BAKİ AYTEMİZ
Denizden Çanakkale'yi geçemeyeceğini anlayanbarbar sürüsü, bu defa Gelibolu'ya çıkartma yaparak, Çanakkale'yikaradan geçmek istediler.Aralarında General Hamilton'un Lüks Birlik dediği 29. İngiliz Tümeni'ninde bulunduğu İngiliz ve Fransızbirlikleri Seddülbahir bölgesine çıkartılmıştır.Zira bu bölge, müttefiklerinen çok önem verdikleri ve ilk ve sonhedef gördükleri Alçıtepe'ye en yakınkıyı şeridiydi ve 24 saatte o hedefevarmak istiyorlardı. 9. Tümen'in 26.Alay 3. Taburu'nun müthiş direnişisayesinde, müttefiklerin bu plânı dabozulmuş oldu.Anzaklar'ı, yâni sömürge askerleriniise ikinci öncelikli bölge diye kabulettikleri Arıburnu ile Kabatepe arasındaki kısma 1915'in 25 Nisan'ında çıkardılar. Anzaklar, disiplinsiz,sert, vahşi insanlar olarak bilindiklerinden ve Arıburnu bölgesi de sarp veyalçın kayalıklarla dolu olduğundan,buraya çıkıp tırmansınlar diye düşünülereko bölge Anzaklar'a verilmişti.Sömürgeci İngiltere'nin Avustralyave Yeni Zelanda'dan getirdiği askerlere Anzak denmiştir. Nitekim İngiltere,Hindistan'dan Gurkalar'ı, Sihler'i,Fransa da Senegal'den baltalı Senegalliler'i getirmişti Çanakkale'ye.
Avusturalya ve Yeni Zelanda askeri birliklerinin İngilizcedeki söylenişinin baş harflerinden oluşan Anzak adındaki bu barbar sürüsü, Müslüman Anadolu'yu işgâl etmek üzere, efendileri İngilizler için kanlarını dökerlerken,yüzbinlerce Mehmetçiğin kanının dökülmesine de sebep oldular.Çanakkale yolunda Kahire'de konaklatılan Anzaklar, burada öğrendikleri "İnşallah" kelimesinden bozma"İmşiyallah" bağırtılarıyla, "Türk lokumu yiyeceğiz, Hareme!" diye pankartlar açarak "barbar" Türklere hadlerini bildireceklerini zannetmekteydiler.
Nereye, ne için, kime karşı savaşacaklarını bilmeden geldiler. Onlar, İngiliz'in piçleri, kendilerini ispat etmek ve millet olmak sevdasındaydılar. Malûm, Avustralya ve Yeni Zelanda,Amerika gibi batı'nın piçlerinden oluşmaktaydı. Anzaklar, ayrı bir milletolma liyakatine ermek maksadıyla kendilerini ispat etmek derdindeydiler.Bu zaafiyetleri onların İngiliz emperyalizminin hizmetinde "barbar"Türklere karşı savaştırılmak üzerec epheye sürülmelerine yetti. Sürülerle geldiler, bilmedikleri, tanımadıkları insanlara kurşun sıktılar, o insanların topraklarına izinsiz girdiler ve medeniyet denilen lanetli kuduzun bütün imkânlarını, ateş ve barut olarak Mehmetçiğin bağrına yağdırdılar.
