SİS KAYBOLDU!
Türker Akın Sağlık
Yoğun sis tabakasını çöktüğü alanlar geniştir.
Göz gözü görmez.
Hayaletlerle dövüştüğünüz olur.
Görüş alanınız darlaştırılmışsa adım attığınız her daire felaketiniz olabilir.
Düşersiniz.
Uzanacak bir el, ellerinizi tutacak ve düştüğünüz kuyudan, uçurum eteklerinden sizi yukarıya çıkaracak urgana ihtiyaç duyarsınız.
Bu sis her tarafı kapladıysa korkunç kazalar oluşacaktır.
Gerçekleri saklayanların oluşturduğu sis perdesinin kalkması yüzleşme gerektirir.
Neyle yüzleşeceksiniz?
Tarihle…
Hayatla…
Oyun kuranlarla…
Hilebazlarla…
Yalanları hakikat diye size yutturanlarla…
Cesaretiniz varsa…
Yüzleşmek, sorgulamak, tahkik etmek bilgi ister.
Ezber bozmakla olur.
Bakış açısının genişlemesine bağlıdır.
Sorumluluk ister.
Tutuculukla, yandaşçılıkla ve ‘:Hata yapan bendense örtelim’ yaklaşımıyla doğrularla yüzleşemezsiniz.
Yüreğinizi paslardan kurtararak!
Miyop bakışları tedavi ederek!
Gerçekleri bulacaksınız.
Hayat bedava değil.
Ucuz yoldan kazanmak ve hovardaca harcamaya benzemez.
Hayat yük altında ezilmemek ister.
Bıkmayacak ve yorgunlukla eğilmeyeceksin.
Sırtına aldığın yükle koşacaksın.
Başka türlü başaramazsın.
Düştüğünü görmeyecekler.
Kalkmasını kendin becereceksin.
İşkenceler seni yıldırmayacak.
Günü gelir suratlarına tüküreceğin işkencecileri mutlu etmeyeceksin.
Ağlamayacaksın.
Küsmeyeceksin.
Yalanlarla avutulduğun yılları geride bırakarak gerçekleri konuşacaksın.
Ulu bir çınar bile fidandı ve yıllar, asırlar gövdesine imzasını attı.
Çınar olmak kolay değil.
Emek ve birikim ister.
Ne rüzgâr, ne de sel Çınar gövdesini sürükleyemez.
Kökleri sağlamdır.
Tarihe tanıktır.
Söğüt ve kavak gölgesinde avutulan bir toplum haline getirildik.
Bir fırtınalık, çıkması muhtemel sel gürültüsüyle nereye gittiğimiz belli değil.
Çınar tarihimizdi.
O tarihi hakikatlere sırtımızı döndük.
Söğüt olmaya, köksüz ağaç olarak bodur ve güçsüz hale razı edildik.
Özdeki kıblemizi terk etmemiz istendi.
Garp kıblesini yön olarak gösterdiler.
Garp kapısında ricacı olmaya karar verenler, kendi insanına tokat atmayı yiğitlik zannetti.
Biz bu yiğitleri(!) gördükçe üstümüze kasvet çöktü.
Özdeki kahramanlarımız asırlar ötesinde kalmıştı.
Onlar istilacı değildi.
Adalet ve merhamet nedir cahiliyete göstermiş ve medeniyet inşa etmişti.
Tecavüz ve zulümlere düşmandılar.
Namus ve haysiyetleriyle ömür tükettiler.
Öylece tarihin altın sayfalarını oluşturdular.
Nasranî kapısına giderek yardım istemekle ‘Altın Sayfa’ oluşmaz.
Veren el alan elden güçlüdür.
Veren el sözünü dinletir.
İstekleri bitmez.
En sonunda tapunuzu isterler.
Hatta aydın geçinen ve dimağları Garp dünyasına yapışmış kalemler ‘Ermeni Diasporası’ talimatıyla bildiri hazırlayarak özür dilerler.
İşte zavallılık ve teslimiyet budur!
Bunlar sis perdesi altında ezbercilikle iştigal ederler.
1914 yılında katledilen 500 bin Müslüman-Türk’ün çektiği eziyetleri düşünemeyecek kadar Ermeni diasporası müttefikidirler.
İsteseniz de, istemeseniz de geçmişi sorgulamak zorundasınız.
Şartlar sizi buna zorlayacaktır.
