(anadoluhaber) (2. Bölüm) Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan İle Söyleşi (2. Bölüm)

2. bölüm

 

Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan röportajının 2. Bölümü

 

KOBİ'lere destek sürecek

 

Vakit'e önemli açıklamalarda bulunan Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, krize karşı ihracatçı ve KOBİ'lere destek sağlayacaklarını belirtti. Bin adet KOBİ'nin, yatırım amacıyla satın alacakları makine-teçhizat için "0" faizli cansuyu kredi desteğini yürürlüğe soktuklarını açıklayan Bakan Çağlayan; Cumhuriyet tarihinde ilk kez, 2008 yılında "Esnaf ve Sanatkâr Destek Kredisi Programı" ile imalatçı esnaf ve sanatkâra "0" faizli cansuyu kredisi verilmeye başlandığını dikkati çekti.

 

Aslan Değirmenci'nin röportajı

 

-Krizden etkilenen ihracatçı ve KOBİ'lere destek verilecek mi?

KOSGEB, 12.04.1990 tarih ve 3624 sayılı Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresinin kurulması hakkında kanun ile; "Ülkenin ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanmasında küçük ve orta ölçekli sanayi işletmelerinin payını ve etkinliğini artırmak, rekabet güçlerini ve düzeylerini yükseltmek, sanayide entegrasyonu ekonomik gelişmelere uygun biçimde gerçekleştirmek" amacıyla kurulmuştur. 2007 yılında KOBİ'lere 193 milyon YTL'lik KOSGEB desteğiyle 1 milyar 363 milyon YTL'lik kredi hacmi oluşturduk ve 26.124 kişilik istihdam sağladık. 2008 yılına girildiğinde, KOSGEB desteklerinin daha fazla KOBİ'ye ulaşmasına temin edebilmek için, Bakanlar Kurulu Kararı ile sadece kamu bankaları eliyle yapılabilen destekleri, özel bankalara da açtık. Bu değişiklikle birlikte, özel bankaların da katılımıyla, "1000+1000 KOBİ Yatırım Destekleme Programı" kapsamında; orta-yüksek ve ileri teknoloji sektörlerinde 1000; orta-düşük ve düşük teknoloji sektörlerinde 1000 olmak üzere toplam 2.000 adet KOBİ'nin, yatırım amacıyla satın alacakları makine-teçhizat için "0" faizli cansuyu kredi desteğini yürürlüğe soktuk. Bunun ardından, Cumhuriyet tarihinde ilk kez, 2008 yılında "Esnaf ve Sanatkâr Destek Kredisi Programı" ile imalatçı esnaf ve sanatkârımıza "0" faizli cansuyu kredisi vermeye başladık.

CANSUYU KREDİ DESTEĞİ

-Kullandırılacak kredi miktarı nedir?

20 Ağustos 2008'de başlattığımız bu program kapsamında 5 bin imalatçı esnaf ve sanatkârımızın 125 milyon YTL kredi kullanması öngörülmesine rağmen, yoğun ilgi sebebiyle kapsamı genişlettik. 17 Kasım 2008 itibarıyla 6 bin 297 başvurudan kredisi onaylanan 5 bin 853 imalatçı esnaf ve sanatkarımıza 148.1 milyon YTL kredi kullandırıyoruz. Ayrıca, küresel krizin ilk tartışılmaya başlandığı günlerde, ihracatçı KOBİ'lerimizin finansman ihtiyacını karşılamak amacı ile 15 Eylül 2008'de "0" faizli "İhracat Destek Kredisi" uygulamasını başlattık. Bu kredi programı ile 6 bin 500 KOBİ'nin desteklenmesi ve 650 milyon dolar kredi hacmi oluşturularak aynı oranda ihracatın gerçekleştirilmesini öngördük. Yine 17 Kasım 2008 tarihi itibarı ile desteğe 4 bin 235 ihracatçı KOBİ işletme başvurmuş olup, 349 milyon dolarlık kredi talebinde bulunan 3 bin 584 KOBİ'nin işlemi onaylanmıştır. Bu programla ilgili başvurular da devam etmektedir. Böylece, dünyada dolar bazında faiz oranlarının yıllık 10'ların üzerinde olduğu bir ortamda, ihracatçı KOBİ'lerimize sıfır faizli cansuyu desteği sağladık. Son olarak, KOSGEB'in 2008 yılı bütçesindeki kalemlerden yapılan aktarmalar ve kredi programlarının bakiyeleriyle oluşturulan 50 milyon YTL'lik kaynakla, "imalatçı esnaf ve sanatkârımızla KOBİ'lerimize yine '0' faizli, İstihdam Endeksli Cansuyu Kredisi Desteği" programı başlattık. 50 milyon YTL'lik kaynakla ulaşılacak kredi hacmi 350 milyon YTL'dir. Cari faizlerin yüzde 25'leri geçtiği, krediye ulaşmada, finans desteği bulunmasında sorun yaşandığı ifade edilen bugünlerde, 350 milyon YTL'lik bir kredi hacmi meydana getirilecek ve bu imalatçı esnaf ve sanatkârımız ve KOBİ'lerimize SIFIR faizle kullandırılacaktır.

