[TARİHE BAKiŞ] Refah´a darbe

Hamdi Yılmaz

Necmeddin Erbakan ekonomik vaatlerden çok halka milli manevi değerlerin yaşatılması gerektiği konusunda vaatler verirdi. Yıllarca halkın cebini düşündüğünü düşünerek ekonomik vaatlerde bulunanların aksine o hep ülkenin temel değerlerini ön plana alırdı. Ancak o politikacıların yıllarca vaatte bulunup ülkeyi hep geriye götürmelerine rağmen Necmeddin Erbakan ekonomik vaatlerde bulunmamasına rağmen büyük ekonomik hizmetleri de kendi vermiştir. Bu küçük ama çok önemli bir ayrıntıdır.
Halkın büyük umutlarla iktidara getirdiği ve karşılığını aldığı Refah-yol hükümeti bir 28 şubat post modern darbesi ile bir süre sonra iktidardan uzaklaştırıldı. Hem de o ağızlarına pelesenk ettikleri ve kutsal bir nas gibi sahiplendikleri demokrasi kurallarına hiç de uygun olmayarak. Anladık ki onların demokrasisi yalnızca yönlendirilerek kandırılmış halkın kendilerini istediği zaman makbulmüş. Refah-yol ne yaptı? Ülkeyi ekonomik krize mi soktu? Yabancılara vatanı peşkeş mi çekti? Teröristlere yüz verip terörü mü hortlattı? Belediyeleri şehirleri talan mı etti? Cumhuriyet tarihinde görülmemiş büyük icraatlara imza atılmış, belediyeleri Türkiyeye belediyeciliği öğretmiş, tamamen vatandaşının menfaatine ortalama Türkiye ekonomisi sağlam temellere dayandırılarak yükseltilmişti. Hem de onca tehdit ve sıkıntılara rağmen. Askerin her gün "zehir zemberek" açıklamalarına rağmen, medyanın her gün vatandaşı hükümet aleyhine kışkırtmaya çalışmasına rağmen, şu pek namuslu Ali Kırcanın, manken Defne Samyelinin, show ustası Reha Muhtarın dalga geçer gibi anchorman´lıklarına rağmen, sivil toplum kuruluşlarının vatana ihanet edenlere zerre kadar ses çıkarmayıp 28 Şubat döneminde üst üste hükümeti topa tutmalarına rağmen, sanki öğrenciye hükümet bir şey yapmış gibi üniversite yöneticilerin, YÖKün yerli yersiz açıklamalarına rağmen, her şey hakka hukuka uygun gitmesine rağmen savcıların gece gündüz uyumayıp kaset davaları açmasına rağmen, (sonra o savcılardan birinin de kaseti çıkmıştı) her türlü istikrarı bozan eylemlere rağmen bütün ekonomik ve sosyal faaliyetler kararlılıkla sürdürülmüştü. Ne vatana ne millete hiçbir şekilde ihanet etmeyen Refah-yol Hükümetinin 28 Şubatçılara göre suçlarını sıralayalım:
1996-97 yılında yüksek faize bağlı ağır bir kriz beklenirken Refah-yol krizi önlemiş hem sağlam temellere dayandırılarak büyümeyi sağlamış hem de halkı hissedilir derecede ekonomik bakımdan rahatlatmıştı. Hem de vergi ve zam yoluna gidilmeden… Refah-yolun suçu bunu sağlamaktı.


