MİLLİ GAZETE |
|
|
Türk Büyükelçiliği'ndeki Yunanlı!
Paris Büyükelçiliği o gün Türkiye'den gelen önemli bir konuğu ağırlıyordu;
Bu kişi dönemin MSP'li Çalışma Bakanı Şevket Kazan'dı.
Paris Büyükelçiliği'nin gösterişli salonunda Büyükelçi ile Bakan, Fransa'daki Türklerin sosyal güvenlik hakları üzerine konuşuyorlardı.
Büyükelçi masanın üzerindeki bir düğmeye bastı. Ve salona Büyükelçilik çalışanı bir garson girdi.
İşte o anda Bakan'ı hayrete düşüren bir şey oldu. Büyükelçi Garson'a "Yabancı bir dilde" bir şeyler söylüyordu.
Garson'da aynı dilde cevap veriyordu.
Şevket Kazan dikkat kesildi. Ancak ortada garip bir durum vardı.
Çünkü konuşulan dil bilinen dillere pek benzemiyordu. Mesela "Fransızca!" değildi
"İngilizce" ya da "Arapça" da değildi. Türkçe hiç değildi.
Şevket Kazan iyice meraklanmıştı. Sordu:
"Beyefendi... Acaba hangi dilde konuştuğumuzu öğrenebilir miyim?"
Büyükelçi'nin cevabı çok daha hayret verici oldu: "Rumca konuştuk efendim.. Bizim uşak Yunan asıllıdır da.. Ben de biraz Rumca bilirim. Ona bize kahve ve pasta getirmesini söyledim" Çalışma Bakanı Şevket Kazan şok olmuştu. Kriptoların, gizli yazışmaların, hatta Türkiye'nin önemli sırlarının bulunduğu Paris'teki Türk Büyükelçiliğinde, Büyükelçinin garsonu Yunanlıydı.
Şevket Kazan ayağa fırladı. Öfkelenmişti: "Beyefendi!" dedi. "Büyükelçilikler bir ülkenin en mahrem sırlarının bulunduğu yerlerdir. Buralarda yabancı uyruklu birini çalıştırmanın ne demek olduğunu bilmiyor musunuz"
Büyükelçi, "Ama efendim o sadece bir garson" diye cevap vermeye çalışırken
Şevket Kazan çoktan salonu terk etmek için yürümeye başlamıştı:
Tam çıkarken Büyükelçi'ye yeniden döndü:
"Yanılıyorsunuz. O sadece bir uşak değil, Tam tersine kendi dilini size kullandıracak kadar uşak kılığında efendi! Siz ise uşağının lisanını kullanacak kadar efendi kılığında bir uşaksınız!"
*
Dönemin büyükelçisi O.E idi.
(İsmi bizde saklı)
Bu ilginç anekdotu bize ilk hatırlatan, Milli Görüş'ün Balıkesir'deki emektarı Nevzat Abi (Özpelitoğlu) oldu. Sonrasında bizzat Sayın Şevket Kazan'dan dinledik. Sanırız herhangi bir yoruma ihtiyaç duyulmayacak açıklıkta.
Cüzdandan çıkan gazete kupürü…
ABD'nin Musevi Ankara Büyükelçisi Eric Edelman'ın Türkiye'de kamuoyu oluşturmaya dönük çalışmaları herkesin malumu. Bu çalışmalar bazı gazetelerin ABD aleyhinde yazılara imza atan köşe yazarlarının işlerine son verilmesine kadar uzanmıştı. Mesele böylesine derin bir konu anlayacağınız... Bu yüzden kimse yazılanların çizilenlerin boşa gittiğini düşünmesin. Ve özellikle de Millî Gazete'de yazılanların…
Oya Akgönenç Hanfendi'nin başından geçen bir olayı tam burada aktarmak gerekiyor sanırız. Yıllar önce bir seyahat öncesinde eşi Muhammed Bey ile birlikte Atatürk Havaalanı VIP salonunda bir önceki İsrail Büyükelçisi ile karşılaşır… Eski Büyükelçi, Oya Hanım'ın Milli Görüş'çü olduğunu anlayınca birden elini cebine atar. Cüzdanını cebinden çeker ve içinden bir gazete kupürü çıkarır. İsrailli Büyükelçinin cüzdanından çıkan kupür Millî Gazete'nin kupürüdür. Eski Büyükelçi, "İyi ki size rastladım, bakın size ne göstereceğim" der ve Oya Akgönenç'e İsrail'in Filistinlilere yaptığı zulümleri eleştiren bir haberin kupürünü gösterir. Sadece kupürü göstermekle kalmaz ve 'biz kendimizi korumaya, hayatlarımızı kurtarmaya çalışıyoruz' gibisinden dert yanmaya başlar. Oya Hanım da kendisine gereken cevabı verir…
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün aslında. Zira dünyada anti-semitizm yakın takip altında. Yahudilerin ve İsrail'in aleyhine yazılan her şey, söylenen her söz Amerika'da Türkçe'ye Kötülemeye Karşı Müdafa Cemiyeti olarak tercüme edilebilecek 'Anti-defamation League' tarafından kayıt altına alınıyor. Oya Akgönenç'in başına geldiği gibi olur olmadık yer ve zamanda cüzdanlardan kupürler bile çıkabiliyor. Ama sanırız biz Millî Gazete çalışanları ve okurlarının çıkarması gereken ders daha anlamlı.. Millî Gazete'de fi tarihinde yayınlanan bir haber kupürü İsrail Büyükelçisi'nin cebindeki cüzdandan çıkıyorsa eğer, bizler de gazetemizin ne denli güçlü, etkili ve kimlikli bir misyona sahip olduğunun bilincinde olmalıyız ve bu bilinçle Millî Gazete'ye sahip çıkmalıyız.
