(anadoluhaber) Re: {liberal-izmirliler.50785} “Mustafa” filmi ve Çerkez Ethem

Yani diyorsun ki, Polonya'lı subay kardeşlerimizi bilmem ne ormanında "rus ayısı" ile beraber katledecek; Afganistan'a birlikte tecavüz edecektik. Fethettiğimiz(!?) ülkelerde beraberce kril alfabesi kullanacaktık. Ve en güzeli halkın %80'i alkolik olduğu için zaten bir şey hissetmeyeceklerdi.
Bak az daha unutuyordum: Doğu bloku ülkelerinde kamusal alandaki helalarda neden kapı yok ve hatta okulların tuvaletlerinde arada duvar bile yok ve hatta hatta(burada hata ve abartma yok) kız-erkek ayrımı dahi yok!
-soru değil, boşuna tevil etmeye uğraşma-
ABD'ye kafa tutuyormuş muş... Korkudan 3. dünya ülkesi zulüm/kan devletlerini(!) bile dağıttılar...
Bunları birde Nene Hatun'a anlatsana!!!
Aşağıda senin ayıların yaptıklarını oku ve varsa insanlığından, Türklüğünden utan!



PDF Yazdır E-posta

Image

Türk Kadınının Kahramanlık Sembolü

 Kuva-yı Milliye'nin kahraman kadınlarının önde gelenlerinden Nene Hâtun, 1857 Erzurum doğumludur. Tarihe ismini altın harflerle yazdıran Nene Hatun, Azîziye Tabyası'nın savunulması sırasında tanınmış ve şöhret bulmuştur. Yaşadığı yörenin tabiri ile henüz "taze gelin"dir ve düşmanın Aziziye bölgesini ele geçirdiğini duyduğunda 20 yaşlarındadır Nene Hatun. Rus askerlerinin, Ermeni çeteleriyle işbirliği yaparak Aziziye Tabyası'nı işgal ettiğini öğrendiği zaman; can ve namus emniyetinin kalmadığını anlamakta gecikmedi. Evet, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Ruslar; Erzurum halkının tabiriyle "Moskof gavuru", Erzurum'a kadar gelmişti. Dahası, Ermeni çeteleri, Ruslara kılavuzluk ederek, onların bölgeyi işgal etmelerini kolaylaştırmışlardı... İş başa düşmüştü; vatan savunmasının, ırz , namus, bayrak, sancak savunmasının kadını erkeği olmazdı; yaşlısı genci olmazdı; bunu çok iyi biliyordu Nene Hatun. Çünkü böyle bir ahlak ve anlayış ile, Osmanlı kültürü ile yetişmişti o... Ve onun gibi nice muhterem annelerimiz...

 

 Aziziye Yolunda Çiçeği Burnunda Bir Gelin - Deneme Yazısı

 Erzurum'a kara haberler gelmeye başlamıştı. 7 Kasım 1877'de Ermeni çetelerinin Erzurum'un Aziziye Tabyası'nı bastıkları ve Tabyayı koruyan Türk askerlerini öldürdükleri haber alındı. Arkadan gelen Rus askerleri ise, hiçbir mukavemetle karşılaşmaksızın tabyayı ele geçirmişler. Tüm olayları Erzurumluya ulaştıran yiğit ise, Ermeni baskınından yaralı olarak kurtulmayı başaran bir Mehmetçik idi... Sabah ezanından hemen sonra minârelerden şehir halkına duyuru yapılır: "Ermeni çeteleri Aziziye Tabyasını basmış, Türk askerleri şehit olmuş, Moskof gavuru ise Aziziye Tabyası'nı ele geçirmiş". Bu haberi duyan Erzurum'un kahraman evlatları hemen toplanırlar. Hepsinin yüreğinde müthiş bir milli his şahlanır. Gün, namus günüdür; gün, vatanı savunma günüdür; gün, millet uğrunda canları feda etme günüdür artık. Hepsinin dilinden ve gönlünden, "Ya şehit olurum ya gazi" sözleri dökülerek düşman üzerine yürürler... Peki ya kadınlar?.. "Gün namus günü" deniyor, gün kurtuluş günü deniyor, onları evlerinde durduracak hangi güç olabilir ki!.. Silâh bulan silâhını, silahı olmayanlar; balta, satır, tırpan, kazma, kürek, sopa ve taşları ellerine alarak Aziziye Tabyası'na doğru koşmaya başlarlar. Onlar da Erzurum erkeği ile beraber yollara dökülürler...