"ÜST LİMİT 100.000 YTL"

-Yani hiç faiz yok?

Evet. Kredi faizinin tamamı KOSGEB tarafından karşılanacaktır. İmalatçı esnaf ve sanatkârımızla, KOBİ'lerimiz; kullanacakları krediyle ilgili tek kuruş faiz ödemeyecekler. Yeni kredi programına başvurular 26 Kasım 2008 Çarşamba günü başlayacaktır. Bu programda, İmalatçı Esnaf ve Sanatkar ile 2008 yılı Ekim ayı itibariyle çalışan sayısı 9'a kadar olan Mikro Ölçekli KOBİ'lere 25 bin YTL kredi kullandırılacaktır. Bu projede de pozitif ayrımcılık uygulayacağız ve İmalatçı Kadın Esnaf ve Sanatkârlarımıza 30 bin YTL kredi kullandıracağız. KOBİ'lerde ise 2008 yılı Ekim ayı itibariyle 9'un üzerinde çalışanı olanlara, bu sayının üzerindeki çalışan başına 2 bin YTL artı kredi sağlanacaktır. Çalışan başına artı 2 bin YTL, 25 bin YTL'lik limitin üzerine eklenecektir. Böylelikle, örneğin 35 çalışanı olan bir KOBİ, 9'a kadarki çalışanı için 25 bin YTL alacak, artı 26 çalışanı için de 52 bin YTL olmak üzere toplam 77 bin YTL kullanabilecektir. KOBİ'lere sağlanacak cansuyu desteğinin üst limiti ise 100 bin YTL olacaktır.

KALKINMADA ÖNCELİKLİ YÖRELERE DESTEK

-Kredi ödemelerinde ne gibi kolaylıklar söz konusu?

Bu programda kredi kullanacak olan esnaf ve sanatkârlar ile KOBİ'lerimiz, krediyi, ilk 3 ayı ödemesiz kalanı aylık eşit taksitler halinde üzere toplam 12 ayda ödeyecektir. Yani kredinin vadesi bir yıldır. Program kredisinin yüzde 20'si Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Doğu Anadolu Bölgesi'nde, yüzde 20'si Diğer Kalkınmada Öncelikli Yörelerde ve yüzde 60'ı da Normal Yöre ve Gelişmiş Yörelerde bulunan esnaf ve sanatkârlar ile KOBİ'lere kullandırılacaktır. Başvurulara göre, bölgeler arasında limit kaydırmaları yapılabilecektir.

"DESTEK SÜRECEK"

-Programdan ortalama ne kadar kişi faydalanabilecek?

