[Komplo Teorileri] ... BOP istihbarat teşkilatı ve kağıttan kahramanlar

BOP istihbarat teşkilatı ve kağıttan kahramanlar

 

Türkiye'de bir dönem cinayetler art arda işlendi. İşlenen cinayetler bir dönemin karanlık kapılarının açılmamak adına kilitlendiğin inin işareti olmakla beraber gündem saptırmak toplumu yanlış yönlendirmek amacıyla ustaca uzun uğraşlar,planlar yapılarak yapılmıştır..

Cumhuriyet tarihinde cinayetten ölenlerin çoğu laik fikir savunucularıdır. Bu kişiler öldürünce topluma, bu cinayetleri İslamcılar yapmış havası verilerek Türkiye'de bir toplumsal iç çelişkiler yaratılmaya çalışılmıştır. Ve buna inanan cahil insanları sokağa dökerek laik anti laik çatışmalarının yaratılması amaçlanmıştır

.Sonuç açıklandıkça cinayet işleyen kişilerin Müslümanlar olmadığı ortaya çıkınca küresel emperyalist güçlerin istihbarat merkezlerinin de gerçek yüzleri ortaya çıkıp deşifre olmuştur.

 

Müslümanların yaptığı dediği cinayetlerin biride Uğur Mumcu cinayetidir. Aslında BOP'un oluşturduğu MOSAD, CIA,MI5 sentezi BOP istihbarat merkezinin işlediği bir cinayettir. Özellikle bu sentez BOP istihbarat teşkilatının Türkiye ayağı cinayeti Müslümanlardan alıp şimdi Ergenekon yıkmaya çalışması sürecin ikinci ayağına geçildiğini göstermekte. Yani bir dönem günah Keçisi olan Müslüman anlayışın yerini Ergenekon almıştır.

 

Tarih 24 ocak 1993 Uğur Mumcu bir taziye ziyareti için evinden çıkar eşine ve çocuklarına her zamanki gibi, arabaya önce kendi binip çalıştırıp onların binmesini söyler. Uğur Mumcu yazın bile çelik yelekle dolaşan bir şeylerden haberi olan insandı. Arabasına biner ve üzücü durum meydana gelir, ustaca yerleştirilmiş orduların sahasında kullanılan tahrip gücü yüksek c-4 bombası patlar Uğur Mumcu paramparça olmuştur………..

 

 

 

Meclis tarafından Mumcu cinayeti ile ilgili olarak Ersönmez Yarbay başkanlığında ve bazı parti milletvekillerinden bir heyet/komisyon kurulmuştu. Bu vekillerin mecliste yaptığı konuşmalar bile İslam muhalifi insanları "Müslümanlar katildir" demelerinden vaz geçiremedi.

 

CHP Ankara Milletvekili ve Heyet Üyesi Eşref Erdem genel kurulda

"Büyük bir ihmal ve görev kusuru söz konusudur, deliller çalı süpürgesiyle süpürülerek yok edilmiştir. Mumcu cinayeti tüm fail-i meçhul cinayetlerin kilit noktasıdır, bu cinayet çözüldüğü zaman bu tür cinayetlerin çözüleceğine inanıyorum "

4 aylık bir çalışma sonrasında da Erdem:"İçtüzükten ve yetersizlikten kaynaklanan engellemelerle karşılaştık.Mumcu'nun ev ve iş telefonlarının dokümanlarını almadık.DGM savcısından vali ,emniyet müdürü ve istihbarat görevlilerinde görev kusuru vardır."demekte idi….

 

Yine ,DSP İzmir Milletvekili ve Heyet üyesi Ahmet .Piriştina ise gurubu adına :

"Büyük bir savsaklama ve görev kusuru söz konusudur. Mumcu cinayeti ile Özal Cinayeti arasında benzerlik vardır. Mumcu çok şey biliyordu. Ancak karanlık güçler de onun çok şey bildiğini biliyorlardı…

Yine heyet üyesi ANAP Milletvekili ve Komisyon üyesi Tevfik. Diker de ,soruşturmanın savsakladığını görev ihmallerinden ve bazı kamu kurumlarının ve kamuların görev ihmali yaptığını belirterek:

"Komisyon yasaları gereğince istenilen kişi ve kişiler ve kamu kuruluşlarından istenilen bilgiler alınamamıştır. Mumcu'nun arabasına bindiğini bile kesin olarak öğrenemedik büyük bir görev ihmali vardır. Susurluk cinayetinde de adı geçen ama yakalanamayan iki kişi Ankara'da bir lüks otelde iki gün önce kalmışlardır. Demekteydi ancak…

