T a r a f s ı z D e ğ i l i z

(anadoluhaber) Fwd: Ynt: [ veterinerportal ] Re: Sokak Sütü Bilmecesi !



Saygılarımla
Hikmet TINAZTEPE


İleti başlangıcı:

Kimden: Adnan Serpen <adnanserpen@hotmail.com>
Tarih: 19 Mart 2009 Perşembe 00:05:38 GMT+02:00
Kime: Veterinerportal Google Grups <veterinerportal@googlegroups.com>
Konu: RE: Ynt: [ veterinerportal ] Re: Sokak Sütü Bilmecesi !
Yanıt Adresi: veterinerportal@googlegroups.com

Değerli Grup Üyeleri,
 
Sokak Sütü Bilmecesi adlı makalemi üyesi olduğum tüm gruplara gönderdim.Üyesi olduğum adli bilimler grubundan sokak sütü ve paket sütlerle ilgili mailime gelen cevapta yer alan ve önemli bulduğum,okumanızda çok yarar gördeğim bilgileri sizlerle paylaşmak istedim,umuyorum sizlerinde dikkatini çekecek,bilgilerinize saygılarımla arz ederim.
 
 
Adnan SERPEN
Veteriner Hekim
İZMİR
 
******************************************************************************************
 
Fw: [Norton AntiSpam] Re: [adlibilimler] Sokak Sütü Bilmecesi‏
From: Adnan Serpen (adnanserpen@ttmail.com)
Sent: Monday, March 16, 2009 9:04:27 AM
To: adnanserpen@hotmail.com
 
----- Original Message -----
Sent: Sunday, March 15, 2009 1:00 PM
Subject: [Norton AntiSpam] Re: [adlibilimler] Sokak Sütü Bilmecesi

Değerli grup üyeleri,
konu adli tıp alanı dışında olabilir fakat bulaşmadan edemeyeceğim,
konu, daha çok sokak sütünün olası zararları üzerine ve ekonomik açıdan açıklanmakta ilgili alanlar, veterinerlik, zooteknik, tarım ekonomisi ve gıda teknolojisi gibi sayılabilir,bu tartışmalara pek katılmayan grup ise gıdacılar,
halbuki konunun en önemli boyutu onları ilgilendiriyor,paketleme ve UHT tekniği,tv deki çeşitli reklamların (sanki ihtiyacı varmış gibi) konu ile ilgili paketleme fabrikası tarafından finanse edildiği,Ülkemizdeki sokak sütü satış oranının ancak %3'ler seviyesinde olduğu,hiper-süpermarketlerde nadiren/tesadüfen karşılaşılan günlük pastorize sütlerin neredeyse kaybolmakta olduğu, bu malum firmanın kendi ülkesinde UHT süt satışının hiç bulunmadığı,
hatta avrupa ve amerikada ancak dağcıların sırt çantalarında taşımak için çok az satışının bulunduğu, ....PAK ve ....BRICK isimleri ile Türkiye pazarının tamamını eline geçirmiş bu dev isveç firmasının neredeyse Ülkemiz dışında hiçbir yerde bu ürünü satamadığı, (nedense?, sağlık açısından yasak olmasın sakın?)avrupa ve amerikada süt tüketiminin günlük şişe sütlerde olduğu,UHT tekniğinin insan sağlığına son derece zararlı AKRİLAMİD oluşmasına neden olduğu, AKRİLAMİD'in prekanseröz olduğu,ayrıca ...PAK kutularının 7 katmandan oluştuğu ve en iç kaplamasının diğer katmanlar arasında oluşan toksik etkili ürünlerin sütün içerisine migrasyonuna (göç etmesine) engel olamadığı, UHT tekniği ile üretilen sütün aniden 150 C dereceye çıkartılıp aniden soğutulması işlemi sonrasında, protein zincirlerinde insan bağırsağında hazmedilmesi imkansız türde bir denatürasyona neden olduğu,bu tür denatüre proteinlerin bağırsaklardan emilmeden dışarıya atıldığı, sadece kalsiyum ve bir kaç mineral ve vitaminin emilebildiği,üniversitelerdeki gıda bölümü hocalarının çoğunun bu gerçekleri bildiği ve çeşitli (??) nedenlerle bu konuyu açıklamaktan geri durdukları,hatta bir anektod vermek gerekirse; gıdacı bir öğretim üyesinin "niçin bunları basın yoluyla toplumla paylaşmıyorsunuz" sorusuna;"aman hocam ne yapıyorsun, bizi yok ederler!!" şeklinde bir beyanının olduğu,bu firmanın öncelikle Ülkemiz sağlığı açısından, sonra ekonomik açıdan ciddi tehlikeleri bulunduğu gerçekleri çok çarpıcı,esasen biraz daha araştırma yapıp konuyu daha teknik verilerle paylaşmam iyi olurdu fakat yoğun bir çalışma temposu içerisindeyim, konuya ilgi duyanlar daha fazla araştırabilir,şahsi çözümümü de belirteyim,
yaklaşık bir yıldır oturduğumuz yere yakın bir köyden, iki ineği bulunan bir kişiden haftada 8-10 litre süt alıyorum,litresi 1 TL, 3-5 dk hafif kaynatıp, kaynar vaziyette aroma veya tamek meyve suyu şişelerine dolduruyorum, ağızlarını hemen kapatıp çalkalıyor ve 5 dk sonra buzdolabına yerleştiriyorum, oldukça uzun süre muhafaza edilebiliyor,çocuklarıma uzun yıllardır içirmiş olduğum (UHT) paket sütlerden dolayı ise neden daha önce incelemedim ve bilgilenmedim diye de vicdan azabı çekiyorum,
Saygılarımla,
 
