(anadoluhaber) "Balkan Müslümanları!"

            Cumhuriyet döneminde Milli Şef İsmet İNÖNÜ ve onu izleyen korkak, sindirilmiş ve Müslümanlığından/Türlüğünden güç alamamış, damarlarındaki asil kanı fark edememiş yöneticiler dindaşlarımızı o zaman ve halen yalnız bırakarak kanlı katillerin insafına terk etmişlerdir.

 

            Milli Gazete yazarlarından Sayın Ayhan DEMİR'in bu vefasızlığı, terk edilmişliği açık bir dille anlatan makalesi siz sayın kardeşlerimizin de bilgi edinmesi için tekrar yayınlıyorum. Selam ve saygılarımla.

 

 

Yakup MUSA

 

 

         Balkan Müslümanları 19. yüzyılda, hemen her şehirde nüfusunun çoğunluğunu oluşturuyorlardı. Bosna, Kosova ve Arnavutluk gibi bölgelerde kırsal nüfusta da üstünlük Müslümanlardan yanaydı. Bu durum, Batılı dostlarının desteğini alan, yerel gayr-i Müslimlerin etnik temeller üzerine inşa ettikleri ulus devletlerin oluşumunu kamçıladı. Balkan Harbi'nden önce Bosna, Bulgaristan ve Doğu Trakya; harpten sonra Selanik, Manastır ve Kosova başta olmak üzere birçok Osmanlı vilayetinde tam bir etnik temizlik kampanyası başlatıldı. Şehirler, kasabalar ve köyler zorla boşaltıldı, yakıp yıkıldı, yağmalandı.

Osmanlı Devleti, Anadolu'nun savunmasının Kars'tan değil Bakü'den, Urfa'dan değil Bağdat'tan, Hatay'dan değil Kudüs'ten, Edirne'den değil Yanya, Üsküp ve Saraybosna'dan başladığını çok iyi biliyordu. Bu sebeple en zor günlerinde bile İstanbul ve Anadolu'dan, Balkanlara yardım aktardı. Yedi düvele karşı İstiklal mücadelesi veren Osmanlı Ordusu, elinden gelenin fazlasını yaparak Balkanları sonuna kadar savundu. İşkodra ve Yanya'da olduğu gibi, atılacak tek top ve sıkılacak tek mermi kalmayınca da, Balkanlardan gelen yüz binlerce muhaciri bağrına bastı.

İki milyondan fazla insanın yer değiştirdiği ve 900 bine yakın insanın katledildiği bu mecburi geri çekiliş esnasında dağları ve vadileri aşmayı başaran Balkan muhacirleri Anadolu'ya sığındılar. Balkan Müslümanlarının bir kısmı ise, her türlü zulüm ve zorbalığa rağmen, Balkanları terk etmediler. Çünkü Müslüman Türklerin bir gün geri döneceklerini umut ediyorlardı. Onlar, Bosna-Hersek milli marşının yazarı ve Rahmetli Aliya İzzetbegoviç'in yakın arkadaşı Prof. Dr. Cemaleddin Latiç gibi 1970'lere kadar, "Türkler gelecek, bizi kurtaracak" diye beklediler.

Dönemin başbakanı İsmet İnönü'nün, Makedonya'dan gelen Yücel Hareketi mensuplarına, yaptığı ağır hakaretler ve "Misak-ı Milli hudutları dışında Türk ve Müslüman unsuru diye bir şey kabul etmiyorum. Zaman çok vahimdir. Türkiye dışarı ile uğraşmamalıdır. Türkiye'nin başını ağrıtmayın" sözlerine rağmen beklediler. (Yücelciler 1947 / Makedonya'da Müslüman Direnişi, Mehmet Ardıcı İnsan Yayınları, Sayfa 16) Ancak Müslüman Türk milleti, Lozan Anlaşması'yla birlikte Anadolu'da fiili "ev hapsine" tabi tutuldu. Anadolu'dan dışarı çıkıp İslam dünyasına, Kafkaslara ve Balkanlara uzanması yasak hale geldi. Bu sebeple ne gelen vardı ne de giden. Balkan Müslümanları beş asırlık huzur ve sükûn döneminin ardından, maalesef, acılarıyla baş başa kaldılar.

19. yüzyıl milliyetçi Sırp yazarları, Lazar'ı, Mesih figürüne dönüştürmüşlerdi. Kurgulanan mitolojiye göre Lazar'ın ölümü Sırp ulusunun ölümünü temsil ediyordu. Bu nedenle Sırp ulusu ancak Lazar yeniden dirilip, Sırp halkını, kendini öldürenlerden kurtarıp soylarını temizlediğinde yeniden dirilecekti. Milliyetçi Sırpların, Müslüman Boşnak, Arnavut ve Türk unsurların hepsini birden Türk olarak adlandırarak, aşırı öfke beslemelerinin temelinde "Mesihi öldürenler" mitolojisinin çok büyük etkisi vardır. Bu mitoloji o kadar kuvvetlidir ki, üzerinden altı asır geçmesine rağmen, ilk günkü tazeliğini koruyarak Balkanları kana bulamayı başarmıştır. Sırp Milliyetçiliğinin travması haline gelen Kosova Bozgunu'nun 600. Yılı anma törenleri Sırpların etnik ve dini mitolojisinin tüm sembollerinin ete kemiğe büründüğü bir geçit törenine dönüşmüştü. Mitinge bir milyondan fazla Sırp katıldı. Ardından önce Bosnalı, sonra Kosovalı Müslümanlar, ölümün kol gezdiği günleri yaşanmak zorunda kaldılar. Bosna'da 250 bin şehit verildi. Kosova'da 20 bin Arnavut kamyonlarla sınır dışı edildi, 500 bin Kosovalı canını kurtarmak için yollara döküldü.

