ŞALOM: Ergenekon'un sırrı bu adreste?
Ergenekon'un 'başlangıç' ismi Tuncay Güney iki gün konuştu. Az ama 'büyük' konuştu. Son cümlesinde bir adres verdi. Bu 'açık' bir adres değil. Kapalı. Sadece kapalı olsa neyse! Sembolik de olabilir. Ya 'gizli silahların' yerini gösteriyor ya da Ergenekon'un sırrını. iyibilgi Ankara
Sabah Gazetesi'nden Abdurrahman Şimşek'in iki gün süreyle Ergenekon'un başlangıç ismi Tuncay Güney'le yaptığı röportaj başarılı sayılabilir. Sorulması gereken bazı sorular yok ya da yanıt alınamadığı için yansıtılmamış gibi ama yine de Güney'in açıklamaları dikkatle okunmalı.
Bu söyleşinin bazı boyutları tek tek irdelenmeyi hak ediyor. Ancak bugün tek bir cümle üzerinde duracağız. Çünkü bu cümle somut veya soyut bir "adres" veriyor. O adresin bulunması ya da anlaşılması Ergenekon'un kimliğini de-şifre etmede anahtar olabilir.
O cümle şu; "Ama aranılan silahlar belki de, üzerine Türk bayrağı dikili bir elektrik binasının altında olabilir. Kimbilir?"
"Kimbilir" ifadesi aslında "ben bilir"i ima ediyor. Fakat aslında bu çok önemli değil. Mühim olan şu. Bu adres neresi? Ve neden orası seçilmiş?
Basit okuma böyle bir binada silahların olabileceği haberini veriyor ama yeterli olmasa gerek. Çünkü söyleşinin genel insacamı buna müsait değil. Güney, "daha yukarıdan bir bakışla meseleyi okumaktan, domino taşlarının yerlerine doğru konulmasından, bu yapılırsa sırrın kolayca çözüleceğinden", yani soyut nasihatlerden bahsediyor.
Ergenekon'un sırrının bunlarla çözüleceğini işaret ediyor. Fakat öncelikle bir gazetecilik görevi olarak şu noktanın altı çizilmeli. Tuncay Güney kim? Nereye aittir? Bu konu hakkında da yürütülecek çok fikir var.
Biz yine de asıl konu üzerinde durup, Güney'in gerçek kimliğinin kilit önemde olduğunu belirtelim.
Bu adres neresi? "Elektrik binası" bileşiği günlük konuşmalarda dile tam oturmayan bir kavram. Bir adres tarif edecek olsak bu kavram aklımıza gelmez ya da kullanmayız.
Biraz şuna benziyor, "PTT'nin oradan sağa dön" demek yerine "mektup binasından sağa dön" demek gibi. Kaldı elektrik işlerinin büyük kısmı devlete ait ola geldiğinden, "özelleştirme"ye maruz kalmış binalarda dahi bayrak bulunuyor.
Yani bayrak bir adres belirleyici değil. Kaldı ki elektrik işleri ile ilgili binalardan başka, büyük elektrik tesislerinde de Türk bayrakları mevcut. Zorlanırsa elektrik üreten barajlara kadar da gönderme yapılabilir.
O halde "Türk bayrağı" betimlemesinin farklı bir anlamı olmalı. Örneğin "Türk bayrağı" var ama kurum artık Türk değil" gibi. Bu elbette sadece bir mantık yürütme.
Tersine bir durum da söz konusu olabilir. Özelliştirilmiş ama Türk firmalarının elinde bulunan bir kurumun binası olabilir. Burada Türk bayrağı bulunması elbette doğal. "Elektrik binası"na dönersek, tahsilat büroları da bu tanımlamaya girebilir.
Ancak adres bu kadar basit olmamalı. Daha büyük bir bina olmalı. "Elektrik binası" tanımlamasında "müstakil" anlamı hissediliyor. Peki hangi şehirde. Bu sorunun yanıtı daha kolay gibi.
Çok muhtemelen İstanbul'da. Zira Güney'in faaliyetlerinin neredeyse tamamı bu şehirde gerçekleşmiş bulunuyor. Adres çok belirginleşmiyor ama liste kısalıyor gibi.
Tek ve büyük bir binadan, belki bir genel müdürlükten bahsediliyor. Üzerinde dikkat çeken bir Türk bayrağı olmalı. Daha küçük ebatta bir bayrak da olamaz. Öyle çok bayrak var. Alamet-i farika gibi olmalı ve kurumun durumu ile tezat teşkil etmeli.
Öte yandan bu adresin "soyut" olması ihtimali de mevcut. Güney, Ergenekon sürecinde yaşananların eskiden de yaşandığını "sağcı-solcular daki silahlar aynı seriden numaralar taşıyordu, el bombalarının babası aynı" diyerek "dış" etkilere gönderme yapıyor aynı paragraflar içinde.
Bu halde dış destekli bir silah saklama akla gelebilir. Zaten küçük ve belki de uzak bir elektrik binasına silah saklamak varken, genel müdürlük veya bir idare binasına saklamak ancak "destek"le olabilir.
Akıl yürütmenin bu türleri hep zorlayıcı. Konu daha basit olabilir. Bayraklı elektrik binası gözümüzün önünde duruyor olabilir. Belki bir çok insanın her gün önünden geçtiği veya uzaktan baktığı ama "görmediği" bir yapı da olabilir. Ve tabi neden "saklamak" için bir elektrik binasının seçildiği de sorgulanmalı.
Tuncay Güney'in bu açıklamaları ve kimliği üzerinde durmak önemli. Güney "üzerime gelmesinler daha çok konuşurum" mesajı hissettiriyor. Daha çok biliyor anlamına gelir. Ama kısa söyleşiler de yetebilir. Yeterince irdelenir, incelenirse. Diğer satırlara da bakılacak demek ki!
--
Söz bitmedi, Umut Yaşıyor!
Türkiye 12 Eylül Askeri Darbesiyle beraber farklı bir değişim süreci içine girdi. 1980 yılından itibaren 12 Eylül Askeri yönetiminin İslami bir değişimi benimsediği ve bu doğrultuda Türkiyede ki bazı kesimleri kolladığı ileri sürüldü..Oysaki yaşanan değişim bunun aksini ispatladı..Tüketim kültürünün hakim belirleyen olduğu bir değişim dayatılmaya çalışıldı..Bugün yaşanan budur….Toplumsal doku bugün artık paramparça olmuştur..Türk halkına belli yaşam formları ideal olarak dayatılmaktadır.Belli formların tercih edilmesi halinde ideal bir toplum seviyesine varacağımız hergün medyatik bombardıman altında bize sunulmaya devam ediyor…
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.