Aralarında Prof. Dr. Ahmet İnsel, Prof. Dr. Baskın Oran ve gazeteci-yazar Ali Bayramoğlu’nun bulunduğu bir grubun öncülüğünde başlatılan “Ermenilerden özür diliyorum” imza kampanyasına 2500 den fazla kişi katıldı! Öte yandan aralarında emekli Büyükelçilerin de blunduğu bir grup Özür Dileyenleri İhanet ve Tarihe saygısızlıkla suçladı.....
iŞTE Hepimiz Ermeniyiz diyip özür dileyen insanların isimleri
ERMENİ KARDEŞLERİMDEN ÖZÜR DİLİYORUM’
Kampanya metninde, “1915’te Osmanlı Ermenilerinin maruz kaldığı ‘büyük felakete’ duyarsız kalınmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum” denildi.
Özür dileyenler grubu, kampanyanın amacını da şu şekilde anlattı:
‘GERÇEKLER FARKLI’
“Ermenilerin başına gelenler Türkiye’de çok az bilinen, unutturulmuş, tahrik edilmiş olgular. Türkler, bu meseleleri daha çok büyüklerinden, dedelerinden duydu. Ama konu hiçbir zaman objektif bir tarih anlatımı haline dönüşemedi.
Bu yüzden pek çok insan Türkiye’de bugün, bütün iyi niyetiyle Ermenilerin başına bir şey gelmediğini zanneder.
Bunun çok tali, ikincil hatta karşılıklı katliamlar şeklinde cereyan eden ve Birinci Dünya Savaşı koşullarıyla açıklanan bir nevi ‘vaka-i adiye’ olduğu kanaati resmi tarih tarafından yıllardır söylene gelmiştir. Fakat gerçekler maalesef çok farklı. Belki bir tane gerçek var, o da şu son tahlilde Ermeniler artık Anadolu’da yok ama diğer unsurlar Türkler ve Kürtler hâlâ burada. Bu kampanyanın öznesi bireyler. Bireyin vicdanından gelen bir ses bu. Özür dileyen diler, dilemeyen dilemez. Bu kadar zaman boyunca, neredeyse 100 sene olacak bu konudan bahsedememiş, açıkça konuşamamış olmaktan dolayı özür dileniyor.”
BİREYSEL TAVIR
Uzun tartışmalardan sonra mutabık kalınan kampanya için alışılagelmiş yöntemlerden farklı bir yol izlenmesi planlanıyor. Kampanyanın öncüleri, hedeflerinin, internette bir yıl boyunca sürdürülmesi ve mümkün olduğunca fazla katılım sağlamak olduğunu belirtiyor.
Galatasaray Üniversitesi’nden Prof. Ahmet İnsel, kampanyayı tarihi sorumluluk karşısında bireysel bir tavır olarak tanımlayarak, “Resmi politikadan bağımsız olarak biz yurttaşların, Türkiye tarihi ile ilgili görüşlerini beyan hakkı var. Kampanyayı bir politika malzemesine dönüştürmemek gerekir” dedi.
Bahçeşehir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Cengiz Aktar da kampanya ile ilgili olarak, “Bireyi, bireyin hissiyatını öne çıkaran bir kampanyanın vaktinin gelmiş hatta geçmiş olduğu kanaatinden yola çıktık. Muhtemelen yılbaşında çok geniş bir kampanya haline getirmeyi hedefliyoruz” diye konuşmuştu.
Kampanyaya imza atanlar Özür dileyenler grubunun www.ozurdiliyoruz.com adlı web sitesinde başlattıkları kampanyaya destek verenlerden bazıları şunlar
Adalet Ağaoğlu Bejan Matur Ertuğrul Kürkçü İbrahim Betil Mustafa Suphi Erden Şenol Karakaş Adnan Ekşigil Berat Günçıkan Esra Mungan İbrahim Kaboğlu Mustafa Yasacan Şerafettin Elçi Ahmet Çakmak Betül Tanbay Evin Doğu İhsan Dağı Naci Kutlay Şeyhmus Diken Ahmet Çiğdem Bilge Contepe F.Levent Şensever İpek Çalışlar Nail Satlıgan Sezgin Tanrıkulu
Ahmet Evin Bülent Atamer Faruk Bildirici Işıl Kasapoğlu Necmiye Alpay Şirin Tekeli Ahmet İnsel Bülent Aydın Fatma Tülin Julide Kural Nedim Gürsel Suavi Aydın Ahmet İsvan Burhan Şenatalar Fazıl Hüsnü Erdem Kemal Gökhan Gürses Neşe Düzel Şükrü Erbaş Ahmet Kuyaş Canan Tolon Fehim Caculi Kemal Göktaş Nil Mutluer Süleyman Göncü Akif Kurtuluş Celal Başlangıç Ferda Balancar Kezban Hatemi Nilgün Toker Tahsin Yeşildere Aksu Bora Cem Mansur Ferda Keskin Koray Çalışkan Nilüfer Göle Tanıl Bora Alaz Kuseyri Cem Özdemir Ferhat Kentel Koray Düzgören Nurhan Yentürk Tarhan Erdem Ali Arif Cangı Cemil Koçak Fethiye Çetin Korhan Gümüş Ömer Faruk Gergerlioğlu Tarık Ziya Ekinci Ali