 
12 Mart 2009 Perşembe 14:27 tarihinde Adnan SERPEN <adnanserpen@yahoo.com> yazdı:
************************************************************************************************************************************************************** 

Date: Tue, 17 Mar 2009 16:32:26 +0200
Subject: Ynt: [ veterinerportal ] Re: Sokak Sütü Bilmecesi !
From: vet_boy@mynet.com
To: veterinerportal@googlegroups.com


Sevgili Meslektaşlarım, değerli grup üyeleri;
 
Herhangi birimiz çıkıp diyebiliyormu ki; ben Kars ' ın ya da Erzurum' un örneklemeyle seçilmiş herhangi bir işletmesindeki, herhangi bir ineğinden sağılmış sütü sadece kaynatarak içebilirim(!)
 
Bunaa gönül rahatlığıyla evet diyebiliyorsak ötesini tartışmaya gerek yok,  Veteriner Hekimler olarak bizler ve meslek kuruluşlarımız sokak sütünü bizler içebiliyoruz sizlerde  gönül rahatlığıyla  içebilirsiniz şeklinde reklam hazırlar ve televizyonlarda yayınlanır, sorun da karşı reklamla giderilmiş olur...
 
Sayın MORKOÇ
 
Elbetteki sütteki tek sorun içerisinde bulunan bakteri miktarı ve bunun insan sağlığına olan zararları değildir. elbetteki sütlerimizde ki kimyasal kalıntılar ve toksinlerde insan sağlığı üzerine olan zararları tartışılmazdır, bu yüzdendir ki kalıntı izleme yöneteliği çıkarılmıştır...
 
İrlanda da yaşayan  vatandaş; içtiği sütte zoonoz hastalık taşıma olasılığının düşüklüğünün verdiği rahatlıkla sokak sütü içiyor olabilir bu anlamda iki ülkenin karşılaştırlması pekte isabetli olmamaktadırr...
 
Demem o ki;  içerisinde kimyasal ve toksinlerin bulunan UHT sütü içmek istenilen bir durum değilse de; içerisinde hem kimyasalların bulunduğu hem de zonotiklerin varlığının olma olsılığının olduğu sokak sütünü içmekte, bir o kadar istenilemeyecek ve önerilemeyecek bir durumdur.
 
Bizler mesleğimizi en iyi şekilde yaptığımız ölçüde;
Örneğin ne zaman kamuda ki arkadaşım denetimini ve salgın hastalıklarla olan savaşını;
Klinisyen arkadaşımsa ilaç kullandığı bir hayvanı zorunlu kesime tabi tutarak tüketiminde sakınca yoktur demekten vazgeçtiği  zaman yediğimiz etlerden içtiğimiz sütlerden kuşkumuzun kalktığı noktada bizlerde Dublin deki Hekim arkadaşlarımız gibi sütümüzü övebiliriz...
Böylece ilgili yönetmelikte teorikte olduğu kadar, pratikte de gerçek amacına ulaşmış olur...
 