***
1918 Mondros Anlaşması sonucu Gelibolu'daki mevzileri ele geçiren İngilizler, savaş sırasında kullanılan 19 mezarlığı düzenler. Bir yıl sonra(1919) mütareke döneminde Avustralya'dan bir heyet gelir. Savaş alanlarını fotoğraflar ve kendilerine karşı Kanlısırt'ta savaşan Binbaşı Zeki Bey rehberliğinde gezerler, sonraki yıllarda mezarlıklar düzenlenir. Aynı yıl Fransız sömürgesi Senegal'den gelen askerler,sekiz Fransız mezarlığını Mortokoyunda bir araya getirir. Üç binden fazla askerin gömülü olduğu vebugün Fransız mezarlığı olarak bilinen anıt ise 1926 yılında tamamlanır.1924 yılında Seddülbahir'deki Gözcü Baba Tepesi'ne 33 metrelik Helles anıtı dikilir. Burası İngilizlerin ilk ayak bastıkları ve son terk ettikleri yerdir. Yeni Zelandalılar ise muharebede ölenler anısına Conkbayırı'na 20 metrelik bir anıt diker. Ağustos 1915 muharebelerinde büyük kayıplar veren Yeni Zelandalıların Çanakkale Savaşı'nda son ulaştığı nokta bugünanıtın dikildiği yerin 60 metre aşağısıydı. İngilizlerin 1924, Yeni Zelandalıların 1925, Fransızların1926'da anıt diktiği şehitler coğrafyasına Çanakkale Şehitler abidesi ise 1960'lı yıllara gelindiğinde dikilecektir.***Lozan görüşmelerinde, Çanakkalemuharebelerinde ölen işgâl heveslilerinin cesedlerinin gömülü olduğu mezarlık sahalarının ne olacağı da uzuntartışmalar neticesi Lozan Anlaşması'nın 129'uncu maddesiyle kararabağlandı. Lord Kurzon'un maşatlıkların olduğu toprakları talep etmesinekarşılık, alınan karar gereği, Anzak Koyu olarak geçen 409 hektar, cesedlerini gömmeleri için sadece mezarlık olarak işgâl heveslilerine tahsis edildi.
***
Çanakkale'de yenilen, Lozan'da toprak taleplerini tekrar masaya getiren emperyalistler, 2005 senesinde toprak taleplerini bir kez daha gündeme getirdiler. Anzaklar, Gelibolu'daki 409 hektarlık Anzak Bölgesi'ne 'özelstatü' istediler… Özel statü talebi, zamanının Dışişleri Bakanı Abdullah Gül tarafından "ciddiye alınıp", DışişleriBakanlığı tarafından Orman Bakanlığı'nayazılan bir yazıyla, Çanakkale Şehitlikleri ile ilgili olarak başlatılan düzenleme çalışmalarının durdurulması istendi. Bu isteğin altında,Avustralya'nın verdiği notanın yatmakta olduğu açığa çıktı…Özel Statü'nün tanınması demek,mezkur bölgede egemenlik hakkının büyükelçiliklerde olduğu gibi işgâl heveslilerine verilmesi ve bu bölgelerde meydana gelecek hadiselerde yetkili makamların ilgili ülkelerin mahkemeleri olduğunu kabul etmek mânâsına gelmekteydi.Diğer bir teklif de, Gelibolu Yarımadası'nın,burada savaşan 7 ülkeden müteşekkil uluslararası ortak bir komisyon tarafından dönüşümlü olarak yönetilmesi yönündeydi."Avustralya'nın büyük ve saygıngazetelerinden Sydney Herald Morning,Türkler'in son yıllarda Gelibolu'ya akın etmesinden duydukları rahatsızlığı açıkça dile getirmiş ve sonrasındada Gelibolu'ya Türk akınının,bölgenin tarihi yapısını bozacağından endişe ettiklerini söylemiş..."Yukarıdaki tırnak içerisindeki ibareye,internette konu ile ilgili araştırma yaparken rastladım… Haberi veren Erdal Güven adlı şahıs, Anzakların Türkiye'ye gelp dedelerini anmalarını istemediğini söylüyor ve haklıolarak ekliyor, "Ne bu canım, biz yüzverdikçe Anzaklar'ın torunları dahafazlasını istiyorlar. Artık Gelibolu'ya Türkler'in gelmesi bile bu Anzak torunlarını rahatsız eder hale geldi. "Her sene çıkarmanın başladığı 25 Nisan gecesi çıkarmanın yapıldığı Anzak Koyu'nda papazlar eşliğinde Şafak Ayini yapan Anzakların son ayinine Avustralya Kraliyet Hava Kuvvetleri Baş Rahibi Stephen dePlatter ve Yeni Zelanda Silahlı Kuvvetleri Baş Rahibi John Neal önderlik etmişti.Ahlâksız Anzakların ahlâksız torunlarınınher sene çıkardıkları rezaletler,etrafa yaptıkalrı sarkıntılıklar,sarhoş kusmuklarıyla şehidlerin ruhuna verdikleri ızdıraplar hepimizin malûmu… Bütün bu rezaletlere rağmenyine gelecekler ve fırsatını buldukçada toprak talep edecekler…
***
Kim bu Anzaklar?
