RUM KATLİAMLARINI GİZLEMEYE ÇALIŞIYORLAR


Barış gazeteciliği yapmak ve şövenist olmamak için Türk’e vurmak, Rum’a göz yummak mı gerekir?
Sabahattin İsmail Volkan Gazetesi Başyazarı


Ben en çok kendini aydın, barışçı, ilerici diye göstermeye çalışan, ama dış güçlere hoş görünme ve onlardan aferin alma kaygusu içinde olan, kompleks içindeki cahil, bilgisiz, tarih bilgisinden yoksun cahillerden ve gafillerden korkarım...

Onların Halka verdiği zarar, her zaman besleme hainlerden daha çok olmuştur…

CTP’nin açık ve gizli yayın organlarında, parti propagandası yapmak için ahkam kesen bazı sözde gazetecilerle, kendilerini “aydın, solcu, ilerici, barışçı” olarak takdim eden bazı sözde “solcular” bu türden cahil ve gafillerin başında gelirler…


RUM KATLİAMLARINI GİZLEMEYE ÇALIŞIYORLAR

Örneğin, eli kanlı Rum katillerin yaptıkları Ayvasıl, Baf, İnönü, Geçitkale-Boğaziçi, İskele, Atlılar, Muratağa, Sandallar, Taşkent, Aleminyo toplu katliamlarından söz etmeyi şövenistlik sayarlar, Kanlı Noel katliamını ve 1964’de hasta Türklerin Devlet Hastahanesi’nden alınıp katledilmesini hep unutturmaya çalışırlar…

Bu katliam kurbanlarını anma törenlerine yayın organlarında yer vermezler, köşe yazılarına asla konu etmezler…

Eli kanlı katillerin yargılanmamasını, daha kötüsü, Rum yönetimi tarafından onur madalyaları ile onoro edilmelerini hiç dillerine dolamazlar…

Yollardan, evlerinden, bahçelerinden, tarlalarından alınıp katledilen, sonra da kör kuyulara atılan sivil insanlarımızdan hiç söz etmezler…

Güneyde Türklere her gün yapılan saldırıları, aşağılamaları, hakaretleri ve bugüne kadar bu saldırılar nedeniyle bir tek kişinin bile mahkum edilmemesini hep göz ardı ederler…

Ama;

Durup dururken, ellerinde hiçbir somur kanıt yokken, bundan 46 yıl önce eli kanlı Rumlar tarafından katledilen Binbaşı İlhan’ın eşi ve 3 masum yavrusunun TMT tarafından katledildiği yalanını günlerce köşelerinde yazarlar…Dava edilince mahkeme kararı ile özür dilerler ama, sanki yalancılığı kanıtlanan kendileri değilmiş gibi hiç utanıp sıkılmadan, hiç yüzleri kızarmadan başka yalanlarla ahkam kesmeye devam ederler…

Durup dururken, ellerinde hiçbir kanıt yokken, 46 yıl önce Bayraktar Camisi’nin TMT tarafından bombalandığı, Aykasyano okulunun TMT tarafından yakıldığı yalanlarını söyleyerek EOKA’yı aklamaya çalışırlar…

Bizzat eski EOKA’cların “ bunları biz yaptık” diye itirafta bulunmalarına karşın, utanıp sıkılacaklarına, yalancı ve sahtekar çıkan kendileri değilmiş gibi zaman geçip itiraflar unutulduktan sonra aynı yalanları tekrarlamaya devam ederler…

Kendi reklamını yapmak isteyen Attila Olgaç adlı bir dizi oyuncusu “ben 35 yıl önce savaşta 1 Rum esiri öldürmüştüm” deyince işlerine gediği için ona hemen inanırlar ve manşetlerine taşıyıp köşe yazılarına konu ederler, bu vesileyle Türk ordusuna saldırırlar ama, aynı adam bir gün sonra “yahu ben yalan söylemiştim, ben tavuk bile öldüremem, zaten askerliğimi de mutfakta yaptım” deyince ona inanmazlar ve birinci söylediğinin doğru, ikinci söylediğinin yalan olduğunu yazarlar…Aynı adamın ikinci söylediği yalansa, birinci iddiasının da yalan olabileceğini hiç sorgulamazlar…

Bırakın köşe yazısında değerlendirmeyi, Rum katillerin gerçekleştirdiği onca soykırımı ve saldırıyı sayfalarına bile almazlarken, bu reklam düşkününün sonradan yalanladığı safsataları gerçekmiş gibi yayınlamaya devam ederler…

Hatta daha da ileri giderek, “Türkiye’nin savaş suçu işlediğini ve uluslar arası ceza mahkemesinde yargılanması gerektiğini” yazarlar…Ne ki yüzlerce Türk’ü katleden ve kimlikleri de çok iyi bilinen eli kanlı Rum katillerin yargılanması gerektiğini asla gündeme getirmezler…

Niye?