Bu destek programından 10 binin üzerinde imalatçı esnaf ve sanatkâr ile KOBİ'lerimizin yararlanmasını öngörüyoruz. Bu aşamada teminat sorunu yaşayan Esnaf ve Sanatkârlarımızla KOBİ'lerimiz sistem üzerinden Kredi Garanti Fonu'ndan destek alabileceklerdir. Bugün biz, bankalarımızda bulunan kıt kaynakları, reel sektörümüz için harekete geçiriyoruz. Biliyoruz ki, KOSGEB'in 2007 yılı sonundan itibaren yürürlüğe soktuğu cansuyu destekleri her zaman önemliydi. Ancak, bugün her zamankinden çok daha önemlidir. Bunun bilincinde olarak çalışmalarımızı yapıyoruz. Reel sektörümüze yani KOBİ'lerimizle esnaf ve sanatkârımızla ilgili yeni destek model ve paketlerini hazırlıyoruz. KOSGEB'in destek tabanını genişletebilmek için Kuruluş Kanunu'nda ve destek yönetmeliğinde değişiklikleri hazırladık.

"YÖNETMELİK DEĞİŞİKLİKLERİ ÖNEMLİ"

-Bu değişiklikler hakkında bilgi verebilir misiniz?

Tabii... KOSGEB Kanunu'nda yapacağımız değişiklikle, destek kapsamı "imalatçı işletmeler"den, "işletmelere" taşınacak. Böylelikle KOSGEB, hem hizmet KOBİ'lerine, hem de hizmet ve ticaret alanında faaliyet gösteren esnaf ve sanatkârımıza da destek verebilecek. Destek yönetmeliğindeki değişikliklerle de, proje bazlı, bölgesel ve sektörel anlamda destekleme modelleri getireceğiz. KOBİ'lerimize sağlayacağımız yine sıfır faizli destek programlarının yanında, esnaf ve sanatkârımız için de çok önemli açılımlar sağlayacağız. Bu çerçevede; ferdi olmaktan çok, esnaf ve sanatkârımızın işbirliği, güçbirliği ve birleşmelerine dönük yine sıfır faizli destek kredileri yürürlüğe sokulacaktır.

Hazine'den KOSGEB'e sağlanan yardım, 2008 yılında 94.6 milyon YTL iken, bu destek yüzde 117.3'lük artışla 2009 yılında 205.6 milyon YTL'ye yükseltilmiştir. KOSGEB'in 2008 yılında 222.3 milyon YTL olan bütçesi de, yüzde 48'lik artışla 2009 yılında 329.3 milyon YTL'ye çıkarılmıştır. Bu bütçenin, 245.8 milyon YTL'si yani yüzde 75'i destek ve krediye ayrılan ödenektir. Bu ödenek de 2008 yılındaki 156.8 milyon YTL'lik destek bütçesine göre yüzde 56.7'lik bir artışa tekabül etmektedir. Devletin kıt kaynakları içinde ve küresel kriz ortamında bu artışın oldukça önemli olduğunu düşünüyorum.

GİRİŞİM SERMAYESİNİN BÜYÜMESİ ÖNEMLİ

-Girişim sermayesi konusunda Bakanlığınızın projesi var mı?

KOBİ'lerin ihracatta etkili bir model olan Sektörel Dış Ticaret Şirketleri (SDŞ) biçiminde örgütlenmeleri konusunda bilgilendirilmeleri, özendirilmeleri ve desteklenmeleri hususunu da önemsiyoruz. Avrupa Yatırım Fonu öncülüğünde ülkemizdeki girişim sermayesi şirketlerinin gelişimini hızlandırmak ve bu alandaki kapasiteyi geliştirmek üzere KOSGEB, TTGV ve Türkiye Kalkınma Bankası'nın katılımıyla 200 Milyon AVRO büyüklüğünde, IVCI-İstanbul Risk Sermayesi Girişimi adı altında kurulan fonun sözleşmesi 13 Kasım 2007 tarihinde tarafların katılımı ile Lüksemburg'da imzalanmış bulunmaktadır. IVCI ile hedeflenen ülkemizdeki girişim sermayesi sektörünün sağlıklı büyümesini destekleyecek bir yapı oluşturmaktır. Buna paralel olarak yatırım imkânları ile yabancı fonların Türk KOBİ'lerine olan ilgisini teşvik etmenin yanında kamunun ve Türk özel yatırımcısının kurumsal kapasitesinin geliştirilmesine olanak sağlamaktır. Bakanlık olarak Türkiye ekonomisi için KOBİ'lerin önemini biliyor, dünyanın yaşadığı bu küresel finans krizinden en az şekilde etkilenmesi için önlemler alıyoruz. Bu çerçevede KOBİ'lerin desteklenmesini KOSGEB aracılığıyla daha etkin olarak sürdüreceğiz. SON-

