Yüksek yargıda yaşananlar, gerçekten skandal... Gerçekten tarihinde hiç yaşanmamış şeyler.... Gerçekten istifa gerektiren olaylar....
Ama bu skandalı çıkaranlar kimler? Yaşanmayanları, yaşatanlar kimler? İstifa etmesi gerekenler kimler?
Buyrun siz karar verin..
Neden bahsediyoruz?
Anayasa Mahkemesi'nden...
Aktüel tartışmaya hiç girmeden, gargaraya getirilen bir konuyu hatırlatalım..
Şu Anayasa Mahkemesi'nde Başkanvekili olan zatın eşi, Ergenekon terör örgütü soruşturması kapsamında, bir gün boyunca savcının sorgusuna muhatap olmadı mı?
Oldu..
Eeee?
Söyleyin bakalım, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili koltuğunda oturan bir kişinin eşi, böyle bir suçlamaya hiç muhatap olmuş muydu?
Var mı bunun ikinci bir örneği?
Yok.
Ne görülmüş, ne de duyulmuş bir şey, yüksek yargıda başkanvekili olan bir kişinin karısının, terör örgütü yöneticileri ile senli benli muhabbeti! Geceyarılarına kadar uzanan görüşmeleri!
Tam bir rezalet.Tam bir skandal..
İşte, oradan başlayalım konuya..
Bugün Anayasa Mahkemesi'nde üyelik yapan, hatta başkanvekili olan kişi, yüksek yargı organlarında, hiç karşılaşmadığımız o olayı bize yaşatmıştı!.
Buna rağmen, hiçbir şey olmamış gibi, muhterem(!) koltuğunda oturmaya devam etmekte!.
Eşini bırakın, kendisi dahi, Ergenekon terör örgütü sanığı TuranÇömez'e ne mesajlar yolluyordu!..
Hepsinin üstü örtüldü. Unutturuldu. Unutturulduğu için de, şimdi sergilediği rezaleti unutturanlara bedel ödüyor. Ortalığı karıştırmak için, korsan açıklamalar yapıyor..
Anayasa Mahkemesi'nin 6'ya 5 oyla aldığı bir kararın, başkan tarafından kamuoyuna hatırlatılmasını, "Bizim haberimiz yok" diyerek kuvvetten düşürmeye çalışıyor!
Sanki adam, 5 kişilik azınlıkta kalanların içinde değilmiş gibi, o kararı alırken kendisinin görüşü azınlıkta kalmamış gibi... Şimdi çıkmış, "bizim haberimiz yok" diyor, kafa karıştırmaya çalışıyor!
Azınlıkta kalan diğer 4 üyeyle yapacağı açıklamanın, kamuoyu vicdanında hemen mahkûm olacağını bildiği için, tezgâh kuruyor; gidiyor, yedek üyeleri de yanına alıyor..
Böyle rezalet olur mu?
Başkan, çoğunluğun kararını açıklıyor..
Azınlıktaki üyeler de, yedek üyelerle birlikte, kesinleşmiş kararı yalanlamaya kalkışıyor!
Ve tüm bunları, Ergenekon sanığı bir bayanın kocası olan başkanvekili ön plana çıkarak yapıyor!
O halde, Başkanvekili Osman Paksüt'ü bir kenara koyup, biz o açıklamada ismi geçen diğer üyelere soralım: "Sayın Fulya Kantarcıoğlu hanım.. Siz, Başkanın yaptığı açıklamanın neyine, neresine karşısınız?"
Şevket Apalak beye sormak istiyorum, "Resmi Gazete'de yayınlanan; sizin de üyesi olduğunuz mahkeme kararında, dava açma süresinin ne zaman başlayacağına dair açık bir cümle var iken, şimdi siz, Başkanın bunu hatırlatan açıklamasına niye karşı çıkıyorsunuz?"
Mehmet Erten beye sormak istiyorum, "Anayasa Mahkemesi'nde konu tartışıldı. Sizin görüşünüz kabul görmedi. Siz 5 oyda kaldınız, karşı görüş 6 oy aldı. Şimdi hâlâ, 5 oyun görüşünü, niye bize dayatıyorsunuz?"
Ayla Perktaş hanıma sormak istiyorum: "Uzatmalı Cumhurbaşkanı Necdet Sezer, görev süresi dolduktan sonra, yetkisi şaibeli bir dönemde sizi o makama seçti. Bunun gereği/bedeli olarak mı, o açıklamaya destek verdiğinizi söylüyorsunuz?"
Necmi Özler beye sormak istiyorum, "Dava karara bağlanırken, görüşmeye katılmadınız, şimdi niye böyle bir açıklamada isminizi geçiriyorsunuz?"
Yedek üyelere hiçbir şey sormama gerek yok.
Onların normalde oy kullanma hakları yok ki, bu konuda Başkana bir şey deme hakları da olsun.
Anayasa Mahkemesi üyelerinden sonra, bir soru da YSKBaşkanvekili Ahmet Başpınar'a..
Affedersiniz Başpınar, siz Anayasa Mahkemesi'nin kararını hiç okudunuz mu? "Başkan Kılıç'ın şahsi görüşü" dediğiniz o görüş, Anayasa Mahkemesi'nin Resmi Gazete'de yayınlanan kararında açık seçik yazılı..
Elinizde Resmi Gazete yok ise, söyleyin, bir mail atayım. Atayım da okuyup öğrenin!
Ali Karahasanoğlu / Vakit
akarahasanoglu@vakit.com.tr
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.