Bayramoğlu Cengiz Aktar Fikret Adanır Lale Mansur Ömer Laçiner Temel İskit Ali Nesin Cengiz Alğan Fikret Başkaya Levent Yılmaz Ömer Madra Tuna Kiremitçi Alper Görmüş Cengiz Çandar Fikret Toksöz Leyla İpekçi Oral Çalışlar Ümit Fırat Arzu Başaran Cezmi Ersöz Filiz Ali Leyla Neyzi Orhan Koçak Ümit Güney Asaf Savaş Akat Çiğdem Mater Filiz Koçali Mahir Günşiray Orhan Miroğlu Ümit Kardaş Aslı Erdoğan Coşkun Aral Füsun Üstel Mahmut Temizyürek Orhan Silier Ümit Kıvanç Atila Eralp Deniz Türkali Gencay Gürsoy Mebuse Tekay Osman Köker Ümit Şahin Atilla Yayla Derya Alabora Gila Benmayor Mehmet Demir Osman Murat Ülke Umut Özkırımlı Attila Tuygan Dilek Kurban Gönül Dinçer Mehmet Güleryüz Oya Aydın Ünal Ünsal Aydan Baktır Doğan Özgüden Gülçin Santırcıoğlu Mehmet Soylu Oya Baydar Vedat Yıldırım Aydın Cıngı Doğan Tarkan Güllü Aybar Mehmet Ural Özlem Dalkıran Yahya Madra Ayhan Aktar Ebru Erkekli Gülseren Onanç Melek Göregenli Perihan Mağden Yalçın Ergündoğan Ayhan Bilgen Ece Temelkuran Günay Göksu Özdoğan Mesut Saganda Pınar Selek Yaman Yıldız Ayla Gürsoy Edhem Eldem Gürhan Ertür Mine Kırıkkanat Piyale Madra Yasemin Çongar Aylin Aslım Emine Algan Habib Bektaş Mithat Sancar Ragıp Duran Yasemin Göksu Ayşe Batumlu Emine Uşaklıgil Hadi Uluengin Mücteba Kılıç Rasim Ozan Kütahyalı Yavuz Bingöl Ayşe Berktay Emrullah Beytar Hakan Tahmaz Muharrem Erbey Roni Margulies Yavuz Önen Ayşe Buğra Enis Batur Haldun Dostoğlu Muhsin Kızılkaya Şahin Alpay Yeliz Kızılarslan Ayşe Erzan Eren Keskin Hale Tenger Murat Belge Şanar Yurdatapan Yıldıray Oğur Ayşe Gözen Ergin Cinmen Halil Berktay Murat Çelikkan Şebnem K.Fincancı Yıldız Önen
Ayşe Kadıoğlu Ergün Eşsizoğlu Hasan Cemal Murat Morova Şebnem Sönmez Yücel Sayman Ayşe Önal Erkan Goloğlu Hidayet Şefkatli Tuksal Murat Necip Arman Şehbal Şenyurt Yusuf Alataş Aziz Gökdemir Erkan Şen Hüsamettin Onanç Murat Paker Selim Deringil Zeynep Tanbay
Barış Pirhasan Erol Katırcıoğlu Hüseyin Hatemi Murathan Mungan Semih Kaplanoğlu Zozan Özgökçe Baskın Oran Ersin Salman Hüsnü Öndül Mustafa Arslantunalı Semra Somersan
‘ÖZÜR DİLEMEK YANLIŞ VE TARİHİMİZE SAYGISIZLIK’
“Ermenilerden özür dilenmesi” kampanyasına karşı çıkan emekli büyükelçiler de bir bildiri yayımladı. Aralarında Şükrü Elekdağ, Korkmaz Haktanır, Onur Öymen’in de bulunduğu 60’a yakın emekli büyükelçi yayımladıkları bildiride, “Özür dilenmesi gibi tek yönlü bir davranış yersiz ve yanlış olacak, tarih gerçeklerine aykırı düşecek ve ulusal çıkarlarımız açısından vahim sonuçlar doğurabilecektir” dedi.
Emekli büyükelçiler bildiride, şu görüşleri dile getirdi:
“Böylesine yanlış ve tek taraflı bir girişim, tarihimize saygısızlık ve terör örgütlerinin Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde yaptıkları ve cumhuriyet tarihimizde de giriştikleri şiddet eylemlerinde hayatlarını kaybeden insanlarımıza ihanet etmek anlamına gelecektir.
Savaş koşullarında yapılan 1915 Ermeni tehciri acı sonuçlar vermiş ise de, Türk insanının Ermeni isyanları ve terör eylemlerinde uğradığı kayıplar ve acılar, Ermenilerinkinden daha az değildir.
‘KATİLLER HAYATTA’
Ermeni tedhişçilerin (yıldırıcı), dış güçlerin planlı ve sürekli kışkırtmaları sonucunda, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ve daha sonra 1. Dünya Savaşı sırasında ve Kurtuluş Savaşı’nın ilk dönemlerinde istilacı düşman kuvvetlerine katılarak, Anadolu insanımıza karşı kitlesel vahşet eylemlerinde bulundukları yerli ve yabancı kaynaklı belgelerden de açıkça görülmektedir.”
Bildiride, 1973’de Ermeni terörünün yeniden başlatıldığı, bu eylemlerde onlarca kişinin öldüğü, yüzlerce kişinin de yaralandığı, Azerbaycan’ın Ermenilerce işgaliyle bir milyon kişinin topraklarından sürgün edildiğinin de unutulmaması gerektiği vurgulandı.
