(anadoluhaber) ***HAYATIN İÇİNDEN-KAHVE MOLASI***

 

                   HAYATIN İÇİNDEN

                                                 KAHVE MOLASI

 

Hüseyin BAYHAN

 

 

 

 

 Hayat Bilgisi

Emanette Emin miyiz?

Soru: Büyüklerimizin, "Yâ Rab, kusurumuzu affet. Bizi kendine kul kabul et. Emanetini kabzetmek zamanına kadar bizi emanette emin kıl." şeklinde dua ettiklerini görüyoruz. Emanetten maksat sadece can mıdır; vazifelerimiz, müesseselerimiz ve muhatap olduklarımız açısından, kısacası iman hizmeti zaviyesinden "emanet" tabirini değerlendirir misiniz?
-Verilen ve kazanılan her şey emanettir. Her emanet ise, bir çeşit nimettir ve kendi cinsinden şükrü gerektirir.
-Her fert için vücut bir emanet, onun yüksek insanî değerlerle donanımı ayrı bir emanet; iman en değerli emanet; Cennet arzusu ve oraya girebilme istidadı, yöntemi, daha ötesinde Hak cemalini müşahede edebilme kabiliyeti apayrı birer emanettir.
-İman ve ibadet emanetlerine ihanet etmiş olmamak için sürekli Cenabı-ı Hakk'a tazarru ve niyazda bulunmak, O'nun himayesine ve inayetine sığınmak lazımdır. Nitekim, Peygamber Efendimiz (aleyhi ekmelü't-tehâyâ) "Allahümme ya Mukallibel kulûb, sebbit kalbî ala dînike.  - Ey kalbleri evirip çeviren Allah'ım! Benim kalbimi dininde sabitleyip perçinle." ve "Allahümme ya Musarrifel Kulûb, sarrif kulûbenâ ilâ tâatik - Ey kalbleri halden hale koyan Rabbim, kalblerimizi ibadet ü tâatine yönlendir!" dualarını dilinden hiç düşürmemiştir.
-Nefsimiz, imanımız, ibadetlerimiz... her şeyimiz emanet olduğu gibi, yüce dinimiz, hizmet düşüncemiz, dünya görüşümüz ve hayat felsefemiz de bize emanettir. Bunlar, dün seleflerimizin omuzlarına konmuştu; bugün bizim üzerimizde bulunuyor; yarın da sonraki nesillere aktarılacak. Bu emanetleri deformasyon görmüş bir halde devretmek doğru değildir. Şayet, biz emanetlere sahip çıkmaz, onları gereğince korumaz ve sağlam bir şekilde haleflerimize teslim etmezsek, istikbalin sahiplerini bir ruh travmasına maruz bırakmış oluruz ki, bu hem davaya ihanet hem de yarının insanlarına karşı büyük bir haksızlıktır.
-Hazreti İsa'yı (aleyhissalâtü vesselam) titreten hesap.. "Şefaat hadisi"nde dikkat çekilen Mesihî mahcubiyet.. ve Rasûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz'in temkini...
-Dostlarınıza fevkalâde makamlar verip onları şişireceğinize, mübalağalarla onların boyunlarını kıracağınıza ve başkalarını da kıskançlığa sevk edeceğinize, onlara karşı fevkalâde sadakat gösterip kardeşliğin hakkını verin.
-Allah Rasûlü, "Münafığın alâmeti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, vaad ettiğinde vaadinden döner,  kendisine bir şey emanet edildiğinde emanete hıyanet eder." buyurmuş; bazı rivayetlerde, hemen her zaman en haince düşmanlık duygularını dostâne tavırlar içinde icra etmeyi de nifak emaresi olarak zikretmiştir. Evet, kendisine bir emanet verildiğinde ona hıyanet eden kimse, emniyetten uzaklaşması ölçüsünde imandan uzaklaşmış ve o kadar da küfre açık hale gelmiş olur. Bu itibarla, yalanın, ahde vefasızlığın ve emanete ihanet etmenin öyle çeşitleri vardır ki, onlar insanı tam bir münafık haline getirir. Bu kötü fiilleri işleyenlerin hepsi münafık olmasa bile, hemen herkes bir yalan menfezinden nifaka düşebilir; bir emanete ihanet çukurundan küfre yuvarlanabilir; sözünde durmama ya da hayâsızca düşmanlık yapma gibi günahlar sebebiyle münafıklar safına kayabilir.
-Ümmet-i Muhammed'in (aleyhissalâtü vesselam) uhdesindeki en büyük emanetlerden biri de Kur'an-ı Kerim'dir.
-İhmal, hıyanet sayılır mı?
-Emanet bildiği bayrağı yere düşürmeyip emin ellere teslim etmek için can atan ve Hazreti Halid'i görünce "Bunu senin için taşıyordum; bunun sahibi sensin!.." diyen adanmış ruhun verdiği ders...