 Tabya'ya koşanlar arasında öyle bir kadın vardı ki, o daha körpe bir hanımdı. Hani, Anadolu'da yaygın bir tabir vardır, "taze gelin" diye; işte o henüz çiçeği burnunda yeni bir gelindi, taze gelindi... Nene Hatun'du o. Bu mübarek kadın, üç aylık bebeğini emzirdikten sonra gözyaşını içine akıtır ve "Seni bana Allah verdi; ben de seni O'na emânet ediyorum" diyerek bebeğini son kez bağrına basar ve kendisi de sokağa fırlar...

 

 Türk Kadınına Has Bir Şeref

 Şehrin savunması sırasında Erzurumluların kadınlı erkekli yaptığı mücâdele, tarihin şanlı sayfaları arasındadır. Binlerce şehit pahasına da olsa, Azîziye Tabyasını geri almak için düşmanla gırtlak gırtlağa bir mücadele verilmiştir. Ve neticede, Tabya, düşmandan binlerce canın şehadetiyle geri alınmış, düşman kovulmuştur. Yapılan bu mücadelede kadınların sergilediği kahramanlıkların bir benzerini tarih kaydetmemiştir. Hele, Nene Hatun ve maiyetindeki kadınların ellerindeki kazmalar, baltalar, satırlar ve benzeri gereçlerle düşmana cengaverce karşı koymaları yok mu!.. Bu yiğitlik ve kahramanlık, ancak ve ancak Türk kadınına has bir şeref olup, değme erkeklerin bile gösteremeyeceği bir fedakârlığın eseridir. Öyle ki, Nene Hatun, 1877 Aziziye hatırasını uzun yıllar sonra şu cümlelerle anlatır:

 – "Muhârebe gürültüleri ile uyandık. Kocam, baltasını kaptığı gibi dışarı fırladı. Biraz sonra dönerek:

 – 'Hatun, Ruslar tabyalara girmiş, sen çocuğa bak, arkamdan gelme. Biz Rus'u durdururuz. Eğer düşman şehre girerse, siz kendinizi boğun'...

 Diyerek gitti. Biz, daha on beş gün evvel Pasinler'in Çepelli Köyü'nden küçük bir çocuğumuzla birlikte köyümüzün Ruslar tarafından istilasına tahammül edemediğimizden dolayı Erzurum'a gelmiştik. Bütün memleketin boşaldığı, herkesin Rus'u karşılamaya, vatanı kurtarmaya gittiği bugün, ben nasıl evde kalabilirdim. Ufak yavrumu Allah'a emanet ederek, evde bulunan satırı aldım ve sel gibi akan kalabalığa karışarak tabyalara doğru koşmaya başladım. Mecidiye Tabyaları'nı aşıp, alçağa indiğimiz zaman düşmanın, kulaklarımızı sağır eden tüfek ateşleri altında, yaralananlara, ölenlere bakmadan ileri atıldık; bazen satırla, bazen taşla vuruyor, önümüze çıkan her Rus'u devirerek tabyalara doğru ilerliyorduk. Asker kardeşlerimiz bir taraftan, biz, bir taraftan tabyalara girdik. Bu arada tabyanın bir tarafında yaralı olarak kardeşim Hasan'ı gördüm. Ağlayarak üzerine atıldım… Kardeşim Hasan,

 – 'Abla ağlama!.. Anamız bizi bugünler için doğurmuştur, ben de dedem gibi şehidlik mertebesine yükselmeyi her zaman istemiştim… Rus'u kovduk ya, gayrısına gam yemem'...

 Dedi ve gözlerini yumdu".

  

 Vatanımız Sağolsun

 Nene Hatun, savaştan sonra kendisini ziyaret eden gazetecilerin sorusuna ise şöyle bir yanıt vermişti: "O zaman vazifemi yapmıştım. Bu gün de ilerlemiş yaşıma rağmen aynı hizmeti, daha mükemmeliyle yapacak güç ve heyecana sahibim"...