28 Şubat´ın ekonomik gerekçeleri

l Yabancı et ithalini durdurarak yerli et üreticisi çiftçisine destek verilmesi. Ne olduğu belirsiz, İslami kurallara göre kesilmeyen hayvanların etlerinin yenmesine mani olmak. Yerli et üretimini canlandırmak. Bu yüzden et mafyası ve sermayesince Refah-yol hükümeti sakıncalı bir hükümetti. Bu uygulama 28 Şubat hükümeti olan Anasol-D hükümeti tarafından yürürlükten kaldırıldı.
l Eşel-Mobil sistemini getirerek memur ve işçilerin maaş zamlarını otomatiğe bağlamak. Her ayın sonunda enflasyon oranları nispetinde bir yıl beklemeden çalışanların maaşlarına zam yapmak. Devletin çiftçisinin korunduğu gibi çalışanının da hakkını korumak. Bu şekilde enflasyona vatandaşı ezdirmemek. Bu durum elbette ki sendikaları rahatsız etti. Çünkü bu şekilde sendikaların kendilerine üye çalışanları sendikaya muhtaç duruma düşmeyecekti. Sendikal sivil toplum kuruluşları ile hükümet, karşı karşıya geldi. Vatandaşın hayrına sendikaların aleyhine olan bu icraat da 28 Şubat hükümeti olan Anasol-D hükümeti tarafından yürürlükten kaldırıldı.
l Devlet arazileri sermayedarlara verilmedi. Koç ve Sabancı gibi holdingler devlet arazilerini rant haline getirmelerine müsaade edilmemesi ile birlikte bunlar gibi bir çok sermaye grubu ile hükümet ile karşı karşıya geldi.
l Alın teri dökerek elindeki 3 kuruşunu da vergi olarak devlete veren milyonlarca vatandaşa rağmen vergi vermeyen ve binlerce vatandaşın hayatını kabusa çeviren kara paraların bir numaralı aklanma yeri olan kumarhanelere karşı yaptırım uygulamaları da bol sermayeli kumarhanecilerle Refah-yol hükümetini karşı karşıya getirdi. Hükümetin yıkılması için trilyonlarca lira bile gözden çıkarıldı.
l Devletin bütün ihalelerinin şeffaflaştırılması sonucu özelleştirme ihalelerine giren büyük İstanbul sermayedarlarına rakip Anadolu sermayedarlarının da ihalelerde yer alması. Örneğin 28 Şubattan önce Etibank 185 milyon dolara satılmışken 28 Şubat sonrası teminat mektupları yakılarak Etibank tekrar devlete devredildi. Sonra Etibank 155 milyon dolara Cavit Çağlar-Dinç Bilgin grubuna, satıldı. Vatandaşın 30 Milyon dolar parasını korumaya çalışmak Refah-yol Hükümetinin suçu muydu?
l Özel bankaların devletten uzun vadeli düşük faizli borç alması bu parayı geri devlete yüksek faizle kısa vadeli olarak geri satması… Aradaki katrilyonlarca liralık korkunç rakamlarla devletin hazinesinin boşaltılması olayına son verilmesi. Vatandaş, alın terinin hakkını alabilmek için cop yerken, devletin hazinesi bu şekilde boşaltılıyordu. Bu gidişe son veren Refah-yol hükümeti zengin banka sahiplerince yıkılması gereken bir hükümet oldu.