Ve belkide kim bilir ? yukarıda da değindiğim gibi; meslek kuruluşlarımız televizyonlara reklam hazırlarlar ve 5 ay önce üretilmiş sütü içeceğinize yan komşunuzdan aldığınız günlük taze sütü tüketiniz reklamlarını izleyebiliriz...
Ama halen mesleğimizin saygınlığını, hekimin aşı yapıp yapmaması gerektiğini, spot ilacı, muayene tarifelerini, kliniklerimizin bir kısmının geleceğinin devletten gelen destek miktarına göre tayinini tartışıyorsak işimiz çok zor demektir...   
 
O yüzden kendi adıma; şuan için pastörize süt tüketip, iğneyi kendime batırmaya devam edeceğim...
Saygılarımla...
 
Özgür CEBECİ Veteriner Hekim SİNOP
  

----- Özgün İleti -----
Kimden : veterinerportal@googlegroups.com
Kime : "veteriner portal"
Gönderme tarihi : 17/03/2009 12:40
Konu : [ veterinerportal ] Re: Sokak Sütü Bilmecesi !
SAYIN TAMERCAN MARKOÇ
Aşağıdaki yazınızı Çiğ süt üreticileri google grubunda izin verirseniz yayınlatmak istiyorum
Saygılarımla
Ümmü Gülsüm Çilek
Çiğ Süt Üreticisi
 

From: interhas@interhas.com
To: veterinerportal@googlegroups.com
Subject: [ veterinerportal ] Re: Sokak Sütü Bilmecesi !
Date: Thu, 12 Mar 2009 20:35:03 +0200

Sayın meslektaşım Adnan bey.

Görüşlerinize katılmakla birlikte bazı ayrıntılara da dikkat çekmek istiyorum.

 

Konu işin sadece son kısmında dönüp durmakta. Sokak sütünde bakteri var. Paket sütte yok. Peki sorun bu kadarla sınırlımı acaba. Kimyasal kirlilikten kimse bahsetmiyor. Pastorizasyon veya UHT  tekniği ile paketlenmiş  sütlerdeki  hangi kimyasal  toksin yok olmakta yada  süt toplama merkezlerinin kaç tanesinde  Kimyasal kirlilik yönünden muayeneler yapılmakta. Bunlar aslında hepimizin bildiği şeyler.

Kimyasal kirlilik varmı ?  Yokmu ?  Kimse bunları tartışmıyor .  Acaba niçin bu sorunlarla iç içe yaşıyoruz , tartışıyoruz ama sadece tartışıp toplantılar yapıp sorunlarımızı yeniden yeniden tespit ediyoruz. Keşke yeniden tesbitler yapmak yerine çözüm alternatiflerini tartışıp en iyisini uygulayabilsek.

 

Mesleğini layıkı ile icra eden , meslektaşlarımızı  tenzih ederek ifade etmek istiyorumki ;

 İlaç kalıntı arınma sürelerinin göz ardı edilmesi ,  yetiştiricilerin bilinçlendirilmemesi,   anamneze göre mastit  tedavisine, iştahsızlık tedavisine, ciğer hastalığı tedavisine v.b. terimlerle ifade edilen diğer  anamnezlere uygun ilaçları ve bazen aşıları  elden satan ,  yetiştiricilerin istediği ilacı  ne için kullanacağını dahi sorgulamadan poşete koyup kasa fişi keserek  adeta eczacı yada kalfası gibi aktiviteler gösteren klinisyen ruhsatlı veteriner hekimlerin mualesef var olması  bildiğimiz gerçekler ise  bu koşullarda sütün hangisi  sağlıklı olabilirki.

 

Hijyen, bakteriel kontaminasyon;   evet bütün bunlar önemli  hemde çok önemli.  Ama lütfen et ve sütte  ilaç kalıntı arınma sürelerine uyulması, mikotoksinlerin farkına varılması , başta zoonozlar olmak üzere hastalıkların  eradikasyonunun önemi gibi  konulardada gündem oluşturup bu güzel ülkemizin çözülebilir bazı sorunlarını çözebilmeliyiz.