 Nene Hatun o gün evde bıraktığı oğlu Nâzım ve daha sonra doğan üç oğlundan da sonuncusu hâriç, diğerlerini Birinci Dünya Harbi'nde şehid vermiştir. Şehadet haberleri kendisine ulaştırıldığında, gözlerinden sadece birkaç damla yaş akacak kadar güçlü ve dirayetliydi. Dilinden ise sadece şu cümle dökülüverdi:

 – "Vatanımız sağolsun"...

 Nene Hatun, çok seneler saygı ve itibar görmüş, 1955 senesine kadar hayat sürmüştür. Erzurum'un Rus mezaliminden kurtuluş merâsimlerine hep iştirak etmiş ve kendisine büyük bir sevgi ve hürmet duyulmuştur.

 Hakkında bugüne kadar pek çok şey söylenip yazılmış olan bu Müslüman-Türk kadını, günümüzde Kuva-yı Milliye şuuruna sahip kadınlar için parlak bir ilham kaynağı olmaktadır.

 

Oğuz Köroğlu





16 Kasım 2008 Pazar 14:39 tarihinde ismet baytak <kuzeyege@yahoo.com> yazdı:
sayin malik,
 
seni sevsinler,
 
bak abd ye kim kafa tutabiliyor, rusya nin elinde sscb den kalma binlerce nukleer silah var.
 
ya sen de ne var?
 
üçün biri mi?
 
türkiye o yıllarda sscb ile birlikte sosyalist olsa idi belki de günümüzün dünyayı kana bulayan abd olmayacaktı.
--- 16/11/08 Pzr tarihinde Malik <malik.sahbaz@gmail.com> şöyle yazıyor:
Kimden: Malik <malik.sahbaz@gmail.com>
Konu: Re: {liberal-izmirliler.50785} "Mustafa" filmi ve Çerkez Ethem
Kime: liberal-izmirliler@googlegroups.com
Tarihi: 16 Kasım 2008 Pazar, 11:12


Yani komünizmle tanışmış olacaktık...
Şu anda sefilleri oynayan "Doğu Bloku" ülkeleri ve bu aşağılık sistemin kurulması için katledilen milyonlarca insanı görmezden gelerek ne de güzel "sosyalizm" deyiveriyorsunuz!
Sevsinler!

Kim(miş) GERİ-Cİ...

16 Kasım 2008 Pazar 00:51 tarihinde ismet baytak <kuzeyege@yahoo.com> yazdı:

"Mustafa" filmi ve Çerkez Ethem

 

Çerkez Ethem,

 

Atatürk'ün tersine uzun boyludur,

 

Karanlıktan korkmaz,

 

Çocukluğunda karga kovalamamıştır,

 

Ethem içki içer miydi, bilmem ama içerse iki büyük şişeyi devireceğimdin eminim. Dev gibiydi çünkü.

 

Babalar gibi beş ağabeysi vardır, ikisi Osmanlı savaşlarında şehit olmuştur. Kendisi de yaralanmış esir düşmüştür.

 

Yunan işgali başlar başlamaz kurtuluş savaşını başlatmıştır.

 

Yeşil Ordu olarak isimlendirilen bir ordu kurmuştur.

 

Anadolu'nun efsanevi kahramanıdır,

 

Kendisi Ankara'ya  geldiğinde halk sokaklarda karşılar, mecliste ayakta alkışlanır.

 

Kahramanlar kahramanı! Kazım Karabekir ortalarda kaybolduktan sonra gelir Yozgat isyanını bastırır.

 

Kazım Karabekir'i gördüğü zaman "Mustafa" gibi korkar mıydı? Rusya nasılsa güç durumda diyerek, Turan'ı kurmaya kalkıp Rusya'ya saldırıp sonra Rus ordusunun (Kızıl Ordu) Erzurum'a dayanması ve Mustafa Kemal'in Ruslar'dan özür dilemesi üzerine Rusların şimdiki sınırlara çekilmesi yüzünden sanırım Ethem, Karabekir'in suratına iki tokat atardı.

 

Anadolu'daki tüm padişah yanlısı gerici ayaklanmaları bastırır, Yunan ilerleyişini durdurur. Eskişehir'in kurtuluşunda ismi bile yeterli olmuştur.

