22 Mart 2004'te sabah namazından çıkarken siyonistler tarafından şehit edilen Şeyh Ahmet Yasini Rahmet ile anıyoruz...
İbadet, Hicret, Cihad ve Şehadet
Ümmetin ilk kıblesi ve Müslümanların kutsal beldesi Filistin’in onurlu halkının evladı Şehid Şeyh Ahmet Yasin'in şehadetinin 3.yıldönümü bugün. Ahmet Yasin’in hayatını dört kelimeyle özetlemek mümkün: İbadet, hicret, cihad ve şehadet.Bu dört kelime, Ahmet Yasin’in hayatı ile birlikte aynı zamanda Rasullerin çizgisini, bize gösterdiği örnekliği ve ilahi yolu özetlemektedir. O, insanoğlunun dünyaya Allah'a kulluk görevini yerine getirmek amacıyla gönderilmiş olduğuna bütün kalbiyle inanmış ve işte bu inancın gücü ve duygusuyla Allah'a teslim olmuş, O’na olan kulluk görevini en güzel şekilde yerine getirmek için çalışmış biriydi. Allah'a olan teslimiyeti O’nu, dünyevi hesaplarla, ucuz pazarlıklarla zalimlere teslim olmaktan alıkoydu. Böylece hak bildiği yoldan asla taviz vermedi ve yolundan sapmadı; zalimler karşısında zerre kadar yılgınlık göstermedi. Tertemiz toprakları işgalci Siyonistler tarafından işgal edilince, 11 yaşında, ailesiyle birlikte hicret ederek, birçok peygamberin hayatına girmiş olan hicret yolculuğunu yaşadı. İçinde bulunduğu şartların kendisine diğer kulluk görevlerine ek olarak, cihad yükümlülüğünü de getirdiğini bildi. Bedensel engelli olmasını mazeret göstermeksizin, kaçamak bir yol aramaksızın; cihad ve direniş hususunda başkalarına örnek olmak için hep gayret sarf etti. Sonunda Allah'a kulluk bilinci içinde cihad ve direnişle geçirdiği 67 yıllık ömrünü, bir seher vaktinde, kendisini Özgür Kudüs davasına adamış Müslüman kardeşleriyle birlikte kıldığı sabah namazının ardından kucakladığı şehadetle tamamladı. Ahmed Yasin, 8 Aralık 1987'de başlayan intifadanın öncüsü durumundaki İslâmi Direniş Hareketi (HAMAS)'nin kurucusuydu. HAMAS'ın kökeni Müslüman Kardeşler cemaatine dayanır ve Ahmed Yasin de bu cemaatin Filistin kanadının bir mensubuydu. Ancak 1987'ye gelindiğinde işgale karşı fiili mücadeleyi organize edecek bir direniş örgütüne ihtiyaç olduğu görüldü. Bu konuda Müslüman Kardeşler'in genel idaresiyle de istişare edilere,k Filistin'e özel böyle bir teşkilat kurulması kararlaştırıldı. İşte bu karar neticesinde Şeyh Yasin'in öncülüğünde Filistin İslâmî Direniş Hareketi (HAMAS) ortaya çıktı. HAMAS ilk olarak ismini 8 Aralık 1987'de Filistin’de işgalci Siyonistlere karşı başlatılan İntifada’yla duyurdu. Sonra da bu İntifadayı; yönlendirmesi, yönetmesi ve diğer direniş örgütleri ile olan yakın ve sıcak ilişkisi sayesinde kısa sürede bütün dünyada tanıttı.Şehit Ahmed Yasin, bütün hayatı boyunca HAMAS’ın manevi lideri olarak bilindi ve İntifada’nın devamında da adeta bir lokomotif görevi gördü. Siyonistler, 18 Mayıs 1989'da Şeyh Ahmed Yasin'i bir kez daha tutukladılar. O’nunla birlikte HAMAS ve İslami direniş örgütleri mensubu pek çok Müslümanı da tutukladılar. Bu tutuklamaların asıl amacı, İntifada’yı durdurmaktı. Ancak siyonistler umduklarını bulamadıkları gibi, Filistin İntifadası daha da güçlendi.Uzun oyalamalardan sonra Şeyh Yasin, 3 Ocak 1990'da mahkeme önüne çıkarıldı ve 15 suçlamadan yargılandı. Ahmed Yasin'in mahkeme mensuplarına söylediği sözler şunlardı: "Bu mahkeme kanuni olarak beni yargılama hak ve yetkisine sahip değildir. Çünkü bu mahkeme işgalciler tarafından kurulmuştur. Dolayısıyla tamamen gayri meşru ve kanundışıdır."