Bildiride, “Özür dileme kampanyası gibi sakat bir girişime kalkışanlar acaba tarih boyunca Ermeni terörüne kurban giden ve zulüm gören insanlar için de özür dilenmesini düşünmekte midirler?
Ermeni iddialarını tümüyle haklı görürcesine özür dilemek girişimini bir tarafa bırakıp, öncelikle, yakın geçmişte masum Türk diplomatlarını, görevlilerini ve aile bireylerini acımasızca katletmiş olan Ermenilerin, Türk ulusundan özür dilemesini sağlamak gerekir. Bu katiller hâlâ hayattadırlar ve Ermenistan ile bazı ülkeler tarafından himaye gördükleri için cezasız kalmışlardır” denildi.
‘KASITLI BİR PLAN’
Bildiride ayrıca, bugün artık terörün işlevini bitirdiği, ikinci aşamanın özür dilemek, sonra da işin toprak ve tazminat taleplerine vardırılmasının tasarlandığı vurgulanarak, şöyle denildi:
“Dileğimiz, uğradığımız bunca kayıp, acı ve haksızlıktan sonra kendi insanımızın böyle bir sinsi ve kasıtlı plana alet olmamasıdır.”
KARŞI ÇIKAN BÜYÜKELÇİLER
Erdil Akay, Ömer Akbel, Nusret Aktan, Mümin Alanat, Önder Alaybeyi, Ali Hikmet Alp, Akın Alptuna, Burhan Ant, Erdoğan Aytun, Candan Azer, Ahmet Banguoğlu, Nazım Belger, Sadi Çalışlar, Ertuğrul Çırağan, Sevinç Dalyanoğlu, Gönül Dalyanoğlu (emekli Başkonsolos), Daver Darende (emekli Başkonsolos), Cenk Duatepe, Şükrü Elekdağ, Orhan Erdivanlı, Erdinç Erdün, Uğur Ergun, Erkan Gezer, Gün Gür, Burak Gürsel, Korkmaz Haktanır, Aydın İdil, Salih Zeki Karaca, Aydan Karahan, Alp Karaosmanoğlu, Yıldırım Keskin, Fazlı Keşmir, Ömer Engin Lütem, Ünal Maraşlı, Ali Engin Oba, Tansu Okandan, Erhan Öğüt, Onur Öymen, Önder Özar, Müfit Özdeş, Ergun Pelit, Turgut Serdaroğlu, Yüksel Söylemez, Ülkü Süelkan (emekli idari memur ve şehit Bora Süelkan’ın eşi), Teoman Sürenkök, Ömer Şahinkaya, Bilal Şimşir, Kaya Toperi, Muammer Tuncer, Senbir Tümay, Tugay Uluçevik, Erdinç Ulumlu, Necati Utkan, Nuri Yıldırım, Betin Yiğit (Emekli Başkonsolos), Erhan Yiğitbaşıoğlu, İlhan Yiğitbaşıoğlu, Ömer Zeytinoğlu.
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
ERMENİ DİASPORASINA TOKAT GİBİ YANIT !
YanıtlaSilErmeni diasporasının (kopuntu) soykırım' iddialarını yalanlayan belgeler ortaya çıktı
Hürriyet gazetesinin haberine göre, Moskova'daki Askeri Tarih Devlet Arşivi'ni (RGVİA) araştıran akademisyen Mehmet Perinçek, Tuğgeneral Bolhovitinov'un 11 Aralık 1915'te karargahına gönderdiği 65 sayfalık raporu buldu. Rus komutan raporda, "Ermeni gönüllü birlikleri ırkçı duygularla Müslüman halka karşı vahşi kırımlara girişti" diyor.
RUSYA'nın başkenti Moskova'da bulunan Rusya Askeri Tarih Devlet Arşivi'nde (RGVİA) çalışmalar yapan İstanbul Üniversitesi araştırma görevlisi Mehmet Perinçek, Birinci Dünya Savaşı sırasında Kafkas cephesinde görevli Tuğgeneral Leonid Bolhovitinov'un karargahına gönderdiği raporu buldu. Diğer adı 'Çarlık Rusyası Askeri Arşivi' olan merkezde bulunan tarihi belge, günümüzde Erivan hükümeti ve diasporanın sloganı haline gelen "Türkler 1915 yılında 1,5 milyon Ermeni'yi öldürdü" iddiasını ilk elden çürüten bilgiler içeriyor.
SORUMLU KENDİLERİ
11 Aralık 1915'te Rus karargahına gönderilen 65 sayfalık rapor, "Gerçek durum. Düzeltme" başlığını taşıyor. Taşnak Partisi'nin, "Kafkas cephesinde Ermeni gönüllü çetelerinin faaliyetleri" başlıklı bir mektubu Rus Çarı'na iletmesinden iki ay sonra yazılan raporun girişinde, Ermenilerin kaleme aldığı bu mektuptaki bilgilerin "siyasi amaçlı" olduğu uyarısı yapıldıktan sonra, bölgedeki "gerçek durum" özetleniyor. Bölgede patlak veren hadiselere, "Ermeni problemi olarak tabir edilen mesele" tanımını uygun gören Rus general, Osmanlı içinde istenmeyen unsur haline gelmelerinde sorumluluğu Ermenilere yüklüyor. Raporda, "Ermenilerin verdiği ölü sayısına güvenmemek gerekir. Taşnak partisi bildirilerinde belirtilen kayıp rakamları devamlı surette abartılıyor ve bunların siyasi amaç taşıdıkları şüphe götürmüyor. Bu kayıpların sorumluları da, kırımı ateşleyen Ermeni çetelerinin kendisidir" ifadesi yer alıyor.
