VERİLEN SÖZE SADIK OLMAK

Nevzat Laleli
Güncel yazılar serisi nlaleli@mynet.com
Siyasi edebiyatımıza 2002 yılından beri yeni kelime, bir mef’um kazandırıldı. Belki hükümet programı adıyla bunun çok geniş bir şeklini duyuyor, bunun meclis müzakerelerine şahit oluyor ve oylamalarını takip ediyorduk. Ama bunun çok özeti bir halinde millete deklere edilen (açıklanarak vaat edilen) ve “ben bunları yapacağım ey millet” diye kendini ortaya çıkaran bir hükümete ben AKP’nin 16.Kasım.2002 tarihinde milletimize ilan ettiği “Acil Eylem planında” rastladım.
Bir hükümetin yapacağı şeyleri acil, orta vadeli ve uzun vadeli diye birkaç bölüme ayırması sonra bunları üzerine yoğunlaşarak taahhütlerini yerine getirmesi için çalışması çok güzel bir şey. Ancak hem bunları ilan edecek ve hem de “millet nasıl olsa takip etmiyor” mantığıyla taahhüt edilen şeyler yapmayacaksa, işte bu affedilir bir suç olamaz.
Çünkü “bu mert milletin temel özelliklerinden birisi hiç şüphesiz bir şey hakkında söz vermişse, o sözünün arkasında durarak mutlaka o sözünü yerine getirmesidir” Kendisi böyle olan bir milletin idarecilerinin de öyle olması en tabii şekildir. Çünkü idareciler bu milletin içinden ve milletin oylarıyla seçilmiş olan insanlardır, öyle olması gerekir.
16.Kasım 2002 yılında ilk AKP (59. hükümeti) hükümetini kurduklarında “acil eylem planı” adıyla bir eylem planı şey açıklamışlardı. O zamanda bir sürü vaat sıralamış (söz vermiş) ve bu vaatlerin 1 yıl içinde hayata geçirileceği taahhüt edilmişti. Geçtiğimiz günlerde Başbakan Recep Tayyib Erdoğan, 22.Temmuz.2007 seçimlerinden sonra kurduğu 60’ıncı Hükümetin de yine bir “eylem planı”nı açıkladı.
PEKİ, NE OLDU
2002 den bu yana aradan tam 6 yıl geçti. Ama bu “Acil Eylem Planında” ki vaatlerin neredeyse hiç biri gerçekleşmedi. Şimdi de 60. Hükümet için bir “Eylem Planını” açıklamış bulunuyor. Ama biz geçen 59. hükümet döneminde açıklanan planın gerçekleşmediğini görerek 60. hükümet adına açıklanan Eylem Planını da inandırıcı bulamıyoruz.
Belgeler üzerinde konuşalım ve şu 6 yıl önce ne taahhüt etmişlerdi, bugün ne olmuştur? Ona birlikte bir göz atalım.
6 yıl önce; “rekabetçi bir piyasa”, “sürdürülebilir bir kalkınma ortamı” vaat etmişlerdi. Ancak bu gün karşımızda, “rekabetçi piyasa” yerine, yabancıların eline geçmiş bir piyasa, “sürdürülebilir bir kalkınma ortamı” yerine “sürdürülemez bir borç ortamı” nı önümüze koymuşlardır. Cumhuriyet tarihindeki hükümetlerin toplamından daha büyük bir borçlanma 59. AKP Hükümet zamanında yapılmıştır. 2002–2007 arasında faizcilere 184 milyar dolar ödenmiş olmasına rağmen borcumuz azalmamış artmış, iç dış borcumuz toplam 450 milyar dolara ulaşmıştır.
Hâlbuki evvel ki hükümetler borçlanmayı yaparlarken karşılığında mesela bir Karabük Demir çelik fabrikasını, bir Keban barajını, bir Ereğli Demir çelik fabrikasını ülkemize kazandırmışlardı. Bunlardan daha büyük bir borçlanmayı sırtımıza koyan AKP hükümeti, bu borçlanma karşısında ülkemize hangi tesisleri, hangi fabrikaları kazandırmıştır? Ben kendimi zorluyorum ama dişe dokunur bir tesis, bir fabrika gösteremiyorum.