 

Evet devletin uzun yılları kapsayan köklü bir tarım politikası olmayabilir,  icra makamlarındaki yetkililer dahil herkes yakınma ve dert dile getirme mercii gibi davranabilir. Brucella  free ineğimiz kalmadı diyerek damızlık inek ithalatları başlamış olabilir, Brucella derdimiz yetmezmiş gibi BSE derdine kapılarımız açılmakta olabilir.

Ama mensubu bulunduğumuz bu meslek grubumuzdaki her birimizin biraz düşünüp yapabileceklerimizi hemen icra etmemiz  gerekmezmi.

Sektörün her kademesinde, her pozisyonda çalışan ve daha önce çalışmış her meslektaşımın  bu sorunlarda az yada çok bir payımız yokmudur sizce. O halde herkeste çözümün bir parçası olmalıdır.

Avrupa bize paket süt dayatmasını yutturmaya çalışır , Örnek İrlandaya gidin, başkent Dublin yada en uçtaki kasaba fark etmez. Bir lokantaya gidin . masa üstünde cam sürahide açık süt  ve sürahinin  yanında bir tabakta 3-5 parça pastörize tereyağ. Avrupada  görceğiniz bir manzara böyle. Sıra Türkiyeye gelince köylü vatandaşlarımız ( Ankaranın merkez köylerinden bahsediyorum )   neredeyse kendi ineğinden sağdığı sütü seyyar sütçüye satıp evinde içmek için paket süt alma pozisyonundadır. İlkokul kantinlerine sabahları süt kamyonu değil gazlı içecek kamyonları servis yapmaktadır.

 

Hertürlü hastalığın kol gezdiği ülkemizde çareleri yanlış yerde yanlış şekilde aramaktan vazgeçmeliyiz.

 

Hastalık free ineğimiz kalmadı . ithalat başlatırız.

 

Kuduz salgınımız vardır eradikasyon timinin başına  kendi ülkesinde eradikasyonu  becerememiş yaşlı  bir Avrupalıyı koymuş ondan medet umarız.

Tim lideri hala yaban hayatımızda tilkiden başka karnivor olup olmadığının farkında değil gibi projeler uygular.

Bu ve bunun gibi örnek çok. Bütün bunları saymaya aslında gerek yok.

Bu çarpıklığa son verecek tek meslek örgütü Veteriner Hekimlik değilmidir.          

 

Ülkemin çok değerli uzmanları, klinisyenleri, pratisyenleri   bütün bunları halledecek kapasitede iken  nedense görünmeyen bir el durduruyor sanki bu çarkı.  

 

Gen ve tohum varlığımızı korumak, ıslah etmek, sütümüzü içmek , yoğurdumuzu ,etimizi, sebzemizi , balımızı kendimiz üretip yemeliyiz ve hatta dış ülkelere satabilmeliyiz. Bu potansiyel bu topraklarda var .

 

Sağlıklı  kafa için sağlıklı  vücut, sağlıklı vücut için ise sağlıklı  gıda gerekir.

Veteriner Hekimlik sağlıklı işlev görmezse  sağlıklı vücutlarımız ve sağlıklı kafalarımız kalmayacak ve sonuç tada  birileri ; bize uymayan ve bizden olamayan  sağlıksız kafaları sağlıksız vücutlarımıza  kafa yapma sevdasına kapılacaktır.

 

Lütfen buna izin vermeyelim. Vücudumuzuda , kafamızıda , sağlığımızıda ve en önemlisi sağlıklı gıdamızıda koruyalım ve kendi sonumuzu kendimiz hazırlamayalım. Her veteriner hekimin bu konuda yapabileceği çok şey vardır. Gelin yapabileceğimizin en iyisini yapalım. Mesleğimizi en iyi şekilde icra edip bu sorunları aşalım. Birilerinden medet ummayalım.  

 

Mesleki saygılarımla

 

Dr. Tamercan Morkoç 


From: veterinerportal@googlegroups.com [mailto:veterinerportal@googlegroups.com] On Behalf Of Adnan Serpen
Sent: Thursday, March 12, 2009 2:02 PM
To: Halk Sağlığı Gurubu; Kamu Sağlığı Grup; One Health Initative - TURKEY ; Temel Sağlık Hizmetleri Grup; veterinerportal Grups; caparkanat@gmail.com
Cc: semaattilla@gmail.com; gkocoglu@cumhuriyet.edu.tr
Subject: [ veterinerportal ] Sokak Sütü Bilmecesi !