İNGİLTERE KIŞKIRTTI
Bölgede fitilin 1915'ten çok daha önce, 1890 tarihlerinde dış güçler tarafından ateşlendiğini merkeze bildiren Bolhovitinov, "Özellikle İngiltere, Osmanlı ile Çarlık Rusya arasında ittifak kurulup Ortadoğu'da yeni güç merkezi oluşmaması için, Türkiye'nin doğusundaki Ermenileri kışkırtarak karışıklık çıkartmıştır. Bundan önce, Türkler, Ermeniler ve Kürtler barış içinde yaşıyordu. Hatta bölgedeki Ermenilerin hayat koşulları, Kürtler'den ve Türkler'den bile iyiydi" diyor. Rus general şöyle yazıyor: "Rusya, Osmanlı içindeki Ermeni meselesini ilk başta uzaktan izlemekle yetinmiştir. İmparatorumuzun görüşü, Almanya ve üç ay sonra Osmanlı devletinin de bize savaş ilan etmesiyle değişti. Rus birliklerine ek olarak Ermeni gönüllü çetelerini kullanma kararı, Osmanlı'nın bize savaş ilanı sonrasında alındı. Zayıflayan Osmanlı Devleti, Rusya için potansiyel müttefik olmaktan zaten çıkmıştı."
RAPORDAN TESPİTLER
Cepheyi teftiş eden Çarlık Rusya'sı Tuğgenerali Bolhovitinov'un 1915 tarihli raporunda karargâhına bildirdiği bazı tespitler şöyle:
Kullanıldılar Ermenilere kendi yardımlarıyla "Bağımsız Ermenistan" kurabilecekleri fikrini (empoze)dayatılmış eden Avrupa diplomasisidir. Bu fikrin aşılanmasında özellikle Ermeni diasporası aydınları kullanılmış ve onlar aracılığıyla Osmanlı'da yaşayan Ermenilere karışıklık çıkarmaları ve kan dökerek Avrupa kamuoyunu etkilemeleri öğütlenmiştir.
Feda edildiler Ermeni liderleri, gerçekleşmesi imkânsız "Bağımsız Ermenistan" fikrine kapılarak Ermeni halkını Avrupa diplomasisi için feda etmiştir. Ermeni çeteleri, suni ayaklanmalar kışkırtarak, yoğun propaganda faaliyeti yürüterek ve Müslüman nüfus üzerinde her türlü tecavüzü uygulayarak kırımı ateşlemiştir.
Herkese terör Ermeni örgütleri, eylem biçimi olarak terörü benimsemişlerdir. Terörü, sadece başka milletlerden kişilere karşı değil, kendi fikirlerini benimsemeyen Ermenilere karşı da uygulamışlardır. Hatta özerklik karşılığında Rusya ile ittifakı da geçici bir araç olarak görmüşlerdir. Dolayısıyla Ermeni gönüllü birlikleri uzun vadede Rusya İmparatorluğu çıkarlarının aleyhinedir. Rusya'da terör eylemleri düzenleyen Taşnak komutanlarının 1914 affından yararlandırılması ve serbest bırakılması hatadır.
Vahşi kırımlar Savaş esnasında işgal edilen bölgelerde Ermeni gönüllü birlikleri ırkçı duygularla Müslüman halka karşı vahşi kırımlara girişmiş, nüfusu cins veya yaş ayırt etmeden ya imha etmiş ya da sürmüş, köylerini yerle bir etmiş ve mallarını yağmalamıştır. Bu uygulamalar sistemlidir. Düzensiz ve yağmacı Ermeni çeteleri, müttefik Rus ordularına karşı bile zaman zaman silah kullanmıştır. Rus yetkilileri bu yüzden önlemler almıştır.
DEHŞET ÇETELERİ
Rus general Leonid Bolhovitinov'un raporuna göre, Birinci Dünya Savaşı'na Rus saflarında katılan gönüllü Ermeni çeteleri, Anadolu topraklarında sivil halk arasında dehşet saçmıştı. Fotoğrafta görülen "Kazar" ve "Sepuh" gibi çeteler, Ruslar tarafından bile kontrol altında tutulamıyordu.
'DÜŞMAN'IN KALEMİNDEN
BUGÜNE kadar Rus arşivinin tozlu raflarında kalan ancak tarihi öneme sahip olan raporun, o dönemde Osmanlı ile düşman olan bir ülkenin askeri yetkilisi tarafından hazırlanmış olması önem taşıyor. Raporu yazan Rus Tuğgeneral Bolhovitinov, Osmanlı İmparatorluğu'nun Almanya ve Avusturya-Macaristan ile birlikte, İngiltere, Fransa ve Rusya'ya karşı savaştığı 1914-1918 yılları arasında Kafkas cephesinde bulunuyordu. Dolayısıyla gördüklerini diplomatik bir çarpıtma yapmadan, asker gerçekçiliğiyle aynen üstlerine aktarmış olduğu sanılıyor. Sözde Ermeni soykırımı meselesinde en büyük sorun, tarihi belgelerin nesnelliği. Özellikle Ermeni iddialarını destekleyen belgelerin, o dönemde Osmanlı'nın karşısında yer alan devletlerin diplomatları ve gazetecileri tarafından yazılmış olması dikkat çekiyor.
