[TARİHE BAKiŞ] BİP´in taşeronluğu mu D-8´in liderliği mi?



İbrahim Arslan

Hangisi bu Müslüman milletin asaletine uygun bir tercih? Milletimizin tarihiyle, kültürüyle ve değerleriyle örtüşen görev hangisi? Türkiyemiz yapacağı hangi tercihle bu topraklar üzerindeki mevcudiyetini ve bütünlüğünü koruyarak yaşamını devam ettirebilir? Topraklarımızda gözleri olan sözüm ona müttefiklerle işbirliği midir bu halka reva görülen? Hakkı üstün tutan medeniyetimizi tekrar hak ettiği yere yüceltecek projelerden ve uygulanabilirliği ispat edilmiş olan D-8 projesine eş olarak ne söylenebiliyor? Ülkemizi ve İslâm dünyasını kapitalizmin sömürüsünden ve Amerikan emperyalizminin köleliğinden kurtarmak için bir çıkış yolu haritası sunan böylesi büyük bir projesi olan var mı?

Tüm İslam dünyasının küresel egemen güçlerin elinde tutsak olmalarını önleyerek siyasi ve ekonomik bağımsızlıklarını kazandıracak D-8 projesinin öncülüğünü sürdürmek dururken başkalarının projelerinin uygulayıcısı konumuna razı olma düşüklüğünü göstermek neden? İktidara getirilenlerin ülkemizin güçlü ve kalkınmış bir ülke olmasını istemeyen dış mihraklarla işbirliklerinin hesabını bu milletin daha ne zamana kadar ödemeye devam edeceği düşünülüyor?

İslam dünyasını geri kalmakla suçlayan batı, iktisaden ilerleme ve kalkınma yolunda atılan adımlara fırsat tanımak yerine onlara karşı siyasi darbeler tezgâhlamak, komplolar düzenlemek, azınlıkları kışkırtıp ayaklandırmak ve karşımıza ordular çıkarıp topraklarımızı işgal ederek haritalarımızı çıkarlarına göre yeniden çizmeyi planlıyorlar.

D-8, Erbakan Hocanın siyasi hayatı boyunca kırmızı çizgileri aşarak gerçekleştirdiği en önemli projelerden birisi ve İslam ortak pazarına giden yolun başlangıç adımıdır. Başkalarına tabi olan bir akılla değil tamamen bağımsız düşünebilen ve kendi tercihlerine sahip Millî Görüş sahibi bir liderin küçük devletlerin yalnız başlarına adım atamayacakları bir yolda her biri kendi bölgesinde çok önem taşıyan D-8 ülkelerinin aralarında köprüler kurarak karar alma ve irade gösterme istiklalini kazanmaları uğruna somut gelişmeler kaydetmesindeki başarısı tarihi bir değeri haizdir.

Erbakan Hocanın başbakan olmasıyla içeride ve dışarıda bazı mihrakların hiç de beklemedikleri şekilde Türkiye ekonomisini gelecekte ne IMFye ne de Dünya Bankası´na muhtaç olmayacak düzeyde düzeltmesinin batıyı tehdit eden bir tehlike olarak algılanmasının yanı sıra D-8in kurulmasının da Amerikan emperyalizmine hizmet eden dünya ekonomik dengelerini altüst edecek bir büyük tehlike olarak görülmesi üzerine iktidardan uzaklaştırılması, partisinin kapatılması ve kendisinin de siyasi faaliyetlerden men edilme süreci başlatılmıştı.

Fertlerin yalnız yaşamayacağı gibi toplumlar ve devletlerinde yalnız yaşayamayacağı bir vakıa. Nasıl ki ırkçı emperyalist zihniyetin yönlendirdiği batılı devletler kendi menfaatleri doğrultusunda tüm dünyayı sömürebilmek için organize bir şekilde ve birlikte hareket ediyorlar aynı şekilde Müslümanların da kendi aralarında işbirliğine gitmelerine yaptıkları faaliyetleri birleştirmelerine ve uluslararası kuruluşlar kurmaya hayati derecede ihtiyaçları olduğu konusunda şüpheye düşmemeleri gerekir.

D-8 Türkiyemizin İslâmî kimliğinin bir kez daha tespit edilişinin İstanbuldan tüm dünyaya ilanıdır. D-8i kurabilmek için yaptığı kalkınmakta olan sekiz Müslüman ülkeyi kapsayan ziyaretleri sebebiyle içeride kıyametler kopartan mahfiller ve dışarıda kaygı ve şaşkınlıkla izleyen mihraklara karşı sonunda zafer Erbakan Hocanındır. Demirel dahi bu tarihi olaya tanıklık etmek için Çırağan Sarayındaki imza töreninde yer almıştır. Devletin dış politikasında köklü bir değişiklik yapamayacağı kehanetinde bulunanlar gelecekte Türkiyenin İslam dünyasının öncü devleti haline gelerek Batıya karşı koyacağı kâbusuyla yaşamaya alışmak zorunda kalacaklardır.

Dünyada huzur ve barışın sağlanması için daha aktif çalışmayı sağlamak gerektiğini savunan Erbakan Hoca, sadece Müslüman ülkelerle değil kalkınmakta olan öteki ülkelerle de samimi ilişkileri geliştirmek, gelişmiş ülkelerle rekabet değil, barış ve işbirliğini gerçekleştirmek için gelişmekte olan sekiz Müslüman ülkenin İşbirliği Teşkilatının kurulduğunu vurguluyordu.