l Necmeddin Erbakanın havuz sisteminin uygulaması bankaları hükümete karşı ayaklandırdı. Bir genelge ile belediyeler dahil üretimde bulunan devlet kuruluşları paralarını devletin havuzuna yatıracak ve paraya ihtiyaç duyduklarında devletten borç alacaklardı. Bu şekilde paraları düşük faizle yatmayacak, ihtiyaç duydukları para da yüksek faizle çekilmeyecekti. Faiz farkından dolayı onca devlet kuruluşunun karlarını silip süpüren bir düzeninin yıkılması özel bankaları çok rahatsız etti. 28 Şubatı hazırlayan en büyük nedenlerden biri de bu oldu. Devletten aldıkları ucuz paralarla banka kurup bu bankalarla devlete pahalı para satmak şekli ile devleti dolandırmanın önüne geçilmesi Refah-yolun suçu kabul edildi ve 28 Şubatın nedeni oldu. Daha sonra ne oldu Anasol D hükümeti ve Anasol M hükümetleri döneminde gördük ki onlarca banka battı, halk mağdur edildi, milyonlarca vatandaşın gözyaşı döküldü, hatta bir kısmı intihar etti. 28 Şubatla hükümet yıkıldı, Mesut Yılmazın başını çektiği Anasol D hükümeti ile o eski düzen tekrar devam etti. Devlet hazinesi yine boşaltıldı sonuçta da daha sonraları devleti 20 yıl geriye götüren, insanlarımızın intihar ettiği o malum krizleri yaşadık. Bu durumu önlemeye çalışmak mıdır Refah-yolun suçu!
l Medyanın hortumlarının kesilmesi. Medya bir yandan devletten bolca kredi alıyor bu kredilerle gazete ve televizyonlarını sayısını artırıyor, bir yandan da bu kuruluşlarını devlete tehdit malzemesi olarak kullanıyordu. Bunu engellemek için kredi muslukları kapatıldı, medya hükümete savaş açtı. 28 Şubatın alt yapısı oluşturuldu. Borçlusu ve alacaklısı belli olan devlet bankalarının medyaya katrilyonlarca lira bütçe ayırtarak reklâm verilmesi önüne geçilmesi medyanın gelirlerini alt üst etti. Gereksiz harcamaların önüne geçilmesi ile devletin dolayısıyla halkın zenginleşmesi sağlandı. Son derece kalitesiz ürünleri kuponla promosyon kampanyaları yoluyla halkı kandırarak vatandaşa pazarlamaları ve esnafa kan ağlatmalarının önüne geçerek bu uygulamanın yasaklanması medyanın hem tirajını hem etkisini düşürdü, bu durumda diğer icraatları gibi vatandaşın lehine, medya sermaye patronlarının aleyhineydi. Ve vatandaşı hükümete karşı kışkırtma ve hükümeti düşman belletme çalışmaları ile 28 Şubatın gerçek nedenlerinden biri olarak gerçekleşmiş oldu.
l Çay, fındık, şeker pancarı, buğday gibi temel tüketim ve tarım sanayisi ham maddelerinde tarihimizde görülmemiş vatandaşın lehine taban fiyat uygulamaları bazı kuruluşların ve sendikaları çok rahatsız etmiş bir 28 Şubat gerekçesi daha oluşmuştu.
l Refah-yolun tasfiye edilmesi ve Anasol D hükümetinin iktidara gelmesi ile birlikte bu hükümete dışardan büyük destek veren CHP İş bankası´na olan % 28lik ortaklığına tekrar kavuştu. Sözüm ona sağ gösterip sol vuran sağcı partilerle solcu partiler aralarında anlaşarak devletin havuzuna aktarılan pay CHPye devredildi.