 

Evet, kamu kuruluşları ve yetkililer ilgilenmemiş ve bu ilgisizlik tamamen Yahudi ve mason kadrolaşmayla ilgilidir…

 

Susurluk ve Mumcu olayının araştırmak üzere kurulan heyet üyesi Trabzon ANAP millet vekili Eyüp Aşık da konu ile ilgili şunları söylemiştir:

"Biz Mumcu cinayetini nerdeyse çözmüştük ama devlet büyüklerimiz bizi engelledi"

 

 

Köksal Sönmez imzasıyla dönemin Başbakanı Süleyman Demirel'e "-çok gizli –" ibareli ve 2 Şubat 1993 tarih ve 01.768.8879/435 sayılı MİT belgesinde Mumcu'nun Mossad ajanları tarafından öldürüldüğünü şöyle anlatıyordu:

"ABD'nin güvenliğini ve hayatî çıkarlarını yakından ilgilendiren, Türkiye'nin gerekli yerlerinde kuvvet bulundurmak ve bu maksatla ,Ortadoğu'yu kontrol altına alıp Türkiye'nin dine dayalı bir yönetim altında girmesini önlemek maksadıyla ABD haber alma sevisi CIA denetiminde İsrail Haim Bar-Lev kontrolünde İsrail "GANDA" birliklerinde eğitim gören altı kişilik özel tim "Hayfa " deniz üstünden botla Türkiye'ye giriş yapılmıştır.Mezkur timin ülkemizdeki görevleri , teşkilatımızı değerli haber kaynaklarından gazeteci Uğur Mumcu ve Mehmet Ali Birand 'ı öldürmektir.Gazeteci Uğur Mumcu'yu öldüren tim elemanları Mehmet Ali Birand'ı öldürmek için ülkemizden çıkış yapmışlardır.Tim elemanlarının yaptığımız istihbarat neticesinde İsrail Hükümetinin Ankara Temsilciliğinde kaldıkları tespit edilmiştir..!"

 

İsrailli altı kişilik timin önderliğini yapan Haim Bar-Lev 1973 den önce İsrail'in işgalindeki Sira yarımadası doğu yakasının komutanlığını da yapmıştır. Cinayetten dokuz gün sonra hazırlanan ve olay bütün çıplaklığıyla gözler önüne seren MİT raporuyla

İlgili her hangi bir işlem başlatılmaması dikkatleri tekrar dönemin sorumlularına çevirmiştir. Bilindiği gibi Mumcu suikastından sonra delillerin bilerek yok edildiği ve bazı delillerin de işleme konulmadığı yoğun olarak tartışılmıştır.

 

Ağabeyi Ceyhan Mumcu'nun verdiği bilgiye göre :"Uğur Mumcu İsrail'in Barzani'ye(yahudidir /İsrail'in Şifresi/H.Yılmaz Cebi) verdiği 50 milyon doları yazmasından sonra İsrail Büyükelçiliğine çağrılmış ve uyarılmış

 

İşte yazısı:

 

* * *

 

MOSSAD ve Barzani

 

Ortadoğu'nun karanlık bir kuyu olduğu her gün biraz daha anlaşılıyor.

Kanıtlanan son ilişki MOSSAD-Barzani ilişkisidir.

MOSSAD, İsrail'in gizli istihbarat örgütüdür.

Bu örgütün, Kürt lideri Molla Mustafa Barzani ile ilişkileri olduğu söylense daha önce kim inanırdı?

 

Barzani'nin CIA ile ilişkisi artık belgelendi.

Kimse bu ilişkiye, "Hayır olmadı" diyemiyor.

CIA-Barzani ilişkileri biliniyordu da MOSSAD-Barzani ilişkileri bilinmiyordu.

MOSSAD'ın Barzani ile ilişkileri Londra ve Sydney'de yayınlanan "Israel's Secret Wars-A History of Israel's Intelligence Services" adlı kitapta sergileniyor.

Kitap, İngiliz The Guardian gazetesinde 1984 yılından bu yana Tel-Aviv muhabirliğini yapan Ian Black ve Washington'daki Brooking Enstitüsü'nde çalışan öğretim üyesi Benny Morris tarafından yazılmış.

Kitapta MOSSAD-Barzani ilişkileri, İsrail Dışişleri Bakanlığı ve MOSSAD yazışmalarına dayanılarak açıklanıyor.

