'Eşref Bitlis'i ABD öldürdü!'

İSTANBUL - ''Ergenekon'' davasının 42. duruşması başladı. Perinçek savunmasına "Her seçimden önce tutuklanıyoruz, seçimden sonra beraat ediyoruz" dedi.


İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen davanın bugünkü duruşmasına, 39 tutuklu sanık katıldı. Tutuklu sanıklar Mete Yalazangil ve Aydın Yüksek ise duruşmaya gelmedi.


Tutuksuz sanıklar Güler Kömürcü Öztürk ve Rafet Arslan ile geçen duruşmada tahliye olan gazeteci-yazar Vadet Yenerer ile emekli astsubay Orhan Tunç da duruşmada hazır bulundu.


''HER SEÇİMDEN ÖNCE TUTUKLANIYORUZ, SONRA DA BERAAT EDİYORUZ''
İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, ''her seçimden önce tutuklandıklarını, sonra da beraat ettiklerini ''öne sürdü.


İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada savunmasını sürdüren Perinçek, kendilerini ''Kürt örgütü'' olarak adlandıran örgütlerin liderlerine gönderdiği 26 Mayıs 2000 tarihli mektubun da iddianamede suç unsuru olarak yer aldığını kaydetti.


Perinçek, şunları söyledi:


''2000 yılında Abdullah Öcalan'ın avukatları bir heyet halinde ziyaretime geldiler, görüşlerimi sordular. Bizzat Abdullah Öcalan'ın görüşlerimi öğrenmek istediğini, ona aktaracaklarını söylediler. Ben de Kürt meselesinin çözümü dahil, Türkiye'nin yaşadığı sürece ilişkin tahlilimi ve programımızı anlattım. Daha sonra bu çözümlerin yetersiz ve eksik aktarılmasından kaygılanarak, görüşlerimi yazılı hale getirdim ve bütün Kürt örgütü liderlerine ve basına gönderdim. Resmi makamlara da yolladım ve ayrıca Teori Dergisi'nin Aralık 2000 tarihli sayısında tam metin halinde yayımladım.''


Söz konusu mektubun gizli olmadığını belirten Perinçek, mektubun yayımlandığı Teori Dergisi'nin Aralık 2000 sayısına ilişkin herhangi bir soruşturma başlatılıp başlatılmadığının İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan sorulmasını talep etti. Perinçek, ''Bu mektubun her satırının altına bugün de imza atarım. Herkese de dikkatle incelemelerini ve bu meselenin çözümünde değerlendirmelerini öneririm'' dedi.


''Kürt meselesi konusunda sorunu halkı kazanarak çözmeyi amaçladıklarını'' belirten Perinçek, bu konudaki görüşlerini anlattı.


Atatürk'ün ''Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir'' dediğini, ''bunun Kürt ve Türk'ü kaynaştırdığını'' söyleyen Perinçek, ''Atatürk'ün başlattığı sürecin daha sonra kesildiğini'' savundu.


Perinçek, ''Atatürk devrimlerin tamamlanamaması, Atatürk'ün üzerinde durduğu Güneydoğu Anadolu'daki toprak reformunun yapılamaması nedeniyle bugün bulunulan noktaya gelindiği'' görüşünü dile getirerek, ''İP'in can ve kan pahasına bunları uygulamaya çalıştığını'' söyledi.


''TÜRKİYE'Yİ BÖLME SENARYOLARI''
''İP'in bu konudaki çalışmaları nedeniyle tutuklandıklarını'' öne süren Perinçek, ''Türkiye'yi bölme senaryolarının 1987 yılından itibaren yeniden gündeme geldiğini, hatta 1960'lar da benzer planların yapıldığını'' iddia etti.


Perinçek, 1986 yılında dönemin ABD Savunma Bakanı'nın Türkiye'ye geldiğini, görüşmek istediği konuların Türkiye'nin bölünmesiyle sonuçlanabilecek şeyler olması nedeniyle dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Üruğ'un görüşmeyi reddettiğini savunarak, kendisinin Üruğ ile görüşerek bu konuyu yazdığını söyledi.


Doğu Perinçek, ''Bunun bedeli de 1990 yılında hapsedilmem olmuştur. Daha sonra beraat ettim. Beraat ettim ama 1991 yılındaki seçimlere hazırlanamamış oldum. Zaten her seçimden önce tutuklanıyoruz, sonra da beraat ediyoruz'' diye konuştu.


''Abdullah Öcalan'ın Suriye'de bulunduğu süre içerisinde PKK'da 2 başlı bir durumun ortaya çıktığını'' söyleyen Perinçek, PKK'nın Kuzey Irak'ta bulunan kadrolarının ABD'nin kontrolünde olduğunu, Öcalan'ın ise Suriye'nin etkisinde bulunduğunu kaydetti.


