Çeçen mültecilerin çığlığı! www.beyazrenkler.org
--------------------------------------------------
Çeçen mültecilerin çığlığı!
Yaklaşık bir ay önce medyada sevindirici bir haber yer aldı: Fransa'da
gözaltındaki Çeçen mülteci Ahmed Lepiyev serbest bırakılmıştı. Bu,
kesinlikle onun için mücadele eden, Fransa hükümetinden onun bir an
önce serbest bırakılmasını isteyen, dilekçe yazanların zaferiydi.
Fransa, normal medeni bir ülke olduğunu, iç ve dış politikasında
bağımsız olduğunu, Rusya'nın kuklası olmadığını gösterdi. Ama hemen
hemen aynı zamanda üzücü bir haber de geldi: Rus tepeleyicilerine
hoşgörü bayrağı Azerbaycan'ı kapladı.
Yaklaşık bir ay önce medyada sevindirici bir haber yer aldı: Fransa'da
gözaltındaki Çeçen mülteci Ahmed Lepiyev serbest bırakılmıştı. Bu,
kesinlikle onun için mücadele eden, Fransa hükümetinden onun bir an
önce serbest bırakılmasını isteyen, dilekçe yazanların zaferiydi.
Fransa, normal medeni bir ülke olduğunu, iç ve dış politikasında
bağımsız olduğunu, Rusya'nın kuklası olmadığını gösterdi. Ama hemen
hemen aynı zamanda üzücü bir haber de geldi: Rus tepeleyicilerine
hoşgörü bayrağı Azerbaycan'ı kapladı.
Çeçen İnsan Hakları Merkezi Müdürü Mayirbek Taramov'un verdiği
bilgilere göre, Azerbaycan'da 27 Çeçen mülteci kayboldu. İnsan hakları
örgütleri endişeli. Kaçırılanlardan bazılarının (aralarında Bakü'de
yaşayan ve mülteci statüsü olan 1975 doğumlu Ruslan Eliyev de vardı)
cesetleri parçalanmış halde Samaşki yakınlarındaki Çeçen ormanlarında
bulundu. Görgü tanıklarının ifadelerine göre cesetler Rus
helikopterlerinden atıldı.
Nisan 2008'de BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Bakü ofisinde kayıtlı
olan 1968 doğumlu Gudermes bölgesinin Komsomolskoye köyünden Çeçen
mülteci Yusup Nagayev kaçırıldı ve Rusya'ya teslim edildi. Ve 30
Haziranda yine mülteci statüsü olan ve 786-06c06036 numarayla kayıtlı
olan Alihan Hasuyev kaçırıldı. Büyük ihtimalle onun da kaderinin
diğerleri gibi olacağı Rusya'ya verilme hazırlıkları yapılıyordur.
Kafkasya'da her zaman en başlıca prensiplerden biri
misafirperverlikti. Misafirin hayatı kutsaldı, hiç kimse ona, ev
sahibinin evinin duvarları asında bulunduğu müddetçe parmakla dokunma
hakkına sahip değildi. Azerbaycan yönetiminin bu kutsal geleneği boş
vermesi ve tepeleyicilerden koruması amacıyla kendisine gelen
insanları o tepeleyicilerin kaba kuvvetine vermesi için ne olması
gerekti? Böyle bir şeyin mümkün olabileceğini düşünenlerin kafasındaki
Kafkasya mantalitesinin değişmesi için ne olmalıydı?
Çeçenler artık kendilerini Azerbaycan'da güvende hissetmiyor. Onlardan
birinin tanınmış insan hakları savunucusu Larisa Volodimerova'ya
yazdığı mektup şöyle: "Ailem vatanı çoktan terk etti, ben sakatım, sağ
kolum yok, ailemde gözleri görmeyen 15 yaşındaki kızım (onun bir gözü
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin ihmali ile kör oldu, ikincisi 10
dereceli gözlükle sadece iki metre önünü görebiliyor) var. Karım
hasta, iki küçük oğlum gibi o da kalbinden rahatsız. Ailem beş kişiden
oluşuyor. Haziran 2002'den beri Bakü'de yaşıyoruz, ne zorluklarla
yaşadığımızı bir Allah biliyor. Tek umudumuz, elimizde olan
uluslararası statü idi, ama o da solmaya başladı. Saygılarımla, Bilsna
Jabrailov".
(Parantez içinde belirteyim ki, mektubu yazanın ismini yayınlayıp
yayınlamama konusunda tereddüt yaşadım, çünkü insanları kaçıran ve
öldürülenlerin hareketleri önceden kestirilemiyor. Ama birilerinin
gerçekten durumu üzücü olan Bislan'a yardımda bulunabileceğini
düşünerek adını yazdım. Örneğin hasta kızının tedavisinde yardımcı
olunabilir. Ama en önemlisi, Bislan ve Rus istihbaratından kaçan
diğerlerinin Rusya'ya yeniden verilmemesi konusunda korumak. Bir tek
şu düşünülmeli, onlardan biri kendinde güç buldu ve mektup yazdı, ama
aynı acıları çeken daha kaç kişi var kim bilir!)