 

TEBESSÜM

KURTARAN IRAK'LI OLURSA..

 

       New York, Central Park'ta yürüyüş yapan bir adam, biraz ilerisinde bir köpeğin küçük bir kıza saldırdığını görür, kurtarmak için koşar ve köpekle boğuşmaya başlar. Hayli uğraştan sonra, yara bere içinde kalmış, ama köpeği öldürerek küçük kızın da hayatını kurtarmıştır. 

       Son anda bu olayı gören polis nefes nefese koşarak adamın yanına gelir. Sarılıp teşekkür ettikten sonra.

 'Sen bir kahramansın, yarın bütün gazeteler seni yazacaklar ve göreceksin başlık da şöyle olacak: Cesur New Yorklu küçük kızın hayatını kurtardı.'

       Adam 'Ama ben New Yorklu değilim!' der.
       Polis 'Fark etmez, bu durumda gazeteler şunu yazacaklar: Cesur Amerikalı küçük kızın hayatını kurtardı.'
       'Ama ben Amerikalı da değilim!' der adam artık şaşırarak. 

       Polis 'Yaa, o hâlde nerelisin?' diye sorunca adam cevap verir:
       'Ben  Irak'lıyım !'
       Polis adama başka bir şey söylemez. Ama ertesi gün gazetelere bakan adam şöyle bir başlıkla karşılaşır:

       'Radikal bir İslamcı, mâsum bir Amerikan köpeğini öldürdü!'

 

 

KISSADAN HİSSE

Bu Belki Son Günündür.

 
            Adam, telaşlı, öfkeli bir halde hanımına bağırıp, çağırıyordu. Babalarının sesini duyan iki çocuk ise yataklarından kalkıp salona gelmişti. Babalarının öfkesini görünce, korkmuş, sinmiş halde birer koltukta sessizce oturup kalmıştı.
            Adam, çocuklara, hanımın üzüntüsüne aldırmadan söylenip duruyordu;
            -Söyledim değil mi, söyledim. Bu gün toplantı olduğunu, açık mavi gömleği ütülemeni söyledim. "Kahverengi gömlekle gidiversen nolur!"muş. Bu gün sunum yapacağım, karamsar bir görüntü mü vereyim, dinleyenlerin içi kararsın, bu da projeye verecekleri oyu etkilesin! Bunu mu istiyorsun?
            -Tamam bey, bitti işte.
            Adam açık mavi göleği hışımla aldı;
            -Bitti, tabi bitti ama ben geç kaldıktan sonra bitmiş neye yarar.
            Hanımı çocukların korkmuş yüzlerine baktıktan sonra, yine eşini sakinleştirmeye çabaladı;
            -Dün bundan da geç çıkmıştın, vakit var, yetişirsin.
            -Anlamıyor ki, anlamıyor ki. Bu gün sunumu ben yapacağım. Herkesten önce gitmeliyim ki, gelecek önemli konuklara 'Hoş geldi' demeliyim.
            Adam bir sürü söz daha söylenerek, bağırarak çıktı, arabasını çalıştırıp uzaklaştı. Hanımı, direksiyon başında da öfke saçan eşinin halinden endişelendi, "Bir kaza yapmasa bari…"
            Eşi uzaklaşınca, çocuklarının yanına gidip sarıldı, rahatlatmaya çalıştı.
            -Madem erkenden kalktınız, hemen size sultanlara layık bir kahvaltı hazırlayıp getireceğim.
            Mutfağa geçti, zihnindeki huzursuzluğu dağıtmak için hemen neşeli müzikler çalan bir radyoyu açtı. Ocağa haşlamak için yumurta koydu, cezvede süt ısıtmaya başladı. Masaya zeytin, peynir, reçel koymayı da ihmal etmedi.

Biraz sonra çocuklarına seslendi

-Kahvaltınız hazııır!

