Bir Vatandaş benim yazımın altındaki yazıyı göndermiş ve sonunu sarı ile işaretlediğim şu sözler ile bağlamış
Bu bir köleleşme olgusudur, mankurtlaşma sürecinin bir bölümüdür. Yarım metrelik bir bez parçası için yabancı işgaline bile razı olanlara şu dörtlükle cevap vermek gerekir:
'Esir iken mümkün müdür ibadet?
Yatıp kalkıp Atatürk'e dua et,
Senin gibi dürzülerin yüzünden,
Dininden soğuyacak bu millet!'
Bu satırları yazan ve yayanlar. Aslında tipik birer mankurt olmuşlardır.
Kendilerini mankurtlaştırılanların, onları bu hale getirenler. Atatürk'ü bir insan olmaktan çıkarıp putlaştırmış ve sonuçta Allah dan olan tüm varlığını ekmeğini kimliğini varlığını hayata kalışını, Kendisinden hiç bir farkı olmayan ve kendi başına hiç bir şey yapması da mümkün olmayan, zaten yaşam süresini doldurup gitmiş kendi hesabından sorumlu bir faniye dayandırmışlardır.
Artık bu tiplerin rehabilite edilmesi yıllar alacaktır.
Çünkü şuur altlarına yerleştirilmiş efendi, onları mankurtlaştıranlar değil, mankurtlaştıranların kendilerini gizlemekte kullandıkları bir insanı (Rahmetli Atatürk'ü) insanüstü gösteren bir ilizyon olarak kotlanmıştır. Beyin arşivlerine yüklenmiş bbu kodlar eğer o olmasa idi Bu millet de olamaz ve buharlaşıp yok olmuştu. O geldi ve dünyada ilk defa yoktan bir millet oluşturdu kanaatine dönüştürülmüştür.
Onun bir insan olarak herkes den farklı olmadığının ispatı kendisine verildiğini zannettiği olmayan istiklalini (Aslında hipnozdan uyanmak olan durumu) kaybetmek olarak görülmektedir.
Hâlbuki onu kullanan efendiler o varsayım olan özgürlüğü ona asla vermeyecek ve onu özgür düşünenlere karşı efendilerini milletimizden korumakta kullandıkları saldırı aracı bir tür muhafız köpeği olarak kullanacaklardır. Artık milli kimliğimizin asırlardır mutlak bir göstergesi olan Kadınların başörtüsü ve bayrağımız yarım metre bez parçası ile imal edilen basit birer düşman simgesidir.
(Bir tür boğa sendromu olarak boğa kırmızı görünce bunlarda milli kimliğe ait işaretleri görünce saldırmaya programlanmışlardır)
Bu simgeyi üzerinde gördüğü anasını bacısını rahatça yazar Cengiz Aytmatov hocanın anasını okla vurup öldüren mankurt'u gibi oklarken vatanını atasını koruduğu zannı ile düşman zannedecek anasını bacısını atasını oklayacaktır. O artık kendisinin kim olduğunu bilmeden kendisine izafe edilmiş sanal bir kimlik için, mankurt tacirlerinin gladyatör köleleri ya da saldırı köpekleri olarak milletine saldırmaktan kaçınmayacaktır.
Kendi babasına da Dürzü diyecektir. Atalarının mezarına bile düşman zavallı mankurtlar için üzülmemek elde değildir. Ama bunların çok tehlikeli ve aklı başında olmayan hastalar olarak kabul edilmesi de unutulmamalıdır. Bu tiplerde ortaya çıkan en önemli özellik kendilerini hasım sandıkları üzerinden tarif etmeleridir.
Bu yazıyı gönderen, bu yazıda olduğu gibi tipik bir mankurt'u gayet güzel tarif ettiği ve tam kendisi ile örtüşen mankurt tarifinde, kendisini anlattığını fark etmeden beynine hedef kitle olarak programlanmış düşünce ve fikir bazında özgür olan milletini anlattığı zannı ile karşıtları üzerinden kendisini anlatmaktadır.
Çok şükür milletimiz artık çoğunluk halinde hızla ayılmaya başlamış ve bu tip hastaların sayısı da azalmaktadır
A.D.Şimşek
Not Alttaki yazıdan bağımsız olarak Mankafa kelimesini işleyen başka bir yazının kısa yolu
http://kelimelerinsoyagaci.com/2008/06/mankafa-szcnn-nereden-geldiini-hi-dndnz.html
'MANKURT' sözcüğü, ünlü Kırgız yazar Cengiz Aytmatov'un ölümü nedeniyle gündemimize yeniden girdi. Geçtiğimiz cumartesi günü, Kırgızistan'da toprağa verilen Cengiz Aytmatov bütün Türk dünyasının en büyük yazarlarındandı.