İşgâl için gelmiş emperyalist hizmetkârları değil mi?
Ne işleri vardı burada?
Biz bunlardan, burada yaptıklarınınhesabını soracağımıza, tutmuş eniyi şekilde ağırlamanın derdine düşüyoruz.Onlara önce emperyalist emellerininhesabı sorulmalı, savaş suçlusu olarak sigaya çekilmeli ve işledikleri cinayetlerin faturası önlerine konulduktan sonra özür dilemeleri istenmelidir.Sonra da ölülerini alıp topraklarımızdan götürmek üzere gidebilirler ancak...Sonra da geliyorlarsa, efendi gibi gelirler… Hiçbir rezalet çıkarmadan…Şayet çıkartırlarsa da çarptırılacakları ceza ile bir daha böyle bir rezalet çıkarmaya cesaret edemeyecek hale getirilirler…Bunlar yapılacak yerde, bir de adamlara şirinlik yapıyoruz. Çanakkale'nin mânâsına sahip çıkacağımıza,bir de buraya işgâle gelmiş, katliama gelmiş ne idüğü belirsizlerin sarhoş naralarına tahammül etmek bir yana, burada harcadıkları parayı kâr biliyoruz. Ve adamlar da haklı olarak,bizimkilerin el etek öpücü tavırlarından aldıkları cesaretle, şehidlikleri sarhoş kusmuklarıyla her sene sulayıp,bir de toprak talep ediyorlar gayet pişkince…
Utanın!
Siz, şehitleri ve şehidliği turizm metası olarak gören pazarlamacılar! 100'üne merdiven dayamış Fatma Nine'nin, vatan için şehid düşen babasından hak ettiği şehid maaşını, "vatan için ölmenin bedeli olmaz" diyerek reddetmesinden utanın.
AYLIK DERGİSİ 42. SAYI'DAN ALINTIDIR
19 Şubat 1915'de başlayan ÇanakkaleSavaşı'nın denizsavaşları bölümü, Ulu Hakan AbdülhamidHân'ın yıllar öncesinden bugünleri görerek almış olduğu tedbirler ve Mehmetçiğin kahramanlığı sayesinde18 Mart 1915'de emperyalistlerin yenilgisiyle neticelendi.
Denizden Çanakkale'yi geçemeyeceğini anlayanbarbar sürüsü, bu defa Gelibolu'ya çıkartma yaparak, Çanakkale'yikaradan geçmek istediler.Aralarında General Hamilton'un Lüks Birlik dediği 29. İngiliz Tümeni'ninde bulunduğu İngiliz ve Fransızbirlikleri Seddülbahir bölgesine çıkartılmıştır.Zira bu bölge, müttefiklerinen çok önem verdikleri ve ilk ve sonhedef gördükleri Alçıtepe'ye en yakınkıyı şeridiydi ve 24 saatte o hedefevarmak istiyorlardı. 9. Tümen'in 26.Alay 3. Taburu'nun müthiş direnişisayesinde, müttefiklerin bu plânı dabozulmuş oldu.Anzaklar'ı, yâni sömürge askerleriniise ikinci öncelikli bölge diye kabulettikleri Arıburnu ile Kabatepe arasındaki kısma 1915'in 25 Nisan'ında çıkardılar. Anzaklar, disiplinsiz,sert, vahşi insanlar olarak bilindiklerinden ve Arıburnu bölgesi de sarp veyalçın kayalıklarla dolu olduğundan,buraya çıkıp tırmansınlar diye düşünülereko bölge Anzaklar'a verilmişti.Sömürgeci İngiltere'nin Avustralyave Yeni Zelanda'dan getirdiği askerlere Anzak denmiştir. Nitekim İngiltere,Hindistan'dan Gurkalar'ı, Sihler'i,Fransa da Senegal'den baltalı Senegalliler'i getirmişti Çanakkale'ye.