Çocuklar kahvaltıya otururken, radyoda müziğin birden kesilmesi dikkatini çekti. Son dakika haberi anonsuyla, radyonun sesini biraz daha açtı. Radyo'da zincirleme bir kaza haberi vardı. Ayrıntılarla biraz sonra birlikte olacağız demişti spiker ama kazanın yerini söylediği andan itibaren o sandalyesine yığılıp kalmıştı. Spikerin bahsettiği kaza yeri, kocasının her gün işe giderken geçtiği dörtlü kavşaktı.

Eşinin bu kavşaktaki trafikten şikayetçi olduğunu, her sabah yoğun bir trafik olduğunu söyleyişi aklına geldi. "Geç kaldım diye acele edip acaba o da…" Aklına gelen düşünce içini daha da yaktı, hemen ayağa kalktı.

-Çocuklar, unutmayın ocağa yaklaşmak yasak. Kahvaltınızı yapıp salona geçin, oynayın. Benim acil bir yere uğramam gerek, kapıyı da kimseye açmayın tamam mı?

Çocukları uslu, söz dinler olduğu halde, çok kısa süreli de olsa evde yalnız bırakmak zorunda kalsa tekrar tekrar tembihte bulunurdu.

Sokağa çıkmak için üzerine bir şeyler aldı, cebine de bir taksi parası aldı. Kapıya yöneldiğinde kocasının bu kazada ölmüş olabileceği endişesiyle kabaran yüreğine daha fazla dayanamayıp, ağlamaya başlamıştı. Göz yaşlarını çocukları görmesin diye, açık olan mutfak kapısına sırtını dönmeye özen gösteriyordu. İçindeki acının kocasının ölmüş olma ihtimali kadar, giderken kendisini kırması ve çocuklarının önünde bağırıp çağırmasından da kaynaklandığını anladı. Oysa her zaman böyle öfkeli değildi.

-Eğer ölürse, çocuklarım babalarını, son gördükleri haliyle mi hatırlayacak? Kalp kıran, öfkeli bir baba olarak mı kalacak akıllarında?

Kapıdan çıkarken, çocuklarına bir kez daha seslenecekti ama artık akan gözyaşları saklanamayacak haldeydi. Hemen kapıyı açıp dışarı çıkmak için hamle yaptı ama karşısında kapıya doğru adım atmakta olan kocası vardı.

Adam, bir an karısının ıslak yanaklarına baktı; "Haberleri mi dinledin?" diye sordu. Hanımı, konuşamadan sadece başıyla onayladı. Adam, önce sarıldı, sonra eşinin yanaklarını sildi.Hanımı zorlukla sordu;

-Hani önemli bir toplantına geç kalmıştın, niye döndün?

-Kaza benim hemen yakınımda oldu. O anda toplantıdan daha önemli bir şeyi unuttuğumu hatırladım. Eğer o kazada ölseydim…

O anda çocuklar da yanlarına gelmiş, babalarının yine öfkeli olabileceğini düşünerek, annelerinin yanında durmuştu. Adam, bütün içten, samimi gülümsemesiyle çocuklarını yanına çağırdı, boyunlarına sarıldı, yanaklarından öptü.

-Ben bu gün büyük bir hata yaptım ve evden çıkarken, sizleri ne kadar sevdiğimi söylemeyi unuttum. Böyle önemli bir şey unutulur mu hiç. Ne yapalım, ben de geri döndüm.

 

 

 

NÜKTE

Toprak İle ayna

TOPRAK bir gün aynaya dedi ki: "Ay ayna! İmreniyorum sana! Çünkü kim sana baksa, kendini görür; bana bakanlar ise, sadece beni görür!"
Ayna toprağa şöyle cevap verdi:
"Ey kara toprak, ne beyhude bir dert ile dertlenmişsin. Bilmiyor musun?
Ben bana bakanların bugününü gösteririm.
Oysa sen, sana bakanların yarınından haber verirsin...."
Bu cevap, toprağın beğenisine gitse de, tekrar dedi:
"Belli ki içimi rahatlatmak içindir sözlerin.
Söyler misin bana, sana bakanlar, hiç dönüp bakar mı bana?"
Ve ayna toprağa acı bir gülümseyişle şunları söyledi:
"Merak etme! Bana bakacak yüzü kalmayanların gözü, hep sana döner!"



--
Bana ulaşmak için: dosta333@gmail.com

http://hbayhan.blogspot.com/

Eğer bir gün dünyaya ait çok büyük bir derdin olursa
Rabbine dönüp:
"Benim çok büyük bir derdim var"
deme!
Derdine dönüp:
"Benim çok büyük bir Rabbim var"
de!

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."
      Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com

Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.