Orta Asya ülkelerindeki 'Mankurt' söylencesini, 'Gün Olur Asra Bedel' adlı romanında anlatan Aytmatov, bir ülkenin başına gelebilecek en büyük felaketin, toplumun mankurtlaşması olduğunu söylerdi.
Mankurtlaşmak, günümüzde ulusal kimlikten uzaklaşmak, topluma ve kültüre yabancılaşmak, zihnin yeniden inşası yoluyla bilinçsizleşmek, egemen güçlere ve dünyayı yöneten süper devletlere yaranmak anlamında kullanılıyor.
Beyni yıkanarak mankurtlaştırılan kişi, düşmanını efendi olarak kabul ediyor, kendi halkına ve değerlerine karşı savaşan bir köle oluyor.
Bu, elbette ki kısa sürede olmuyor. Uzun bir zaman dilimine yayılıyor, ulusal refleksler yavaşlatılıyor, milli direnç kırılıyor.
Çok yönlü bir saldırı altında olan 'güzel ve yalnız' Türkiye'miz, ne yazık ki, Batılı dostlarımız (!) ve onların yerli işbirlikçileri tarafından mankurtlaştırılıyor!
* * *
Mankurt, efendisine sadık, onun sözünden asla çıkmayan, karnını doyurmaktan başka bir şey düşünmeyen, efendisinin emriyle öz annesini bile öldüren bir yaratık!
Orta Asya'da, Juan-Juan isimli barbar bir toplum, tutsak ettiği insanları nitelikli (!) köleler haline getirmek için onların hafızalarını silermiş. Bunu şöyle yaparlarmış:
Önce tutsağın başını kazır, saçlarını tek tek kökünden çıkarırlarmış. Bu arada bir deveyi keser, derisinin en kalın yeri olan boynundaki deriyi tutsağın kanlar içinde olan kazınmış başına sımsıkı sararlarmış. Kuruyup büzülen deri, kafayı mengene gibi sıkıp dayanılmaz acılar verirmiş. Bir yandan da kazınan saçlar büyüyüp dışarı çıkamayınca başına batarmış.
Tutsak, kafasını yerlere vurmasın diye bir kütüğe bağlanır, yürek paralayan çığlıkları duyulmasın diye elleri ayakları bağlı olarak ıssız bir yerde dört-beş gün aç-susuz bırakılırmış. Beşinci günün sonunda tutsakların çoğu ölür, kalanlar ise belleklerini yitirirmiş.
Tutsak zamanla kendine gelir, yiyip içerek gücünü toplarmış. Ama artık o bir insan değil, ölünceye kadar geçmişini hatırlamayan 'mankurt' olurmuş.
Bir mankurt, kim olduğunu, hangi soydan geldiğini, anasını, babasını ve çocukluğunu bilmezmiş. Bilinci ve benliği olmadığı için, insan olduğunun bile farkında değilmiş...
Ağzı var, dili yok, itaatkár bir hayvandan farksız. Kaçmayı hiç düşünmeyen bir köle. Onun için önemli olan tek şey karnını doyurmak ve efendisinin emirlerini yerine getirmek...
* * *
İşte toplumumuzda olup bitenleri, 'mankurt efsanesi' ile değerlendirmek gerek... Bugün, Türk toplumunun hızla mankurtlaştırıldığı görülüyor. Ulusal kimliğimiz, kişiliğimiz, büyük bir saldırı altında... Geçmişimiz ve kim olduğumuz bize unutturulmak isteniyor.
Televizyonda, 'Ben Atatürk'ü sevmiyorum. Humeyni'yi seviyorum' diyen türbanlı genç kadını hatırlayın. Onun kendisi gibi tesettürlü arkadaşının, 'Türkiye'yi İngilizler, Fransızla r, Yunanlılar işgal etmiş olsa, belki de daha iyi olurdu. Yabancı manda altında inançlarımızı, dinimizi daha iyi yaşayabilirdik' şeklindeki sözlerini düşünün...
Bu bir köleleşme olgusudur, mankurtlaşma sürecinin bir bölümüdür. Yarım metrelik bir bez parçası için yabancı işgaline bile razı olanlara şu dörtlükle cevap vermek gerekir:
'Esir iken mümkün müdür ibadet?
Yatıp kalkıp Atatürk'e dua et,
Senin gibi dürzülerin yüzünden,
Dininden soğuyacak bu millet!'
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
*Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.