28 Şubat sonrası ülkenin içler acısı hali:

l Dolar 204 bin liradan bir buçuk milyon liraya kadar çıktı. Yani dış borcumuz sırf para karşılığı olarak bile 7 kat arttı. "Refah Partisine karşı yeni bir kurtuluş mücadelesi veriyoruz" diyenler, Türkiyeyi aleme bağımlı hale getirdiler.
l Türkiye küçüldü.
l Türkiye borç batağına düştü. 1.5 milyon kişinin işsiz kalmasına neden olan 28 Şubat sonrasında iç ve dış borç stoku rekor seviyeye ulaştı.
l Yolsuzluklar arttı 1997-2002 tarihleri arasında cumhuriyet tarihinde ilk kez bir hükümet yolsuzluk (Türkbank) iddiaları nedeniyle düşürülürken, bankalar başta olmak üzere, kamu kurumlarında yapılan yolsuzluk operasyonları gündemden hiç düşmedi. Beyaz Enerji, Kasırga, Paraşüt, Balina, Kılıçbalığı, Örümcek adı verilen operasyonlarda çok sayıda siyasetçi, işadamı ve bürokrat suçlanarak yargılandı.


28 Şubat darbesi olmasaydı:

l Milli gelir, 2000 yılında 4200 dolara çıkacaktı.
l Ankara-İstanbul arasını 2 saate düşürecek, Konya-Ankarayı 1 saate indirecek, hızlı tren projeleri bitirilmiş olacaktı.
l Tütün, pamuk, fındık ve buğdayın dünya borsaları Türkiyeye taşınacaktı.
l İstanbul boğazına Aksaray-Harem tüp geçit yapılacaktı.
l Önemli merkezlere dünya çapında serbest bölgeler açılacaktı.
l Üç atom santrali kurulacaktı.
l İran ve Orta Asya doğal gazları, Doğu ve Güneydoğu Anadoluya ulaşacaktı.
l Orta Anadoluya 5 büyük baraj yapılacaktı. (Orta Anadolunun 28 Şubattan sonra ne kadar kaderine terk edildiği görüldü)
l Enerji alanında, Türkiye D-8lerin merkezi konumuna sokulacaktı.
l Üniversitelerarası büyük araştırma ve proje üretme merkezleri oluşturulacaktı.
l Büyük sanayi kuruluşlarına kalifiye eleman yetiştiren teknik okullar açılacaktı.
l Güneydoğu ve Akdeniz sulama projeleri gerçekleşmiş olacaktı.
l Endonezya ile ortak yolcu uçağı yapımı projesi,
l Yerli savaş uçakları projesi,
l Türk Tankı Projesi uygulamaya koyulacaktı,
l Ve bütün bunların sonunda tek haneli enflasyon ve yüzde 14 kalkınma hızı sağlanmış olacaktı!