Perinçek, ''bu nedenle ABD'nin bir operasyonla Öcalan'ı Şam'dan çıkarttığını'' iddia ederek, ''Dünyada başka bir ülke var mıdır? Kendi hapishanesinde bulunan hükümlüyü, kendisini bölmek isteyen ABD'nin eline versin. Abdullah Öcalan hükümlü bulunduğu cezaevinde Türkiye'yi bölmek için faaliyetlerde bulunmaktadır'' dedi.


''Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin Barzanileştirilmeye çalışıldığı'' görüşünü dile getiren Perinçek, ''AK Parti'nin bu bölgedeki adaylarının da Barzanici olduğunu'' iddia etti.


Perinçek, ABD'nin Barzani ve Talabani üzerinden Türkiye'ye bölmeye başladığını, bunun da yerel yönetimler üzerinden yapıldığını savundu.



''BENİ BIRAKIN, AİHM'DEN 'ERMENİ SOYKIRIMI YALANDIR' DEME HAKKINI ALAYIM GELEYİM''


İddianamede, Talatpaşa Komitesi'nin ''Ergenekon terör örgütü''nün bir yan kuruluşu gibi gösterildiğini ve faaliyetlerini de örgüt adına yürüttüğünün söylendiğini belirten Perinçek, 2005 yılında dönemin Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu'nun ''Ermeni Soykırımı yoktur'' dediği için İsviçre'de hakkında soruşturma başlatıldığını kaydetti.


Halaçoğlu'nun savunma vermeyeceğini öğrendiğinde, İsviçre'ye giderek burada bu konuyu savunma gereği hissettiğini anlatan Perinçek, bunun üzerine 7 Mayıs 2005 tarihinde İsviçre'de bir basın toplantısı düzenlediğini anlattı.


Perinçek, 22 Temmuz 2005'te İsviçre'de Rauf Denktaş'ın da aralarında bulunduğu bazı kişiler ve akademisyenlerle bir dizi etkinlik yaptıklarını anlatarak, duruşma salonunda bu etkinliklerin görüntülerini izlettirdi. Doğu Perinçek, ''Ergenekon örgütü yapıyorsa bunları, herkes Ergenekoncu olur'' dedi.


Winterthur'daki konferans sonrasında gözaltına alındığını belirten ve çıkışta basın mensuplarına yaptığı açıklamanın görüntülerini izlettiren Perinçek, şunları söyledi:


''Aynı yargı burada da devam ediyor. Çünkü o yargının merkezi aynı. İsviçre'yi o yargıya zorlayan da iddianameyi yazdıran da ABD'dir. O yargı benim her yerde peşimden geliyor. AİHM'de bu konuda dava açmıştık. Beni arkamdan vurdular. 'Onu kendi ülkesinde bu Talatpaşa Komitesi'nin çalışmalarından dolayı hapse tıktılar' deniyor. Şimdi gelin AİHM'den adil bir karar bekleyin. Beni bırakın, AİHM'den 'Ermeni Soykırımı yalandır' deme hakkını alayım geleyim.''


Talatpaşa Komitesi'nin İsviçre'de yaptığı etkinlikleri ayrıntılarıyla anlatan Perinçek, hakkında açılan soruşturmanın önce kapatıldığını, 6 ay sonra ise dışarıdan bir müdahale ile yeniden açıldığını söyledi.


ALMANYA'DAKİ ETKİNLİKLER
Perinçek, Talatpaşa Komitesi'nin Almanya'da yaptığı etkinliklere de değinerek, buradaki çalışmalara her kesimden insanın katıldığını, aralarında AK Partili Nevzat Yalçıntaş, İbrahim Özdoğan ve Mehmet Dülger'in de olduğunu kaydetti.


Almanya'daki etkinlikten bir ay sonra Avrupa Parlamentosu'nun Talatpaşa Komitesi'nin lav edilmesi için bir karar aldığını söyleyen Perinçek, bunun ardından Başbakan Erdoğan'ın bu çalışmalara katılan AK Parti üyelerini Kızılcıhamam'daki toplantıda azarladığını öne sürdü.


Perinçek, Dülger ve Özdoğan'ın tanık olarak dinlenmesini istediğini bildirdi.