Yine 6 yıl önce; “nimetlerini adil bir şekilde dağıtan”, bir Türkiye sözü vermişlerdi. Ama bugün önümüzde “nimetleri adil şekilde dağıtan” bir Türkiye değil, “milli ve stratejik zenginlikleri” yabancılara peşkeş çekilmiş bir Türkiye durmaktadır.
6 yıl önce “insanların barış içinde yaşadığı özgür ve müreffeh” bir Türkiye vaat etmişler. Ama tam tersi olmuş. Bugün terörün arttığı, kredi kartı cinnetlerinin patladığı huzursuz ve gergin bir Türkiye bulunmaktadır.
O zaman, “çağdaş dünya ile entegre olmuş” bir Türkiye sözü vermişlerdi. Bugünse dış politikası Amerika ve Avrupa Birliği’ne teslim edilmiş bir Türkiye vardır. Görüldüğü gibi vaatlerinin hiçbirini yerine getirememiş tam tersine ülke, açıklanan eylem planlarına ve verilen sözlere rağmen bu dönemde daha da kötüye gitmiştir.
DPT NE DİYOR
AKP yönetiminin pembe tablolarına rağmen Türkiye’nin nereden nereye geldiği konusunda sadece bir örnek vermek istiyorum. Devletin resmi bir kuruluşu olan Devlet Planlama Teşkilatı’nın, “uluslararası ekonomik göstergeler” verilerine göre Türkiye son 10 yılda işsizlik artışında dünya ikincisi olmuş. Ülkemizde resmi işsizlik oranı 1997 yılında yüzde 6,8 iken, 2006 yılında 3,1 puan artışla yüzde 9,9'a yükselmiş. Bu artışla Türkiye, işsizlik oranı artışında Polonya'nın ardından dünya ikincisi olmuş.
Kimse bunu küresel kriz, uluslararası piyasaların etkisi falan diye açıklamaya kalkışmasın. Çünkü aynı dönemde İspanya işsizliği yüzde 12 azaltmış.
Avrupa Birliği ülkelerinde işsizlik yüzde 3 gerilemiş. 39 ülkeden 26’sı işsizlik oranını düşürmüş. Bütün ülkeler işsizliği azaltırken Türkiye’de tam tersine bir rekor kırılmış ve işsizlik oranı artmış, hem de dünya ikinciliğine çıkmış.
Hani ekonomi büyüyordu. Hani her şey güllük gülistanlıktı. Hani ihracat rekorları kırıyorduk. Peki, ithalat rekorundan niye hiç bahsedilmiyor? Madem işler bu kadar iyi de nasıl oluyor da işsizlikte dünya ikinciliğine yükseliyoruz. Bu rakamlar, Devletin resmi kuruluşunun açıkladığı rakamlar.
BU YOL ÇIKMAZ SOKAK
Necip Fazıl rahmetlinin çok güzel bir şiiri vardır. Diyor ki Üstat;
Durun kalabalıklar bu yol çıkmaz sokak,
Diye haykırsam kollarımı açarak.
İşte bugün ülkemiz açısından da varılan nokta aynıdır. Türkiye üzeri örtülemez bir ekonomik krizin içindedir. Artık süslü laflarla halkı oyalamayı bırakıp gerçeklerle yüzleş ilmelidir. Reel ekonomiyi canlandıracak, milletin yüzünü güldürecek adımlar bir an evvel atılmalıdır.
Evet bu temenniyi yapıyoruz. Yapıyoruz da acaba AKP Hükümeti bu temenni doğrultusunda çalışmalar yapabilir mi? Bize göre yapamaz. Çünkü bunlar kendi üzerlerindeki “milli görüş gömleğini çıkarmış” ve IMF’ye teslim olmuşlardır. IMF’ye teslim olunca da alınan kararlarla, yapılan icraatlarla varacakları tek yer milleti fakirleşmesi ile Rantiyenin zenginleşmesidir.


YEMİNLİ UZMAN TERCÜME

Dünyanın her yerinden, her yerine
BÜTÜN DİLLERDE

● Tercüme metnini İnternetten gönderin


● Tercümesini yaparak size iade edelim


Nevzat LALELİ – Genel Müdür


uzmanastercume@mynet.com


UZMAN Mühendislik A.Ş - Maltepe, Gazi Mustafa Kemal Bulvarı 88/1Tel: 0.312.229 47 75–Faks: 230 51 25–


GSM: 0.532.275 50 69


ANKARA



0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.