İlk duruşmadan sonra yargıç, duruşmayı belirsiz bir tarihe erteledi. Daha sonra Siyonist yönetim Şeyh Ahmed Yasin'in 6 Ekim 1991'de mahkeme önüne çıkarılacağını açıkladı. HAMAS bu sırada, Şeyh Ahmed Yasin'in yargılanmasını protesto için genel grev ilan etti. 16 Ekim 1991'de de mahkemenin verdiği zulüm hükmü açıklandı. İsrail askeri mahkemesi HAMAS'ın kurucusu Şeyh Ahmed Yasin'i ömür boyu hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme O’na ayrıca, öldürme emirleri verdiği ve İsrail'i yıkarak yerine İslâmi bir devlet kurmayı amaçlayan kanun dışı (!) örgüt kurduğu iddiasıyla on beş yıl hapis cezası verdi.Şeyh Ahmed Yasin, sağlık durumunun iyi olmamasına, maruz kaldığı kötü uygulamalara ve bedensel engeli dolayısıyla zindanda çektiği sıkıntılara rağmen, işgalciler karşısında hiçbir zaman taviz vermedi. O’nun şu sözü davası ve inancında ne kadar kararlı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır: "Benim için hapiste 100 yıl kalmak; karşılığında birtakım tavizler vererek çıkmaktan iyidir." O’nun işgal rejiminin mahkemesi karşısına çıkarıldığı sıra söylediği sözler de, inancındaki kararlılığının açık bir göstergesiydi. Şeyh Ahmed Yasin sekiz yıl süren zindan hayatı boyunca kararlılığından hiç bir şey kaybetmedi ve siyonist yönetimi muhatap kabul etmeme konusundaki tutumunu değiştirmedi.Şeyh Ahmed Yasin, sadece belli bir oluşumun, örgütün değil Filistin'de bir neslin yeniden dirilişine, uyanışına ve kimliğine sahip çıkmasına vesile olan kutsal bir direnişin lideridir. Dolayısıyla O, Filistin'in, Filistin davasının, siyonist işgale karşı verilen kutsal bir mücadelenin lideridir. İşgale karşı 1987'de başlatılan birinci İntifada’ya o öncülük etmiştir. 2000 yılında başlatılan Aksa İntifadası'nın da en önemli manevi lideri olmuştur. Bundan dolayı Filistin'de o “İki İntifada’nın Önderi” olarak bilinmektedir. O, HAMAS'ı, Filistin'de, belli bir kesimi diğer kesimlerden ayrıştırmak amacıyla değil, sahip olduğu İslâmi bilincin işgale karşı verilen mücadeleye öncülük etmesi, yani toplu bir direnişin başlatılması için kurmuştur. HAMAS'ın çok kısa süre içinde oldukça geniş bir kitlesel destek elde etmesinin en önemli sebebi de işte bu anlayıştır. Bu anlayışından dolayıdır ki O, HAMAS'ı, Filistinlileri birbirine kırdırma amacına yönelik fitne çabalarından uzak tutmayı, böylece işgale karşı verilen mücadelede safların birliğini korumayı başarabilmiştir. Sol gruplar ve hıristiyanlar da dâhil olmak üzere, siyonist işgalcilerin gasp ettiği hakların geri alınması, Filistin'in yeniden özgürlüğüne kavuşması gerektiğine inanan tüm Filistinliler tarafından karizmatik bir lider, bir dava önderi olarak biliniyordu. Şehadetinden sonra hıristiyanların bile onun için dua etmeleri, canileri protesto amacıyla gösteri düzenlemeleri zaten bunu apaçık bir şekilde ortaya koymuştur.Biz Sakarya Adalet Girişimi olarak üç yıl önce Siyonistlerin füzeleriyle yaptıkları haince bir suikast sonucu tekerlekli sandalyesi ile mescidden çıkarken şehid edilen Şeyh Ahmet Yasin’in aziz hatırasını rahmetle anarken, Siyonist İşgalcileri Filistin’den defedene kadar O’nun yolunu sürdüreceğimizi ilan ediyoruz.Tıpkı Ahmet Yasin gibi Özgür Kudüs Davasının diğer kutlu şehidlerinin bizlere bıraktığı kutsal emanet olan Mescidi Aksa’yı canımız pahasına da olsa koruyacağımızın bilinmesini istiyoruz.
Tevhide ve Adalete adanmış yüreklerle, özgürlüğe ulaşacağımız şafaklara varıncaya kadar bu yolu sürdüreceğiz.
Şehadetin mübarek olsun ey Şeyh Ahmed Yasin!
Kurtuluşun yakın olsun ey Mescid-i Aksa!
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.