ÇAR'A SADAKAT YEMİNİ
Akademisyen Mehmet Perinçek'in ulaştığı tarihi fotoğrafta, Ermeni gönüllü çeteleri, Rus Çarı'na sadakat yemini ederken görülüyor. Çarlık Rusya generali Bolhovitinov, Kafkasya cephesinde Osmanlı ile savaşırken yazdığı raporunda, "Almanya'dan sonra Osmanlı Devleti de Rusya'ya savaş ilan etmeseydi, kontrol altında tutulması çok zor olan Ermeni unsurunu gönüllü birlikler olarak Kafkas cephesinde kullanma düşüncemiz olmazdı. Ermeni çeteleri savaştan sonra süngülerini rahatlıkla bize karşı da çevirebilir" diyor.
Dâhildeki hasım unsurları yenmek genç inkılâpçılar için güç olmamıştır. Asıl müşkülat bu karanlık kuvvetleri harekete getiren yabancılardan geliyor. Afrika'da, yakın ve uzak şarkta garpçılığın en korkunç düşmanı bizzat garptır... Garp; hürriyetten, ilimden, fenden, seviye ve şuurdan Korkuyor. Mücedditler (yenilikçiler), silindir şapkanın üzerindeki sarığı çıkarmalıdırlar." Falih Rıfkı Atay
Tarihi belgeler göstermektedir ki, Türk-Ermeni olaylarını başlatan, vatanları Osmanlıya ihanet edip işgalci emperyalistlerle işbirliği yaparak, Osmanlıyı arkadan vuran Ermenilerdir. Türk evlatları birbirinden binlerce Km uzakta (Yemende- Galiçya-Kafkasya gibi) uzak cephelerde çarpışırken, Ruslarla el ele vererek, sihasız, yoksul Anadolu halkını-köylüsünü, oluşturdukları silahlı çetelerle saldırmaya, arkadan vurmaya, köyleri işgalle halkı kırmaya başlamışlardı.
Bu olaylarda her iki taraftan, ne yazık ki, binlerce, on binlerce insan hayatlarını kaybetmiştir. Türkiye Devleti, tarihin bu acı ve trajik olayları için, tarihçi ve bilim adamlarına bütün arşivlerini açmıştır. Ama katliamları başlatan, arşivlerinde katliamları yazılı olan ve dünyaya kendilerini mazlum, soykırıma uğramış millet olarak gösteren Ermeniler, Ermenistan, bir türlü arşivlerini dünya kamuoyuna açmamaktadır. Çünkü aleyhlerine pek çok delil, kanıt olduğu için, dünya kamuoyunun aleyhlerine dönmesini istememektedirler. Doğu Anadolu Bölgesinde, Ermeni bir halk ozanının yazdığı Müslümanları böyle kırdık, şöyle kestik diyen bir destanı ve başka belgelerle Ermenilerin yaptıklarını okuyucuya ilerde sunacağız.
Dünyanın pek çok ülkesine dağılmış ve çok zenginleşmiş durumdaki Ermeni Diasporası da, ellerindeki etkin basın yayın araçları ve sınırsız paraları ile Türkiye aleyhine, kendilerini haklı çıkarmak için, akla hayale gelmeyen yalan ve iftiralarla propaganda yapmaktalar.
Ermenilerin ne kadar hilekâr olduklarını gösteren bir kanıtı size tekrar sunuyoruz. Yukarıdaki resme dikkatlice bakınız. Bu resim gazetemizin 20.8.2008 tarihli sayfasında Fransa ve Ermeniler başlığı ile yayınlanan yazımızdan alınmıştır. Resmin sağ tarafındaki orijinal yazılı görüntüde, Atatürk bir sandalyede veya kanepede bahçede oturmakta; önünde de küçük bir köpek yavrusu var bulunmakta. Ermeniler yayınlattıkları bir dergide, bu resimdeki köpek yavrusunu silmişler, onun yerine karnı parçalanmış bir çocuk resmi koymuşlar. Resime de, Atatürk, barbar Türkler parçaladıkları bir çocuğu seyrediyor diye yazmışlar. Düşününüz ne kadar büyük yalancılık, ne kadar büyük hayâsızlık ve utanmazlık. Dünyayı böyle kandırıyorlar.
Türk milleti olarak, bıkıp usanmadan, her türlü yayın araçları ile, bu yalanlarını, onların aleyhindeki gerçekleri, niçin arşivlerini dünyaya açmadıklarını Dünya kamuoyuna anlatmalıyız. Ermenilerin katlettiği on binlerce vatandaşlarımzın, Talat Paşaların, Sait Halim Paşaların, Enver Paşaların, Cemal Paşaların ruhlarını şad etmek için gerçeği dünyaya haykırmalıyız. Ne yazık ki, dışarıda yeteri kadar, etkili olamıyoruz. Bunun için para yanında, çokça yabancı dil bilen, tarihin bu olaylarını çok iyi bilen, tanıtıcı personele gereksinim vardır. Yoksa böyle sessiz, ilgisiz kalmaya devam edersek, Ermenilerin etkin propagandası ile, dünyanın bütün meclislerinde soy kırım yok diyene ceza kararları çıkmaya devam edecektir.