'Ev hapsini' kabul etmeyenler

Allah'a şükürler olsun ki, kan ve gözyaşının tayın edildiği o günlerde, 'ev hapsini' kabul etmeyenler birileri vardı. İşte bu güzel insanların bir araya gelmeleri neticesinde kurulan İHH İnsani Yardım Vakfı, bir ayağını İstanbul'a basılı bırakıp, ötekisini İslam dünyasına, Kafkaslara ve Balkanlara uzatıyor. Bugüne kadar hep düzenli ve hayırlı işlere imza atan İHH İnsani Yardım Vakfı, 18-19 Ekim'de, düzenlediği "Balkanlarda Gelecek Tasavvuru Sempozyumu" ile bu yasağı bir kez daha ve esaslı bir şekilde delmiş oldu. Arnavutluk, Batı Trakya Gümülcine, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Karadağ, Kosova, Makedonya, Sırbistan müftülerini ilk kez İstanbul'da bir araya getiren sempozyuma; Kosova savaşındaki yardım çalışmasıyla bölgede efsaneleşen Makedonya Merhamet Derneği Başkanı Adnan İsmaili, Makedonya Türk Sivil Toplum Kuruluşları Birliği Başkanı Süleyman Baki, Bosna-Hersek milli marşının yazarı Prof. Dr. Cemaleddin Latiç, BM Arnavutluk Eski Temsilcisi Abdi Baleta, Kosova ve Gora üzerine yaptığı çalışmalardan tanıdığımız Doç. Dr. Ebubekir Sofuoğlu gibi birçok önemli isim iştirak etti. (İsmini saydığımız isimlerin birçoğu ile yaptığımız söyleşileri inşallah önümüzdeki günlerde bu sayfada yayınlayacağız. Özellikle Sırbistan İslam Toplumu Başmüftüsü Muammer Zukorlic söyleşisini büyük bir ilgiyle okuyacağınızdan eminim.)

Balkanlardan gelerek sempozyuma iştirak eden tüm katılımcıların ortak kanaati: "Milliyetçilik akımının İslam dünyasında çözülme ve dağılmaya sebep olduğu" ve "Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra Balkan Müslümanları, tıpkı korunmasız yetimler gibi, sürekli olarak soykırıma, zulme maruz kalmışlar ve özellikle azınlıkta oldukları ülkelerde insani haklarından önemli ölçüde mahrum bırakılmışlardır" şeklindeydi. Balkan Sempozyumu'nun Türkiye için anlam ve önemini daha iyi kavramak için Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı tarafından hazırlanan Balkan Harbi'nde Yanya Savunması ve Esat Paşa isimli kitabın giriş bölümdeki şu satırlara bir göz atmak yeterlidir: "Olaylar ve felaketler hiçbir zaman oluştukları zamanlara ait sebeplere dayanmazlar. Tarihten kopup gelen olayların derinliklerine inilmez ve gerekli dersler alınmazsa, yakın bir gelecekte, aynı acı sahnelerle er veya geç karşılaşılabilir." (Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Mayıs 1984)

Ne demek istediğimizi daha net ifade edelim: 1900-1912 yılları arasında, Balkanlarda terör estiren, Müslüman Türk köy ve karakollarını basan Bulgar, Yunan, Sırp ve Makedon çetelerinin arkasında dönemin süper güçleri olan İngiltere ile Rusya vardı. Bugün PKK terör örgütü Güneydoğu'da terör eylemi yapıp, köyleri, karakolları basıyor. PKK'ya gönüllü olarak katılmış yabancılar arasında İngiliz, Alman, Rumların olduğundan ve Amerika ve Rusya başta olmak üzere birçok batılı devletin lojistik destek verdiğinden söz ediliyor. Balkan topraklarının elimizden çıktığına o günlerde kimse inanamıyordu. Aynı şekilde bugün Anadolu topraklarından bir karış toprağın kaybına hiçbirimiz inanmıyoruz. Ancak bu Balkan deneyimini de göz ardı etmememiz gerekiyor. Balkan deneyiminden yola çıkıp, Anadolu topraklarına daha kuvvetli sarılmalıyız. Bunun ilk adımı, başta söylediğimiz gibi, Bakü'den Bağdat'a; Kudüs'ten Yanya, Üsküp ve Saraybosna'ya kadar uzanan coğrafyaya dair talepkâr politikalar izlemektir. İHH İnsani Yardım Vakfı'nın düzenlediği "Balkanlarda Gelecek Tasavvuru Sempozyumu" bu umut veren önemli bir adımdı. Umarım bu bir araya geliş, Türkiye'nin Balkan tasavvurunu tazeleyerek, kalıcı bir hale getirir ve İHH'nın sempozyumun kısa ve uzun vadeli amaçları arasında sıraladığı gibi: Balkan coğrafyası ve Türkiye halkları arasındaki kültürel hareketlilik, temas ve bilgi akışının tekrar canlanması ve Balkan coğrafyasında yaşanan siyasi, ekonomik ve kültürel sorunların aşılmasına katkı sağlar.


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
        Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."

            *Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım  grubu.
 Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.