Avusturalya ve Yeni Zelanda askeri birliklerinin İngilizcedeki söylenişinin baş harflerinden oluşan Anzak adındaki bu barbar sürüsü, Müslüman Anadolu'yu işgâl etmek üzere, efendileri İngilizler için kanlarını dökerlerken,yüzbinlerce Mehmetçiğin kanının dökülmesine de sebep oldular.Çanakkale yolunda Kahire'de konaklatılan Anzaklar, burada öğrendikleri "İnşallah" kelimesinden bozma"İmşiyallah" bağırtılarıyla, "Türk lokumu yiyeceğiz, Hareme!" diye pankartlar açarak "barbar" Türklere hadlerini bildireceklerini zannetmekteydiler.
Nereye, ne için, kime karşı savaşacaklarını bilmeden geldiler. Onlar, İngiliz'in piçleri, kendilerini ispat etmek ve millet olmak sevdasındaydılar. Malûm, Avustralya ve Yeni Zelanda,Amerika gibi batı'nın piçlerinden oluşmaktaydı. Anzaklar, ayrı bir milletolma liyakatine ermek maksadıyla kendilerini ispat etmek derdindeydiler.Bu zaafiyetleri onların İngiliz emperyalizminin hizmetinde "barbar"Türklere karşı savaştırılmak üzerec epheye sürülmelerine yetti. Sürülerle geldiler, bilmedikleri, tanımadıkları insanlara kurşun sıktılar, o insanların topraklarına izinsiz girdiler ve medeniyet denilen lanetli kuduzun bütün imkânlarını, ateş ve barut olarak Mehmetçiğin bağrına yağdırdılar.
***
1918 Mondros Anlaşması sonucu Gelibolu'daki mevzileri ele geçiren İngilizler, savaş sırasında kullanılan 19 mezarlığı düzenler. Bir yıl sonra(1919) mütareke döneminde Avustralya'dan bir heyet gelir. Savaş alanlarını fotoğraflar ve kendilerine karşı Kanlısırt'ta savaşan Binbaşı Zeki Bey rehberliğinde gezerler, sonraki yıllarda mezarlıklar düzenlenir. Aynı yıl Fransız sömürgesi Senegal'den gelen askerler,sekiz Fransız mezarlığını Mortokoyunda bir araya getirir. Üç binden fazla askerin gömülü olduğu vebugün Fransız mezarlığı olarak bilinen anıt ise 1926 yılında tamamlanır.1924 yılında Seddülbahir'deki Gözcü Baba Tepesi'ne 33 metrelik Helles anıtı dikilir. Burası İngilizlerin ilk ayak bastıkları ve son terk ettikleri yerdir. Yeni Zelandalılar ise muharebede ölenler anısına Conkbayırı'na 20 metrelik bir anıt diker. Ağustos 1915 muharebelerinde büyük kayıplar veren Yeni Zelandalıların Çanakkale Savaşı'nda son ulaştığı nokta bugünanıtın dikildiği yerin 60 metre aşağısıydı. İngilizlerin 1924, Yeni Zelandalıların 1925, Fransızların1926'da anıt diktiği şehitler coğrafyasına Çanakkale Şehitler abidesi ise 1960'lı yıllara gelindiğinde dikilecektir.***Lozan görüşmelerinde, Çanakkalemuharebelerinde ölen işgâl heveslilerinin cesedlerinin gömülü olduğu mezarlık sahalarının ne olacağı da uzuntartışmalar neticesi Lozan Anlaşması'nın 129'uncu maddesiyle kararabağlandı. Lord Kurzon'un maşatlıkların olduğu toprakları talep etmesinekarşılık, alınan karar gereği, Anzak Koyu olarak geçen 409 hektar, cesedlerini gömmeleri için sadece mezarlık olarak işgâl heveslilerine tahsis edildi.
