(anadoluhaber) Re: Selam olsun "kuru et yiyen kadının oğlu"na!-Haşmet Babaoğlu-

Kavrulup yanıyorum fitilinde bir mumun

Vuslat hasreti gözde nöbetçisi uykumun

                                                              
                                                        YA MUHAMMED
 
                                    Sen dünyaya gelince alemler selam durdu
                                       Sende tecelli oldu Rahmetin güzel nuru
                                    Rahmet olarak Rabbim Seni verdi aydınlık
                                  Ya Muhammed; Seninle Hak'ka olan yakınlık
 
                                      Sana vahyolundu Kuran Hakikat vesikası
                                        Yol verdi semalar Sana açıldı Arş kapısı
                                      Arzdan Arş'a davetin Hak yoluna yolculuk
                                  Ya Muhammed; olamaz Sana emsal bir kulluk
 
                                       Alemler hayran kalır Hak katında şanına
                                      Hak'ka sevgili Sensin en güzel yar canana
                                    Sen kalplerde bir gülsün Senle mesut olunur
                                   Ya Muhammed; Hakikat ancak Senle bulunur
 
                                                     Düzce - 06.05.2009
                                                         Cemil DURSUN
                                            www.antoloji.com/Cemil_Dursun

                                                                   


 


CC: liberal-izmirliler@googlegroups.com; anadoluhaber@googlegroups.com
From: datagrup@gmail.com
To: anadoluhaber@googlegroups.com
Subject: (anadoluhaber) Re: Selam olsun "kuru et yiyen kadının oğlu"na!-Haşmet Babaoğlu-
Date: Wed, 22 Apr 2009 17:27:46 +0300




MUKEMMEL BIR YAZI. 
ALLAH RAZI OLSUN. 
H. T. 



22.Nis.2009 tarihinde 17:19 saatinde, Durali Durmaz <duralidurmaz@gmail.com> şunları yazdı:

Selam olsun "kuru et yiyen kadının oğlu"na!



"Mekke'nin fetih günüydü...
Bir adam Resulullah'ın yanına yaklaştı. Korkudan, heyecandan titriyordu.
Resulullah da gördü adamın bu halini ve dönüp seslendi: " Titremene lüzum yok, ben kral değilim "
Ve ardından dedi ki; " Kureyşli kuru et yiyen bir kadının oğluyum ben."
Bu hadisi her okuyuşumda sarsılırım.
Düşünün...
Mekke'yi fetheden kuvvetlerin başındaki kişinin ve Peygamber'in önünde titremez de insan, kimin önünde titrer? "
İktidarı olağanüstüleştirme " insanlık tarihi kadar eski bir hikâyedir çünkü..
Hatta geçmek bilmeyen bir hastalıktır.
Güçlülerin, militerlerin, kendine soy sop iktidarı ve havası yaratanların, en sıradan makamların sahiplerinin önünde korkar, ezilir, büzülür, titrer insan..
Ya bugün?
Popüler şöhret denen şeyden bir parça nasiplenmiş kişilerin bile yanına yanaştığında titremeye kapılıp ağzını açamayanları görürsünüz.
Nedir Peygamber'i böyle davranmaya, böyle söylemeye iten?
İlk akla gelen hep tevazu kavramı olur bu durumlarda.
Tevazu deyip geçmek doğru olur mu?
Hayır! Yanlış olur.
Hele tevazuyu alçakgönüllülük veya kendini küçültme olarak ele alıyorsanız, bu iyice yanlış olur.
Çünkü " Titremene lüzum yok, ben kral değilim " diyen Hz.Muhammed, unutulmamalıdır ki, Adem Aleyhisselam'dan beri Peygamber olduğunu, yani " fark "ını hep dile getirmiştir.
Burada vurgulanan şey...
İsmet Özel'in sözleriyle " kralın ve krallığın çarpıklığıdır ." (40 Hadis, İsmet Özel. 2005, Şule Yayınları.)
Daha doğrusu, âlemde " kral olma "nın; saltanat kurup, saltanat sürmenin çarpıklığı dır burada altı çizilen, hiç kuşku yok!
" Kureyşli kuru et yiyen bir kadının oğluyum ben " sözüne gelince...
Nasıl da ürperticidir!
Elbette bu meselelerin acemisi ve ilahiyatçılara hem saygı duyup hem de kibirlerinden ürken biri olarak altından kalkamayacağım kadar ileri gitmek istemem.
Ama Peygamber'in bu sözünde tatlı bir dalga geçmeyle, derin bir "hakikat"in bir arada bulunuşunun beni çok etkilediğini söylemeliyim.
Belli ki, yanında tir tir titreyen adama şunu hissettirmek istemiştir.
Demek istemiştir ki...
Peygamberim, farkım bu..
Başka farkım yok.
Sen ve ben insanız.
Beni sana üstün kılacak, ne soy sop, ne kavim ne de bir iktidar bağı olamaz.
Bu konuyu neden açtım, neden bu hadisi köşeme taşıdım?
Anlatayım..
Kutlu Doğum Haftası'ndayız.
Fakat malum merkez medyanın şu köşelerinde her konuda yazarız, atarız tutarız da, bu konulardan köşe bucak kaçarız!
Ben bu tavrı hiç anlamam, anlayamıyorum.
Çağın bütün frekanslarına, bütün sorunlarına, bütün tatlarına açık biriyim.
Ama aynı zamanda bu coğrafyanın, bu tarihin, bu manevi iklimin insanıyım.
Yazım, sözüm, fikrim ve duygularım nasıl o iklimden ve o iklimin meselelerinden uzak durabilir ki!
İstedim ki, Kutlu Doğum Haftası vesilesiyle okurlarıma Peygamber'in (pek öne çıkmamış) bir sözünü hatırlatayım.
Belki bu noktadan başlayarak..
İslam ve ırkçılık; İslam ve hiyerarşi; İslam ve iktidar; İslam ve eşitlik konularını bir daha düşünme şevki doğar içimizde!




--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."
      Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com

Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.