 

ASLAN DEĞİRMENCİ / VAKİT-

------------------------------------------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Dün yayınlanan 1. Bölüm

 

PANİĞE GEREK YOK

 

Vakit'e konuşan Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan: Hükümet olarak, küresel krize karşı önlemler aldık. Her şey kontrolümüz altında

 

"Meslek liseleri desteklenecek" diyen Bakan Çağlayan, "Türkiye, AB'ye ekonomik, sosyal ve mevzuat uyumu alanlarında önemli ilerlemeler sağladı. Sanayicimizin geleceğe iyimser ve olumlu bakması gerekir. Bankacılık sektörümüzün kuvvetli yapısı göz önüne alındığında; bütün dünyayı saran finans krizinin ülkemize etkisinin çok ağır olmayacağı inancındayım. Dünyadaki gelişmeleri yakından izlemekteyiz ve tespitlerimiz doğrultusunda uygun alternatif senaryolarımızı oluşturmaktayız. Hükümetimiz bu süreci dikkatli, yakından ve dinamik bir yaklaşımla takip etmektedir" dedi.

 

Vakit'e konuşan Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, meslek liselerinden küresel krize, Cansuyu kredisinden desteklenecek KOBI'lere kadar birçok konuda çok özel açıklamalarda bulundu.

 

- Öncelikle nitelikli işgücünün sanayi için öneminden başlayalım isterseniz.

- Elbette. Nitelikli işgücü çok önemlidir. Ama özellikle sanayinin rekabet gücünü koruması ve artırması için ise hayati bir ihtiyaçtır. Türk imalat sanayinin yaşadığı dönüşüm süreci nitelikli işgücüne duyulan ihtiyacı daha da artırmaktadır. Bu süreçte yükselen sektörler geleneksel sektörlere göre daha fazla eğitimli işgücü gerektirmektedir.

"EĞİTİM SİSTEMİ ÖZEL SEKTÖRÜN İHTİYACINA CEVAP VERMELİ"

- Peki, eğitim sistemimizin nitelikli işgücüne katkıda yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?

- Maalesef. İşgücünün niteliklerini iyileştirme konusunda eğitim sistemine yönelik izlenecek stratejinin temeli, eğitim sisteminin özel sektörün ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte eleman yetiştirmesi olmalıdır. Eğitim sistemi spesifik bilgi ve beceriler yerine birçok işe adapte edilebilecek problem çözme ve çeşitli kavramlar arasında ilişkiler kurabilme becerileri kazandırmak üzerine şekillenmelidir. Ayrıca, öncelikle ara eleman ihtiyacını karşılamaya yönelik teknik eğitim sisteminin sorunları çözülmeli, meslek liseleri artırılmalı ve cazip hale getirilmelidir.

"HİZMET İÇİ EĞİTİM TEŞVİK EDİLMELİ"

- Hizmet içi eğitimde de sanırım sıkıntı var?

- Evet. Sanayinin nitelikli işgücü konusunda bir diğer önemli eksiği de hizmet içi eğitimin gerekli düzeye ulaşamamış olmasıdır. Bu durum özellikle nitelikli işgücünün önem taşıdığı sektörlerde elemanların çalıştığı pozisyona özgü beceriler kazanamamasına ve gelişen teknoloji karşısında becerilerinin eskimesine sebep olmaktadır. Bu nedenle işgücünün niteliğini yükseltecek politikalardan biri de ihtiyaç olan sektörlerde hizmet içi eğitimin teşvik edilmesi olmalıdır. Türkiye'de işyerleri nitelikli eleman bulmakta zorlanmaktadır. Müteşebbisler, nitelikli çalışan bulamadığı için yatırım yapmaktan korkmaktadırlar. Yatırımcıya göre, Türkiye'nin öncelikli sorunu işsizlik değil, nitelikli işgücünün olmamasıdır. Bunun en önemli sebeplerinden biri de meslek liselerinin kapanma noktasına gelmiş olmasıdır.

