Can DÜNDAR Yeni başlayanlar için izahlı darbeler tarihi
Sizin de dikkatinizi çekti mi bilmem; son zamanlarda siyasi tartışmalarda, bir takvimin yapraklarını çevirir gibi konuşuyoruz.
Herkesin farklı bir takvim yaprağına atıf yaptığı bu konuşmaları, yakın tarihi bilmeyen birinin anlamasına imkân yok.
***
Örnek vereyim:
Manşetlerde askerin siyasi bir demeci mi var; ardından şöyle konuşmalar oluyor:
"- Ne dersin; yeni bir 28 Şubat mı geliyor?
"- Bu sefer orada kalmaz, 12 Mart'a benzer."
"- 12 Eylül'e kadar gider mi dersin?"
"- Yok, ama bunu da yapmazlarsa 27 Mayıs ihtimali belirir. Hatta 22 Şubat ya da 21 Mayıs tekrarlanabilir."
"- İyi de ortada bir 22 Temmuz realitesi var. 14 Mayıs kadar güçlü bir sonuç bu... Üstelik 27 Nisan'ın nelere yol açtığı da açık değil mi?"
"- Bekleyelim bakalım 30 Ağustos'ta ne olacak?"
***
Yukarıda zikredilen 10 tarihten birini bilmediniz mi tartışmayı izlemeniz zorlaşıyor.
Aslında bu tarihler, Türkiye'de askerin, yönetime müdahale biçimlerinin çeşitliliğini yansıtan takvimsel dönemeçler...
29 Ekim, 19 Mayıs, 23 Nisan, 10 Kasım kadar önemli kilometre taşları...
Darbenin, geleneksel, modern, postmodern, sanal, sert, yumuşak, sözlü, yazılı, silahlı hallerinin takvime bağlanmış şekli...
Darbe geleneğinin köklülüğünü kanıtlayan zengin bir dil sanki... artık birer tarihten çok birer yöntem anlamı taşıyorlar.
Nasıl her kültür kendi iklimine uygun şekilleniyorsa, nasıl Çincede pirinç, Fincede kar için çok sayıda farklı sözcük varsa, Türk takviminde de her biri farklı bir darbe türüne tekabül çeşit çeşit gün var.
Biz şu ya da bu tarihe atıf yapmakla ne tür bir müdahale biçimini kastettiğimizi, umut ettiğimizi ya da ondan endişe ettiğimizi belirtmiş
oluyoruz.
***
İyisi mi tarihe yeni başlayanlar için izahatlı bir "müdahale almanağı" yazalım, ki Genelkurmay açıklamalarını yorumlamaları kolaylaşsın.
Yukarıdaki tarihlerin siyasi tercümesi şudur:
27 Mayıs (1960) derken, emir komuta zinciri içinde yapılmayan, komutanları da deviren bir dip dalgasını kastediyoruz.
22 Şubat (1962) ve 21 Mayıs (1963), bu dip dalgasının başarıya ulaşamamış biçimleridir.
12 Mart (1971), hükümeti "Gitmezsen gelirim" diye uyararak deviren muhtıra yöntemidir.
12 Eylül (1980), iktidara tam el koyma anlamı taşıyor.
28 Şubat (1997), doğrudan müdahale yerine sokakta tanklar yürüterek uygulanan bir baskı, yaygın tabiriyle bir "balans ayarı"ydı.
27 Nisan (2007) ise, Genelkurmay'ın internet ortamındaki ilk uyarısı olarak "e-muhtıra" diye tarihe geçti.
***
Bu tarihlere ve yöntemlere yakında yenileri eklenir mi?
Muhtemeldir.
Ama müdahalecilere gün seçimine dikkat etmelerini öneririm.
Takvimde fazla yer kalmadı çünkü...
--
Blog Adresim
http://sivilinisiyatif.blogspot.com
-------------------------------------------------------------------------
Şimşekleri üstüne en çok "oyunları bozanlar" çeker!
Zulüm, kısmak istediği sesi nârâ yapar!
Ve bazı ölüler, yaşayanlardan çok daha yüksek sesle konuşur...
Malcolm X onlardandı.
(ALLAH RAHMET EYLESİN)
-------------------------------------------------------------------------
MALCOLM X'İN AZİZ HATIRASINA (Son Günleri/Suikast):
http://www.youtube.com/watch?v=Vf8_oZf7nRo#GU5U2spHI_4
--
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
Sizin de dikkatinizi çekti mi bilmem; son zamanlarda siyasi tartışmalarda, bir takvimin yapraklarını çevirir gibi konuşuyoruz.