''SUSURLUK'U YAPANLAR, SUSURLUK İLE MÜCADELE EDENLERİ YARGININ ÖNÜNE ÇIKARDI''
''Ergenekon'' davasının tutuklu sanıklarından İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, bombalı saldırı sonucu hayatını kaybeden gazeteci yazar Uğur Mumcu'nun 53 yıllık arkadaşı olduğunu belirterek, ''Benim can arkadaşım Uğur Mumcu'yu, İlhan Selçuk ile falan öldürecekmişiz. Bu derece gerçekle tamamen kopmuş, bu kadar büyük yalan olur mu?'' dedi.


İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada savunmasına devam eden Perinçek, partisinin Türkiye tarihinde ''gladyo''ya karşı mücadelenin partisi olduğunu ifade ederek, Türkiye'deki ''gladyo''nun faaliyetlerini tek başlarına ortaya çıkarttıklarını söyledi.


Perinçek, vatanseverler arasında ''Ülkenin gidişatı nereye?'' şeklinde yapılan konuşmaların darbe faaliyetleri olarak gösterildiğini, olmayan darbelerin yargı önüne getirildiğini, bunun da ABD tarafından gerçekleştirildiğini öne sürdü.


Perinçek, Türkiye'deki darbelerin arkasında ABD'nin olduğunu savunarak, 12 Eylül askeri müdahalesinin ABD'nin olduğunu savundu. ''Bugün bizi bu huzura getirenler de ABD. 600 bin kişiyi hapislere atmış koskoca darbe var. O darbenin yavruları bugün Türkiye'yi yönetiyor'' görüşünü dile getiren Perinçek, şöyle konuştu:


VURULANLARLA SANIK SANDALYESİNE OTURTULANLAR AYNI
''12 Eylül darbesinin çocukları İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla vatanseverlerin yakasına yapışıyor. Kemalist devrimi tasfiye sürecinde Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Eşref Bitlis katledildi. Kim bunlar? Eşref Bitlis, Şener Eruygur, Uğur Mumcu, İlhan Selçuk. Aynı adamlar bunlar. Vurdukları adamlarla sanık sandalyesine koydukları aynı.''


''BİTLİS'İN UÇAĞINI ABD DÜŞÜRDÜ'' İDDİASI
Orgeneral Eşref Bitlis'in ''Ergenekon'' şemasında yönetici olarak yer aldığını ileri süren Perinçek, ''Gladyocular Eşref Bitlis'i öldürdünüz, hıncınızı alamadınız mı?'' dedi.


Orgeneral Bitlis'in ölümünden kuşku duymaları üzerine uzmanlara araştırma yaptırdıklarını belirten Perinçek, yaptıkları çalışma sonucu buzlanmanın olmadığı, pilotaj ve yapım hatasının bulunmadığının belirlendiğini kaydetti.


Perinçek, bu nedenle olayın kaza olamayacağını saptadıklarını ifade ederek, görevde olan bir generalin, 3 albayın önünde Aydınlık muhabirine, uçağın Amerika tarafından düşürüldüğünü söylediğini, bunu da bazı komutanlardan teyit ettiklerini iddia etti. Perinçek, ''Orhan Pamuk'a benzeyen, batıya yaranmak için ne yaptığını şaşıran bir adam var mı öldürülen? Hrant Dink bizden biriydi. Bizi birbirimize kırdırmak isteyen bu oyuna gelmeyin diyordu'' diye konuştu.


Perinçek, 1956'dan beri tanıdığı Uğur Mumcu ile karınca kararınca gazetesini çıkarttıklarını, liseyi ve üniversiteyi beraber okuduklarını, Mamak Cezaevi'nde de birlikte kaldıklarını dile getirdi. Perinçek, ''Benim can arkadaşım Uğur Mumcu'yu, İlhan Selçuk ile falan öldürecekmişiz. Bu derece gerçekle tamamen kopmuş, bu kadar büyük yalan olur mu?'' dedi.

SUSURLUK OLAYI
Susurluk olayını da parti olarak kendilerinin ortaya çıkardıklarını öne süren Perinçek, Susurluk Komisyonu'na ilk olarak kendisinin çağrıldığını ve ifade verdiğini, Susurluk'un arkasında ABD olduğunu söylediğini kaydetti.


''Susurluk'u yapanlar, Susurluk ile mücadele edenleri yargının önüne çıkardı'' diye konuşan Perinçek, 12 yıl önce düzenledikleri konferansa konuşmacı olarak katılanların şimdi ''Ergenekon'' davasının sanığı olduğunu dile getirdi.


Doğu Perinçek, ''Kim Susurluk'un üzerine gitmiş, tutuklanmıştır. Demek ki Ergenekon iddianamesini Susurlukçular yazmıştır. İddianame, Susurluk'un üzerine gidilmesi için değil, kapatılması içindir'' diye konuştu.

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.