 

Atatürk'ün başkenti Ankara iken Ethem'in başkenti Eskişehir'dir.

 

O yıllarda Ankara sanayisi olmayan bir kasaba konumunda iken Eskişehir, o yıllara göre gelişmiş bir sanayi kentidir.

 

Çerkez Ethem komünisttir. Bir çok kişi inanmayabilir ama, Eskişehir'de Moskova'dan gelmiş komünist ajitatörler vardır. Ethem Eskişehir'de gazete çıkarmaktadır. Gazetenin başında Moskova'dan gelen Marksist'ler vardır.

 

TBMM'de Dr. Nazım bey, Atatürk'e karşın, milletvekili oyları ile içişleri bakanı seçilmiştir. Dr. Nazım komünisttir. (Daha sonra Yeşil ordu davası nedeniyle idam edilmiştir.)

 

Atatürk, 1921 yılında, TKP yöneticileri olan Mustafa Suphi ve 14 arkadaşını Trabzon'da öldürtmüştür.

 

Çerkez Ethem, İç İşleri Bakanı Dr. Nazım'ın, "Mustafa Kemal küçük burjuva aydınıdır, Harbiyelidir. Harbiyeliden yoksul halka fayda gelmez. İktidar al" sözlerini kabul etmez. Atatürk'ün Ankara'da örgütlenmesi, ordu kurması için elinden gelen çabayı gösterir. Tüm ayaklanmaları bastırır, Yozgat dahil. Atatürk kendisini güçlü hissettiği ilk anda Ethem'i, Mustafa Suphiler gibi öldürmek ister. Fakat Ethem, oyuna gelmez, Mustafa Kemal'in askerlerine kurşun sıkmaz Yunanistan üzerinden yurt dışına çıkar.

 

Bu arada ülkenin her tarafında zaten ayaklanmalar başlamıştır, Erzurum'da, Karadeniz'de, Antep'te sivil insiyatifler düşmana karşı savaşı başlatmışlardır.

 

Sonuç olarak,

 

Resmi tarih şöyle yazar; "Atatürk olmasaydı, ezan okunamazdı, sen olurdun ama baban kim belli olmazdı, Türkiye parçalanmış olurdu"  vb.

 

Bazıları da sanıyor ki, Atatürk olmasaydı, padişahlık, hilafet filan sürüyor olacaktı. Oysa Atatürk olmasaydı veya Ethem Dr. Nazım'ın öğütlerini dinlemiş olsaydı Türkiye sosyalizmle 85 yıl önce tanışmış olacaktı.

 

Bunlara inanmayanlar olacağına eminim.

 

İsterlerse tartışmaları sürdürebiliriz.

 

Saygılarımla…

 

İsmet Baytak

 

 

 


Yahoo! Türkiye açıldı!
İnternet üzerindeki en iyi içeriği Yahoo! Türkiye sizlere sunuyor!
http://yahoo.com.tr
--
Blog Adresim
http://sivilinisiyatif.blogspot.com
(www.vtunnel.com adresinden girebilirsiniz. Yasak yok.)
Bu Sitede Yer Almayan İletiler Bana Ait Değildir.
-------------------------------------------------------------------------
Şimşekleri üstüne en çok "oyunları bozanlar" çeker!
Zulüm, kısmak istediği sesi nârâ yapar!
Ve bazı ölüler, yaşayanlardan çok daha yüksek sesle konuşur...
Malcolm X onlardandı.


Yahoo! Türkiye açıldı!
İnternet üzerindeki en iyi içeriği Yahoo! Türkiye sizlere sunuyor!
http://yahoo.com.tr



--
Blog Adresim
http://sivilinisiyatif.blogspot.com
(www.vtunnel.com adresinden girebilirsiniz. Yasak yok.)
Bu Sitede Yer Almayan İletiler Bana Ait Değildir.
-------------------------------------------------------------------------
Şimşekleri üstüne en çok "oyunları bozanlar" çeker!
Zulüm, kısmak istediği sesi nârâ yapar!
Ve bazı ölüler, yaşayanlardan çok daha yüksek sesle konuşur...
Malcolm X onlardandı.

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
        Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."

            *Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım  grubu.
 Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.