Kalıplaşarak bir yere varamazsınız.
Masal anlatarak uyutacağınız toplum yapısı gerilerde kaldı.
Gerçekleri yüzünüze söyleyenler çıktığında öfkelenmeyiniz.
Sis deryasında bıraktığınız ve gerçekleri örttüğünüz gündem bitti.
Güneş doğacak.
Bunu engelleyecek şartlara haiz değilsiniz.
Toplum kendi güneşinin ışığı altında gerçekleri tanıyacak ve tanıtacaktır.
Zorla güzellik olmadığını anlayacaksınız.
Anlamak zorunda kalacak ve geçmişinizi eleştireceksiniz.
Kaçış yok.
Toplumun değerleriyle barışırsanız köprüden geçiyorsunuz.
18 yaşını aşmış, özgür iradesiyle başörtüsüyle üniversite kapısına gelmiş genç kızlarımıza eğitim hakkı vermemekle demokrasi iddiasında bulunamazsınız.
Bu davranışınızla inanç özgürlüklerini tanımamış olursunuz.
Hepiniz demokrasi vaazı veriyorsunuz.
İcraat yok.
Toplumun tüm kesimleriyle kucaklaşmadan demokrasi oluşmaz.
Bu gerçeği göreceksiniz.
Seçim zamanları hatırlamayın.
Her zaman demokrasi ve özgürlükleri düşünün.
Darbecileri alkışlayarak ülkemizi geri bıraktınız.
Darbe yapanlar bile yaptıklarını savunamıyor.
Seçim yaklaştıkça çarşaflı bayanlara rozet takarak özgürlük gösterisi yapmanızın bir anlamı da yok.
Oluşturduğunuz sis tabakası kalkıyor ve gerçekler sizi bazı hamleler yapmaya mecbur mu ediyor?
Mecburiyetler üzerinden siyaset yapılmaz.
Siyaset sis dâhilinde yapılmaz.
Siyaset sis tabakasını aşarak yapılır.
Ezberler bozulur.
Yaşadığımız toplum yapısında kimseyi 3.sınıf vatandaş olarak göremezsiniz.
Yanılırsınız ve ördüğünüz duvarlar arkasında yalnızlaşırsınız.
Sandıklara gittiğinizde çıkan oy sonuçları sizi memnun etmiyorsa hatayı kendinizde arayacaksınız.
Toplumun tercihlerinde değil.
Boğaz kenarında balık sofrası etrafında toplanarak pembe tablolar çizmekle bir yere varamadığınızı görün artık.
Toplum sel olur.
Anlayamazsınız.
Gazeteci ve siyasetçi eleştiriye açık olacak.
Eleştirilemezlik devri bitti.
Geçti o günler.
Tepeden inme talimatlarla toplumu istediğiniz bariyerler gerisinde tutacak kapasiteniz kalmadı.
Araştırmalara bir bakınız.
Kararsız seçmen oranı % 40 seviyesinde ise birilerinin ‘Sis Perdesinin’ kalktığını görmesi gereklidir.
Toplum muhtıra ve yasakları aştı.
Hiçbir demokrasi cezaevleriyle övünemez.
Eğitim ve zenginlikle övünür.
Nerde o zenginlik?
Bakın gelir dağılımına anlayacaksınız.
Böylesi bir uçurum sizleri yıllardır düşündürmüyor.
05/Aralık/(2008 günü şehid cenazesine sarılmış tesettürlü Anne ve bayanlara bir bakın.
Bu tablo yasaklarla övünen beyleri iyi düşündürmelidir.
Bir de Kurban Bayramı sebebiyle Londra, Dubai seferlerine katılarak para harcamaya koşan ağalara ve ailelerine bakın!
Ondan sonra yasakları ve insanımızın başörtüsü sebebiyle eğitim hakkının elinden alınmasına sebep olanların birilerine rozet takarak ‘Çarşaf-Şalvar’ açılımı hamlelerine bir bakın!
Böylesi hareketlerle kendinizi aldatırsınız.
Her birey özgürce inancını yaşamalı.
İnancıyla tesettürlü yaşamaya gayret eden bir bireyi üzmeye, hakaret etmeye hakkınız olmadığını anlayacaksınız ki, demokrasi kavramının güzergâhında yol alın!
Sis perdesi kalktı beyler!
Masal dünyası bitti.
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.