(anadoluhaber) Neden masada kaybediyoruz?

Neden masada kaybediyoruz?

Komşularımızda yaşanan savaşlar bizleri derinden etkiliyor. Her savaş kendi yıkımıyla sınırlı kalmıyor, sonrasında işlerin daha kolay olmayacağını da gösteriyor. Çatışmalar bitse de diplomasi savaşları bütün hızıyla devam ediyor.

Biz ise her nedense diplomasiyi pek beceremiyoruz. Beceremiyoruz çünkü altyapımız eksik. Evet, her şeyde olduğu gibi diplomaside de altyapı gerekiyor ve diplomasinin en önemli altyapısı da iyi yetişmiş diplomat. Kendine güvenen, birikim ve fikir bakımından üstün, kendi milletinin değerlerine ve yarınlarına sahip çıkan bir diplomat...

Mutlaka istisnalar olmakla birlikte, bizim dışişlerinde çalışan bürokratların kendilerine has bir yapısı var. Bakın tarihçi üstadımız İlber Ortaylı bu yapıyı nasıl analiz etmiş:

"…Batılılaşma Tanzimat'tan beri en çok dışişleri memurlarının benimsediği bir etikettir ve bir kesim o yüzden onlara diş biler. Ama çalışma usullerinde, muhakeme tarzlarında geleneği devam ettiren tek zümredir. Hiyerarşi aileye kadar yansır. Bu özellikleriyle dışişleri memuru, sivil bürokrat kesiminde askerlere en çok benzeyen gruptur.

Dışişleri memuru kendisini bilgi bakımından donatacak kuruluşlardan, araştırma enstitülerinden mahrumdur. Onları bilgisizlikle suçlayan herkes gibi, bilgi üretmeyen bir toplum sistemi içindedir ve o da bunun ne kadar büyük bir eksiklik olduğunu bütün bürokratlarımız gibi yeterince anlayamamıştır.

Dışişleri memurunun önemli bir noksanı da dünya görüşüdür, daha doğrusu bir dünya görüşüne coşkuyla bağlılığıdır. NATO, Ortak Pazar, Avrupa Birliği; Türk aydınının naivitesi onda da vardır. Oysa kuruluşlar gelir geçer, insanlık, hele asrımızda, bunların hepsini çok kısa sürelerde öğütür. Aslolan biziz. Bu gibi olaylar ve kurumlar soğukkanlılıkla beğenilecek ama hayran olunmayacak; yanaşılacak, istismar edilecek ama gönülden bağlanılmayacak vakıalar ve kuruluşlardır..." (Prof. İlber Ortaylı'nın "Osmanlı Barışı" adlı kitabından)
 


--
"Bazen bir kuyuya benziyor hayat; kör, pis, zehirli bir kuyuya. Boğuluyorum, ölüme koşacak mecalim kalmıyor, kimseyi görmüyor gözüm. Sevdiklerim yabancılaşıyor. Kitaplar tuğla oluveriyor birden. Dostlarımın sesini tanımıyorum. Varlığım bir tele asılıyor. Bir kâbus bu, bir hastalık. Gözlerimi kaybettikten sonra bu kuyuya sık sık düştüm... İstediğini yapamamak, sakatlığımdan doğan bir aciz"

Cemil Meriç

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
        Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."

            *Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım  grubu.
 Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.