrensel değildir ve bütün grupları soykırımdan korumamaktadır. Anlaşmanın koruması sadece dört grubu kapsamaktadır: ulusal, etnik, ırksal ve dini gruplar (politik gruplar korunma altına alınmamıştır). Anlaşma, soykırım suçunun sabit olması için korunma altına alınmış bir grubun tamamen yok edilmesi gerektiği şeklinde bir şarta sahip değildir. Korunma altına alınan grubun bir kısmının yok edilmesi de soykırım suçunu teşkil etmektedir. Taliban'ın dini bir grup olduğu bilinmeyen bir şey değildir (onlar aynı zamanda ulusal bir grup olarak Afgan ve etnik bir grup olarak Peştun olarak tanımlanabilirler). Taliban İslam'ın püriten bir versiyonunu savunuyor ve bunu hayata geçirmeye çalışıyor. Anlaşma, korunma altına alınmış grubun, Batı'nın kabul edebileceği bir dini anlayışa sahip olması gerektiğinden söz etmiyor. Dini bir grubun sorgulanabilir şüpheli inanç ve pratikleri, grubu yok etmek için nedenler değillerdir. Taliban'ın silahlı olduğu, terörizmi desteklediği veya kadınlara baskı yaptığı şeklindeki ifadeler soykırımı gerçekleştirmek için hukuksuz bahanelerdir. (Hitler'i Yahudileri öldürmek zorunda bırakan nedenler Anlaşma'ya göre yapılan işle alakasızdırlar).
Sonuç
Bu yüzden sağlıklı bir şekilde; onları öldürmekle meşkul olan NATO muharebe askerleri ve komutanlarının, Soykırım Anlaşması'na göre korunma altına alınan bir grup olan Taliban üyelerini fiziksel ve ruhsal olarak kısmen veya tamamen yok etmek niyetiyle hareket ettikleri sonucunu çıkarabiliriz. Bu soykırım suçudur.

Ali Khan, Kansas'taki Washburn Üniversitesi
Hukuk Bölümü'nde bir profesördür.
Çeviren: Ali Karakuş

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu maili Genç Düşünürler Akademi 1 Mail Grubuna üye olduğunuz için aldınız. Mail Grubu Web sitesini aşağıdaki adresten ziyaret edebilirsiniz.
http://groups.google.com.tr/group/gencdusunur

Genç Düşünürler Akademi 1 Mail Grubu yönetimi ile iletişim adresi: actiontime1@hotmail.com
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.