"MESLEK LİSESİ SORUNUNU ÇÖZMELİYİZ"

- Bu nedenle 'ara eleman' problemimiz var sanırım?

- Haklısınız. Nitelikli ara eleman temini birçok sektör için önemli bir sorundur. Ayrıca birçok endüstri meslek lisesinde kullanılan eğitim amaçlı makine veya tezgâhlar oldukça eski model olduğundan, yetiştirilen elemanlar günümüzde kullanılan makineler hakkında yeterli bilgi ile donatılmamış olarak mezun olmakta ve sanayi kuruluşlarının beklentilerine uygun formasyonda bulunmamaktadırlar.

-Çözüm nedir peki?

- Milli Eğitim Bakanlığı'nın meslek liseleri reformu, bazı OSB firmalarının bir araya gelerek meslek liseleri kurmalarına izin verilmesi, OSB'ler içinde eğitim merkezlerinin kurulması, ara eleman ve işçi niteliklerini geliştirici programları uygulamaya çalışmaları ile bu soruna çözüm getirilebilir. Bundan sonra açılabilecek teknik meslek okullarının, organize sanayi bölgeleri içinde veya çok yakınında olması, öğrencilerin uygulamalı dersler için bu bölgedeki sanayi kuruluşlarından yararlanmalarının sağlanmasına imkân verebilecektir. Ayrıca, nitelikli eleman temin edilmiş olması da yetmemekte, bu elemanların gelişen teknolojileri uygulayabilmeleri için firma içi eğitimlerine de önem verilmesi gerekmektedir.

"EKONOMİMİZ BÜYÜYOR"

- Küresel kriz hakkında neler söylemek istersiniz? Türkiye'nin ekonomik durumu nedir?

- Küreselleşmenin etkisiyle dünya ekonomileri tüm gelişmelerden hızla etkilenmekte. Özellikle, Amerika Birleşik Devletleri'nde alt gelir grubuna verilen konut kredileri piyasasında yaşanan ani ve keskin sarsıntı sonrasında, uluslararası piyasalardaki belirsizlikler daha da artmış ve yansımaları, sermaye piyasaları, emtia fiyatları ve döviz kurlarında ortaya çıkmaya başlamıştır. 90'lı yılları çalkantılarla geçiren Türkiye ekonomisi, 2001 krizinin ardından uygulanan yapısal reformlar sonucunda sağlanan makroekonomik istikrarla beraber, bu dönemde dünyadaki en başarılı ekonomik büyüme performanslarından birini sergilemiştir. Dünyada teknolojik, ekonomik ve siyasi gelişmelerin yaşandığı bir ortamda, Türkiye hızla dünya ekonomisinin ve AB'nin önemli bir parçası haline gelmiştir. Türkiye ekonomisi 2002-2007 arasında, verimlilik artışlarına dayalı olarak sürekli olarak büyümüştür. AB'ye ekonomik, sosyal ve mevzuat uyumu alanlarında önemli ilerlemeler sağlanmıştır. Türkiye'deki güçlü uluslararası bağlantılara sahip, ihracata dayalı üretim yapan, geniş ve çeşitlenmiş bir imalat sanayi tabanı, hızlı bir gelişme süreci içine girmiştir.

"TÜRKİYE CAZİBE MERKEZİ"

-Coğrafi konumumuzdan yeterince faydalanabiliyor muyuz peki?