AYIN AĞIDI:HAÇİN AĞIDI
YanıtlaSilAYIN YORUMU:ANADOLUDA ERMENİ MEZALİMİ
Bir Avşar Ağıdı
Bugün adı Saimbeyli olan
Adanın ilçesini Kurtuluşta Ermeni ve Fransızlar İşgal eder.Orada yapılan zulmü
Bir Avşar kadını ağıda döker.Bu ağıdın bir bölümünü sizlere sunuyoruz.Sonra Hain işbirlikçiler bu ağıtçı anayıda şehit eder.
Boğçasında çıkan bu ağıdı 1922 yılında Mustafa Kemal paşaya okurlar ve Paşa göz yaşını tutamaz.İşte her olay Mustafa Kemal paşa ve Kurtuluşu sağlayan dedelerimizin Bu vatanı kolay kazanmadıklarını anlatır.Bazen ağıt olur Avşar anada,Bazen Marş olur Mehmetcik te.
Baş ucumda geziyorlar
İfademi yazıyorlar
Ayan olsun Tufan Beyim
Sağ adamı yüzüyorlar
Haçına da geldi paşa
Sarığın doladı daşa
Bir saatçık mühlet verin
Yaşa Tufan Beyim yaşa
Yağ kazanını kurdular
Çocukları kaynattılar
Gün görmeyen hanımları
Süngü ile oynattılar
Genco Çavuşu yüzdüler
Özne gibi öğe öğe
Başkatibi öldürdüler
Değnek ile döğe döğe
CEVAT KULAKSIZ HOCANIN ARAŞTIRMALARINDAN
YanıtlaSilERMENİ DİASPORASINA TOKAT GİBİ YANIT !
Ermeni diasporasının (kopuntu) soykırım' iddialarını yalanlayan belgeler ortaya çıktı
Hürriyet gazetesinin haberine göre, Moskova'daki Askeri Tarih Devlet Arşivi'ni (RGVİA) araştıran akademisyen Mehmet Perinçek, Tuğgeneral Bolhovitinov'un 11 Aralık 1915'te karargahına gönderdiği 65 sayfalık raporu buldu. Rus komutan raporda, "Ermeni gönüllü birlikleri ırkçı duygularla Müslüman halka karşı vahşi kırımlara girişti" diyor.
RUSYA'nın başkenti Moskova'da bulunan Rusya Askeri Tarih Devlet Arşivi'nde (RGVİA) çalışmalar yapan İstanbul Üniversitesi araştırma görevlisi Mehmet Perinçek, Birinci Dünya Savaşı sırasında Kafkas cephesinde görevli Tuğgeneral Leonid Bolhovitinov'un karargahına gönderdiği raporu buldu. Diğer adı 'Çarlık Rusyası Askeri Arşivi' olan merkezde bulunan tarihi belge, günümüzde Erivan hükümeti ve diasporanın sloganı haline gelen "Türkler 1915 yılında 1,5 milyon Ermeni'yi öldürdü" iddiasını ilk elden çürüten bilgiler içeriyor.
SORUMLU KENDİLERİ
11 Aralık 1915'te Rus karargahına gönderilen 65 sayfalık rapor, "Gerçek durum. Düzeltme" başlığını taşıyor. Taşnak Partisi'nin, "Kafkas cephesinde Ermeni gönüllü çetelerinin faaliyetleri" başlıklı bir mektubu Rus Çarı'na iletmesinden iki ay sonra yazılan raporun girişinde, Ermenilerin kaleme aldığı bu mektuptaki bilgilerin "siyasi amaçlı" olduğu uyarısı yapıldıktan sonra, bölgedeki "gerçek durum" özetleniyor. Bölgede patlak veren hadiselere, "Ermeni problemi olarak tabir edilen mesele" tanımını uygun gören Rus general, Osmanlı içinde istenmeyen unsur haline gelmelerinde sorumluluğu Ermenilere yüklüyor. Raporda, "Ermenilerin verdiği ölü sayısına güvenmemek gerekir. Taşnak partisi bildirilerinde belirtilen kayıp rakamları devamlı surette abartılıyor ve bunların siyasi amaç taşıdıkları şüphe götürmüyor. Bu kayıpların sorumluları da, kırımı ateşleyen Ermeni çetelerinin kendisidir" ifadesi yer alıyor.
İNGİLTERE KIŞKIRTTI
Bölgede fitilin 1915'ten çok daha önce, 1890 tarihlerinde dış güçler tarafından ateşlendiğini merkeze bildiren Bolhovitinov, "Özellikle İngiltere, Osmanlı ile Çarlık Rusya arasında ittifak kurulup Ortadoğu'da yeni güç merkezi oluşmaması için, Türkiye'nin doğusundaki Ermenileri kışkırtarak karışıklık çıkartmıştır. Bundan önce, Türkler, Ermeniler ve Kürtler barış içinde yaşıyordu. Hatta bölgedeki Ermenilerin hayat koşulları, Kürtler'den ve Türkler'den bile iyiydi" diyor. Rus general şöyle yazıyor: "Rusya, Osmanlı içindeki Ermeni meselesini ilk başta uzaktan izlemekle yetinmiştir. İmparatorumuzun görüşü, Almanya ve üç ay sonra Osmanlı devletinin de bize savaş ilan etmesiyle değişti. Rus birliklerine ek olarak Ermeni gönüllü çetelerini kullanma kararı, Osmanlı'nın bize savaş ilanı sonrasında alındı. Zayıflayan Osmanlı Devleti, Rusya için potansiyel müttefik olmaktan zaten çıkmıştı."