Herkesin farklı bir takvim yaprağına atıf yaptığı bu konuşmaları, yakın tarihi bilmeyen birinin anlamasına imkân yok.
***
Örnek vereyim:
Manşetlerde askerin siyasi bir demeci mi var; ardından şöyle konuşmalar oluyor:
"- Ne dersin; yeni bir 28 Şubat mı geliyor?
"- Bu sefer orada kalmaz, 12 Mart'a benzer."
"- 12 Eylül'e kadar gider mi dersin?"
"- Yok, ama bunu da yapmazlarsa 27 Mayıs ihtimali belirir. Hatta 22 Şubat ya da 21 Mayıs tekrarlanabilir."
"- İyi de ortada bir 22 Temmuz realitesi var. 14 Mayıs kadar güçlü bir sonuç bu... Üstelik 27 Nisan'ın nelere yol açtığı da açık değil mi?"
"- Bekleyelim bakalım 30 Ağustos'ta ne olacak?"
***
Yukarıda zikredilen 10 tarihten birini bilmediniz mi tartışmayı izlemeniz zorlaşıyor.
Aslında bu tarihler, Türkiye'de askerin, yönetime müdahale biçimlerinin çeşitliliğini yansıtan takvimsel dönemeçler...
29 Ekim, 19 Mayıs, 23 Nisan, 10 Kasım kadar önemli kilometre taşları...
Darbenin, geleneksel, modern, postmodern, sanal, sert, yumuşak, sözlü, yazılı, silahlı hallerinin takvime bağlanmış şekli...
Darbe geleneğinin köklülüğünü kanıtlayan zengin bir dil sanki... artık birer tarihten çok birer yöntem anlamı taşıyorlar.
Nasıl her kültür kendi iklimine uygun şekilleniyorsa, nasıl Çincede pirinç, Fincede kar için çok sayıda farklı sözcük varsa, Türk takviminde de her biri farklı bir darbe türüne tekabül çeşit çeşit gün var.
Biz şu ya da bu tarihe atıf yapmakla ne tür bir müdahale biçimini kastettiğimizi, umut ettiğimizi ya da ondan endişe ettiğimizi belirtmiş
oluyoruz.
***
İyisi mi tarihe yeni başlayanlar için izahatlı bir "müdahale almanağı" yazalım, ki Genelkurmay açıklamalarını yorumlamaları kolaylaşsın.
Yukarıdaki tarihlerin siyasi tercümesi şudur:
27 Mayıs (1960) derken, emir komuta zinciri içinde yapılmayan, komutanları da deviren bir dip dalgasını kastediyoruz.
22 Şubat (1962) ve 21 Mayıs (1963), bu dip dalgasının başarıya ulaşamamış biçimleridir.
12 Mart (1971), hükümeti "Gitmezsen gelirim" diye uyararak deviren muhtıra yöntemidir.
12 Eylül (1980), iktidara tam el koyma anlamı taşıyor.
28 Şubat (1997), doğrudan müdahale yerine sokakta tanklar yürüterek uygulanan bir baskı, yaygın tabiriyle bir "balans ayarı"ydı.
27 Nisan (2007) ise, Genelkurmay'ın internet ortamındaki ilk uyarısı olarak "e-muhtıra" diye tarihe geçti.
***
Bu tarihlere ve yöntemlere yakında yenileri eklenir mi?
Muhtemeldir.
Ama müdahalecilere gün seçimine dikkat etmelerini öneririm.
Takvimde fazla yer kalmadı çünkü...
--
Blog Adresim
http://sivilinisiyatif.blogspot.com
-------------------------------------------------------------------------
Şimşekleri üstüne en çok "oyunları bozanlar" çeker!
Zulüm, kısmak istediği sesi nârâ yapar!
Ve bazı ölüler, yaşayanlardan çok daha yüksek sesle konuşur...
Malcolm X onlardandı.
(ALLAH RAHMET EYLESİN)
-------------------------------------------------------------------------
MALCOLM X'İN AZİZ HATIRASINA (Son Günleri/Suikast):
http://www.youtube.com/watch?v=Vf8_oZf7nRo#GU5U2spHI_4
--
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.