***
Çanakkale'de yenilen, Lozan'da toprak taleplerini tekrar masaya getiren emperyalistler, 2005 senesinde toprak taleplerini bir kez daha gündeme getirdiler. Anzaklar, Gelibolu'daki 409 hektarlık Anzak Bölgesi'ne 'özelstatü' istediler… Özel statü talebi, zamanının Dışişleri Bakanı Abdullah Gül tarafından "ciddiye alınıp", DışişleriBakanlığı tarafından Orman Bakanlığı'nayazılan bir yazıyla, Çanakkale Şehitlikleri ile ilgili olarak başlatılan düzenleme çalışmalarının durdurulması istendi. Bu isteğin altında,Avustralya'nın verdiği notanın yatmakta olduğu açığa çıktı…Özel Statü'nün tanınması demek,mezkur bölgede egemenlik hakkının büyükelçiliklerde olduğu gibi işgâl heveslilerine verilmesi ve bu bölgelerde meydana gelecek hadiselerde yetkili makamların ilgili ülkelerin mahkemeleri olduğunu kabul etmek mânâsına gelmekteydi.Diğer bir teklif de, Gelibolu Yarımadası'nın,burada savaşan 7 ülkeden müteşekkil uluslararası ortak bir komisyon tarafından dönüşümlü olarak yönetilmesi yönündeydi."Avustralya'nın büyük ve saygıngazetelerinden Sydney Herald Morning,Türkler'in son yıllarda Gelibolu'ya akın etmesinden duydukları rahatsızlığı açıkça dile getirmiş ve sonrasındada Gelibolu'ya Türk akınının,bölgenin tarihi yapısını bozacağından endişe ettiklerini söylemiş..."Yukarıdaki tırnak içerisindeki ibareye,internette konu ile ilgili araştırma yaparken rastladım… Haberi veren Erdal Güven adlı şahıs, Anzakların Türkiye'ye gelp dedelerini anmalarını istemediğini söylüyor ve haklıolarak ekliyor, "Ne bu canım, biz yüzverdikçe Anzaklar'ın torunları dahafazlasını istiyorlar. Artık Gelibolu'ya Türkler'in gelmesi bile bu Anzak torunlarını rahatsız eder hale geldi. "Her sene çıkarmanın başladığı 25 Nisan gecesi çıkarmanın yapıldığı Anzak Koyu'nda papazlar eşliğinde Şafak Ayini yapan Anzakların son ayinine Avustralya Kraliyet Hava Kuvvetleri Baş Rahibi Stephen dePlatter ve Yeni Zelanda Silahlı Kuvvetleri Baş Rahibi John Neal önderlik etmişti.Ahlâksız Anzakların ahlâksız torunlarınınher sene çıkardıkları rezaletler,etrafa yaptıkalrı sarkıntılıklar,sarhoş kusmuklarıyla şehidlerin ruhuna verdikleri ızdıraplar hepimizin malûmu… Bütün bu rezaletlere rağmenyine gelecekler ve fırsatını buldukçada toprak talep edecekler…
***
Kim bu Anzaklar?
İşgâl için gelmiş emperyalist hizmetkârları değil mi?
Ne işleri vardı burada?
Biz bunlardan, burada yaptıklarınınhesabını soracağımıza, tutmuş eniyi şekilde ağırlamanın derdine düşüyoruz.Onlara önce emperyalist emellerininhesabı sorulmalı, savaş suçlusu olarak sigaya çekilmeli ve işledikleri cinayetlerin faturası önlerine konulduktan sonra özür dilemeleri istenmelidir.Sonra da ölülerini alıp topraklarımızdan götürmek üzere gidebilirler ancak...Sonra da geliyorlarsa, efendi gibi gelirler… Hiçbir rezalet çıkarmadan…Şayet çıkartırlarsa da çarptırılacakları ceza ile bir daha böyle bir rezalet çıkarmaya cesaret edemeyecek hale getirilirler…Bunlar yapılacak yerde, bir de adamlara şirinlik yapıyoruz. Çanakkale'nin mânâsına sahip çıkacağımıza,bir de buraya işgâle gelmiş, katliama gelmiş ne idüğü belirsizlerin sarhoş naralarına tahammül etmek bir yana, burada harcadıkları parayı kâr biliyoruz. Ve adamlar da haklı olarak,bizimkilerin el etek öpücü tavırlarından aldıkları cesaretle, şehidlikleri sarhoş kusmuklarıyla her sene sulayıp,bir de toprak talep ediyorlar gayet pişkince…
Utanın!
Siz, şehitleri ve şehidliği turizm metası olarak gören pazarlamacılar! 100'üne merdiven dayamış Fatma Nine'nin, vatan için şehid düşen babasından hak ettiği şehid maaşını, "vatan için ölmenin bedeli olmaz" diyerek reddetmesinden utanın.
AYLIK DERGİSİ 42. SAYI'DAN ALINTIDIR
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.