 

Değerli Grup Üyeleri,
 
Türkiye'de sütle ile ilgili ilginç gelişmler oluyor.Biz veteriner hekimler süt üreticisiyle doğrudan ilişki içinde olmamız nedeniyle meydana gelen ve yaşanmakta olan olayları bütün çıplaklığıyla görüyoruz ve yaşıyoruz.Düşünebiliyormusun,yetiştirici litresi 35-45 krş arasında sanayiciye çiğ süt satacak,sonra gidip kilosu 80 krş.yem alacak hayvancılık yapacak bizlerde ondan sonra çocuğumuza süt içireceğiz veya aile bireylerine süt içireceğiz veya süt ürünlerini tüketme lerini sağlayacağız,dünyanın hiç bir ülkesinde böyle bir sistem yoktur ve olamaz da.Sanayici ise yetiştiriciden lit resi 35-45 krş arasında aldığı sütü işleyip bizlere 1.5 - 2.-TL arasında satmakta,ondan sonrada açıkta çiğ süt alı namamsı için yasaklar getirilmekte TV ise bilimle bağdaşmayan reklamlar yapılmaktadır(Sütün içinin bakterilerle dolu olması gibi).Acaba süt hayvandan sağılır sağılmaz sütün içinde hiç mi bakteri yok?,işte çelişki burada.
 
Veteriner Hekim camiası olarak gelişmeleri yakından takip ediyoruz,çünü sorunun temelinde halkımızın sürdürülebilir bir şekilde sağlıklı,dengeli ve yeterli beslenmesiyle ilgili halk sağlığı,hayvancılık ve hayvan sağlığı sorunu yatmaktadır.Yetiştirici ve Tüketici  sermaye kesiminin insafına terk edilerek bu ülkede üretim ve beslenme politikası oluşturulmağa çalışılıyor,oysa bu mümkün değil.Gelişmiş ülkelere baktığımızda süt üretcisinin sürdürülebilir bir üretim yapabilmesi için yem fiyatlarıyla süt fiyatları arasında 1.5 ile 2 arasında bir paritenin olması gerekiyor,oysa bu oran ülkemizde 1990 yılında 1.90 iken bugün 0.45'lere kadar düşmüştür.Yine süt fiyatları yönünden Tüketici açısından baktığımızda 2008 yılında Almanya'da yetiştiriciden alınan çiğ süt fiyatı 0.32 euro/kg dan alınırken perakende satış fiyatı 0.82 euro/kg'dır.Türkiye'de ise yetiştiriciden çiğ süt 0.33 euro/kg'dan sanayici tarafından alınıyor,tüketiciye 1.12 euro/kg'dan satılmaktadır.Almanya'da çiğ sütün perakende süte oranı 2.5 iken,Türkiye'de u oran 3.4'dür.Diğer bir deyişle Türkiye'de üreticinin çiğ sütü Avrupa Birliği ( AB ) ülkelerine yakın bir fiyattan sattığı ancak Türkiye'deki yüksek kar marjı nedeniyle tüketiciye pahalıya ulaştığı görülmektedir(Prof.Dr.Engin SAKARAYA-Ekonomik Krizin Hayvancılık Sektörüne Etkisi-3'üncü AB-Veteriner Hekim Platformu Koordinasyon Toplantısı-Kozaklı/NEVŞEHİR)
 