Önsözde, kitabın yayından önce İsrail ordu yetkilileri tarafından da incelendiği yazılıyor.

 

* * *

 

Kitapta 1967 Arap-İsrail Savaşı'ndan sonra, MOSSAD'ın Kürtlerle ilişki kurduğu (sh.327), Mısırlı ünlü gazeteci Hasan el-Heykel'in İsrailli subayların Kürtler aracılığıyla Irak'tan radyo bağlantıları kurduğunu 1971 yılında açıkladığı anlatılıyor.

 

1969 yılı Mart ayında Kerkük petrollerine yapılan saldırının da İsrail tarafından yapıldığı açıklanıyor. 1972 yılında imzalanan Sovyet-Irak Dostluk Antlaşması'ndan sonra İran Şahı ABD Başkanı Nixon ile gizli görüşme yapıyor; bu gizli görüşmeden sonra CIA tarafından "Kürdistan Demokratik Partisi"ne üç yıl içinde 24 milyon dolar gönderiliyor.

 

Barzani'nin Irak rejimine karşı ayaklandığı yıllarda, ABD-İsrail-İran üçlüsü bu ayaklanmayı destekliyor. Barzani-ABD ilişkileri, ABD Dışişleri eski bakanı Henry Kissinger eliyle yürütülüyor.

 

MOSSAD-Barzani ilişkileri de İsrail'in Tahran'daki askeri ataşesi Yaakov Nimrodi (MOSSAD Ajanı) aracılığı ile gerçekleşiyor.

 

Nimrodi'nin üstlendiği görev ilginç:

Nimrodi Sovyet silahlarının Barzani'nin eline geçmesinde rol oynuyor. (sh. 328-329)

Kitapta, MOSSAD'dan Kürtler'e 50 milyon dolar para verildiği, ABD kaynaklarına dayanarak açıklanıyor. (sh.328)

 

* * *

 

70'li yıllardaki bu ilişkiler bugün sürüyor mu?

Kitaba göre sürüyor.

"Körfez Savaşı" sırasında Irak'ın attığı Scud füzelerinin Tel-Aviv'e düşmesi üzerine bu ilişkiler yeniden başladı. (sh.521)

Baba Molla Mustafa Barzani ile kurulan ilişkiler, şimdi de oğul Mesut Barzani ile sürüyor.

MOSSAD, Barzani'ye Avrupa kahvelerinde çekler vererek bu desteği sürdürüyor.

Kitapta, Mesut Barzani'nin İsrail'e gizlice giderek yardım istediği yazılıyor.

Bu ilişkiler sürüyor ve anlaşılıyor ki daha da sürecek...

Gizli yollarla sürecek, açık yollarla sürecek...

İlgi belli...

İlişki de belli...

Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve MOSSAD'ın Kürtler arasında?

Yoksa CIA ve MOSSAD, antiemperyalist savaş veriyorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi?

 

Uğur MUMCU, ( Cumhuriyet, 7 Ocak 1993)

 

 

Büyükelçi ile görüşmesinden sonra Uğur Mumcu kâbuslar görmeye başlamış "bacağım koptu bacağım koptu" diyerek sayıklayarak uyanmış. Çok geçmeden de suikasta kurban gitmiş.

 

Ceyhan Mumcu devamla "Ben İsrail Büyükelçiliğine gittim o zamanki Büyükelçi ile.Zvi Elpeleg'le de görüştüm ve: Şevket Kazan(milli görüşten) Uğur'u mossad öldürdüğünü bir kere söyledi aldırmadınız.Şimdi Adalet Bakanı olarak yeniden tekrarlıyor ne diyorsunuz dedim?

Elinizde bilgiler varsa aktarın dedim. Nezih Tavlaş'ta vardı yanımda… Ondan sonra gittiğime de pişman oldum. Büyükelçi bir şey yaptı

"Ceyhan Mumcu İsrail Büyükelçiliğine gelerek Şevket Kazan yalan söylüyor "diye haber çıkarttı…"

Ben haber yalan dedim ama bu söylediğim Hürriyet'te çıkmadı…

Bende canlı yayında böyle bir şey demediğimi Şevket Kazan'a söyledim…

 

Ceyhan Mumcu devamla: Humeyni Uğur Mumcu'yu tanımıyordu bile. Demiştir

 

İsrail Büyükelçiliği ile bu konuları görüşmek isteğinde ise Elçilik:"Bu gün tatildeyiz Bilgi verecek kimse yok "Diye karşılık vermemiştir