RAPORDAN TESPİTLER
Cepheyi teftiş eden Çarlık Rusya'sı Tuğgenerali Bolhovitinov'un 1915 tarihli raporunda karargâhına bildirdiği bazı tespitler şöyle:
Kullanıldılar Ermenilere kendi yardımlarıyla "Bağımsız Ermenistan" kurabilecekleri fikrini (empoze)dayatılmış eden Avrupa diplomasisidir. Bu fikrin aşılanmasında özellikle Ermeni diasporası aydınları kullanılmış ve onlar aracılığıyla Osmanlı'da yaşayan Ermenilere karışıklık çıkarmaları ve kan dökerek Avrupa kamuoyunu etkilemeleri öğütlenmiştir.
Feda edildiler Ermeni liderleri, gerçekleşmesi imkânsız "Bağımsız Ermenistan" fikrine kapılarak Ermeni halkını Avrupa diplomasisi için feda etmiştir. Ermeni çeteleri, suni ayaklanmalar kışkırtarak, yoğun propaganda faaliyeti yürüterek ve Müslüman nüfus üzerinde her türlü tecavüzü uygulayarak kırımı ateşlemiştir.
Herkese terör Ermeni örgütleri, eylem biçimi olarak terörü benimsemişlerdir. Terörü, sadece başka milletlerden kişilere karşı değil, kendi fikirlerini benimsemeyen Ermenilere karşı da uygulamışlardır. Hatta özerklik karşılığında Rusya ile ittifakı da geçici bir araç olarak görmüşlerdir. Dolayısıyla Ermeni gönüllü birlikleri uzun vadede Rusya İmparatorluğu çıkarlarının aleyhinedir. Rusya'da terör eylemleri düzenleyen Taşnak komutanlarının 1914 affından yararlandırılması ve serbest bırakılması hatadır.
Vahşi kırımlar Savaş esnasında işgal edilen bölgelerde Ermeni gönüllü birlikleri ırkçı duygularla Müslüman halka karşı vahşi kırımlara girişmiş, nüfusu cins veya yaş ayırt etmeden ya imha etmiş ya da sürmüş, köylerini yerle bir etmiş ve mallarını yağmalamıştır. Bu uygulamalar sistemlidir. Düzensiz ve yağmacı Ermeni çeteleri, müttefik Rus ordularına karşı bile zaman zaman silah kullanmıştır. Rus yetkilileri bu yüzden önlemler almıştır.
DEHŞET ÇETELERİ
Rus general Leonid Bolhovitinov'un raporuna göre, Birinci Dünya Savaşı'na Rus saflarında katılan gönüllü Ermeni çeteleri, Anadolu topraklarında sivil halk arasında dehşet saçmıştı. Fotoğrafta görülen "Kazar" ve "Sepuh" gibi çeteler, Ruslar tarafından bile kontrol altında tutulamıyordu.
'DÜŞMAN'IN KALEMİNDEN
BUGÜNE kadar Rus arşivinin tozlu raflarında kalan ancak tarihi öneme sahip olan raporun, o dönemde Osmanlı ile düşman olan bir ülkenin askeri yetkilisi tarafından hazırlanmış olması önem taşıyor. Raporu yazan Rus Tuğgeneral Bolhovitinov, Osmanlı İmparatorluğu'nun Almanya ve Avusturya-Macaristan ile birlikte, İngiltere, Fransa ve Rusya'ya karşı savaştığı 1914-1918 yılları arasında Kafkas cephesinde bulunuyordu. Dolayısıyla gördüklerini diplomatik bir çarpıtma yapmadan, asker gerçekçiliğiyle aynen üstlerine aktarmış olduğu sanılıyor. Sözde Ermeni soykırımı meselesinde en büyük sorun, tarihi belgelerin nesnelliği. Özellikle Ermeni iddialarını destekleyen belgelerin, o dönemde Osmanlı'nın karşısında yer alan devletlerin diplomatları ve gazetecileri tarafından yazılmış olması dikkat çekiyor.
ÇAR'A SADAKAT YEMİNİ
Akademisyen Mehmet Perinçek'in ulaştığı tarihi fotoğrafta, Ermeni gönüllü çeteleri, Rus Çarı'na sadakat yemini ederken görülüyor. Çarlık Rusya generali Bolhovitinov, Kafkasya cephesinde Osmanlı ile savaşırken yazdığı raporunda, "Almanya'dan sonra Osmanlı Devleti de Rusya'ya savaş ilan etmeseydi, kontrol altında tutulması çok zor olan Ermeni unsurunu gönüllü birlikler olarak Kafkas cephesinde kullanma düşüncemiz olmazdı. Ermeni çeteleri savaştan sonra süngülerini rahatlıkla bize karşı da çevirebilir" diyor.