ÖNEMLİ OLAN TÜRK’Ü SUÇLAMAK!

Çünkü, onlar için Türk’ü, Türk ordusunu, Türk subayını, Türkiye’yi suçlamak önemlidir…

Çünkü, Rum’un Türk’ü katletmesini, Türklere saldırmasını gündeme getirmek “şövenistlik, barış düşmanlığı, ırkçılık, gericiliktir”, ama Türk’ün bir Rum’u öldürdüğünü manşetlere taşıyarak yargılama talep etmek, “barış gazeteciliğidir, barışçılıktır, ilericiliktir, solculuktur…”

Böylesine bir gaflet, böylesine bir geri zekalılık, böylesine bir cahillik, böylesine bir Rum muhipliği, böylesine aşağılık bir aydın-gazeteci tavrı olabilir mi?

Bunlar nasıl yetiştirildiler, Anne ve babaları onları nasıl yetiştirmiş ki bu denli kompleksli, önyargılı ve kendi uluslarına bu denli düşman olmuşlar?

Bunların beyni kimler tarafından nasıl ve neyle yıkanmış ki, kendi milli kimliklerini inkar edebiliyorlar, kendi Halklarına, devletlerine, askerlerine, Anavatanlarına bu denli düşman ve önyargılı, ama eli kanlı katillere ve dış güçlere bu denli sevdalı olabiliyorlar?

Ve düşünün ki bu gafillerin, cahillerin yönettikleri ve köşe yazısı yazdıkları gazeteler, program yaptıkları televizyonlar var ve Toplumu da kendi sapkın zihniyetleri doğrultusunda yönlendirmeye çalışıyorlar…

Düşünün ki, bazı siyasi partiler Türk düşmanı bu Rum muhiplerine yayın organlarını emanet etmişler, onlardan medet umuyorlar…


RUM AKADEMİSYENİN İTİRAFINI BİLE….

Oxford Üniversitesi tarih profesörü akademisyen Ronaldos Kaçaunis’in, Türk Halkının geçmişte nasıl katledildiğini anlatan ifşaatları önceki gün AKEL yayın organı Haravgi gazetesinde ve dün de gazetemizin manşetinde yayınlandı…

Kaçaunis, 45 yıl önce 32 sivil Türk’ün Rum bölgesinde çalıştıkları işyerlerinden toplanarak katledildiklerini ve toplu mezara gömüldüklerini anlatıyor…35 yıl önce Atlılar, Muratağa, Sandallar, Taşkent’te Türklerin topluca katledildiğini anlatıyor…Bu katillerden hiçbirinin yargılanmadığını vurguluyor…

Ben beklerdim ki, kaç gündür Attila Olgaç’ın bir esir Rum’u öldürdüğü yalanının manşet yapanlar ve köşelerinde yorumlayıp Anavatan Türkiye ile Türk ordusunun yargılanmasını talep edenler, 32 Türkün topluca katledildiğini itiraf eden Kaçaunis’in açıklamalarını da gazetelerine manşet yapsınlardı, köşe yazılarında yorumlasınlardı…Katillerin yargılanmasını ve Rum yönetiminin savaş suçlusu ilan edilmesini gündeme getirsinlerdi…

Ne ki, VOLKAN Kaçaunis’in itiraflarını manşet yaparken, onlar, bunu yapmak yerine, önceki gün gerçekleşen adi bir cinayet olayını manşet vermeyi tercih ettiler, 32 Türk’ün katledilmesini ise arka sayfalara atarak gözlerden saklamaya çalıştılar…

Olgaç’ın yalanlarını ileri sürerek, Türkiye’nin yargılanmasını talep eden Birleşik Kıbrıs Partisi de, Kaçaunis’in itirafları karşısında Rum katillerin yargılanmasını talep etmedi, sustu, sindi…

Çünkü bunların tümüne göre, bir Rum askerinin savaşta bir Türk tarafından öldürülmesi, 32 sivil Türk’ün yollardan alınıp topluca katledilmesinden çok daha önemlidir ve asla kabul edilemez, yargılama gerekir…

Herhalde “barış gazeteciliği, barıştan yana olmak, ilerici ve anti-şövenist olmak ve Rum muhipliği” bunu gerektiriyor…

Olgaç’ın yalanlarını günlerce manşet yap, Türkiye’yi barbarlıkla suçla, Uluslar arası Ceza Mahkemesi’nde yargılama talep et, ama tarihi bir gerçek olan Kaçaunis’in itiraflarını gözlerden saklamaya çalış…Rum katillerin yargılanmasını gündeme getirme…

Böylesine bir zihniyet ve kompleks, böylesine bir cehalet, önyargı, gaflet ve yalakalık karşısında insanın midesi bulanmaz mı?

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.