D-8in temel amacının ise sosyo-ekonomik gelişmeyi çatışma yerine barış, sürtüşme yerine diyalog, sömürü yerine işbirliği, çifte standart yerine adalet, ayrımcılık yerine eşitlik, baskı yerine demokrasi ilkeleri üzerine oturtulması olduğunu ifade ediyordu.

Her geçen yıl giderek daha çok siyasi, askeri ve ekonomik bir bölgesel güç ve cazibe merkezi olan Türkiyenin İslam dünyasında öncü bir rol üstlenmesinden ve kardeş Müslüman ülkelerle ilişkilerinin geliştirilmesinden başka önünde bir seçeneği kalmamıştır.
D-8, Amerikanın başını çektiği ve dünyayı kendi çıkarına göre kullanmak için peşinden sürüklediği yeni dünya düzenine en uyumsuz ve alternatif bir dünyanın kuruluş adımıdır.

Erbakan Hocanın başlangıçta ülke içinden gelen tepkiler ve ABDnin karşı çıkmasını görmezden gelerek tek başına hareket edip uzak görüşlülüğünü uygulamada başarıya ulaşması her türlü takdirin fevkinde çok dikkat çekici bir yere sahiptir. Ortak tarihi, kültürel özelliklere ve birçok alanda işbirliğini geliştirme potansiyeline sahip olan Ortadoğudan, Afrikadan, Hind yarımadasından ve Doğu Asyadan çok önemli Müslüman ülkelerin oluşturduğu D-8 coğrafyası dünyanın en stratejik ve hassas bölgelerini kapsamaktadır.
D-8 grubuna üye devletlerin dünya ticaret yollarının arasında sahip oldukları seçkin yerleri ve dünya nüfusunun yaklaşık %13ünü İslam Dünyası nüfusunun yarısından fazlasını teşkil eden 900 milyona varan nüfuslarıyla geniş bir pazara ve kaynakları ölçüsünde birbirleriyle yardımlaşma ve ortak çalışma imkânına sahip olmalarının ardında büyük halk desteğinin bulunması çok önemli bir avantaj. D-8e üye devletlerin Uluslararası, ihracat hacmine katkıları %3,8 iken Dünya ithalat hacmine katkıları ise %4,15.
İslam ülkelerinin endüstriyel, teknolojik ve iktisadi kalkınması önünde engel oluşturan emperyalist güçlere karşı koymak için üye ülkelerin çok yönlü işbirlikleriyle D-8 daha etkin hale getirilmelidir. Böylece Amerikanın dayatma ve baskılarının olumsuz etkilerini önemli ölçüde azaltacak ve durumu üye ülkelerin menfaatleri ve maslahatları lehinde değiştirecektir.

Amerika askeri ve iktisadi gücünü kullanarak tüm dünya devletlerini tek taraflı menfaatleri (Büyük İsrail Projesi) çerçevesi içerisinde tek kutuplu siyasi ve iktisadi teşkilatlara katılmaya mecbur etme yönünde bir siyaset izlemektedir. Hâlbuki ırkçı emperyalizm (Siyonizm) tarafından bir merkezden idare edilen batılı yani kuvveti üstün tutan görüşe karşı koyabilmek için tüm inananların hakkı üstün tutan görüşün etrafında kenetlenmeleri ve bir merkezden idare edilmeleri gerekir. D-8in hayata geçireceği projelerin her biri sayesinde iktisadi alanda bağımsız bir şekilde kalkınmanın sağlanması batılı devletler için nükleer bombadan daha yok edici bir etkiye sahip olacaktır.

NOT: Bu yazı dizisi Anadolu Gençlik Dergisi - Şubat 2007 saysından alınmıştır.

--
Tarihine sahip çıkmayanların,istikballeri olmaz.

Yavuz Sultan Selim Diyor ki:

Bu seferlerimiz, bu sıkıntılarımız ve bu perişanlıklarımız, hep gönülleri birleştirmek, İslam Birliğini tesis etmek içindir.

Mülk Allah'ındır. Kim Allah'ın yardımı olmadan istediğini elde etmede zafere ulaştığını söylerse, Allah onu kahreder ve aşağı derecelere indirir.

Vükela ve ümeranın süslü elbiseler giymesi, padişahlarına tazimden ileri gelir. Biz Allah'tan başka kime tazime mecburuz ki, bu külfeti ihtiyar edelim? Bizim Padişahımız vücudu saran libasa değil, ruhun içindeki inanca bakar.

Serhat ERDEMLİ

--
3/01/2008 01:51:00 PM tarihinde Serhat ERDEMLİ tarafından TARİHE BAKiŞ adresine gönderildi

--
Tarihine sahip çıkmayanların,istikballeri olmaz.

Yavuz Sultan Selim Diyor ki:

Bu seferlerimiz, bu sıkıntılarımız ve bu perişanlıklarımız, hep gönülleri birleştirmek, İslam Birliğini tesis etmek içindir.

Mülk Allah'ındır. Kim Allah'ın yardımı olmadan istediğini elde etmede zafere ulaştığını söylerse, Allah onu kahreder ve aşağı derecelere indirir.

Vükela ve ümeranın süslü elbiseler giymesi, padişahlarına tazimden ileri gelir. Biz Allah'tan başka kime tazime mecburuz ki, bu külfeti ihtiyar edelim? Bizim Padişahımız vücudu saran libasa değil, ruhun içindeki inanca bakar.

Serhat ERDEMLİ
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---


0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.