- Daha aktif bir şekilde kullanmaya başladığımızı söyleyebiliriz. Doğu Asya ekonomilerinin hızla gelişmesi ve AB'nin rekabetçi konumunu sürdürmesi Türkiye'nin coğrafi konumunu giderek daha önemli hale getirmektedir. Türkiye'nin coğrafi konumundan kaynaklanan avantajlar, gelişmiş sanayi ve özel sektör altyapısı, girişimcilik kapasitesinin düzeyi ve genç insan gücü kaynağının varlığı Türk imalat sanayinin güçlü yönleri arasındadır. Ayrıca, AB pazarına yakınlığı, komşu ve çevredeki ülkelerin artan zenginliğinin yeni pazarlar oluşturması, etkin eğitime ve bilişim teknolojilerinin kullanımına dayalı rekabetçi iş modellerinin geliştirilmesi ve kümelenmeleri güçlendirmeye odaklanan bir yaklaşımın gerek kamu gerekse özel sektörce benimsenmesi Türk imalat sanayii için önemli fırsatlar sunmaktadır. Bu nitelikleri Türkiye'yi, küresel yatırımcılar için bir cazibe merkezi haline getirmektedir. Nitekim son dönemde başta AB merkezli şirketler olmak üzere birçok küresel şirket, bölgesel operasyonları için Türkiye'yi bir üs ve yatırım merkezi olarak tercih etmektedir. Ekonomin genelinde, 2002-2007 arasında verimlilik artışı yıllık ortalama yüzde 6, imalat sanayiinde ise yüzde 7 düzeyinde gerçekleşmiştir.

Geleceğe iyimser bakmalıyız.

Öncelikle sanayicimizin, geleceğe iyimser ve olumlu bakması gerekir. Çünkü her gün kriz beklentisi içerisinde olunması durumunda, elimizin kolumuzun bağlanacağı ve yatırım-üretim yapmaktan korkulacağı muhakkaktır. Yatırımlar akılcı bir şekilde gerçekleştirilmeli, rekabete açık bir üretim yapılmalı ve en önemlisi ihracat yapılarak sürekli artırılmalıdır. Bir ülkenin kalkınması ve küresel pazarda rekabet edebilmesinin en temel şartlarından birisi yatırım ortamının iyileştirilmesi sürecinde kamu ve özel sektörün yakın işbirliği içerisinde çalışmasıdır. Türkiye'nin yatırım ortamının iyileştirilmesi ve yatırım yapılabilir bir ülke olması noktasında önemli yapısal reformlar gerçekleştirilmiş olup Türkiye artık dışarıdan gelecek şoklara karşı son derece dayanıklı hale gelmiştir.

"Borçlanma maliyeti arttı"

- Peki, özel sektör ve borçlanma ne durumda?

- 2002-2007 yılları arasındaki büyümeyle beraber özel sektör, yatırımlarını dışarıdan borçlanmak suretiyle yapmıştır. Bu borçların çevrilebilmesi için kredi bulmak dünyada yaşanan likidite krizi ortamında zorlaşmış ve borçlanmanın maliyeti de artmıştır. Türkiye finans sektörü, son derece sağlıklı bir yapıya sahip olup, finans kesimimizin, bankalarımızın, mali sektörümüzün sermaye yeterlilik rasyoları, Avrupa'daki, Amerika'daki bankaların iki katından daha fazladır. Türkiye'de kamu iç-dış borcu, bütçe ve mali dengesi, Merkez Bankası rezervleri açısından da çok ciddi bir sıkıntı gözükmemekle birlikte, ihracatının yüzde 60'ını Avrupa'ya gerçekleştirmekte olan reel sektörümüzün Avrupa'daki talep daralmasından etkileneceği düşünülmektedir.

Dünyadaki gelişmeleri yakından takip ediyoruz

ALINAN TEDBİRLER

- Son zamanlarda yaşanan küresel olumsuzluklara karşı yeterince tedbir alındı mı?