Cüneyt Arcayürek konu ile ilgili olarak:

"Apo'nun gelmişini geçmişini inceleyip kiminle nerde ne şekilde birden bire Kürt sorunu yarattığını çözmeye çalışıyordu. Kafasına yerleşmiş bir soru vardı Apo MİT'in adamı mıydı? Uğur işte bunu araştırdı. Kafasındaki en keskin soru bu idi ben bunu bulursam kitabım bomba etkisi yapar diyordu" diye söylemiştir

9 ekim 1992 tarihli yazısında Uğur Mumcu :Bu gün PKK örgütü asında kim bilir kaç tane ajan var ?Yalnızca MİT ajanları mı ?Ortadoğu ajan kaynıyor .Kürt örgütleri arasında kaç tane CIA ajanı var " diye soruyordu.Mumcu daha önce de kontrgerillacılarla iş birliği yaptığını PKK içindeki MİT ajanı pilotu kolladığı ve Kayınbiraderinin Mit Müsteşarı olduğunu doğru mu diye soruyordu…

 

8 Ocak 1993 tarihli yazısında söyle diyordu: Birileri Türk halkını Kürt halkına, Kürt halkını Türk halkına düşman edici kanlı tuzaklar hazırlıyor. Yakında yayınlayacağım bir yayınımda Kürt milliyetçilerin ile istihbarat ajanlarının arasındaki ilişkilerine ışık tutacak ilginç belgeler hazırlayacağım. Nihayet Mumcu bu yazısından 13 gün sonra öldü.

(Can Dündar –Celal Kazıoğlu, Ergenekon –İmage Kitabevi-8.baskı).

 

DGM baş savcı yardımcısı Ülkü Coşkun :Güldal Mumcu'ya cinayeti devlet işlemiştir devlet isterse olay çözülür açıklamasını yapmıştı..

 

Necmettin Erbakan'da:

"Mumcu cinayetinde şüpheler, böyle ustaca bir cinayet olduğundan kontr-gerillaların üzerinde üzerinden toplanmaktadır" diyordu(Hürriyet /23 Ocak 1993)

 

Türkiye'de Özel Harp Dairesi adı altında faaliyette bulunduğunu söyleyen Erbakan hükümetten Özel Harp Dairesi'ni faaliyetlerinin yasaklamasını istiyordu.Erbakan'ın iddiasıyla devlet kurumlarını suçlaması.Ülkü Coşkun'un Güldal Mumcu'ya yaptığı açıklamada devletin yaptığı kuşkusu iyice arttı..

 

Güldal Mumcu, evini ziyarete geldiği Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'a belgelerden Mit raporundan Erbakan'ın söylediklerinden Şevket Kazanın iddialarından söz etti.

Avukat Emin Değer anlatıyor :

"Güldal Tekrar söz aldı dedi ki: Görüyorsunuz olay bir yerde bitmiyor Müslümanlara atılanlar suçlar iftira idi. Karanlıkta bir duvar örülüyor

Ağar: Altından bir tuğla çekin hepsi yıkılır

Güldal: çekin o zaman.

Ağar: yapamam

Güldal: O halde çekilin başkası yapsın

Ağar: onu da yapamam

Güldal:O halde sizler altıda kalırsınız(5)

 

(5-Can Dündar –Celal Kazıoğlu, Ergenekon –sayfa 111.)

Yukarıdaki alıntılardan yola çıkıldığın da ilk görülen şeyin bu gün kuzey Irak'ta kurulmak istenen sözde Kürdistan'ın yani küçük İsraillin gelişim sürecinin deşifre edilmemesi adına cinayetler işlenmesidir.

O dönem oluşturulan küresel karanlık gücün istihbarat birleşimi olan BOP istihbarat servisinin içinde Türkiye Cumhuriyeti içindeki yapılanmalarda sürecin tamamlanmasına katkı sunmuşlardır.

Aslında geçmişin kahramanlarının ne kadar cesaretsiz olduklarının da bir göstergesidir mumcu cinayeti.

En derin saygılarımla

 

Miktat Algül

 

Gazeteci-Yazar

 



--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu gruba posta göndermek için , mail atın :
E-KomploTeorileri@googlegroups.com

Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese "LİSTEDEN ÇIKIŞ" konulu e-posta gönderin:
E-KomploTeorileri@googlegroups.com

Daha fazla seçenek için,
http://www.groups.google.com.tr/group/E-KomploTeorileri
web adresinden bu grubu ziyaret ediniz...
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.