Diğer bir konu Sokak Sütü meselesi.Sokak sütü üzerinden oldukça spekülasyonlar yapılmakta bunun sonucunda öyle bir duruma gelindi ki yetiştirici evinde,ahırında ürettiği sütü tüketmekten vaz geçirecek şekilde hareket edilerek adeta paket sütün dışında bir sütü kullanmaması için reklamlar,basın açıklamaları kanalıyla yanıltıcı telkinler yapılmakta ve internette bilgiler dolaşmaktadır. Geçtiğimiz aylarda bu yıl içinde Manisa'da,TETRA PAK firmasıyla ,Milli Eğitim Bakanlığı,Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü'nün iş birliğiyle "SAĞLIKLI SÜTE ÇAĞRI KAMPANYASI" bilgilendirme semineri düzenlendi ve seminere ilçelerden otobüs ve dolmuşlarla izleyiciler taşındı(ağırlıklı olarak bayanlar),seminerden tesadüfen bir arkadaşımın bilgilenirmesi üzerine haberim oldu.Seminere Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Sayın Prof.Dr.Tanju BESLER ve Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Sayın Serhat ÜNAL katıldı.Toplantıya il dışından katılan bir bayan  Sayın Prof.Dr.Serhat ÜNAL hocamıza şu soruyu yöneltti;sayın hocam benim evimde hayvanlarım var,sağıyorum sütümü pişirip tüm aile bireylerine içiriyorum,yoğurt yapıyorum gerektiğinde peynirde yapıyorum.Ben bundan sonra paket süt mü kullanmam gerekiyor ?,ne yapmam gerekiyor,bilgi verirmisiniz dedi.Sayın Serhat ÜNAL hocamız soru karşısında önce sustu sonra;haklısın hayvanlarında hastalık var mı?,yok,veteriner kontrolünden geçiyor mu?,evet,kendi ineğinin sütünü kullanmakta hiç bir sakınca yok,rahat ol,yalnız sağdığın sütü güzelce karıştırarark pişirmen gerekiyor,paket süt almana gerek yok dedi ve cevap verdi.Evet ülkemizin gerçekleri bunlar,veteriner halk sağlığı üzerine uzun yıllar çalışan bir kişi olarak sayın hocama katıl mamam mümkün değil,doğrusuda budur. 
 
Öbür taraftan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı veteriner teşkilatı hastalıklarla mücadele için kaynak talep etmekte fakat istenen kaynak verilmemekte,tıpkı bektaşinin sokakta başına gelenler gibi.Nitekim halk sağlığını tehdit eden ve önemli bir zoonoz olan Bruselloz için 1984 yılında proje uygulamaya konuldu fakat proje için yeterli kaynağın zamanında verimemesi(bazen veriliyor bazen verilmiyor) nedeniyle sekteye uğramış dolayısiyle biz veteriner hekimlerde ne yapacağımızı şaşırır hale geldik.Öte yandan bakıyorsunuz ülkemizde yaygın bulaşıcı ve zoonotik hastalıklar nedeniyle BSE riskine rağmen yurt dışından hayvan ithaline gidiliyor ve müsaade ediliyor.
 
Açıklamalarını yukarıda çok geniş bir şekilde gördüğünüz Türkiye'de ki hayvancılık sektörümüz de sütle ve halk sağlığı ile ilgili yaşananlardan önemli bir bölümü sizlere aktarmağa çalıştığım.Yine geçtiğimiz günlerde yaşanan 16 Şubat 2009 Tarihinde yayınlanan 2009/25 no'lu "Fermente Süt  Ürünleri Tebliği" ile ilgili olarak yöresel ve geleneksel yoğurtlarımızın  üretimin den gittikçe uzaklaşılacak şekilde kodeks düzenlemeleri yapılması süt ile ilgili farklı bir konuyu gündeme getirmektedir.Şu anda yaşanan sütle ilgili tartışmalarla yakından ilgili olması ve sütle ilgili önümüzdeki günlerde ve aylarda daha bir çok konunun tartışılmasının mümkün olması nedeniyle geçtiğimiz yılın Ekim ve Kasım aylarında İstanbul'da aylık olarak yayınlanmakta olan "HAYVANCILIKTA PERFORMANS" adlı dergide yayınlanan "SOKAK SÜTÜ BİLMECESİ !" ve " SÜTLERİN VETERİNER HEKİM TARAFINDAN KONTROLUNUN ÖNEMİ " adlı makalelerimi sizlerle paylaşmak istedim.Daha önce göndercektim fakat bilgisayarımda yaşadığım teknik sorunları yeni giderebildiğim için, derginin grup üyelerimizin bazılarının eline ulaşmadığını düşünerek mailimin ekinde ancak bugün bilgilerinize PDF formatında sunabiliyorum,saygılarımla.
 
 
Adnan SERPEN
Veteriner Hekim
İZMİR
 
NOT:İnternet grup link kapasitesi düşük olması nedeniyle eline ulaşmayan grup üyeleri olması halinde talep ederlerse gönderebilirim

 

 


Invite your mail contacts to join your friends list with Windows Live Spaces. It's easy! Try it!


</HTML





--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."
      Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com

Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.