- Almaya çalışıyoruz. 2007 ve 2008 yıllarında küresel ekonominin yavaşlama eğilimine girmesinin, önümüzdeki dönemde ülkemizin büyüme performansını olumsuz etkileme ihtimalinin azaltılması amacıyla etkin uygulamaların hayata geçirilmesi için çaba sarf etmekteyiz. Dünyadaki gelişmeleri yakından izlemekteyiz ve tespitlerimiz doğrultusunda uygun alternatif senaryolarımızı oluşturmaktayız. Hükümetimiz bu süreci dikkatli, yakından ve dinamik bir yaklaşımla takip etmektedir. Bu kapsamda, Merkez Bankası piyasadaki döviz ve TL likiditesini takip ederek gerekli enstrümanları devreye sokmuştur. Yurtdışındaki varlıkları yurtiçine getirmeyi teşvik amacıyla kamuoyunda bilinen adıyla Varlık Barışı yasası Meclis'te kabul edilmiştir. Hisse senedi kazançlarında yerli yatırımcılara uygulanan stopaj sıfıra düşürülmüştür. Mevduat sigortasının kapsamını genişletme ve sınırını artırma konusunda Bakanlar Kurulu'na yetki alınmıştır. İmalatçı Esnaf ve Sanatkarlarla KOBİ'lere yönelik 350 milyon YTL'lik sıfır faizli kredi desteği paketi KOSGEB tarafından uygulamaya konulmuştur. Vergi borçlarının onsekiz ay süreyle yüzde 3 faizle taksitlendirilmesi imkânı getirilmiştir. Başta GAP olmak üzere bölgesel gelişme ve sosyal kalkınma projeleri için 2008-2012 döneminde 14.5 milyar YTL tutarında ek finansman öngörülmüştür. Global krizden daha az etkilenmek üzere Türkiye'nin büyük pazarlara coğrafi yakınlığını bir avantaj olarak değerlendiriyoruz. Bu kapsamda ihracatta sektör ve ülke çeşitlendirme stratejisi oluşturulmuştur. Bölgesel, sektörel ve stratejik bazı konulardaki büyük proje yatırımlarının desteklenmesine yönelik yeni bir teşvik sistemi üzerinde yapılan çalışmalar en kısa sürede tamamlanacak ve uygulamaya konulacaktır.

-Tüm önlemler bu yıl için mi alındı?

- Elbette sadece bu yıl için geçerli önlemler değil bunlar. 2009 yılı için de; Eximbank ve KOSGEB kaynakları artırılarak bankaların kullandırdığı finansman araçları çeşitlendirilecektir. Kredi garanti sisteminin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için tedbirler alınacaktır. Yurtdışındaki finansman imkânlarından daha fazla yararlanılmasını sağlayacak mali araçlar geliştirilecektir.

REEL SEKTÖR TEDBİRLERİ

- Küresel kriz ile birlikte sürekli bazı çevrelerce 2001 krizi hatırlatılmakta. Bu çerçevede o günden bugüne gelinen süreci değerlendirebilir misiniz?

- 2001 yılında Türkiye mali sektörü tamamen güçsüz bir yapı içerisinde kriz ortamına sürüklenmiş ve bu kriz süreci ülkemiz ekonomisine büyük hasar vermişti. Bugün itibarıyla durum tamamen farklıdır. Bugün Türkiye mali sektörü geçmiş dönemlere oranla çok daha güçlü yapısal özelliklere sahiptir. Bankacılık sektörümüzün kuvvetli yapısı göz önüne alındığında; bütün dünyayı saran bu finans krizinin ülkemize etkisinin çok ağır olmayacağı inancındayım. Krizden mümkün mertebe az etkilenmek için talep daralmasının önüne geçmek en önemli tedbirlerden biri olacaktır. Aksi halde talep daralması karşısında üretim düşecek, düşük ölçekli üretimlerde birim maliyeti artacak, gayri safi milli hâsılada azalma görülecek, büyüme oranı küçülecek ve işsizlik artarak, toplumsal refah olumsuz etkilenecektir.

 

Yarın: KOBI'lere kredi desteği

 

VAKİT/ ASLAN DEĞİRMENCİ

 


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
        Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."

            *Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım  grubu.
 Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.