Refah-yol hükümetinin 11 aylık icraatları

l 1996 yılı sonunda 20 milyar dolar olması beklenen bütçe açığı 15 milyar dolara, 45 milyar dolar olması beklenen iç borç ise 22 milyar dolara düşürüldü.
l Hükümeti devraldığında yüzde 76lar seviyesinde olan repo oranı, Şubat97de yüzde 50ler seviyesine kadar çekilebildi. Bu durum, mevduat ve Interbank faizlerinde de yaşandı.
l Yüzde 170 seviyesinde devralınan hazine borçlanma faizi Şubat 1997 tarihinde, yüzde 83ler seviyesine kadar düşürüldü.
l Devralındığında sadece 155 gün olan ortalama borçlanma vadesi, Şubat 1997de 400 güne, bu tarihten sonra yaşanan gürültü patırtıya rağmen, Nisan 1997de ise 730 güne çıkarıldı.
l Enflasyonla mücadelede başarı sağlandı. Toplumun tüm gelir gruplarına enflasyonun üzerinde, 40-50 puanlık bir reel gelir artışı sağlanmasına karn bu re ger arn finsn alrf ger kayk dev alık enfsn yükl meyn vel, gernk rağn enfsn sat tul çal
l 28 Haziran 1996 tarihlerinde 550 puan olan borsa endeksi, Şubat 1997de 1700 puana kadar yükselerek yeni rekorlar kırdı.
l Kaynak paketlerinden Ocak 1997 itibariyle 11,78 milyar dolar, Nisan 97 itibariyle ise 13,33 milyar dolarlık bir gelir sağlandı.
l 1995 yılında bütçeden tarımsal desteklemeye ayrılan pay sadece 19 trilyon, 1996 yıl içinse önceki hükümet tarafından öngörülen destekleme fonu sadece 38 trilyon TL idi. Refah yol, 1996 yılı ikinci yarısında yaptığı hamle ile 1996daki desteklemeyi 60 trilyon TLye çıkarttığı gibi, 1997 yılı için de 95 trilyon TLyi tarımsal desteklemeye ayırdı.
l Zirai ürünler karşılığı köylülere 1996da sadece 43,5 trilyon toplam ödeme yapıldığı halde, Refahyol döneminde 136 trilyon TL ödeme yapıldı ve böylece, bir yılda yüzde 312 oranında büyük bir artış sağlanarak köylüler azami derecede desteklendi.
l İMO 1995 yılında 48 milyon dolarlık hububat alımı yaptığı halde, Refah-yol döneminde, 329 milyon dolarlık alım yaparak köylüye 7 misli fazla para ödendi.
l Köylülere yüzde 50 gübre sübvansiyonunun alımda derhal ödenmesi esası getirildi. Ayrıca, gübre alımında formaliteler azaltıldı.
l Et ithalindeki fon, önce yüzde 3ten yüzde 30a çıkarıldı, daha sonra da canlı hayvan ve et ithalatı yasaklandı.
l Hayvancılığın ihyası için büyük önem taşıyan çayır ve mera alanlarının ıslahı ve artırılması hususunda, 1996 yılında 5000 hektar saha artırılması yapılmıştır. Böylece artış yüzde 175 oldu.
l Amerika buğdayının fiyatı 21.000 TL iken, bunun muadili kırmızı sert buğdaya dört ayın ortalaması dikkate alındığında 36.000 TL fiyat verildi.
l 1997 dünya yaş çay alım fiyatının 30.000 TL olduğu dikkate alındığında, çay üreticisine 1997 yılında dünya fiyatlarının çok üstünde bir fiyat verildi.
l Bağ-Kur emeklilerinin maaşları yüzde 300e kadar artırıldı
l Esnafa verilen krediler 1996nın 2. yarısında 57 trilyondan 80 trilyon TLye çıkarıldı
l Fon kredisi imkânı tanınan Teşvik Belgesi verilmesine başlandı. Böylece Fon Kredisinden yararlanmak üzere, 8 bin 36 KOBİ sahibi müracaatta bulundu ve 2.5 trilyon TL. tutarında kredi kullanıma açıldı.
l Asgari ücrette yüzde 100den fazla artış sağlandı.
l Son yıllardaki memur maaşlarındaki reel değişime bir göz atıldığında, Refah-yol hükümetinden önceki dönemde, genellikle memur maaşlarındaki reel değişim enflasyonun altında kaldığı görülür. 1993de reel değişim yüzde 2,2 iken, 1994de yüzde -22, 1995de yüzde -4,8 olmuştur. Refahyol döneminde, memur maaşlarının enflasyon üzerindeki reel artışı yüzde 65 oldu. 96/97 döneminde ilk 6 aylık dönemde %50 ikinci 6 aylık dönemde ise % 35 yani katlanmış olarak %102,5 memur maaşlarına zam yapılmıştır. O yılki enflasyon oranı ise %65 olarak gerçekleşmiş ve reel anlamda memurun alım gücü %37,5 kadar artmıştır.
l Refahyol iktidarı, 1996 yılında asgari ücret 210 dolar olarak tespit etmekle o güne kadar işçilere reel olarak verilen en yüksek asgari ücreti vermiş oldu.