Bu makaleyi, maalesef adını belirtmeyen, ama yazdıklarının altına tam
imza atmaya hazır olduğum bir başka Çeçenin mektubu ile bitirmek
istiyorum. O, Larisa ile bize, 'Çeçenin itirafı' başlığıyla bir mektup
gönderdi. Mektubu, içeriğini hiçbir şekilde değiştirmeyecek bazı dil
kuralları düzeltmesiyle aynen sunuyorum:
"Ben normal bir Çeçen genciyim. Savaş adı altındaki ortak acımıza daha
başka dikkatleri nasıl çekebilirim bilmiyorum. Bu savaş kimin çıkarına
ise cezasını bulsun, bu korkunç savaşta Çeçenlerin yaşadıklarını
onların çocukları yaşamasın. Yüce Allah saltanatta oturanlara ve
Çeçenya'daki soykırımı boş verenlere en ıstıraplı hastalıkları
göndersin. Bize okuttukları ve halen çocuklara okuttukları, iyinin
kötüye galibiyetinin ve dürüstlüğün sadece masallarda kalıyor olması
çok üzücü.
Ortaya çıkan şu ki, diğerleri cezalandırılmadan kötülük inşa
edebilsinler diye bize bunu telkin ederek okulda palavrayla eğittiler.
Ve bir filozof şöyle demişti: 'İnsanlar sık sık, ardına büyük
kötülükleri gizlemek için küçük iyilikler yapıyorlar'. Saltanat ve
ölçüsüz cafcaf devletin gerçekten yok oluşunu önceden belli ediyor
veya tüm özel kişilerin sadece kendi şahsi çıkarlarını güttüklerini,
kimsenin toplumun çıkarları için çalışmadığına delalet ediyor.
Madem ki bu dünyada en mutlular, azla yetinenlerse, otoriteye sahip
yönetim severleri en mutsuz insanlar olarak düşünmek lazım, çünkü
onların, mutlulukları için sayısız hayırlar yapmaları gerekiyor!
Çeçenlerin haklarına riayet edileceğine inancı, yalan olmakla beraber
gerçek! Ölümden sonra herkesin eşit olacağını, herkesi kendisinden
yaratılmış olduğumuz kara toprağın saracağını bilen biri olarak bunlar
beni incitiyor. Zira, toprak da, bu insanlığa aykırı bu savaşta elini,
ayağını ve yakınlarını kaybedenlere yetmiyor.
Anlamıyorum, ölümcül bir insan nasıl öylesine parmak arasından hem
Çeçenya'da hem de onun sınırları dışındaki tüm demokratik hakların
ihlaline bakabilir ve Çeçen halkına yönelik bu jenosidi haklı
çıkarabilir. Hiç değilse bir kere olsun, küçük halkların kendilerinin
düşünüldüğün 52;, iki başlı olan ve hangi başıyla düşündüğünün
bilinmediği hilkat garibesine karşı dost ve güçlü devletlerin
yakınlarında olduğundan dolayı silahları olmasının gerekli olmadığını
bilmeleri için büyük ölüm tekerliğine 'Stop' demek o kadar mı zor?
Evet bize, insanlığımız veya ondan kalan şeyimiz yardımcı olacak ve
nerede olursa olsun, savaştan dolayı suçsuz yere acı çekenlerin yerine
kendilerini ve yakınlarını koyacaklar.
Avrupa mahkemelerindeki insan hakları savunucularına söylemek
istiyorum: Sessizliğiniz ile sadece, halen kınamakta olduğumuz eski
faşizmi haklı çıkarıyorsunuz. Demek ki, faşizm haklı idi, onunla
mücadele eden ve vatanı ve özgürlüğü için canını verenler de haydutlar
ve teröristler idi! Artık hareketsizliğimiz ile Rusya bölgesinde
faşizmin inşasını desteklediğimizi düşünmemizin zamanı gelmedi mi?
Sayın insan hakları savunma örgütleri sizlerin dikkatini
Azerbaycan'daki mültecilerin zor durumlarına da çekmek istiyorum.
Azerbaycan'daki mültecilerin figanı tüm Çeçen sitelerinde ve tüm BM
Mülteciler Yüksek Komiserliği üst düzey mercilerinde. Ve ben de bir
Çeçen olarak, acıları ile kendi başlarına kalmış olan Çeçen
mültecilerin çektiklerine gözlerimi kapatamam, rica ediyorum onlara
kulak verin. Tüm dünya kendi imajıyla meşgul, gerçi onlar küçük
halkları yok ederek çoktan ondan mahrum kaldılar.
Ama hiçbir güçlü devlet, yakında onların demokratik kanunlarına
kimsenin riayet etmeyeceğini, çünkü güçlü devletlerin tamamen başka
şeylerle meşgul olduğunu, bu güçlü devletlerden bu kanunlara uyanların
çok az olduğunu, bunlardan birinin de Rusya olduğunu, onun bu
kanunlara ihtiyaç duymadığını, onun korkutmak ve dayatmaya alışkın
olduğunu düşünmüyor. Elbette bizler, çoktan mucizeye inanmayı bıraktık
ve ayık bir şekilde acımıza bakıyoruz. Ama iyi insanlardaki umut ve
inanç bize bu acımasız ve adaletsiz savaşta motivasyon oluyor. Cohar
Dudayev'in bir sözünü hatırlatmak istiyorum: "Kanımızdan vatanımızdan
mahrum bırakılabiliriz, ama hiç kimse Çeçenleri onurlarını koruma
hakkından mahrum bırakamaz!"
Yelena Maglevannaya
Kaynak: Chechen Press
http://www.beyazrenkler.org/forum/showthread.php?p=15791#post15791
Cecen-Online©2008
__________________
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Ne zaman öleceğimiz önemli değildir, önemli olan nasıl ve nerede
öleceğimizdirŞamil BASAYEV
'Zoru hemen başarırız, imkansız ise biraz zaman alır'<O>
TÜRK BİRLİĞİNE İNANIYORUM, ONU GÖRÜYORUM!. GAZİ MUSTAFA KEMAL
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.