Dâhildeki hasım unsurları yenmek genç inkılâpçılar için güç olmamıştır. Asıl müşkülat bu karanlık kuvvetleri harekete getiren yabancılardan geliyor. Afrika'da, yakın ve uzak şarkta garpçılığın en korkunç düşmanı bizzat garptır... Garp; hürriyetten, ilimden, fenden, seviye ve şuurdan Korkuyor. Mücedditler (yenilikçiler), silindir şapkanın üzerindeki sarığı çıkarmalıdırlar." Falih Rıfkı Atay
Tarihi belgeler göstermektedir ki, Türk-Ermeni olaylarını başlatan, vatanları Osmanlıya ihanet edip işgalci emperyalistlerle işbirliği yaparak, Osmanlıyı arkadan vuran Ermenilerdir. Türk evlatları birbirinden binlerce Km uzakta (Yemende- Galiçya-Kafkasya gibi) uzak cephelerde çarpışırken, Ruslarla el ele vererek, sihasız, yoksul Anadolu halkını-köylüsünü, oluşturdukları silahlı çetelerle saldırmaya, arkadan vurmaya, köyleri işgalle halkı kırmaya başlamışlardı.
Bu olaylarda her iki taraftan, ne yazık ki, binlerce, on binlerce insan hayatlarını kaybetmiştir. Türkiye Devleti, tarihin bu acı ve trajik olayları için, tarihçi ve bilim adamlarına bütün arşivlerini açmıştır. Ama katliamları başlatan, arşivlerinde katliamları yazılı olan ve dünyaya kendilerini mazlum, soykırıma uğramış millet olarak gösteren Ermeniler, Ermenistan, bir türlü arşivlerini dünya kamuoyuna açmamaktadır. Çünkü aleyhlerine pek çok delil, kanıt olduğu için, dünya kamuoyunun aleyhlerine dönmesini istememektedirler. Doğu Anadolu Bölgesinde, Ermeni bir halk ozanının yazdığı Müslümanları böyle kırdık, şöyle kestik diyen bir destanı ve başka belgelerle Ermenilerin yaptıklarını okuyucuya ilerde sunacağız.
Dünyanın pek çok ülkesine dağılmış ve çok zenginleşmiş durumdaki Ermeni Diasporası da, ellerindeki etkin basın yayın araçları ve sınırsız paraları ile Türkiye aleyhine, kendilerini haklı çıkarmak için, akla hayale gelmeyen yalan ve iftiralarla propaganda yapmaktalar.
Ermenilerin ne kadar hilekâr olduklarını gösteren bir kanıtı size tekrar sunuyoruz. Yukarıdaki resme dikkatlice bakınız. Bu resim gazetemizin 20.8.2008 tarihli sayfasında Fransa ve Ermeniler başlığı ile yayınlanan yazımızdan alınmıştır. Resmin sağ tarafındaki orijinal yazılı görüntüde, Atatürk bir sandalyede veya kanepede bahçede oturmakta; önünde de küçük bir köpek yavrusu var bulunmakta. Ermeniler yayınlattıkları bir dergide, bu resimdeki köpek yavrusunu silmişler, onun yerine karnı parçalanmış bir çocuk resmi koymuşlar. Resime de, Atatürk, barbar Türkler parçaladıkları bir çocuğu seyrediyor diye yazmışlar. Düşününüz ne kadar büyük yalancılık, ne kadar büyük hayâsızlık ve utanmazlık. Dünyayı böyle kandırıyorlar.
Türk milleti olarak, bıkıp usanmadan, her türlü yayın araçları ile, bu yalanlarını, onların aleyhindeki gerçekleri, niçin arşivlerini dünyaya açmadıklarını Dünya kamuoyuna anlatmalıyız. Ermenilerin katlettiği on binlerce vatandaşlarımzın, Talat Paşaların, Sait Halim Paşaların, Enver Paşaların, Cemal Paşaların ruhlarını şad etmek için gerçeği dünyaya haykırmalıyız. Ne yazık ki, dışarıda yeteri kadar, etkili olamıyoruz. Bunun için para yanında, çokça yabancı dil bilen, tarihin bu olaylarını çok iyi bilen, tanıtıcı personele gereksinim vardır. Yoksa böyle sessiz, ilgisiz kalmaya devam edersek, Ermenilerin etkin propagandası ile, dünyanın bütün meclislerinde soy kırım yok diyene ceza kararları çıkmaya devam edecektir.
vallaha ben onu bunu bilmem bu kampanyaya katılanlar ermeni tohumudur,kansızdır,agırküfürler yersiz kalır....
YanıtlaSilGeçenlerde bizim semtteki DVD'ciye uğramıştım vizyonda beğenilen hangi filmler var,diye...Ağabey O...Çocukları filmini seyrettin mi,güzel bir film,demişti.Evladım bu filmin ismi edebe mugayir be yavrum diye cevap verip,O...Çocukları adlı filmi almamıştım.Eve geldim ve maillerime bir göz atayım dedim.Ermenilerden özür kampanyası ile ilgili bir mail...Ne yapsam acaba gidip şu filmi alıp bir seyretsem mi ne?!...
YanıtlaSilEtkili bir yorum.
YanıtlaSilBende mi alsam...
«— Bu adamın siyaseten ve diyaneten (siyaset ve din bakımlarından) bu memleketle ne alâkası var? Kendisi .......tebaasından ve .......dönmelerindendir!»
Sultan Vahidettin in yukarıdaki sözlerini çerçeveletip duvara asmak lazım..