l Kamu toplu iş sözleşmelerinde ilk defa Refahyol döneminde üç ay gibi kısa bir zamanda sağlandı. Kamu kesimi ortalama giydirilmiş aylık ücretlerinde büyük bir artış sağlanarak, ücretler 53 milyon TLden 107 milyon TLye, dolar olarak da 655 dolardan 993 dolara çıkarıldı.
l Bütçeden Bağ-Kur emeklilerine 866 milyar TL. Memur emeklilerine 985 milyar ve işçi emeklilerine 2.64 milyar TL Destek sağlandı.
l Memur emeklilerinin maaşlarında enflasyonun üstünde yüzde 51 reel artış sağlandı.
l Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Fonunun bütün geliri, kamu maksadına uygun şekilde, tamamen yoksullara tahsil edildi.
l Refahyol, özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgeleri başta olmak üzere ihtiyaç içinde bulunan Acil Destek Programı çerçevesinde toplam 3 trilyon 947 milyar 559 milyon TL tahsil etti. Bu programdan toplam 57 il, 96 ilçe, 52 belde ve 90 köy yararlandı.
l Körfez Savaşından bu yana Iraka uygulanan ambargo sonucu kapalı tutulan ve Türkiyeye milyonlarca dolar zarara yol açan Kerkük-Yumurtalık Boru hattı, Refah-yol döneminde açılarak ülke ekonomisine katkısı sağlandı.
l 1997 yılı için 50 yıldan beri ilk defa Türkiye denk bütçeye kavuşturuldu.
l 1997 yılı bütçesinde yatırımlar toplam ve reel olarak 20 yıldan beri ilk defa % 40 olarak artırıldı. Devlet böylece yatırım ve kalkınma yapan bir devlet haline dönüştü.
l 1997 yılı bütçesi sadece denk olmakla kalmadı. Bu yıl, faize ödenmesi öngörülen miktar bir evvelki yılın 18,5 milyar dolarına mukabil 12 milyar dolara indirildi ve böylece halka hizmet için bir evvelki yılın 13-14 milyarına mukabil 35 milyar dolarlık bir imkân daha ortaya kondu ve bu gelişme sadece yatırımların değil aynı zamanda ücretlerin ve maaşların artırılmasına da imkân sağladı.
l Bilindiği gibi, Amerika Birleşik Devletlerinin başını çektiği Almanya, İngiltere, İtalya, Fransa, Japonya ve Kanadadan oluşan G-7ler var. Bu ülkelerden oluşan grup, aralarındaki ticari ve sınaî işbirliğinin devamı için siyasi diyaloga önem vermekte makro planda hedef belirleyerek politikalarını sürdürmektedirler. D-8ler ise TC. 54. Hükümeti Başbakanı Prof. Dr. Necmeddin Erbakan tarafından ortaya konmuş ve fiiliyata geçirilmiştir. D-8ler grubu, Türkiye, İran, Pakistan, Bangladeş, Endonezya, Malezya, Mısır ve Nijeryadan oluşmaktadır. D-8ler zirvesi 14 Haziran 1997de Cumartesi günü bu ülkelerin devlet veya hükümet başkanlarının katılımıyla Başbakan Erbakanın öncülüğünde İstanbulda yapılmıştır.
l Bedelsiz ithalatla bütçeye 1,5 milyar marklık ek gelir sağlandı.
l Şimdiye kadar sadece İstanbul dükalığına ve dönme diktasına sunulan kredi ve teşvik imkânları, artık Anadolu kalkınmasına ve yerli ve milli sanayinin oluşmasına aktarıldı.
l Bütün bunlar yapılırken de, yeni zam ve vergi gibi kolaycı ve yıkıcı tedbirler ve acı reçeteler yerine, öz kaynakların kullanılması üretimin arttırılması ve israfın kaldırılması gibi tatlı çarelere başvuruldu.

--
Tarihine sahip çıkmayanların,istikballeri olmaz.
Serhat ERDEMLİ

--
3/01/2008 01:33:00 PM tarihinde Serhat ERDEMLİ tarafından TARİHE BAKiŞ adresine gönderildi
--
Tarihine sahip çıkmayanların,istikballeri olmaz.

Yavuz Sultan Selim Diyor ki:

Bu seferlerimiz, bu sıkıntılarımız ve bu perişanlıklarımız, hep gönülleri birleştirmek, İslam Birliğini tesis etmek içindir.

Mülk Allah'ındır. Kim Allah'ın yardımı olmadan istediğini elde etmede zafere ulaştığını söylerse, Allah onu kahreder ve aşağı derecelere indirir.

Vükela ve ümeranın süslü elbiseler giymesi, padişahlarına tazimden ileri gelir. Biz Allah'tan başka kime tazime mecburuz ki, bu külfeti ihtiyar edelim? Bizim Padişahımız vücudu saran libasa değil, ruhun içindeki inanca bakar.

Serhat ERDEMLİ
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---


0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.