Dolar üzerinde kelime bulmaca!
"33'üncü kattaki esrarengiz görüşme" Yazımızı hatırlarsınız. Ofer Türkiye'deki bazı medya yetkilileriyle İstanbul'da bir plaza'nın 33'üncü katında görüşmüştü. Bu görüşmeye katılan yazarların bazıları da "Bina'nın ismi" yerine "katına" vurgu yapmayı tercih etmişti. Yani "33. Kata".. Biz de bundan huylanmış biz de 33'üncü katın sembolik anlamı olabileceği üzerine bir yazı yazmıştık. 33. kat ile Masonluktaki 33. dereceyi karşılaştırmıştık.
İşte bu yazı dost sohbetlerinde ilginç bir tartışmanın vesilesi oldu. En son tartışmamızda ikiye bölündük. Bir kısmımız Masonların sembollere büyük önem verdiğini savunurken, bir diğer kesim bu tür yaklaşımları fazla komplocu bir bulduğunu söyledi. Tartışma döndü dolaştı 1 Dolar'ın üzerindeki sembole dayandı. Hani şu tepesinde ışık saçan gözün bulunduğu, Piramidli mühür.
Sözkonusu mührün üzerinde "Annuit Coeptis" yazıyor. Bu Latince: "Doğuşunu ilan ederiz" demek. En altta ise yine Latince olarak "Novus Ordo Seclerum" yazıyor. Bu ise hepinizin bildiği gibi "Yeni Dünya Düzeni" demek. Bunları bildiğinizi biliyoruz. Çünkü bunlar çok tartışıldı konuşuldu.
Ama daha bilmediğimiz daha çok şeyler varmış. Ferhat Abi (Ankara Temsilcimiz Ferhat Koç) sayesinde bu amblemdeki ilginç bir ayrıntıyı daha öğrendik. Ambleme baktığınızda siz de göreceksiniz. En önemli masonik sembol olan "Ulu Göz"ü merkez alarak bir üçgen çiziyorsunuz. Sonra Aynı üçgenin tam tersini. Ortaya Mührün içine gizlenmiş bir başka önemli masonik sembol çıkıyor. "Altı Köşeli Yıldız!" ya da bir başka ifadeyle "Davud'un Yıldızı" Elbette sürpriz bu değil. Asıl sürpriz bu "Altı Köşeli Yıldız"ın uçlarındaki harfler... Dikkatli baktığınızda bu yıldızın her bir ucunun "Annuit Coeptis" ve "Novus Ordo Seclerum" cümlelerindeki bir harfin üzerine düştüğünü göreceksiniz. Bu harfler A.O.S. N.M
Şimdi bu harfleri anlamlı bir kelime oluşturacak şekilde düzenleyelim... Bakalım karşımıza ne çıkıyor:
Eminiz hemen buldunuz... Ama biz yine de yazalım. MASON
Topkapı ve Dolmabahçe...
Yükseliş dönemimizin ruhunu yansıtan mütevazı Topkapı Sarayı'na karşılık, yıkılışımızı remzeden Varsay taklidi Dolmabahçe Sarayı'nın Avrupa'dan borç alınan para ile, 9 ton altın ve 41 ton gümüş kullanılarak inşa edildiğini biliyor muydunuz?
Windows Live Messenger'ın için ücretsiz güncelleştirme! Buraya tıkla!
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.